MUHTAR OLDUKTAN SONRA BEREKET ÜZERİNE BEREKET
ÜÇ AYRI YER BOŞALTILIP DOLDURULMUŞ: ANAOKULU ALANI SAĞLIK ALANI, SOSYAL ALAN
MUHTARDA YAKINLARI DA VİLLALARDA YAŞAR OLMUŞLAR
ÜZEYİR YİĞİT’İN PROTOKOLÜ YASAL MI? DEĞİL Mİ?
İDDİA ETMİYORUZ DOĞRUYU SÖYLÜYORUZ
AKSİNİ DİYEN VARSA ADLİYE FEVZİ ÇAKMAK’TA
Yarın (18 Mart) Allah nasip ederse billboardlar dediğimiz açık hava reklamcılığı işi ile ilgili belediye bir ihale yapacak. Belediyenin bu ihalesiyle beraber bu billboard işi inşallah “yorgan gitti, kavga bitti” hesabı; nizamı, intizamı memlekete, millete, devlete hizmet eder hale gelecek diye düşünüyoruz. Düzce'nin billboardları, Düzce'nin belediyesine, Düzce'nin vatandaşına hayırlı olsun.
Şimdi Firavun’la Musa arasında bir hal var. Musa, Allah'ın kendisine verdiği güç ve kudret altındayken mütevaziliğinden, Firavun da kendini tanrı hissederek enaniyet gurur ve kibirinden helak oldu. Musa Peygamber ne oldu? Tarihe geçti İncil'de Kur'an'da ve Tevrat'ta ismi geçen bir vizyon, bir yol gösterici olarak önümüze çıktı. Firavun’un enaniyeti, narsistliği, beğenmişliği ile Musa'nın mütevaziliği mücadelesinde mütevazilik, inanç kazandı. İnsanlar Dünya heva heveslerine kapıldığı zaman gerçekleri görmez zaafları duyguları doğruları ve hakikatleri yaratılış mantığına hükmetmeye başlar. Dünya hali çok kötü, dünyaya ölmeye geldik ama ölümü hak etmemiz gereken hali unutuyoruz.
Cuma günü biz bir konudan bahsetmiştik. Arapçiftliği Mahallesi birilerinin çiftliği olmuştu. Haberi yayınlandı, değerlendirmeler yapıldı. Akabinde Düzce basınında bu konu ile ilgili menfi müspet, herkes kendi anladığı dilde, beklentide vicdanında cüzdanında, bir haberler yaptı ve devam ediyor. Öğrendiğim kadarıyla ve edindiğim bilgiye göre bu konunun muhatapları, ilgili makamlar devreye girmiş, çok güzel. Şimdi Arapçiftliği Mahallesi’nde Muhtar Muammer Ceylan aşağı yukarı 16 seneden beri muhtar. ‘Fen İşleri Müdürü ve belediye başkan yardımcılığı yapan Okan Kaltu’nun villası var.’ dedik, ‘Orada Okan beyle hareket eden Mehmet Emin Tangüder’in de villası var.’ dedik ama muhtara kimse bir şey demedi. Muhtar, muhtar olduktan sonra bir parası bereketlenmiş, bir imkanları artmış ki bu iki bürokratın villası, muhtarın villalarının yanında muhtarın imkanlarının yanında şaka gibi. Muhtarda bir bereket var, muhtar olduktan sonra tabii bunlar çok hızlı bir süreç. Sanayideki o küçük dükkandan mı maya tuttu ama bir yerden tutmuş maya, yoğurt güzel kaymaklı kaymaklı ye. Ben daha çok yerler var demiştim. Arapçiftliği Mahallesi’nde, anaokulu, sağlık tesis alanı ve sosyal kültürel tesis olarak ayrılan yerler var. Not olarak bilgi veriyorum 26’ya 37 parsel-1 Ada 26’ya 39 parsel 1. Bir de 26'ya 39 2 bu alanların uydu fotoğraflarına baktığımız zaman, bu yerlerin boşaltıldığını görüyoruz. Boşaltırken kazan, doldururken kazan… Kazan kazan oynuyor kim bu işe dahil oluyorsa. Muhtarın dediği bir protokol var. Bu işin usulü, kaidesi, yasası İl Özel İdaresi tarafından ve mal müdürlüğü tarafından kiralanması, İl Özel İdaresi tarafından buna müdahil olunması ve müdahil olunduktan sonra da ruhsatlandırılması ve maden kanununa göre çıkan malzemenin bir bedeli var; bunun devlete ödenmesi. Bunların hiçbir tanesi var mı? Yok mu? Yok zannediyorum. Muhtar Muammer Ceylan'la Üzeyir Yiğit'in yaptığı protokolün yasal bir karşılığı var mı? Bunu idari olarak sayın vali, adli olarak sayın savcılık bilir. Geldiğimiz noktada, Çevre İl Müdürlüğü’ne bağlı, Mal Müdürlüğü bu konuyla ilgili çalışmalara başlamış. Şimdi Çevre İl Müdürü ve Mal Müdürü bunu biliyor muydu? Bilmiyor muydu? Nurhan Hanım veya oradaki Mehmet Bey, bilmiyordu demek ki böyle anlamamız lazım. İşin özünde şu var, biz bu haberleri yaptıktan sonra birisi müfettiş istiyor, birisi kayyum atanmasını istiyor, insanlar bir şey diyor. İşin sonunda, işin mahiyetinde bu muhtarın attığı imzanın idari, mülki ve adli olarak bir karşılığı var. Kime sordun da verdin kardeşim? Kime sordun? Bir de bu Cedidiye Camii’nin minareleri vardı, minarelerin bir tanesini muhtar almış, Ahmet Mutlu hastayken veya neyse ondan sonra ne yaptığını bilmiyoruz. Üzerine biraz para koymuş yeni minare almış falan filan. Camii ve minare Kur'an kursları konusunda derleme toplama, bunlara hayır hasenat toplama konusunda “muhtar abim” çok mahir. Biz her şeyi konuştuk ama muhtarın, muhtarlıktan sonra mal ve yakınlarına kazanımlarına dair konuşamadık, onu unuttuk.
Bu arada küçük insanlar kişileri, orta insanlar olayları, büyük insanlar sistemleri tartışırmış. Bizim de böyle haberleri yaparken, yorumları yaparken insanları konuşarak telaffuz ederek küçüldüğümüz zamanlar da oluyor. Burada birileri de işlerine gelmediği için, hakaretler, yakıştırmalar yapıyor. Biz diyoruz ki Arapçiftliği Mahallesi’nde yasaya aykırı, hazineye aykırı olacak şekilde bir işlem yapılmış. Bu doğru mu? Biz bir haber yaptık, zabıta gitmiş tespit etmiş, belediye başkanı talimat vermiş.
Bizim soyumuzla, sopumuzla, özelimizle, memleketimizle, hayatımızla sizin işiniz ne? Bu doğru mu? yanlış mı? Yanlış mı söyledik, Adliye Fevzi Çakmak’ta buyurun.
“Bu adam asılsız haber yaptı.” diyerek, şikayet edebilirsiniz, bu hakkınız var. Bizim her dediğimiz doğru değil Allah'tan vahiy almıyoruz ama iş doğru mu? Ben doğru olduğunu söylüyorum, iddia etmiyorum doğru. Ada parsel veriyorum, bir yer değil daha bunun arkasından neler gelecek o da belli değil. İdrakinde olmayanlar, ‘Biz bu adamın neresinden gireriz, neresinden çıkarız’ hesabında… İstediğiniz yerden girin, istediğiniz yerden çıkın, bizim bir sıkıntımız yok ama memleket soyuluyor burada.
Bu memlekette, Arapçiftliği Mahallesi’ndeki çiftlik düzeni ve buna benzer düzenlerin bitmesi lazım. Benim her zaman söylediğim bir şey var, kaç yıldan beri bu sahalardayız, kendini çok düzgün, çok namuslu, çok ahlaklı, çok nitelikli, çoklar ekleyip de ‘Ya ben haramdan kaçarım, ben elimi sürmem, şöyle namusluyum, şöyle ahlaklıyım.’ diyen insanlardan hep korkmuşumdur. Hele bunların, din diyanet ve camii ile cemaatle yapılmasının Türkiye bütün sonuçlarını yaşadı.
Muhafazakar ve mütedeyyin insanlar, şu camilerden, Kur'an kurslarından yaptığınız yardım varsa Allah kabul etsin. Milletin üzerinden, devletin üzerinden, beytülmal üzerinden devletin imkanlarıyla buralara bir şeyler sağlamaya çalıştığınız zaman, devletin kurallarına göre, hukukuna göre, yasaya göre, yönetmeliğe göre olsun.
Sonuç itibariyle geldiğimizde, burada hafta sonu hiç telefonlar durmadı. Bununla ilgili bir şey soranlar, devletin makamı orada gidin oraya sorun, siyasetçiler açıklama mı yapacaksınız, yapın. İşin özünde şu var, bizim yaptığımız haberle ilgili, bizim yaptığımız yorumla ilgili, telefon açarak birebir de methiyeler sunan insanlar, sosyal medyada beğenme tuşuna basamıyorlar.
Temele komutanı sormuş ‘Düşman denizden gelirse ne yaparsın?’ ‘Ateş ederim komutanım’ ‘Havadan gelirse?’ ‘Ateş ederim komutanım’ ‘Karadan gelirse?’ ‘Ateş ederim komutanım’ ‘Ya ayağın dibinden, aşağıdan, yerin altından gelirse’ demiş komutan, temel bir durmuş ne diyeceğini şaşırınca, ‘Komutanım bu ordunun benden başka asker yok mu? Bir de onlar bu konuya müdahil olsun.’ demiş.
Siz, biz, hepimiz doğru olanlarla, hakikat olanlarla, adam gibi sözümüzle, eylemimizle, söylememizle, yüreğimizle ortaya koyarsak, bu memlekette birçok şey otomatik olarak düzelir. Yok, güce itaat etmek, yok dengeyi hesap etmek, yok yarın bir gün bize bu lazım olur, bizim yazdığımızı, beğendiğimizi görürse ne olur diye düşünürseniz, o zaman düşünceniz de kalsın bizden bir şey de paylaşmayın.
İnanın sayısı ciddi rakamda fazla, bu konuyla ilgili birebir ilişkilerde ve telefon diplomasisinde birçok fikir, destek ve dokunuş aldık. Birileri fütursuzca sosyal medyadan bir şeyler yazarken, siz neredeydiniz?
Bir ilde, il başkanı sıkıntılı bir hale gelince, şikayet üzerine iş Sayın Cumhurbaşkanına intikal ediyor. Sayın Cumhurbaşkanı, ‘Bu adam bunu tek başına yapamaz’ diyor. ‘Bu kadar farklı farklı işler yapıyorsa, kendine kazanç sağlıyorsa, bu memleketin milletvekili, bu memleketin valisi, bürokratları neredeymiş?’ diyor.
Ama şundan çok eminim, Arapçiftliği hadisesindeki mantık; bir kişinin, bir muhtarla bir Üzeyir'in arasında geçen hukuktan ibaret değil.
Hoşça kalın, dostça kalın Allah'a emanet olun.