İki ucu da iblise çıkan bir değnek.
Toplum bu cümleyi eksiksiz ifade ediyor ama bizim bunu burada, bu başlıkta ifade etmemiz uygun düşmeyecek.
Uygun düşmese de ima edeceğiz.
Çünkü gerçekten de insanlık bir çıkmazda.
Bir umut bağlamıştık tufan ile beraber, esen rüzgarın etkisinin, uyuyan bizi ve uyuyan insanlığı tekrar uyandıracağına.
Kısmen, öyle de oldu.

Fakat uzun sürmedi, etkisi devam etmekle beraber sular tekrar bulandı.
İblis, suyu bulandırmak için tüm düğmelere bastı, basıyor ve bunun için her türlü yöntemi sahaya sürüyor.
Bir yanda dindarlık adına putperestliğin tüm yüzlerini sahaya sürerken, bir yandan da bu putları yıkıcam diye ortaya çıkan ve fıtratı da ayaklar altına alarak, yaratıcıyı da yok sayan bir düşünceyi ve kitleyi değneğin diğer ucuna yerleştiriyor.
İşin kahpe tarafı da, bunları yaparken de hep Rabb adına yapıyor.
En sonunda da açıktan her iki kutbu temsilen kendisini  tamda ortasına koyuyor.

İki ucu da boklu değnek.
Son günlerde hayatın her yerindeler.
Değneğin iki ucunda, insanları kendilerine doğru çekiştiriyorlar.
Kendileri pislik içersinde iken bizleri de bu pisliğin içersine çekmek istiyorlar.

İşin kötü tarafı kendisini doğru olarak tanımlayan ve bu değneğin iki tarafına konumlanan kişilikler, kendilerini bir yanda Rabb yerine koyarken, ısrarla bu konuma kendini koyup şovunu yaparken,
diğer tarafta da Rabb kimmiş diyerek, insanın fıtratında ki Rabbe olan ihtiyacın kapladığı alanı boşaltarak, her türlü sınırsızlığı yaparak, ısrarla insanları boşluğa davet etmişlerdir.
Fakat insan fıtratı boşluğu kabul etmez, bunu çok iyi bilen iblis boşalttığı bu alanı, yine akıl almaz ve aldatıcı yöntemlerle kendisi doldurmaktadır.

Ve çaresiz insanlar bu davetlere, kendilerine ulaşan bu seslere, olumlu yada olumsuz cevap vermek zorunda hissediyorlar.
Çünkü sesler insanları düşünmeye, sorgulamaya ve fıtratlarının süzgecine yönlendirip, ortaya konan bu değerleri tartmalarını istemeden cevap bekliyor.
Israrla cevap bekliyor, düşünmelerine asla fırsat vermiyor, buna zorluyorlar.
Aksine kim hangi mahallede ise o mahallenin sahibi, mahalle sakinlerinin kendilerine koşulsuz itaat etmelerini istiyor.
Korku ile, kandırmaca ile, mükafatlar ile.
Karşı mahalledekine de bitmez tükenmez enerji ile  küfrediyor, taş atıyor ve her türlü saldırıyor.

Değneğin bir ucundakiler, 
Rabbimizin kendisine ait olan  sıfatları, kendi üzerlerine alarak, onun makamına oturarak, oradan insanların vicdanlarına korku salarak, cehennem korkusu ile kendilerine itaat ettirir iken;
Kendi istikametlerine uyanları da aynı makamdan, yine sahip olmadıkları değerler ile, bol keseden sallayarak  cennetle ödüllendirmektedirler.
Sanki Rabbimiz meşgul olduğu için, bu görevlendirmeyi yapmış, ne idiü belli olmayan bu insanlara vermiş gibi davranıyorlar.
Alçak herifler, insanların özgürlüklerini hayal ve korku satarak ellerinden alıyorlar.
Kısacası fıtratı direk etkileyen iki duygu ile insanları kendi pisliklerinin içersine çekiyorlar.

Değneğin diğer ucundakiler ise,
bir yandan insanların yeryüzündeki sahip oldukları ve hedefledikleri her türlü maddi ve manevi değerleri ellerinden almak ile tehdit ederek, burada cehennemi yaşatmakla korkuturken, bu korku ile insanları  kendilerine itaat ettiriyorlar iken.
Aynı şekilde, sahip oldukları tüm güçleri, aparatları ve maddi imkanları kullanarak, insanın nefsi duygularına hizmet ederek, onları cilaladıkça cilalayarak, buradaki görsel, sahte ve geçici şehveti, cennet gibi önlerine sunarak, bunun ötesinin olmayacağını söyleyerek,  kendilerine itaati sağlamaktadırlar.

Evet, iki ucu boklu değnek.
İki tane cennet, iki tane cehennem.
Biri putperestliğin, paganlığın cennet ve cehennemi iken, diğeri kapitalizmin, ateizmin, deizmin cennet ve cehennemi.
Hangi taraftan tutarsan tut elin pislenecek, miden bulanacak, hayattan tat almayacak ve gelecekle ilgili sürekli şüphe içersinde olacaksın.
Kısacası tüm duyu ve hissi organların tarumar olacak, bu yıkım ile beraber vicdanlar ve iradeler, doğru karar veremeyecek olacaktır.

Elini pisliğe bulaştırmak istemesen de, iblis bizler için, bu pisliğe bulaşmamız için, değneğin iki ucuna oturarak yeni yeni tuzaklar ve hileler ile karşımıza çıkacak ve bizlerin peşini bırakmayacaktır.
İllada pisliğe bulaşın, değneği tutun diyecektir.
Son dönemlerde bunun apaçık örneklerini görmekteyiz.
Yeter ki sağınıza solunuza bakın, gözlerinizi kapatmayın, kulaklarınızı tıkamayın.
Göreceksiniz.
Bakın dindarım diyip ortalıkta dolaşan sahtekarlara ve onların pisliklerine.
Bakın çağdaşım diyip ortalıkta dolaşan ve iblisin peşinden tüm şehvetiyle koşanlara.

Bu pisliklerin bizlere bulaşmaması için;
Rabbimiz dışındaki tüm otoriteleri, bizleri terbiye etmek için karşımıza çıkan ve bizlere verin ellerinizi, sizleri kurtuluşa erdirelim diyen tüm sahtekarları ve onların bizlere uzattıkları ellerini, yakalayıp bükerek kollarını  kırıp atmamız gerekiyor.
Anarşist bir ruh hali ile, özgürlüğü yakalayabilmek ve fıtratımıza hitap edebilmek için, tüm bu sahte tanrıları ve onların yalakalarını reddedelim.

Hayır diyelim.
Sizler de aciz birer varlık iken neyinize güvenerek, çıkıp ortalıkta Rabb adına kendinize bir takım sıfatlar yükleyerek bizlere geliyorsunuz diyerek.
Yine hayır diyelim.
İnsanın fıtratının boşluğu kabul etmeyeceğini bile bile, Rabbimizin terbiyesini reddederek, nefsinize esir olarak, iblisin terbiyesi ile terbiye olarak ve bu doğrultuda hareket ederek, nasıl oluyor da bizlere geliyorsunuz diyerek.

Bizler yeter ki Rabbimizden hayrımızı isteyelim ve onun yanına varmadan önce, istediğiniz bu hayra ulaşalım.
Şüphesiz Rabbimiz, bu istek ile beraber, fıtratın yolunu  bizlere açacak iradeyi, vicdanı ve yüreği bizlere verecektir.
Bizler huzuru bulmak ve adımlarımızın bizleri, yetim bırakacak doğrultuda değilde, Rabbimizin yanına varmamızı sağlayacak şekilde olmasını istiyor isek, yüzümüzü mutlaka ona dönelim.
Yetim kalmayalım.
İki ucu da boklu olan değneğe el uzatmayalım veya zorunda kalmayalım.
Pislikler içersinde boğulmayalım.
Bunların tümünü reddederek, tertemiz fıtratımız ve onun sözü ile baş başa kalalım.
T.K