Ankara'da başlayan yangın, Bolu'ya doğru devam ediyor. Orman yangınları var. Devletimizin, milletimizin iradesiyle, gücüyle inşallah bu yangın biter. Ama yangının bitmediği bir yer var. Fındık tarlasında yangın her gün artıyor. Orman yangınlarına helikopterle havadan ve karadan müdahale ediyoruz. Kim bu fındıktaki yangına müdahale edecek? Fındıkçının sahibi kim? Her bir iş kolunun, bir sendikası var. Her iş kolunun bir temsilcisi var. Platformlarda bunları dile getiriyorlar. Fındık üreticisinin sahibi, bir zamanlar Fiskobirlik’ti. Eski işlevini kaybetti. Düzce'de Batı Karadeniz bölgesinde birlik kurulmalı. Bu sözcü, dertleri anlatmalı.

İTHAL VEKİL BU MİLLET İÇİN SAHADA

TAVŞAN KAÇ TAZI TUT, KAYBEDEN FINDIK KÖYLÜSÜ

2023 yılında milletvekili adayları belirlendiği zaman Cumhuriyet Halk Partisi'nin adayı Talih Özcan için yerelde, genelde, basında, siyasette ‘ithal vekil’ dediler. Düzceli değil, Düzce'de doğmamış, Düzce'de büyümemiş, Düzce'de yaşamamış, tozunu toprağına tutmamış diye. İthal vekil sahada, sahipsiz olan fındıkçıya sahip çıkmak için dertlenmiş. Düzce'de doğan, Düzce'de büyüyen, Düzceli yerli vekiller nerede? Yerli siyasetçiler nerede? Özcan, fındıkçının sesi olmaya gitti. Vatandaşın biri dedi ki ‘Fındığın rezilliğini dünyaya duyurun.’ Biz buradan kartel var dedik, ‘Ferrero’ diye bir firma var. Fiyatı belirleyen bu, üretimi belirleyen bu. Sahaya girmemekle beraber, piyasada bir krizi oluşturuyor. Akabinde de ‘benim fiyatım bu’ deyip aynı insanlardan ‘tavşan kaç, tazı tut’ hesabı yapıyor. Kaybeden kim? Fındık köylüsü. Sayın Talih Özcan'a ‘ithal vekil’ diyenler, Düzce'nin talihsizliği diyenler, klimalı odalarda, lüks arabalarda, makam şoförleriyle hayatı geçiriyor. Milletvekilinin 100 bin liraya yakın emekli maaşı var. 2025 yılında, 2 yılı dolduran milletvekilleri emeklilik hakkını elde ediyorlar. Türkiye'nin birçok yerinde imtiyazlı statüde. Bunu kim verdi size? Bu millet oy verdi, irade verdi. Peki, milletin durumu ne? Düzce sokaklarında kimse yok, çoğu fındığa gitti. Düzce ekonomisinde fındığın çok ciddi bir yeri var. Organize Sanayi ve diğer iş kolları kadar, bir Düzce ekonomisine katkısı var. Peki, siz milletvekili olarak maddi, manevi, içtimai il başkanları olarak her türlü güç elinizde. Peki ne yapıyorsunuz bu gücü nasıl kullanıyorsunuz?

