Bugünlerde medyada en çok konuşulan konuların başında Mısır Cumhurbaşkanı Albdülfettah es-Sisinin Türkiye’ye yapmış oldu ziyaret geliyor. Ziyaretle ilgili yaptığı ilk açıklamada Cumhurbaşkanı Sisi "Bugünkü ziyaretim ve Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki Kahire ziyareti, iki ülke arasında yeni bir dostluk ve işbirliği başlatma iradesini yansıtıyor" dedi. Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah es-Sisi’nin Türkiye ziyareti iki ülke arasında süregiden diplomatik normalleşme sürecinin son aşaması olarak görülebilir. Bu ziyaret iki ülke arasındaki ilişkilerin yanı sıra bölgesel gelişmeler açısından da ehemmiyetlidir.

Peki, Mısırla ilişkiler neden bozuldu?

Seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin 3 Temmuz 2013’te askeri darbeyle görevden el çektirilmesine şiddetle karşı çıkan Ankara yönetimi Kahire ile diplomatik ilişkileri tamamen kesmiştir. Müslüman Kardeşler ile yakın ilişki içinde olan Türkiye, darbeye en sert tepki veren ülkelerden biri oldu. Türkiye’nin darbeden sonra Müslüman Kardeşler üyelerine sığınma hakkı tanıması ve Hükümet yetkililerinin Sisi rejimine yönelik sert ifadeler kullanması gerginliğin daha da artmasına neden olmuştu. Mısır’ın Körfez ülkeleriyle birlikte Katar’a abluka uygulaması, Suriye ve Libya’daki iç savaşlarda farklı tarafların desteklenmesi ve Doğu Akdeniz’de deniz sınırları konusundaki anlaşmazlıklar önemli kriz alanları olarak ortaya çıktı. Kasım 2013'te Mısır'ın Türkiye Büyükelçisi'ni istenmeyen kişi olarak ilan etmesiyle iki ülke arasındaki ilişkiler uzun yıllar onarılamayacak şekilde koptu.

Katar’ın “futbol diplomasisi” kapsamında iki ülkenin Cumhurbaşkanları FİFA 2022 Dünya kupasında Doha’da bir araya gelmiş Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri’nin Türkiye’yi ziyareti sonrasında 2023 yılı Temmuz ayında karşılıklı büyükelçiler atanması ile normalleşmenin ilk adımı atılmış oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 14 Şubat'ta gerçekleştirilen Kahire ziyareti ve 4 Eylülde Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin Türkiye ziyareti Ankara-Kahire ilişkilerindeki önemli dönüm noktalarından biri olarak görülüyor.

Türkiye ve Mısır’ı Yeniden İşbirliğine Götüren Ne Oldu?

Bu görüşme Türkiye’de özellikle muhalefet tarafından ve bazı muhafazakâr medya tarafından çok eleştirilse de Başkan Erdoğan’ın Mısır Devlet Başkanı Sisi ile görüşmesini olumlu ve gecikmiş bir karar. Mısır bölgede çok önemli bir ülke, bu sebeple ilişkileri kesmek Türkiye’nin ulusal çıkarlarına uygun değildi. Sürecin çok fazla uzamasının Türkiye’ye ağır maliyetleri oldu. Ak Parti Hükümetlerinin dış politika uygulamalarına baktığımızda 2011 yılına kadar gerek Avrupa’da gerekse Ortadoğu’da başarılı bir dış politika yürüttüğünü görüyoruz. Fakat 2011 yılından sonra Arap Baharı süreci ile başlayan bir jeopolitik kırılma meydana geldi. Türkiye’nin Müslüman Kardeşleri desteklediği ve mezhepçi bir dış politika yürüttüğü, eksen kayması yaşadığı söylense de aslında bu gerçeği yansıtan bir durum değildi. Başkan Erdoğan’ın tepkisi, Ortadoğu halklarının daha fazla özgürlük ve adalet talepleri ile şeffaf seçimlerle kendi devlet başkanlarını seçme isteğinin ters dalga ile altüst edilmeye çalışılmasına karşı bir tepkiydi aslıda. Mursi’nin ya da başka bir isminin olması önemli değildi. Türkiye o dönem için hem ilkesel hem de ulusal çıkarlarına uygun şekilde davranmıştır.

