Riyaset ve siyaset birbirinden ayrılmaz iki parça. Merhum Süleyman Demirel, başbakan olunca Bolu Milletvekilleri’ni topluyor. O zamanlar biz Bolu’ya bağlı bir ilçeydik. “Memleketinize ne istiyorsunuz?” diye soruyor. O dönem milletvekili, saygıdeğer Necmi Hoşver diyor ki; “Bolu vilayetine gelen bürokratla gelecek olan bürokratları biz bilelim. Çünkü hizmeti biz ediyoruz. Bürokrat bunu organize ediyor. Fakat bilgi, tasarruf ve sorumluluk noktasında biz varız.”

Muktedir olmakla, iktidar olmak arasında çok büyük fark var. İktidar olabilirsiniz ama muktedir olamazsınız. Düzce Belediyesi’nde yeni hizmetler yapılıyor. Vatandaşa soruyoruz. Vatandaşlar, kendi menfaatleri üzerine şu ya da bu aday olması lazım diyor. Ama Düzce’nin menfaat ve beklentilerine göre Faruk Özlü’nün başkan olması lazım diyenler var. İttifak bekleyenler var. Sıcak bir gündeme doğru gidiyoruz.

Aslan ormanların kralı. Ormanda gezerken ayağına diken batıyor. Yanından geçen tilkiden yardım istiyor. Tilki; ‘Çıkarırım ama şartım var. Seni bağlayacağım. Çünkü canın yanıp bana tekme atabilirsin.’ Aslan şartı kabul ediyor, bağlanıyor. Tilkinin içinde aslana karşı bir husumet de var. Çıkarırken canını yakıyor. Tilki dikeni çıkarıyor. Fakat aslanı çözmüyor ve kaçıyor. Ardından aslanın yanına bir tane çakal geliyor. Durumu ona anlatıyor. Çakal tek şartı olduğunu, gözünü bağlarsa çözeceğini söylemiş. Aslan kabul etmiş. Çakal gözünü bağlayıp, aslanı çözmüş. Çözdükten sonra aslan aşağı doğru koşmaya başlamış. Çakal “Kralım nereye gidiyorsun?” demiş. Aslan “Tilkinin ayağını bağladığı, çakalın çözdüğü ormandaki krallık bana göre değil. Ben eve gidiyorum.” demiş.

Aslanın ayağına dikeni sokturup, tilkilik yaparak elini ayağına bağlayıp, çakallık yapıp çözüp ve sonrasında aslanı kedileştirip evini terk ettirecek adam burada çok var. Burada aslanın, tilkinin ve çakalın kim olduğunu anlayan anlamıştır.

Muhtarlar gecesi, gündüzü olmadan bu memleket için mücadele eden insanlar. Bunlarla beraber yerel hakimiyetlerde köprüler. Biz hitap ediyoruz. Hakikati hitap edeceğiz. Hakikati, hakiki ruhla bakan görecek.

İslam Keleş, İstanbul’a bir yatırım yaptı. Ben orada 2 tane Düzce markası gördüm. İftihar ettim. Asya Su ve Shinzone adındaki tekstil fabrikası İstanbul’da temsil ediliyor. Bu iftihar verici bir şey. Düzce artık kabuğunu kırmalı.

Düzce’deki idareye dışarıdan, ne olduğu belirsiz, çok bildiğini zanneden, kraldan çok kralcı insanlar, riyaset ve siyaset makamının etrafındaki insanları boşaltıp, düşman oluşturan insanlar Düzceliliği bitiriyor. Riyaset makamındaki herkese, özellikle sayın Faruk Özlü’yü uyarmak istiyoruz. Düzce’yi, Düzceliliği bilenlerle, Düzce’nin derdiyle dertlenenlerle yüceltebiliriz. Kendi derdini öne koyanlarla değil.

İltifat marifete tabidir. İltifat edilmesi gerekenlere iltifat edelim. Düzce İl Emniyet Müdürü İbrahim Ergüder, Düzce’nin geleceğinin, hakikatinin hayat geçmesi noktasında çok güzel mücadele veriyor. Düzce polisini, uyuşturucuyla mücadelede çok iyi teşvik ediyor. Her gün bir operasyon var. Düzce’nin sokakları gezilebilir konuma geldi. Aynı şekilde köylerde bu çalışmaları, Jandarma da yapıyor.

Düzcelilik ruhunu Düzcelilerle yaşatalım. Taşıma suyla değirmen dönmez. Garip gurbetçiyle Düzce yönetilmez. Denenmişi bir daha denemeye gerek yok. Bildiğin en kısa yol, en iyi bildiğin yoldur.

HABERİN VİDEOSUNU İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN