DEPREM KÜLFETİNİ NİMETE DÖNÜŞTÜREMEDİK
Güzel bir atasözümüz var. Laf vardır iş bitirir, laf vardır baş götürür. Gayet güzel bir söz. Bundan tam 25 yıl önce 12 Kasım saat 18. 57 sıralarında 7.2 şiddetinde Düzce'de bir deprem oldu. Depremde yıkıldık, Ağustosta olan bir deprem bizi ciddi sarstı. İzmit'teki Gölcük depreminde 12 Kasım'da gerçekten yıkıldık. Düzce yıkıldı ve o zamanın idarecileri buradaki bürokrasiyi de azaltmak için Düzce'yi il yaptılar. Allah rahmetiyle muamele eylesin hepsine. Ama o dönemden bu döneme gelinceye kadar Düzce'de bir İstanbul Caddesi var hapsettiler şehri. Şehir yıkılmış, yeniden bir şehir planlamasından ziyade şehri kalplendirdik. Onları beğenmedik, başka ışıklar getirdik. İstanbul Caddesi’ne bir asfalt döküldü. 30 yıl, 40 yıl içinde buraya bir daha dökülmez asfalt sağlam dedik. 3 ay sonra 5 ay sonra yapboz haline geldi. Kendi imkanlarınız var. Düzce'yi bir caddeden kurtaramadılar. Sakarya'da bir depremden geçti ama bir Serdivan gibi bir alanı oluştu. İstanbul Caddesi’nden Düzce'yi çıkaramadık. Hala Düzce'de prefabrik okullar var. Yarın(12 Kasım) Cedidiye Camii’nin minarelerinin imarını yapan ve bu konuda finanse desteği sağlayan Burhan Özdemir'in bir mevlidi şerifi var. Yıllar sonra camimizin minaresini bir hayırsever iş adamına yaptırır haldeyiz. Düzce'ye bu kadar idareciler geldi. Metin Köseer benim büyüğüm, Düzce'nin de iyi bir gazeteci büyüğü. 12 valinin karnesini çıkarmış. Valilerden Sayın Ercan Topaca, Sayın Metin abinin tespitine göre; Sayın Ali Fidan, Sayın Vasif Şahin, mevcut valimiz de bunlar çok kıymetliydi. Keşke deprem döneminden bugüne kadar belediye başkanlarının bir karnesini çıkarsa.
VALİLERİN KARNESİ TAMAM DA YA BELEDİYE BAŞKANLARI
TÜRKİYE’NİN YARISINI BESLEYECEK ALTERNATİF OLABİLİRİZ
Cedidiye’nin olduğu alanda kentsel dönüşüm çalışmaları hala başlamadı. Binaların çoğu yaşanacak halde değil. Bina sahipleri oturmuyor da Suriyeli gelsin, Afganlı gelsin, yüksek paralara kiraya verelim diye bir dert içindeler. Düzce 25 yıl önce yaşadığı külfetin nimetini yaşayabilirdi ama yaşayamadı. Bazı idareciler vardır, bazı siyasetçiler vardır, bazı menfaatçiler vardır, maymun gibi bir daldan bir dala atlarken öbür dalı bırakmaz. 25 yıllık il sürecimizde herkes kendi hesabına bir şeyler yaptı veya çevresindeki hesabına bir şeyler yaptı. Düzce'nin tarihi dokusuna, Düzce'nin tarihi yapısına dokunacak memleket adına çok önemli. Binalar yıkılmış, caddeler daralmış açın memleketin önünü. Ben lise mezunu bir adamım, şehir planlamacısı değilim. İsmimin önünde profesör, doktor, doçent, avukat yazmıyor. Siz akıllı adamsınız, yetişkin adamsınız, yetkili adamsınız. Düzce İstanbul Caddesi’yle Spor Sokak arasında kaldı. Niye alternatif imkanlar oluşturulmadı? Mis gibi tarım arazileri imara açıldı. Bunlardan çok ciddi rantlar elde edildi. İşin etkili, yetkili irade sahipleri, tahsisli arazileri ucuz paraya kapattılar. Siyasi gücü kullanıp tahsisi kaldırdılar. Ondan sonra para kazandılar. Düzce'de yaşanılacak insanlar görev yaptığı sürece Düzce'nin kaderi değişebilir. Bir gerçek daha var 12 Kasım bir külfet, bir felakettir. Şehir yeniden imar edilebilirdi, bir şehir yeniden oluşturulabilir, bir şehir yeniden dizayn edilebilirdi. Ancak Düzce'yi yöneten bir kitle var. Kim seçilirse seçilsin bu kitle mutlak ve mutlak yeni atanan mülki idarenin başındaki Sayın Vali olmak üzere belediye başkanlarına, memleketin milletvekillerine, mutlaka bir yerlerden girer. Buradan bir diyalog kurar ve kendi hesaplarına göre düzenlemeler yapmaya kalkar. Bugün Düzce'de yaşanan en büyük sıkıntılardan bir tanesi bu. Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için değil hepimiz o birileri için bu memlekette siyaset yapmak durumundayız. Hepimiz birileri için bu memlekette üretmek zorundayız. Onun için ölçüyoruz, biçiyoruz. Düzce bugünlerden birtakım kabuklarını kırabilir. İstanbul doldu, İzmit sanayide doldu. Sakarya keza öyle. Düzce bir hedef koydu. Turizm ve tarım dedi.