Hz. Ömer'in bir hadisesi var. Orduyu bir sefere göndermiş. Bulunduğu alanda evleri, mahalleleri geziyor. Bir ağlama sesi duyuyor, çocukların ağlama sesi. Bakıyor ki; bir tencere var, ateş var ve tencerenin içinde taş var. Yaşlı bir kadın var, ateş sönmek üzere. ‘Durum ne?’ diyor. Kadın, ‘Bunun babaları şehit oldu, büyük oğlum da kazaya gitti. Çoluk, çocuk başıma kaldı, aç tahsil burada bekliyoruz. Avutuyorum çocukları tencerede bir şey de yok. Açlıktan ağlıyor bunlar.’ diyor. Ömer, ‘Emirül müminine niye söylemedin?’ Kadın da, ‘Allah onun belasını versin. Bizden haberi yok’ diyor. Hz. Ömer, ‘O duymadan niye beddua ediyorsun?’ diyor. Kadın da diyor ki; ‘O bilecek, o emirül mümin.’ Hz. Ömer yarışa yarışa gidiyor, evinden erzak alıyor. Ateşi üflüyor. ‘Yan ateş yan. Yanmazsan ben yanacağım.’ Bu millet size bu iradeyi verdi, milletin bu yangınını söndürmemek için, bir keyfiyet içindesiniz. Söndürmek için bir derdiniz yok. Varsa açıklama yapın. 105- 110 liraya gidiyor fındık. Randıman düşüklüğüyle 70-80 liraya düşmüş. Tüm kabahat köylü mü? Yazık değil mi bu millete?

BU İRADEYLE BU MİLLET İÇİN NE YAPTINIZ?

Ben buradan Düzce'nin 3 milletvekiline, Cumhur ittifakının il başkanlarına ve Düzce'de yetkili olan etkili olan Ankara siyasetinde bir dengesi olan her kimse buradan sesleniyorum; Düzce'de yangın var, insanlar yanıyor, insanlar kavruluyor. İthal vekil burada, yerli vekil nerede? İşte bu sorunun cevabı lazım. Süleyman Demirel'in bir sözü var. ‘11 Eylül akşamı durmayan kan, 12 Eylül sabahı nasıl durdu?’ Ya bu dünyada bir şekilde insanların kendi hataları, eksikleri, zaafları olur, ama sorumluluk olan yapı, bu millet size irade vermiş. Sizin bu dert bitmezse, vebali var bu milletin üzerinde. Düzce bölgesinde mutlak ve mutlak Fiskobirlik benzeri bir birliği kurmak zorunda. Ticari olmasa da içtimai olarak sendika gibi bir yapı kurulup ses getirmeli. İnsanlar korkuyor, konuşamıyor, kameralar bittiği zaman konuşulmayan şey kalmıyor.

BU MİLLETİN KUL HAKKI SİZİN ÜZERİNİZDE

Hz. Ömer bir gazadan dönmüş, hep beraber bir ganimet paylaşımı yapılmış. Gazaya katılan askerlere yarımşar elbise verilmiş. Hz. Ömer hutbeye çıktığında, tam bir elbise görmüşler. Biri kalkıp demiş ki; ‘Ya Ömer bize yarımşar elbise verdin, sende tam elbise var. Bunu bize izah etmeden bu hutbeyi okuma.’ Hz. Ömer diyor ki ‘Oğlum Abdullah ayağa kalk.’ Abdullah ayağa kalkıyor, o elbise yok. O da diyor ki ‘Hazirun benim de yarım elbisem vardı, babamın da yarım elbisesi vardı. Babam devlet başkanı olduğu için, ben yarım elbise kumaşımdan fedakarlık edip babama verdim.’ Hz. Ömer dönüyor itiraz edene. ‘Doğru mudur, ikna oldunuz mu?’ diyor. Olduk ya Ömer.’ diyor. Ya milletvekillerimiz irade verdiklerimiz, bu iradeyle manevi asalet yaşayıp da, bundan sonraki süreçte maddi bir keyif yaşayacaksınız. Bu millet için ne yaptınız ve bu millet için ne yapacaksınız? Lütfen bunu bir izahını yapın. Affı olmayan tek hak var, kul hakkı. Bu hak sizin üzerinizde. Düzce'nin, milletin iradesiyle oy alıp da sefahat içinde yaşayacak garantiyi geleceği alan insanlar, sayın milletvekilleri, sayın siyasetçiler, sayın irade koyanlar, bu milletin kul hakkı sizin üzerinizde, artık gerisini siz bilirsiniz.

PROGRAMIN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN;