Çıkmışlar, biz Davut Peygamber aşığıyız diyorlar.
Zebur, bizim kaynağımız diyorlar.
Onun adına hareket ettiklerini söylüyorlar, attıkları her adımı ona bağlıyorlar.
Onun, yıllar öncesinden kendilerine bıraktığı miras gereği hareket ettiklerini söylüyorlar.
Sanki iyilik veya kötülük babadan oğula geçen bir davranış biçimi imiş gibi.
Her biri kendilerini Davut olarak görmekte, onun gibi giyinip onun gibi davrandıklarını iddia etmektedirler.
Sizler kim Davut olmak kim.
Olsa olsa sizler Calut’un ta kendisi ve onun ordusu olabilirsiniz.
Öylede davranıyorlar.
Zulmün her boyutunu, o dönem nasıl Calut ordusu sergilemiş ise, aynı şekilde günümüzde de, bugünün Calut ordusu olarak, Davut Peygamberi sözde sevenler, sevdiğini iddia edenler tarafından yapılmaktadır.
Davut Peygamber bizimdir, selam üzere olanlarındır, özgürlüğü hayatın mihenk taşı olarak kabul edenlerindir, yüreğinde ve vicdanında merhamet ve Rabb sevgisi taşıyanlarındır.
Vicdan ve yürek sahibi insanlarındır.
Zebur bizim kitabımızdır, onun indiği günkü ruhu bizim ruhumuzdur.
Bu ruhun mücadelesi, iradesi ve içeriği bizim hayatımızın kaynağıdır.
Yoksa sizlerin uydurduğu ve içine monte ettiği, ona yakıştırdığı hiç bir şey, ne Davut Peygamberi, ne bir avuç su ile yetinenleri, nede onu canı gönülden seven bizleri temsil edemez.
Ona yakıştırdığınız her şey Calut’un ruhudur.
Bu ruh, vicdansızlığı temsil eder.
Kahpeliği temsil eder, iblisin yoldaşlığını temsil eder.
Barışı değil, zorbalığı ve zulmü temsil eder.
Bu Calut ruhunun yer değiştirmesi, bu kahpeliğin, bu vicdansızlığın, Davut peygamberi sevenlerin benliklerine yerleşmesi ve bunun karakter halini alması, Davut peygamberin sözünün değişimi değil, onu sevenlerin konumunu değiştirmesidir.
Davut Peygamber aşıkları, onu sevenlerin konumları, maalesef yıllar içerisinde, Davut Peygamberin yüklemiş olduğu sorumluluğun ağır gelmesi ile inançları ve davranışları, bu kişilerin mücadele ettikleri Calut’a doğru evrilmesine neden olmuştur.
Ama bu değişimi kamufle etmek içinde, bu yeni karakter sahipleri, Davut görselli maskeler takmışlardır.
Bu maskeleri takarak,maskeli baloyuda başlatmışlardır.
Günümüze kadar süregelen bu baloların sonuncusu da evrensel olarak sergilenmektedir
Bir avuç su içmeleri gerekirken, kana kana su içmişler ve suyun hazzı ile birlikte saflarını değiştirmişlerdir. İblisin gücü onları korkutmuştur.
Ve ona teslim olmuşlardır.
Kendilerini hiç bir zaman Davut Peygamberden, onun izinden uzaklaşmış gibi de göstermemişlerdir.
Tıpkı günümüzde olduğu gibi, iblisin çocuklarının Gazze’de yaptığı gibi.
Davut Peygamberi putlaştırırken, onun yanında duruyormuş gibi davranırken, maskeli baloya devam ederek, aslında Calutu temsil etmişlerdir.
Bu temsil ile beraber, zulmü arşa çıkarmışlardır.
Bu baloya gelenleri de, ona katılacakları da sahtekarlık yaparak Davut adına karşılamaktadırlar.
Gelin, hak olan biziz ve bizim yanımızda durun diye, galeyana getirerek, herkesi bu maskeli baloya davet etmektedirler.
Balonun tüm renkleri ve aksesuarlarını da kendi yanlarındaki uydurdukları Zeburdan aldıkları ile süslemişlerdir.
Maske Davut Peygamberdir, Zeburdur fakat maskenin altında iblis vardır.
Bu son evrensel baloya, bugünlerde oynanan demokrasi tiyatrosunun ardından yeni bir katılımcı katılacak.
Bu iblis, yeni olmayan ama misyonu ile yeni olan, Donald Trump.
Bu katılımcı, diğer katılımcılar gibi maske takmadan baloya katılacak.
Kimi maske sahiplerini tehdit eder gibi konuşma yapıp ve davranış sergilese de gerçekte iblisin gerçek yüzünü saklamadan ortaya koymak istemektedir, gerçek bir maske ile.
Ve böyle de olacaktır.
Bu katılım ile beraber iblis, bu aparatı yerli yerince kullanarak maskeli baloyu sonlandırarak yeni bir evreye geçmek istemektedir.
Bu yönde adım atacaktır, bunu zamanla göreceğiz.
Gün geçmeden herkesin bu yeni dönemde maskelerini çıkararak hedefe doğru koşmalarını isteyecektir.
Tüm çıplaklığı ile, yepyeni bir döneme gireceğiz.
Çünkü yaşanılanlar, özellikle Gazze’de yaşanılanlarla beraber bu değişim, doğal olarak bu sürecin gelmesini zorlamaktadır.
Maskeler birer birer düşmektedir, bu gerçeklik ise maskeli balonun sonunu yaklaştırıyor.
İblis, bunu gördüğü için insiyatifi ele almak isteyecektir.
Ey iblis, hangi maskenin altına saklanırsan saklan yada ne kadar açıktan gelirsen gel, kimlere kana kana su içirirsen içir, maskeli baloya katılım sayısını ne kadar artırırsan artır, bu baloları, maskeleri ile beraber başına geçirecek Davutlar mutlaka çıkacaktır.
Azınlıkta kalsa da Davutlar, seni mutlaka maskenin altında bulacak, seni o saklandığın yerden çıkarıp, tüm renklerini pazarda sergileyeceklerdir.
Bozgunculuğunu savacak, seni bir avuç su ile boğacak ve bu bir avuç suyun vermiş olduğu yürek ve irade ile barışı yeryüzüne tekrar hakim kılacaklardır.
Bu baloya katılmak isteyip de kendisine göre maske bulamayanlar, kenarında durupta hayranlıkla seyredenler veya geçmişin vermiş olduğu renkten dolayı İsa ve Muhammet Peygamberin maskesini takıp, uzaktan bu baloyu seyredip sevinç içerisinde olanlar, tüm bunların dışında balonun ihtişamından korkup geri kalanlar.
Evet sizler, emin olun sizler de Davutları karşınızda göreceksiniz.
İstediğiniz kadar bu baloya katılmadık diyerek geri kalsanız da, geride kalmanın nedeni ne olursa olsun, sizlerde iblisin safın da olmanın vermiş olduğu hüsranı yaşayacaksınız.
Bundan hiç şüpheniz olmasın.
T.K. @kul6303839