Bu sıralar tadımız yok…

Aslında bayramlar sevinçlere, heyecanlara, kavuşmalara, paylaşmaya kucak açsa da geride bıraktığımız Ramazan Bayramı birçoklarımız için ‘keyifsiz’ geçti.

‘Ben ne iktidarı destekliyorum ne CHP’yi… Yesinler birbirlerini!’ diyenler bile konu ekonomi olunca dertlenmeden, söylenmeden edemiyor.

Ülkenin içinde bulunduğu durum, yaşayanları tedirginliğe sürüklüyor.

Sokaklarda eylemler, uzayıp giden boykot listesi, liderlerin eleştiri dozu çok yüksek söylemleri, atışmaları, tartışmaları, tehditleri hepimizi yordu.

Ben konuya sağ-sol olarak değil ‘beklentiler’ gözüyle baktığımda, ülkemin gençleri aslında ne kaos ne de çatışma ortamı istiyor. Seslerine kulak verilmesini, demokratik ortamın her alanda tesis edilmesini, demokrasinin olmazsa olmazlarından hukukun üstünlüğü ilkesinin korunmasını söylemlerine yansıtsalar da kimi zaman yaşanan gerginlikler asıl amaçlarına gölge düşürüyor. Yüzlerce genç bayramı ailelerinden uzakta geçirdi. Bu duruma ‘Oh olsun!’ demek bizim değerlerimizle bağdaşmaz.

Gençler geleceğimiz…  

Savunduğu düşünceleri dile getirmekten korkan, sorgulamayan, kafa yormayan bir nesil bu topluma ne kadar fayda sağlayabilir…

Tabii ki her şeyin kanunlara uygun olması gerekir. Sırf ‘Bunlar genç’ diyerek hukuka aykırı hareket etmeye göz yumulamaz ancak ağır suç işlemişler gibi de muamele yapılamaz.

Baştakilerin savunduklarını, söylediklerini, ithamlarını, kavgalarını her gün okuyoruz, dinliyoruz. Gelinen noktada İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diploma iptali, gözaltı ve tutuklanmasına kadar giden sürecin topluma yansıması daha fazla kutuplaşmaya yol açmamalı…

Sosyal medya üzerinde birbirine giren vatandaşların ağır ifadelerini okuyunca inanın dehşete düşüyorum…

Bu kin ve nefret söylemlerinin kimseye faydası yok.

Devlet, millet için var… Gerçek siyaset, menfi çıkarlar için değil halka hizmet için var…

Seçilenler o koltuklardan bir gün kalkacak ancak bu millet; görüşü ne olursa olsun ‘kardeşçe’ yaşamaya devam edecek. Bunu asla unutmayalım…