Türkiye’nin ulusal çıkarlarına uygun olan halkların özgür iradeleri ile seçilmiş hükümetlerin iktidar olmasıydı. Çünkü serbest seçimlerle iktidar olmuş bir hükümetin kendi ulusal çıkarlarına yönelik daha hassas olacağını söyleyebiliriz. Bu durumun hem İsrail için hem de ABD için çok istenen bir durum olmadığı bilinen bir gerçek. Bu şu demek oluyordu Türkiye özgür seçimlerle iktidar olmuş hükümetlerle birçok alanda işbirliği gerçekleştirebilirdi. Burada aslında Türkiye’nin milli menfaatleri baltalandı diyebiliriz. Evet, Erdoğan ilkesel olarak darbeye karşı çıktı, bunu kendisi içinde bir tehdit olarak algıladı, nitekim 2016 yılında Türkiye’de hükümeti devirmeye yönelik başarısız bir darbe girişimi oldu bunu da unutmamak lazım.

Hepimizin bildiği gibi dış politikada ülkelerin ulusal çıkarları söz konusudur ebedi dostluklar veya ebedi düşmanlıklar olmaz. Türkiye’nin Mısır gibi bölgede güçlü bir ülkeyle kavgalı olması her iki ülkenin de ulusal çıkarlarına uygun değildi. Son zamanlarda Türkiye, Ortadoğu’da yeni bir politika izlemeye başladı. Nitekim Türkiye’nin bölgede İsrail, BAE ve Suudi Arabistan ile ilişkilerini yeniden tesis ettiği görülüyor. Mısır da bu yeni duruma dâhil olmuş oldu. Tabi bu biraz zaman istiyor fakat yıpranan ilişkilerin onarılması iki ülkenin Doğu Akdeniz’deki çıkarlarının korunması açısından önemli bir gelişmedir.

Kompartıman Siyaseti ile Normalleşmenin sağlanması

Türkiye ve Mısır anlaşmazlık konularını kompartımanlara ayırarak anlaşmaya varılabilecek konularda işbirliği yapılması ve anlaşmazlığa yol açacak konuların bir sonraki aşamaya bırakılması ve bu sürecin doğru yönetilmesi ilişkilerin sağlıklı bir zemine oturması için önemli bir yol oldu. Türkiye – Mısır tarihi dostlukları olan iki ülkedir. Zaman zaman bazı konularda ayrı düşmüş olabilirler fakat bu normalleşme her iki ülkenin ulusal çıkarlarına uygun bir gelişmedir. Jeopolitik ve ekonomik çıkarlar da doğal olarak birçok meselede yakın çalışmayı beraberinde getiriyor. Ayrıca, Türkiye-Mısır ilişkileri, Orta Doğu'daki siyasi şekillenmeyi sağlayan en önemli unsurlar arasında yer almakta.

Bu nokta da iyi anlaşılması gereken konu “Normal İlişkiler demek iyi ilişkiler demek değildir” Amerika ile Yunanistan ile ilişkilerimizde normal ama iyi mi?

Her İki Ülkenin de Bölgede Karşı Karşıya Olduğu Meydan Okumalar

İki ülkenin ilişkilerini yeniden stratejik ortaklık düzeyine taşımalarının arkasındaki iradede ortak çıkarlar ve bölgesel meydan okumaların büyük bir rolü var. Mısır tarafından baktığımızda ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz rejim için ciddi bir tehdide dönüştüğü görülüyor. Keza İsrail’in Gazze’deki saldırıları Mısır ekonomisini derinden sarsmakla birlikte Mısır yönetimini siyasi olarak da zor duruma sokmuş gözüküyor. Husiler'in Kızıldeniz'i kapatmasının Mısırı ekonomisi üzerinde ciddi olumsuz etkilerinin olduğu söylenebilir. Zaten çok kırılgan olan ordu hegemonyası altındaki Mısır ekonomisi ciddi bir dış borç ödeme krizi le karşı karşıya. İMF ile yapılan görüşmelerde çok olumlu geçmiyor Körfez sermayesinin de rejimi nereye kadar destekleyeceği ayrı bir sorun. Afrika’da yaşanan iç çatışmalar yakın komşusu Sudanda yaşanan iç Savaş’ın Mısıra ağır yükleri var. Etiyopya tarafından inşa edilen Rönesans Barajı Mısır'ın su güvenliğini tehdit etmesi de başka bir problem. İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları ve Gazzelileri Sina'ya tehcir etme çabası da Mısır'ın ulusal güvenliğini ciddi anlamda tehdit ediyor.

Türkiye içinde Mısır kadar kötü olmasa da Türk ekonomisi de bu dönemde çeşitli zorluklardan geçiyor. Türkiye cari açığını azaltmak döviz likit idesini artırmak için Bölge ülkeleriyle sorunları çözüp, kazan kazan anlayışıyla refahını artırmayı amaçlıyor. Özellikle ihracat temelli bir büyüme isteği dikkat çekici. Ayrıca Doğu Akdeniz'de kendisine karşı bir ittifak oluşmasını engellemek istiyor. İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları da Mısır gibi Türkiye'yi de rahatsız eden diğer hususlar.

Nihayetinde ortak çıkarların yanı sıra her iki ülkenin kendine has sorunları, bölgesel gelişmeler ve ortak meydan okumlar, birlikte çalışmayı gerekli kılıyor. Bu bağlamda Mısır'ın Türkiye'nin dostluğu ve stratejik ortaklığına ciddi anlamda ihtiyaç duyduğu söylenebilir. Türkiye açısından da Mısır önemli bir ortak, Afrika'ya açılan bir kapı, Doğu Akdeniz ve Libya'daki siyaseti için büyük bir müttefik olma potansiyeline sahip. Her iki ülke de esasında hem ticari hem jeopolitik çıkarlar bağlamında büyük ölçekte birbirlerini tamamlıyorlar. Karşılıklı ziyaretler bu paradigmayı somutlaştırmış durumda.

Bu yakınlaşma bölge için ne anlama geliyor?

İki lider arasındaki görüşmede öncelikli başlıklar arasında Gazze’de devam eden soykırım ve bunun sonlandırılmasına yönelik atılması gereken adımların yer alacağı herkesi malumudur. Bu ziyaret Gazze konusunda yeni inisiyatiflerin alınabilme potansiyeli nedeniyle de özel bir anlam taşımaktadır. Buna binaen küresel ve bölgesel aktörlerin gözünün iki liderin görüşmesinde ve akabinde yapılacak açıklamalarda olduğunu belirtmek yerinde olacaktır. Mısır olmaksızın Gazze ve daha genel anlamda Filistin dosyasında kayda değer ilerlemelerin gerçekleşmesinin mümkün olmadığını söyleyebiliriz. Bu nedenle Mısır ve soykırıma karşı küresel sistemde en net tavrı alan ülkelerin başında gelen Türkiye arasında ortak bir çerçeve belirlenerek iki ülkenin birlikte hareket etmesi, kısa vadede olmasa bile orta vadede Gazze’ye dair önemli kazanımların elde edilmesine kapı aralayacaktır.

İsrail’in Gazze’yi ilhak stratejisi da Mısır’ın ilerleyen dönemlerde egemenlik haklarını ihlal eden bir yere evirilebilme ihtimalini bünyesinde barındırmaktadır. Böylesine riskli bir gelişme karşısında Sisi’nin Ankara’dan vereceği güçlü mesajlar başta ABD olmak üzere uluslararası toplumu ve aktörleri Siyonist yönetime karşı baskıyı artırmaları konusunda hareketlendirebilecektir. Katliamların sona erdirilmesi ve işgal ordusunun Gazze’den çekilmesinin sağlanması öncelikli olmakla birlikte ateşkesin sağlanması durumunda en öncelikli başlık Gazze’nin yeniden imarı ve tedavi ihtiyacı bulunan Gazzelilerin Refah Sınır Kapısı’ndan transfer sürecinin gerçekleştirilmesidir. Bu çerçevede Ankara-Kahire arasında güçlü bir diyaloğun kurulması ve ortak eylem planının ortaya koyulması Gazze’nin yaralarının daha hızlı sarılmasına olanak tanıyacaktır. Tüm bu hususlar dikkate alındığında Erdoğan ve Sisi arasındaki görüşme iki ülke ilişkilerini pekiştirme konusunda yeni bir sayfanın açılması kadar Filistin ve özellikle de Gazze’nin geleceğinin belirlenmesinde tarihi bir dönüm noktası mahiyetindedir.

Yunan Basını, Sisi'nin Temasları İçin “Mısır bize ihanet mi edecek?” Manşeti Dikkati Çekti.

Mısır Cumhurbaşkanı Sisi'nin Ankara ziyareti Yunanistan'da da yakından takip edildi. Ziyaretin Yunanistan’ın Mısır’la stratejik yakınlaşma planları yaptığı döneme denk geldiğine vurgu yapıldı. Türkiye, Yunanistan’ın ve diğer grupların oldubitti ile gerçekleştirmeye çalıştığı ve kendisini dışarda bırakan bu anlaşmaların geçerliliğini kabul etmeyeceğini bunlara gereken cevabı hem masada hem de sahada net bir şekilde vereceğini açıkça belirtmektedir.

Türkiye, Doğu Akdeniz’de bulunacak kaynakların paylaşımına yönelik yaklaşımı tüm bölge ülkelerinin eşit aktör ilkesi çerçevesinde ve adilce yapılabileceğini savunmakta; aksi takdirde Doğu Akdeniz’de askerî ve diplomatik manevralarla kendi ekonomik ve jeopolitik çıkarları doğrultusunda hamlelerini yapmaya devam edeceğini her fırsatta ifade etmektedir. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve Yunanistan Akdeniz’e kıyısı olan Mısır, Libya, Lübnan ve İsrail gibi ülkeler ile yaptıkları anlaşmalarla hak ettiklerinden fazla alana sahip MEB anlaşmaları imzalamışlardır.

Mısır bu anlaşmadan en zararlı çıkan ülkelerden birisidir. Mısır, GKRY ile yaptığı anlaşmayla Türkiye’yle yapacağı anlaşmaya göre 11.500 km2 denizalanı kaybetti. Eğer bu anlaşmayı Türkiye ile yapmış olsaydı, Mısır, bir Kıbrıs Adası’ndan daha büyük bir denizalanı almış olacaktı. Aynı şekilde Yunanistan’ın teklif ettiği deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması, Mısır’a Türkiye ile yapacağı anlaşmaya göre 15.000 km2 alan kaybettiriyordu. Ancak Türkiye’nin de telkinleriyle ciddi bir pazarlık yapıldı ve Yunanistan iddia ettiği deniz alanının neredeyse yarısından vazgeçmek zorunda kaldı. Türkiye Libya ile yaptığı mutabakat ile deniz yetki sınırlarını belirleyerek Lübnan’ın olası Yunanistan anlaşması ile kaybedeceği 40 bin km2 alanı kurtarmış, Mısır gibi bölge ülkelerine bu anlaşma ile önemli bir mesaj vermiştir. Yunanistan ve GKRY, Mısır’ın deniz yetki alanlarını hileyle gasp etmişlerdir. Aslında artık Mısır da bunun farkına varıyor ve bu konuda Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesini ulusal çıkarları açısından gerekli görüyor.

Türkiye ve Mısır arasında imzalanan anlaşmalar

  • Yeni İdari Başkent Endüstri Parkının Geliştirilmesine İlişkin Mutabakat Zaptı
  • Yeni Ekim Şehrinde Endüstri Parkının Geliştirilmesi İçin Arazi Tahsis Sözleşmesi
  • Türkiye Cumhuriyeti Rekabet Kurumu ile Mısır Arap Cumhuriyeti Rekabet Kurumu Arasında Rekabet Politikası Alanında Mutabakat Zaptı
  • Türkiye Cumhuriyeti Yükseköğretim Kurulu ile Mısır Arap Cumhuriyeti Yükseköğretim ve Bilimsel Araştırma Bakanlığı Arasında Yükseköğretim Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı
  • Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) Ve Mısır Ulusal Demiryolları (ENR) Arasında Demiryolu Sektöründe İşbirliğinin Geliştirilmesine İlişkin Mutabakat Zaptı
  • Sivil Havacılık İdareleri Arasında Mutabakat Zaptı
  • Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Mısır Arap Cumhuriyeti İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanlığı Arasında Bilgi ve İletişim Teknolojileri Alanında Mutabakat Zaptı
  • Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti İle Mısır Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarım Alanında Bilimsel, Ekonomik Ve Teknik İşbirliği Mutabakat Zaptı
  • Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ile Mısır Arap Cumhuriyeti Sağlık Ve Nüfus Bakanlığı Arasında Sağlık Ve Tıp Bilimleri Alanlarında İşbirliğine Dair Mutabakat Zaptı
  • Türkiye Cumhuriyeti Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı ile Mısır Arap Cumhuriyeti Mikro, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme Ajansı Arasında Mutabakat Zaptı
  • Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Mısır Arap Cumhuriyeti Planlama, Ekonomik Kalkınma ve Uluslararası İşbirliği Bakanlığı Arasında İşbirliği ve Kapasite Geliştirmeye İlişkin Mutabakat Zaptı
  • Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Mısır Arap Cumhuriyeti Maliye Bakanlığı Arasında Mali ve Ekonomik Konularda İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı
  • Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Mısır Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji Alanında Mutabakat Zaptı
  • Türkiye Cumhuriyeti Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Mısır Arap Cumhuriyeti Çalışma Bakanlığı Arasında Çalışma ve İstihdam Alanında Mutabakat Zaptı
  • Türkiye Cumhuriyeti Çevre, Şehircilik Ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve Mısır Arap Cumhuriyeti Çevre Bakanlığı Arasında Çevre Koruma Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı
  • Türkiye Cumhuriyeti Çevre, Şehircilik Ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve Mısır Arap Cumhuriyeti Çevre Bakanlığı Arasında Şehircilik Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ile Mısır Arap Cumhuriyeti Dışişleri, Göç ve Mısırlı Gurbetçiler Bakanlığı Arasında Mutabakat Muhtırası

Yukarıda ifade ettiğim gibi Türkiye ile Mısır arasında normalleşme sürecinin başlaması, her iki ülkenin menfaatini karşılayan rasyonel bir karar olacaktır. Mısır ve Türkiye Doğu Akdeniz’in iki önemli ve etkili ülkesidir. Güç dengesini değiştirme potansiyelleri söz konusudur. Son yıllara ve daha uzak tarihe bakıldığında iki ülkenin karşılıklı bir şekilde aralarındaki çatışmayı keskinleştirmesinin ve yahut körüklemesinin Ankara ve Kahire’ye zarardan başka bir fayda sağlamadığı görülür. Jeopolitik ve realpolitik çerçevede zaruri olan iki ülkenin iş birliği içerisinde hareket etmesidir. Açıkçası bir bütün olarak tüm bölge, bu iş birliğine ihtiyaç duymaktadır.