Geçen hafta bir konudan bahsetmiştik. Akçakoca’da Yukarı mahalle var biliyorsunuz, tarihi mahalle. Akçakoca’da pazarın en eski olduğu dönem. Burada bir sokak iyileştirme ve park çalışması vardı. Burada da bir müteahhit vardı. Bu müteahhit, benim paramı ödemiyorlar diye yandım Allah türküsünü söylüyordu. Biz de bunu dillendirdik. Bugün öğle saatlerine doğru belediyeden açıklama geldi. Bizim bu konuyla ilgili, bu konuyu görüşmediğimiz ve bu feveranı etmeyen bir müteahhit. Aynı zamanda Akçakoca’da beş yol denilen mevkide burada Hacı Yusuflar mahallesinde bir müteahhit daha var. O müteahhidi Belediye basın birimi, nasıl bir akla hizmet ettiyse çıkarmış Yukarı mahalleye getirmiş. Bizim işlerimiz çok iyi, belediyeden paramızı tıkır tıkır alıyoruz ve bir sorun yok. Yani Öncü Medya veya bu konuda yorumlayan Sadullah Ünsal yalan söylüyora geliyor iş.
Biz yine bugün aynı müteahhidi arkadaşlarımızla haber merkezimizden aradık. Gerekli tedbiri alarak aradık. Sorduk; “Sen bize yalan mı konuşuyorsun?”. “Ne yalanı ağabey” dedi. “Ben orada ki müteahhidi tanımıyorum. Benim adım Müslüm. Ben Yukarı mahalleyi yapıyorum. 3 günden beri çalışmıyorum bugün itibariyle.” E neden çalışmıyorsun diye sorduk. “Belediye başkanı beni muhasebeye gönderiyor, muhasebe müdürü imkanlar dahilinde bana bir şeyler söylüyor. Benim ödemem gereken taahhütlerim var diye yandım Allah türküsünü söylüyorum. Ama buna rağmen bana ödeme yapmıyorlar. Ama işi de istiyorlar. Ben 3 günden beri çalışmıyorum, işi de bıraktım. Ödeme yapılıncaya kadar çalışmayacağım.” Burada da bir madde var. Hak edişler bittikten sonra 45 gün içinde belediye parayı öder diyor. Tabi bu da sözleşmenin şartnamesi. Şimdi iş devam ediyor, hak edişler olmuş. Çünkü Akçakoca belediyesinde işçisine para ödemeyen, gününde ödemeyen bunların gerekli mesailerini ve emeklerini ödemeyen bir belediye var. Ve bu adam da bundan korkuyor tabi, paramı alamam da zarar ederim diye ve belediyenin yaptığına bak. İş yapan müteahhit değil de başka bir yerin müteahhidini orada çıkarıp bizi yalanlayacak. Eşyanın tabiatına aykırı, akıl tutulmasıyla ilgili akıl tutulmasına sebebiyet verecek açıklamalar pek hoş değil. Yani bu akıllıca bir iş değil. Yani siz yuvarlak bir ifadeden başka bir işi yapan kişiyi çıkarıp da biz belediyeden paramızı alıyoruz. Hiçbir sorunumuz yok, diye bir açıklama yapıyorsunuz. Bir video çekiyorsunuz, bu adamı çekin o zaman. Biz de röportajımızı yaptık. Biliyorsunuz röportaj yaparken bu tür konularda kayıt almak gerekir. Bizim de bu konularla ilgili ifadeler var elimizde. Bilgi var, en azından kişinin söylediğini. Ben bunu teyitte ettim, yazık oluyor ya. Tabiri caizse burada bizim yaptığımız şey yalan değil. Yaptığımda söylediğim de yalan değil. Yalanı ben konuşmuyorum ama kimin konuştuğunu da bilmiyorum. Ama bir doğru var ki oda, iki ayrı müteahhit var. Bir tanesi lale devri yaşıyor, bir tanesi çöküş devri yaşıyor. Birisi ballı kaymaklı bütün imkanlar faydalanıyor. Biriside kuru yiğit, kuru ekmeğe soğana mahkûm edilmiş hesabı. Burada bu adamın derdi böyle.
Hadi oradan diyorum Okan Yanmaz. Lütfen o Yukarı mahallede ki iş yapan arkadaşın parasını ödeyeceksen öde. Dersin ki maddi sıkıntılarımız var. Hak edişlerin zamanı var. O zaman ödenecektir dersin, bir açıklama yaparsın ama Öncü TV’yi yalanlıyorsan o bizi mizacımıza uymuyor. Sizin mizacınıza uyuyorsa da onu ben bilmiyorum.
Düzce Belediye Kültür Müdürlüğü başına Burçin Sarıcan geçtikten sonra hakikaten çok güzel bir aktivasyon başladı. Gidişat güzel, iyi, fena değil. Düzce’nin sokaklarında Anıt Park’ta bir deve kervanı. Hani aylarca konuştuk biz burada. Dedik ki, tren buradan geçsin. Tren katarları geçmedi ama deve kervanları Düzce’nin içinde dolaşmaya başladı. Bir de deve görmüş olduk, kaç zamandan beri görmemiştik. Bu hizmeti de getiren Faruk Özlü’ye teşekkür ediyoruz. Faruk Özlü demişken devam edelim. Bu aralarda sosyal medyada fotoğraflarını görüyorsunuz. Ziyaretler yapıyor, yeni evlenenlere, evlere, köylere. Bu yılbaşına kadar devam edecek. Böyle olur bu işler. 3 tane, 5 tane, 10 tane, nasıl tensip buyurursanız başkanım, siz nasıl uygun görürseniz efendim, en güzel sensin senden güzeli yok. O ifadelerin arasından halka inmek kadar, halka haşır neşir olmak kadar insanlara dokunmak kadar güzel bir şey yok.
Tabi Faruk Özlü projelerini halka da anlatır. Tabi en çok ulusal televizyonlara anlattığı zamanda daha büyük etki oluyor. Çünkü yerel basının o kadar etkisi yok. Yüzde iki civarında bizim etkimiz. Ama ulusal basında çıktığı zaman tüm Türkiye duyuyor. Programlara katılıyor, çok güzel gidiyor. Özellikle de bu insanlara dokunma noktasında ki saha çalışmalarında tebrik etmek lazım. Yine Düzce Belediyesinden iki konuya daha temas etmek istiyorum. Çok başarılı bir zabıta müdürü var belediyede Selçuk Bey. Gerçekten güzel işler yapıyor. Gerçekten millete, insanlığa, Düzce’ye faydalı bir adım atıyor. Yasin Bey vardı daha önce Faruk Bey koruması geldi ama zabıta müdürü. Düzce’yi tanımıyor etmiyor. Yürütemedi işi tabi. Ama Selçuk Bey Düzce’nin bütün dimağlarını, damarlarını biliyor, çok güzel işler yapıyor. Onu da tebrik ediyoruz. Aynı zamanda imar müdürü olan arkadaşımız Kalender Aydın Bey de güzel işler yapmaya başladı belediyede. Bir de Ayşe ablamız oldu basın biriminde. Bugün bizi ziyaret etti. O da güler yüzü ile tatlı dili ile her ne kadar basın camiasını bilmese de onun o Ayşe abla modu hakikaten faydalı olacağına inanıyoruz. Özellikle de tren katarlarından değil de deve kervanlarından Düzce’ye yaşattığı bu mutluluk için Faruk Özlü’yü bir kere daha tebrik ediyorum.