Efendim şimdi padişaha sormuşlar “Kaç dostun var?” padişah demiş ki "Daha tahttan inmedim.”

Evet çok güzel bir ifade bu. Şimdi biz toplumda, siyasette, riyasette, yerelde, genelde ne liderler gördük. Yerelde ne belediye başkanları gördük, ne milletvekilleri gördük, ne ilçe başkanları gördük, ne il başkanları gördük.

Gördük, yaşadık, bitti. Bir gün bitiyor, sayılı gün çabuk geçiyor. Sayfaları çeviriyorsun başka sayfa başlıyor. Şimdi makam kudretiyle, mevki kudretiyle, imkanla olan insanlar bir gün geliyor hiçbir etkisi, hiçbir yetkisi olmayan bir insan haline dönüşüveriyor.

Zaman içinde biz de öyle olacağız. Bugün kamuoyuna mal olmuş bir gazeteci kimliğimiz var ama yarın hiçbir vasfı olmayan insanlar olarak anılacağız, bilineceğiz. İşte o günlerde ve bugünlerde memleketine, ilçesine, iline, beldesine faydalı hizmetler yapıp isimlerinin unutulmamasını sağlayan, hani ‘Sel akar mili kalır, yiğit ölür namı kalır’ deyip de bu hatırayı canlı tutacak insanların faydalı olması gereken hususlar var. Bunu niye söyledim.

Şimdi bugün makam, mevki ,yetki ve etki noktasında olmak insanın egosuna, nefsine, hırsına neyse işte hoş gelir. Gayet de hoştur; önemli olan burada gerçek dostlar, gerçek insani vasıflardır. “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır.” diyor hadis-i şerifte ama bir de iyi anılmak var, iyi bilinmek var. Şimdi bir sayar mısınız Düzce'de aklınıza kim geliyor?

Düzce siyasetinde, Düzce'nin yaşamına dokunan, içtimai, ekonomik, sosyal olarak önünü açma noktasında kimler akıllarda kalıyor?

Ben çocukluğumda Bolu eski Milletvekili rahmetli Müfit Bayraktar'ı tanıdım, gençliğimde rahmetli Avni Akyol'u tanıdım. Meslek hayatına girdiğimde de Sayın Necmi Hoşver'i tanıdım. Allah hayırlı, uzun ömür versin. Bir Metin Kaşıkoğlu tanıdım ki hem il başkanı hem milletvekili olarak hakikaten gönüllere dokunmuş bir insan ve teşkilatlanma başta olmak üzere yaptığı hizmetlerle insanlara hatıra bırakan bir insan. Şimdi bir de Sayın Celal Erbay'ı mı sayalım; yol kazası milletvekili olmuş. Hasbel kader milletvekili olanlar, bu memlekette belediye başkanlığı yapanlar geldi geçti.

Kimler şu anda itibar görüyor, makam, mevki, yetki varken iyi olanlar. “İnsana sadakat yaraşır görse de ikrah, yardımcısıdır doğruların Cenabı Allah” diye bir söz var. İşte makamlar, mevkiler, yetkiler bittikten sonra insanların sizi bayramda, seyranda veya herhangi bir yerde gördüklerinde anmaları, bilmeleridir değerli olan.

Bunun için de makamdan güç alıp millete irade koymak değil makama güç verip millete hizmetkar olursanız olduğunuz yerde bir Necmi Hoşver gibi bir Müfit Bayraktar gibi bir Avni Akyol gibi ve bir çok isimler gibi anılırsınız, bilinirsiniz. Mesela Düzce'nin şu anda da görevde olan çok kıymetli insanları var. Bu isimler makamdayken, mevkideyken işte enaniyete, gurura, kibire, millete tepeden bakmaya, hükmetmeye pek itibar etmemişler.

Bugün Gölyaka'da, Akçakoca'da, Cumayeri’nde, Kaynaşlı'da görev yapan belediye başkanları gerçekten kıymetli insanlar. Örneğin; Kaynaşlı Belediye Başkanı Efda lAltundal kaç sene sonra "Selamünaleyküm aleyküm selam ben geldim" dedi. Kaynaşlı halkı da “hoş geldiniz” dedi. İki dönem belediye başkanlığı yaptı ve çekildi köşesine ama ihtiyaç hasıl oldu insanlar “Buyur” dediler. Çok büyük bir seçim propagandası da yapmadı. İşte insanları değerli kılan bu gibi değerlerdir. Ben burada neyi anlatmaya çalışıyorum

şu anda sahaya inin, sokağa inin esnaf, insanlar çok mutsuz. Gerek ekonomik sıkıntı, gerek toplumsal sıkıntı, gerek birçok sıkıntı var. Geldiğimiz noktada bayram tatilinde insanlar eski bayramları efsaneleştiriyor. Bugün yaşanan bayramların ne ekonomik olarak ne kültürel olarak ne ailevi olarak ne milli olarak ne dini olarak bir anlamı kalmadığını söylüyorlar k idoğru söylüyorlar. Ya biz nereye geldik, ya biz nasıl bir toplum olduk? Bu toplum şu anda özellikle bir gerilimin bitmesini istiyor. Türkiye'de olduğu kadar dünyanın hiçbir yerinde belki siyaset bu kadar hayatımızı etkilemiyor. Kavga kavga kavga; neyin kavgası, bu kavga niye! Neler gördük, neler yaşadık. Hayatta kavganın kazananı yok ki her iki taraf da kaybediyor Türkiye'deki kavganın bitmesi lazım, Türkiye'de ekonomik olarak vatandaşın rahatlaması lazım, esnafın rahatlaması lazım.

50 bin liralık borç için 500 milyon liralık hesap kitleniyor vergi dairesi bir taraftan, Sosyal Güvenlik Kurumu bir taraftan, evde sıkıntı bir taraftan. Evlerde manen huzur yok. İşyerine ticaret zaten daralmış, alışveriş yok .İnsanlar bu Türkiye'deki kavgadan, para harcamaya, yatırım yapmaya korkuyorlar. Bu kavganın bitmesi lazım. Bu esnafın rahatlaması lazım, insanlar çok kötü durumda ve bir sıkıntı var. Bir de korku da var; herkes her şeyi kameralarda anlatamıyor ama başta Sayın Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Cumhuriyet Halk Partisi'nin yeniden seçilen Genel Başkanı Sayın Özgür Özel’in bu kavgayı bitirmesi lazım.

Bu kavga bitmeden bu memlekette huzur yok; ticareten yok, ruhen yok. Hiçbir şekilde huzur yok. Bu kavganın yani sebepler ne olursa olsun hani “Attığın taş ürküttüğün kurbağaya değer mi?” der ya büyükler bunun gibi biz bu kavgadan ne elde edeceğiz bunun bir sulh yoluyla ülkenin refahının sağlanması adına bu kavganın bir şekilde bitirilmesi lazım. Her yere sirayet ediyor. Toplumun her kesimine sosyal olarak, ekonomik olarak, içtimai olarak, iş potansiyeli olarak her yere sirayet ediyor. Ha Düzce'deki kavgalar da vardır ama kavganın kazananı yok. Düzce'de de kavganın bir an önce bitmesi lazım. Neticede, şu memlekette eğer kavga biterse, birbirimize hoşgörülü olursak, birbirimize demokrat olursak, özgürlükleri savunurken karşımızdakinin özgürlüğünü engellemezsek değerleri savunurken kendi değerlerimizi çiğnemezsek işte bir yerlerden başlamış olacağız.

Efendim bir haftaya özetleyecek olursak tarihinin ekonomik, sosyal, ailevi, kültürel, milli ve manevi değerlerinin en uzak olduğu bir bayramı yaşadık. Neden, çünkü bu memlekette kavga var. Lütfen devletimizin, milletimizin bekası için mücadele eden ve bu uğurda yüreklerini ortaya koyan bütün devlet büyüklerimizden, toplumumuzu her kelimesiyle etkileyen devlet büyüklerimizden, toplumumuzun geleceğini etkileyen devlet büyüklerimizden küçükler olarak şunu istiyoruz. Bu memleketteki kavgayı bitirin. Bu memleket artık normalleşsin. Bu kavga ortamı; evinde, işinde, ticaretinde, her yerinde Türkiye'ye olumsuz olarak geri dönüyor ve şu da önemli; makamlara, mevkilere gelinebilir, yetkili olunabilir ama önemli olan tarihe not düşmek ve iyi bir hatıra bırakmak. Amaç bu olmalı, araç olan makam, mevki, yetki, imkan, içtimai zenginlik zaten var.

KÖŞE YAZISININ VİDEOSUNU İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN