EYY SİYASİLER; BİZLERİ ÖLDÜRMEYİN, YAŞATIN…
Sabah saatlerinde bizim WhatsApp ihbar hattımıza gelen, bir haberi değerlendirdik. Düzce’nin markası, değeri güzel, Nefis süt firması… Küçük bir firma, süt üretimi yapıyor, bir baca onun olduğu bölgeden duman çıkıyor bacadan. Allah sizi inandırsın, oradan bölgeden bir duman çıkıyor ki, simsiyah duman. Talih Özcan meclis kürsüsünde Düzce ölüyor, Düzce’yi öldürmeyelim, yaşatalım demişti. Evet Düzce ölüyor ya! Düzce ölüyor, bu hava kirliliği nedeniyle nefes alamıyor insanlar. Bu insanlar, burada resmen cezalandırılıyor, cezalandırılıyoruz. Ne yapılabilir milletvekilleri? Kanun yapmakla görevli, kanun teklifi versinler meclise.
ÇEVRE YOLLARI İLE BİRLİKTE HAVAMIZ DA AÇILSIN
Düzce ve bunun gibi bölgelerde, doğalgazın köyünde, kentinde her noktasında olması lazım. Bu havzanın, çanağın içinde olan, bölgede doğalgaz mutlak olmalı. İl Özel İdaresi ve belediye ortaklaşa imarı hızlandırır, bu sorun çözülür. Bu yılda ölüme adım adım gidelim, ama gelecek yıl yaşayalım, yaşamak için adım atalım. Ama birkaç daha formülü daha var, bu işin. Mesela köylerdeki, mahallelerdeki evlerin bacasından çıkan kömür hangi kalitede, bu takip ediliyor mu? Yeterince takip edilmediğini düşünüyorum. Edilmiyor, ediliyorsa da bu konu ile ilgili yetkililer bir açıklama yapsın, ‘sen ne biliyorsun’ desinler.
HER BACA DA FİLİTRE VAR DA HAVA NEDEN KİRLİ?
Bu fabrikalar, ‘bacamızda filtremiz var’ diyor. Orada filtre var, burada filtre var, her yerde filtre var, ama biz nefes alamıyoruz. Sabahın erken saatinde kalkanlar, is kokusu soluyor. Şehir içinde, D-100 karayolumuz var, otoban geçiyor, yani bizim Karadeniz Ereğli, Zonguldak hattından gelen, Ankara’dan gelen araçların, şehir içinde girmeden alternatif yolu olmalı. O aracın, o trafikte beklediği, o doğaya saldığı egzoz gazı ve kimyasal bileşenler, hava kirliliğine sebep mi? Sebep. Bir aracın seyir halinde gitmesi var, 4, 5 tane ışıkta durup kalkması var. Yazık günah…
ÖZTÜRK YAPILAMAYANI / YAPILMAYANI YAPACAK MI?
Şimdi Düzce Milletvekili Ercan Öztürk; Ulaştırma Bakanıyla beraber, bir görüşme yaptığını sosyal medyadan açıkladı. 2011 yılında Sayın Cumhurbaşkanı’nın Yığılca Yoluyla ilgili vermiş olduğu bir talimat var, 2011 yılından beri burada siyaset yapan, 2015’te, 2019’da neyse vekiller, o zamanın Başbakanı daha sonra Cumhurbaşkanı olan beyefendinin, yani genel başkanlarının talimatı var. Ama Yığılca yolu da, hala bitmedi, Melenağzı’nı Akçakoca’ya bağlayan yol da bitmedi. Bakınız Karadeniz Ereğli’den, Zonguldak istikametinden gelen bir araç, hiç Düzce’ye girmeden Akçakoca üzerinden Karasu, Kocaali sahil yolunu kullanarak, otobana bağlandığında, bu şehrin kirlilik oranı ciddi oranda düşer. Yaşanılabilir bir hale geliriz. Sayın Ercan Öztürk’ü, kimsenin yapar gibi göründüğü, ama yapmadığı veya yapamadığı neyse veya ilgilenmediği bilemiyoruz da, bu yollarla ilgili gayretinden dolayı tebrik ediyoruz. Ercan vekil hakikaten bir umut vadediyor Düzce için. Şimdi diğerlerine bunu diyecek halimiz yok! Hatice’ye değil, neticeye bakacağız. Sebeplere değil, sonuçlara bakacağız.
BÖYLE KUZEN HERKESE LAZIM
Arkadaş Düzce de yaşamak istiyoruz, Düzce’de öldürmeyin bizi… Bu hava kirliliği nasıl, ne şekilde anlatılacak? Her yıl konuştuğumuz, Dünya’da ve Türkiye’de ilk sıralardayız Düzce olarak. Yazık ve günah değil mi burada yaşayan insanlara? Bu memleketin sahibi yok mu? Kime bıraktılar bu memleketi. Düzce’nin sahibi yok, eskiden vardı. Eskiden bir milletvekillerimiz vardı, kök söktürüyordu Bolu’ya rağmen, Gerede’ye rağmen. Düzce Dağı’nın üst tarafındaki, alt tarafına rağmen, bu Düzce bölgesine hizmet geliyordu. Duyarlı insanlar vardı; Sayın Necmi Hoşver vardı, Sayın Avni Akyol vardı, Sayın Mustafa Karslıoğlu vardı. Böyle vilayette değildik Bolu’dan buraya hizmeti geçirmek, buraya getirmek kolay değildi, ama çok asilce hizmet etmişler, siyaset yapmışlar. Tebrik ediyoruz kendilerini... Allah hayırlı ömür versin, ölenlere de rahmet eylesin, ama bir meseleye de sahip çıkılsın. Bizi eleştirenler var; hani sosyal medyadan da var, özel bizim yorumlar kısmından da var. Bizi eleştirene, biz saygı gösteriyoruz. Biz sizin için söylüyoruz, eksik söyleyebiliriz, hatalı söyleyebiliriz, bilmeden konuşmayız, ama bilerek de kusur konuşmayız. Ancak, eleştirinin bir tanesi de, en ciddi olanlardan bir tanesi de bir cenah bir gurup yapıyor, bunun farkındayız. Belediye Başkan Yardımcısı Okan Kaltu ile ilgili ‘Kaltu’yu yiyeceksiniz, arkadaş ne yapmaya çalışıyorsunuz, ne etmeye çalışıyorsunuz?’ diyorlar. Şimdi Okan Kaltu’nun bir yakını, Düzce’de telefon ticareti yaparken, ticarette olabiliyor, insanlar zor duruma düşebiliyor. Okan beyin verdiği telefonlardan da nasıl bir dönememiş ticaretten kaybetmiş. Kaybedebilir, biz de kaybettik herkes kaybedebilir. Düzce’yi terk-i diyar eylemiş, olabilir mi? Evet olabilir… Belediye çalışanlarından birisi de, ondan 300 bin lira alacaklı, iddia bu belki. 297 olabilir belki 325 olabilir. Okan Bey’e geldiğinde, bunu tak ödüyor. Bu rakamlar ciddi rakamlar. Şimdi şöyle düşünün insanların güçlerinin sebepli veya sebepsiz zenginleşmelerinin bir sebebi var. Ama yetki noktasında, etki noktasında, yaptırım noktasında, kabul görüyorsun. Şimdi Düzce’de çok güzel bir site yaptınız, çok güzel bir villa yaptınız veya bir yer yapacaksınız veya bir yere imara açacaksınız, yol yapılmadığın zaman buranın bir kıymeti var mı? Yok… Buraya kim kıymet katıyor, yol katıyor. Yani gerçekten hizmet noktasında, kendisine talep edilenleri değerlendirmeyen Okan Kaltu; imkanlı, hatırlı, fırsatlı adamların yollarını, izlerini tık tık yapıyor. Burada ne oluyor? Onu bilmem, kimsenin günahına girecek halimiz yok. Ama şu var; bazı işleri izah ederken, anlatırken yasaların dahilinde konuşmak durumundayız. Televizyonumuz RTÜK’e bağlı, konuştuğumuz kelimeler, konuştuğumuz ifadeler, yasa ve mevzuat sorumluluğu altında, yasaların gözetiminde. Ama bildiğimiz bir gerçek var; bir insan görüntüsü, imkanlarıyla, yaşamı arasında bir bağsızlık varsa, o zaman düşündürülüyor, düşünülüyor. Akraba, hısım için, bu kadar ciddi paralar tak diye ödeniyorsa ki, bu belediye çalışanı Okan Kaltu’ya yakın bir arkadaş. Buradan ne borç var, alacak var? bunu bilmeyiz, ama insanlar ticaretten zorluk yaşayabiliyorlar mı? çok ciddi zorluk yaşıyor esnaflar, siftah yapmayan esnaf var. Bir laf var ya; zengin dağları aşırırmış, fakir düz yolda şaşırırmış. Allah kimseyi fakir etmesin, Allah kimseyi dağları aşarken de itibarını kaybeden zenginlerden eylemesin.