Cumartesi günü akşamı Mevlit Kandili. Adem Şenel diye bir hocamız var. O kendisi bizi davet etti. Biz de eşim Meryem Hanım'la beraber Allah nasip ederse Suudi Arabistan'a umre ziyareti için 24 Eylül'e kadar gitmiş olacağız. Mevlit kandilinde Peygamber Efendimizin doğduğu günde bir merasim olacak. Peygamber Efendimiz için, develer kurban edilecek. Allah nasip ederse 14 gün yokuz, umreye gidiyoruz. Ben arkadaşlara şöyle diyordum; insanı bir makineye benzettim. 2002'de ben bir hacca gitmiştim. O günden bugüne kadar deforme oldu. Artık bir yenilenme yaparız. Bu 14 gün Allah nasip ederse kendim için ve dünya saadeti için eşimle birlikte umreye gidiyoruz. 14 gün olamayacağız. Belki oradan kendi sosyal medya hesabımızdan veya başka bir şekilde olursa bir video çekip gönderebiliriz. Veya hiç dahil olmayabiliriz.

BEN GÜNAHKARIM BENİ CENNETİN KAPISINDA BEKLEMEYİN

Umre Hac ziyaretlerinde bütün aileler toplanıyor, uğurluyor, ağırlıyor. Usul, kaide kendi kendimize bir usuller koymuşuz, ziyaretler yapılması lazım. Biz ziyaretleri birinci derece büyüklere yapıp, işi tantanaya getirmek istemiyoruz. Herkesle helalleşmek lazımmış giderken. Biz de dünyada

bugüne kadar, helalleşme noktasında bizim hakkımızın olduğu kim varsa tüm haklarımızı helal ediyoruz. İnsanları, bu hocaların cennetle cehennem arasına yarıştırdığına bakmayın. Allah insanların günahlarına bakıyor, sevaplarına bakıyor, hangisi fazlaysa ibadetlerine bakıyor. Mevla ‘La İlahe İllallah Muhammeden Resulullah’ diyen her kulunu cennete koymayı vaat ediyor, iman eden herkesi. Ameliyle, günahıyla, sevabıyla, ibadetiyle, kabahatiyle değerlendirdikten sonra. Onun için ibadetimiz de, kabahatimiz de doğrumuz da, eksiğimiz de, yarın oraya gittiğimiz zaman belli olacak. Ben cennetin kapısına gideceğim, cennetin kapısında beklerken adamla helalleşmedik diye ben bekleyemem. Bunun için helal ediyorum. Bilerek, isteyerek, eğriye doğru demedik, bilmeyerek dediysek de af ola. Tabiri caizse, onun için de helallik istiyorum. Hakkını helal eden etsin, etmeyen de öbür tarafta beklesin. Yapacak bir şey yok, ama işin özünde bence herkesin benim gibi düşünmesinde fayda var. Kendinizi güzel, özel, doğru, samimi iyi niyetli buluyorsanız, ölüme inanıyorsanız, ahirete inanıyorsanız, cennete cehenneme inanıyorsanız, cennetin kapısında kimseyi beklemeyin. Siz de helal edin.

MÜDÜRLER ROTASYONA TAKILDI, GİDİYORLAR

Nurhan Kartal ve Ali Kartal yıllardan beri Düzce'de Çevre İl Müdürlüğü’nde Nuran Hanım görevli, Ali Bey de AFAD da görevli. Bürokraside rotasyon diye bir şey var. Mesela Düzce’ye gelen valiler 3 seneden fazla kalamıyor. Birçok müdür sürekli değişiyor. Bunda milli eğitim de geçerli. Fakat Nurhan Hanım'ın özellikle himaye edildiği nokta, bu rotasyon denilen tayin işi birkaç defa tolere edilmiş. Şu an itibariyle izne ayrılmış Nuran Hanım. Edindiğim bilgiye göre gidiyor. Görüntü o, ama himaye edildiği hamisi bu sefer de bunu tutmak isterse tutar mı? Onu bilemeyiz. Netice itibariyle Nuran Hanım hizmet etti Düzce'ye. Nuran Hanım'a da hakkım helal olsun. O eder mi bilmiyorum, etmezse öbür tarafı bekler. Önümüzdeki dönem yani birkaç ay içinde yeni bir Çevre İl Müdürü, yeni bir AFAD İl Müdür ile karşılaşabiliriz. Düzce'ye de hayırlı olsun. Düzce'ye güzel bir İl Jandarma Alay Komutanı geldi. Murat Kılıç albayıma bundan sonraki yaşamında başarılar diliyoruz. Gelen komutanla da görüştük, tanıştık. İnşallah Düzce'ye faydalı olur. Düzce'nin fuhuş ve özellikle de uyuşturucu konusunda büyük bir gayret göstermesi gerekiyor.

MİLLETİN BAŞINI TUTTURMAYIN

EĞİTİM CAMİASINI UYARIYORUZ

Bizim arkadaşlarımız bir haber yaptılar. Milli Eğitim İl Müdürü’nün özellikle bunu dinlemesini tavsiye ediyorum. Listeler yayınlıyorlar, anaokulundan liseye kadar. Yeni kayıt olacak öğrencilere ferman gibi listeler. Haber yaptıktan sonra o arıyor, bu arıyor; ‘Biz bu bin 200 lira istemedik de 500 istedik.’ İstedin ama yasal mı bu? Şimdi verecek olan zaten veriyor. Allah herkese vermeyi nasip etmez, vermeyecek olana da, müeyyide uygulamanın gereği yok. Milli Eğitim Müdürü’nü ben buradan uyarıyorum. Okullarda öğretmenlerin, yeni kayıt döneminde öğrencilerden istedikleri listelere iyi baksın. İdare etmek başka, müdahale etmek başka. Müdahale edilmesi gereken yerlerde müdahale edilsin. Kaldı ki ekonomik sıkıntı çok büyük. Çocuğunu okula yazdıran insan, kırtasiyede ayrı, kıyafette ayrı, listede ayrı sıkıntı yaşıyor. Sayın müdürler sizin ayın 15'inde bankaya gittiğiniz zaman maaşınızı 50 bin liranızı alıyorsunuz. Siz uyanmadan devlet sizin cebinize her gün yeni günlük kazancınızı otomatik koyuyor. Peki, fındıkta, harmanda, diğer alanlarda asgari ücrette çalışan insanların aileleri veya çiftçilik yapan insanların aileleri, inim inim inliyor. Maaş garantisi, devlet garantisi, yaşam garantisi yok. Millet kılı kırk yararak ekmek ortaya çıkarıyor. Bu liste olacaksa da biraz vicdanlı olsun, insani olsun, İslam-i olsun. Yeniçeriler gibi milleti bu şekilde bir uygulamaya tabi tutmayın.

Bizim internet haber sitemizde bunu görürsünüz. Öncü WhatsApp İhbar Hattı ve Öncü TV bu milletin emrinde, Düzce'nin emrinde. Herhangi bir yerde, bu şekilde olduğu zaman önceden biz usulüne uygun okulun ismini vermemeye çalışıyorduk. Öğretmene kadar, müdürüne kadar kim bu milletten bu zor günlerde, zor şartlarda; zorlu ekonominin damarlarına kadar hissedildiği, kemiklerine kadar, iliklerine kadar çaresizliğin hissedildiği bugünlerde bu öğrenci ailelerini, bu duruma düşürenlere karşı Öncü Medya ve haber merkezi en üst perdeden bunu dile getirecektir. Bu işlerde çok sıkıntı var. Kıyafet için bir yerle anlaşılıyor, milletin boynunu tutuyorlar. Yaptığınız şey yasal değil. Adliye Fevzi Çakmak’ta. Biz kamuoyu adına hareket ediyoruz. Eğitim döneminde, kılığıyla ve kıyafetiyle, kırtasiyesiyle kim nasıl mağdur ediliyorsa, lütfen bize yazın. Biz sizin hakkınızı, bu insanların hakkını müdafaa etmek gibi bir görev üstlendik. Onu biz kendimize bir ilke yaptık. Şu dönemde, mutlaka okulun da ihtiyaçları vardır. Bunu ben bilmem, ama olması gereken vermesi gerekenden alın. Millete liste yapıp da, ‘Bunları alın’ demeyin. Bir listeler var; aklınız hayaliniz durur. Hayırdır, tabii sizin bir derdiniz yok. Esnaf adam dükkanda siftah yapamamış, asgari ücrette çalışan bir insan çocuğuna bir şey denk getirememiş. Siz o anneler babalar gibi değilsiniz. Garantisi olmayan insanlardan bahsediyoruz. Toplumda da bu çok büyük bir çoğunlukta. Milletin derdiyle dertleniyorum. Bizim arkadaşlarımız da Öncü Haber de bu dertlerle dertleniyor. Bu konuyla ilgili gelecek olan ihbar, bilgi, telefon bu milletin emrindeyiz. Bundan sonra isim vereceğiz, okulun öğretmeninden müdürüne kadar. Bu konuyla ilgili defalarca genelge hazırlanıyor, olmuyorsa kapatın. Bu millet parasıyla mı eğitim alacak? Çantasını alamayan insanlar var. Değişik değişik algılar, reklamlar var. Çocukların karşısında inim inim inleyen aileler var. Kendi evladının ihtiyaçlarını görmezken, zor görürken okuldan talepler var. Şu kıyafet olacak, şu kırtasiyeden alınacak, şu ebatta olacak, bu kaynak kitabı olacak. Okullardaki bu kaynak kitaplar, öğretmenlerin birçok yönlendirdiği kitapların hepsi çarpma, çıkarma, toplama, bölme. Bölme usulüyle oluyor, dikkat edin. Yeni eğitim döneminde yetişen neslimiz memleketimize milletimize hayırlı olur inşallah. Öğretmenlerimize de ailelerimize de evlatlarımıza da hayırlara vesile olsun.

Beni izleyen, duyan, bilen arkadaşlarımız isterlerse sosyal medya üzerinden yorumlar yazabilir. Aklımıza gelen unutmayacağımız, herkes için orada dua edeceğiz. Kendimiz için de dua edeceğiz, bizim duamız ne kadar kabul olursa. Bu kadar günahkar bir adamın duası ne kadar kabul olursa, bütün insanlarımız için, Düzce’miz için, ümmetimiz için, milletimiz için, devletimiz için, kendimiz için dua edeceğiz. Sizler için de dua edeceğiz, dua isteyenler yorumlara yazsınlar. 14 gün yokuz umreye gidiyoruz. Ben hakkımı helal ediyorum, sizden de helallik istiyorum. Hakkını helal eden etsin, etmeyen öbür tarafı beklesin. Allah'ın rahmeti, bereketi üzerinize olsun.

PROGRAMIN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN;