Size 3 tane yerel yönetimden örnek vereceğim. Aradaki farkı görmek ve kimi, nereye koyduğumuzu anlamak adına bu akşam (5 Haziran) saat 21'de Ülke TV'de Türkiye'nin gündeminde belirleyici pozisyonda olan ‘Arka Plan’ diye bir program var. Düzce Belediye Başkanı Sayın Dr. Faruk Özlü bu programa katılacak. Türkiye'nin gündemi ile ilgili konulardan bahsedecek. Bakmak ve görmek çok farklı bir kavramdır. Bakarsınız ama göremezsiniz, görürsünüz ama bakamazsınız. Hayata bakarken bir insanın bir memlekete kattıklarına bakmak lazım. Allah bile dünyada insanı sevaplarıyla günahlarıyla değerlendiriyor. Hiç günahsız insan yok, eksiksiz insan ve yönetici de yok. Ama yapmış olduğu doğrular ve atmış olduğu adımlar var. Yaşam kalitemizi yükseltme adına, hizmetlerle insanları değerlendirebiliriz.

YERELDEN BAKIP GENELİ GÖREN BAŞKAN

Düzce'nin bir belediye binası var, belediye binası yakın zamanda yıkılıyor. Oraya güzel bir iş merkezi yapılacak ve iş merkezinden kazanılan parayla vilayetlere güzel bir eser bırakılacak. Eser bırakmak işte aradaki konu bu. Her Belediye Başkanı bunu becerebilir, başarabilir, bu vizyonu katabilir. Ancak, her Belediye Başkanı Türkiye genelinde, Türkiye meselelerine müdahil olamaz. Genele hitap etmek, öyle kolay bir iş değil. Faruk Özlü ile gurur duyuyorum, siz de duyun. Bize bir takım eleştiriler geldi. Kimin, nereden, nasıl değerlendirdiğine bakmıyorum. Herkesin de düşünce özgürlüğü var, ama ben yine söylüyorum ben gurur duyuyorum ve gurur duyacak işler yapılıyor. Düzce çok güzel temsil ediliyor.

ELLİ LİRA SEMBOLİK, 100 LİRA OLMALI

Beyköy Belediyesi’nin Düzce’ye kazandırdığı Kaledibi mesire alanını geçtiğimiz günlerde ziyaret ettik. Orada çok güzel nezih bir ortam var. Kaledibi diye bir restoran sabah kahvaltısı var, sıcak yaz günlerinde güzel bir alan oluşturulmuş. Kapıdan giriş 50 lira. Şehir merkezinde 15 dakikalık, işiniz için arabanızı park ediyorsunuz, 40 lira veriyorsunuz. Çoluk çocuk geliyor, akşam çayınızı yemeğinizi keyfinizi yapıyorsunuz, 50 lira girişmiş, niye bu kadar alıyormuş. 100 lira alsın. 4-5 kişi orada huzur içinde oturacaksınız, bir memlekette belediyeler, belediye tesisi, ama özel sektör olsa 100 lira alsa, adam bir keyifle girer. Belediyenin nezih bir ortamı var orada. Bu tür yerlerin çok para kazandığını ben zannetmiyorum, alan geniş bir alan. Personel fazla, gider de fazla. Ben buradan Fatih Ocak’a sesleniyorum, 50 lira oraya çok az sembolik olmuş, bir aracın oraya girmesinin bedeli en az 100 lira olmalı. Güzel de bir hizmet var, güzel de bir lokasyonu var. Buna itiraz eden olur, olsun. İtiraz edenler gitmesin. Keyif işi, zevk işi bir bedeli var. Hayatta mutlu olmanın iki tane formülü var. Ya imkanları artıracak, ya istekleri azaltacaksınız.

MAAŞ ÖDEMEYECEK HALDE 15 ELEMAN İŞE ALMIŞ

Çilimli Belediyesi'ne gidelim, ben eleştirdiğim zaman Çilimli'de de beni eleştirenler oluyor. Biz söylediğimizi, vahiyle konuşmuyoruz. Eksik konuşabiliriz, hatalı konuşabiliriz, hissi konuşabiliriz, nefsi konuşabiliriz, ama konuşacağız bunları. Büyüklerin bir sözü var. ‘Fare delikten geçemezmiş, kuyruğuna teneke bağlarmış.’ Ya zaten delikten geçemiyorsun, kuyruğuna teneke bağlama. Çilimli Belediyesi’nde bir kere maaşlar düştü. Nüfus 10 binin altına düşünce maaşlar da düştü. Belediye Başkan Yardımcısı Orhan Kansız, emlakçılıktan iyi para kazanıyordu, şimdi çok az bir para alıyor. Başkanın maaşı da ciddi oranda düştü, nüfus düşünce. Fare hesabı, 15 adam almışlar. Belediyede harcanan her şey devletin parası. Ama mücadele eden bir babanın hoyratça hovardaca harcadığı para gibi bunlar harcadılar. Geldiğimiz noktada, belediyeler iflasa doğru yaklaşıyor. Maaş ödeyemeyecek halde olan, Çilimli Belediyesi 15 tane daha adam almış. Nerede bu tasarruf tedbirleri? Kim bakıyor bu tedbirlerin mahiyetine? Akçakoca Belediyesi’nde 200 tane fazla insan var. Birçok belediyede vardır. Belediye Başkanı’nın kendi ekibini kurma hakkı var. Çilimli Belediyesi'nin taş ocağının o Düverdüzü Köyü yolu mahvettiği bir gerçeği var. 15 adamın bugün asgari ücretle bir ortalama maliyet hesabını yaptığınız zaman, aylık belediyeye külfeti en az 500 bin lira. Bir senede 6 milyon lira. Bu hesabı bunlar nasıl yapıyorlar? Ondan sonra hizmet gelmiyor. Kar muhabbetin, zarar hazinenin. At garibin yük garibin.

NE YERİNİ NE ARACINI BEĞENMİYOR

Beltaş’ın Genel Müdürü vardı Turgay Bey. Faruk Bey Ulaşım A.Ş.'nin başına getirdi. Terminalde olan bir yeri var buranın. Fakat öyle pozisyonlar var ki, Beltaş altındaki kaliteli bir aracı almış, bütün başkan yardımcılarının kullandığının haricinde, daha kaliteli bir araç var, onu da almış. Şimdi oda beğenmiyor, yer beğenmiyor. Levent Sivrikaya orada 5 sene Ulaşım A.Ş.'nin yönetim kurulu görev yaparken, o odalarda kaldı. Nasıl bir tasarruf tedbiridir bu. Babasının, dedesinin, atasının mahiyetinde olmayacak imkanları, bu kadar da hoyratça kullanmayın. Yazık! Yani araç beğenilmiyor, yer beğenilmiyor. Ama o minibüsçülerin, bu sıcakta çektiği mücadelede, üst perdeden konuşuluyor. İnsan bir takım tasarruflarda bulunulduğu zaman kendisiyle alakalı görecek, fark edecek. Bu memlekette Yörük malıyla kurban keserken, ne yer beğen ne araba beğen. 18-20 saat, günün bütün verimli anlarını Düzce'ye hizmet için geçiren Faruk Özlü’nün insanlara verdiği iradenin, insanlara verdiği sahiplenmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Hem oturduğun yerden makamındaki insanlara tepeden konuşacaksın hem de yer beğenmeyeceksin. Ondan sonra da riyaset makamına hizmet ettiğini söyleyeceksin, böyle bir hizmet bence yok.

PROGRAMIN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN;