Düzce turizmde bir şeyler olabildiğini ve bir şeyler olabileceğini gösterdi bu bayramda. Gerek geçiş güzergâhında olmamız gerek sahilimizle, ovamızla, dağımızla, yaylamızla, Düzce turizmde atılım bekliyor. Turizm İl Müdürlüğünün şu anda bütçesi yok. Herhangi bir enformasyon ve tanıtım noktasında bütçe koyulmamış. Burada yıllardır turizm müdürlüğü yapanlar mekânları işgal etmiş. Müdürlük, amirlik, memurluk, yetkili, etkili olmak güzel de bir de bu görevleri ifa ederken vatandaşın gönlüne göre millete hizmet noktasında bir yaklaşım içinde bulunulmalı. Şöyle bir örnek verelim, 600 veya bin kişi istihdam eden bir iş adamı orada bir tane müdürlüğün karşısında bir tane memurun karşısında asker gibi. Senin gibi orada 600 tane çalışan var. Devlet memuru olmakla, mevzuatı uygulamakla, mevzuat üzerinden yürümekle ve onu hükmetmekle bu mevzuatlarla gerek iş insanlarına gerek vatandaşa ne elde edeceksin? Makamlar mevkiler gelici geçici şeyler. Bir gün oradan indiğiniz zaman bu memlekette, o gün gördüğünüz itibarın en az 10’unu göremeyecek şekilde görev yapmayın. Gizli saklı işlerin eşkare ifşası oluyor.

Akçakoca’da 3 tane mavi bayraklı plajımız vardı, teke düştü. Gerekli tedbirler alınmamış. Sadece Akçakoca’da değil, Cumayeri’nde rafting alanı var. Rafting konusunda Türkiye’de ciddi bir noktadayız. Yaylarlar var. Gölyaka Belediye Başkanı Yakup Demircan, gönlünü koymuş Kardüz Yaylası’na uğraşıyor. Siyasetçiler ve bürokrasiler her kimse irade ve idare sahipleri burada iş dünyasında yatırım yapacak, turizm yatırımı yapacak insanın elinden tutmalı, risk almalı, risk almalı ki yatırımcıyı teşvik etsin. Bizim sanayi işimiz bitti Düzce’de. Yeter, bu sanayi yeter.

İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Mehmet Hayri Şen’den birçok bürokrat, birçok idareci örnek alsın. Siyasi dengeyle bürokrasi dengesini çok güzel yürüten bir noktada. Güzel hizmetleri de var, tebrik ediyoruz.

Düzce’nin geleceği turizm. 40 derece sıcaklıktan 18 derece serinliğe 40 dakikada çıktığımız bir coğrafyamız var. Sayın Ercan Öztürk, Sayın Ayşe Keşir, Sayın Talih Özcan, siz Düzce’nin vekilisiniz. Torununuza, geleceğinize, neslinize Düzce’de şu eserim var diyebileceğiniz bir hikâyeniz olsun. Bir hikâye yazın. Bu hikâye de Düzce’nin turizmde atılım hikâyesi olsun.

Esenboğa Havaalanı yapılırken heyet inmiş oraya, incelemeler yapılırken yaşlı bir çobana bir mühendis yaklaşmış. Çoban demiş ki; ‘siz buraya ne yapacaksınız?’ mühendis havaalanı yapacaklarını söylemiş. Çoban demiş; ‘havaalanı olmaz’ mühendis şöyle bir bakmış. Çoban bu adam ya, okuma yazması yok. Mühendis, ‘niye olmaz amca?’ diye sormuş. Çoban, göçmen kuşlar buradan geçer, rüzgâr buradan eser… buraya havaalanı olmaz’ demiş. Heyetin başındaki mühendis, çoban ne bilir o işten, sen gel buraya çalışmamızı yapalım.’ demiş. Çekmişler gitmişler. Dünyada 3. riskli, sorunlu havaalanı, Esenboğa Havaalanı. Çobanı da dinleyin.

Bayramda yoğun bir turizm reaksiyonu yaşadık. Bunun iki tane büyük sebebi var; ekonomi ve ulaşılabilirlik. Akçakoca’dan Düzce’nin yaylalarına kadar, mesire alanlarına kadar her tarafa insanlar geldiyse bu, bir; Ege ve Akdeniz’deki veya diğer bölgelerdeki fiyatların uçmasından, ikincisi ulaşım noktasındaki ekonomik yük ve hepsinden önemlisi 30 milyonluk bir bölgede - Ankara’sı İstanbul’u Bolu’su ve İç Anadolu’nun bir kısmı olmak üzere- turizme altın çağı yaşatacak bir potansiyele sahipsiniz. Un var, yağ var; helvayı yapacak ustaya ihtiyaç var. Bakalım bu helvayı kim yapacak?