UNUTULMAYAN 3 VALİ
ÖZLÜ FİNCANCI KATIRLARINI ÜRKÜTTÜ
MAYMUN GİBİ BİR DALI BIRAKMADAN DİĞERİNİ TUTANLAR..!
Turizmde, geçtiğimiz günlerde Pürenli Yaylası'na çıktım. Taşkesti 15 km diyor. Düzce istikametine döndüğünüzde bir tabela yok. Abant’ta yol açılma söz konusu oldu. Netice itibariyle ortalık ayağa kalktı Bolu siyaseti. Pürenli Taşkesti tarafına gittiğinizde o yollar o kadar geniş o kadar güzel ki ama bizim Güzeldere'den, Gölyaka'nın Balıklı, Pürenli Yaylaları’na çıktığınızda yollarda salavat-ı şerifle gitmek durumundasınız. Ali Uzun bu memleketin yetiştirdiği kıymetli değerlerden bir tanesi. Düzce tarım diye bir projesi var. Geçtiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanımızın külliyedeki uzmanlarına bir brifing verdi. Yakında Düzce'de bir çalışmalara başlayacak. Tarımda yokuz, turizmde de yokuz, bir yerden başlamak lazım. Ali Uzun'un Düzce Tarım Projesi mutlak ve mutlak Düzce'nin erkleri tarafından, o birileri var ya birileri bu işte ekarte edilerek mutlaka hayata geçmesi lazım. Sakarya’sı İzmit'i İzmit İstanbul'u şu coğrafyaya bir bakalım. Ankara'yı da buna dahil ettiğiniz zaman Türkiye'nin % 40'ına 250 km yakınsınız. Gölyaka'da sıcak su çıktı, toprağın altından Çilimli'de aynı proje devam ediyor. Muhsin Yavuz başlatmıştı, şimdiki başkan ne yapar, ne eder bilmem de sıcak su. Sıcak termal seralarla bu memleketi tarımsal anlamda uçurabiliriz. Biz sorduk ‘Antalya'da bir sera ne kadar?’ 1000 metrekare alandan 300 bin lira para kazanıyormuş. Döneminde ve sezonunda biz de fındığın randımanı 47 mi olacak, mısırın randımanı ne olacak, mısırla fındığın arasında kaldık. Bir yerden başlamak lazım. Bu memleketin kaderini değiştirebilecek bir gönül insanı lazım. Bir değer lazım. İnşallah Allah bize nasip eder. Şu ana kadar elimizde tuttuğumuz, gözümüzde gördüğümüz yok. Düzce'nin kalkınması için bu memleketin entegre kalkınması için turizmle tarımla yürümesi için bir adım var. Fincancı katırları ürküyor, milletin işine gelmiyor. Faruk Özlü’nün bu konularda çok net duruşları var. Düzce'nin menfaat ve rant şebekesinin attığı adımlara yaptığı manevralara pabuç bırakmadığı için bir takım eleştirilere maruz kalıyor. Faruk Özlü’nün yapması gereken şey Düzce tarımını, bölgesel tarımını ayağa kaldırmak. Son bir kez bir şey daha söyleyelim. Bugün Batı Karadeniz Bölgesi’nin bu coğrafyanın, bu iklimin özelliğinden bizim fındık dünyada çikolata sektöründe en çok kullanılan tercih edilen bir muhteviyata sahip. Ama biz fındığı hiç istemeden satıyoruz. Düzce'nin kaderini değiştirecek tarımsal ve turizm adımlarının atılması lazım. Binaları imar ederken, tımar ederken, imarı düzenlerken birilerinin keyfine göre, iş yerine göre, hesabına göre yaptığınızda turizmi ve tarımı memleketin kaderini değiştirecek bir enstrüman olarak çalmanın vakti geldi. İnşallah hayırlara vesile olur.