Hafta sonunu çok heyecanlı, heyecanın nirvanaya vurduğu günlerde yaşadık. Ak Parti ve CHP YSK’ye listeyi verdi, gözler Düzce’nin adaylarındaydı. Şimdi bunu bir kenara bırakalım.

CHP’den Faruk Darıyerli milletvekili olmalı ve olur diye burada günlerdir yorum yaptık. MHP’den Mehmet Keleş olur, olmalı, kazanacak aday dedik. Ak Parti’den Mustafa Keskin söz verildi, milletvekilliği için İl Başkanlığı’ndan istifa etti. Bunun için söz verildi, sözde durulur dedik ama hiçbiri olmadı yani hiçbir öngörümüz tutmadı ama niye tutmadı? Biz tabandan gelen, Düzce’den gelen insanlardan gelen, insanımızın sözüne, dileğine, gönlüne ve talebine burada sözcülük ettiğimiz için tutmadı. Tavandan geldi. Tabanın sesi dinlenmedi, tavandan yukarıdan aşağıya indirme yapıldı. Tabi o zaman tutmuyor. Benim öngörüm tutmadı da Semih Cemşit’in de öngörüsü tutmadı. CHP teşkilatının da öngörüsü tutmadı. MHP İl Başkanı İlhami Caboğlu’nun da öngörüsü tutmadı. Teşkilatın da öngörüsü tutmadı. 4 Belediye Başkanı gittiler Mehmet Keleş’in seçilmesi ve aday olması için kimse dinlenmedi. Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı’nı dinlediler kimse dinlenmedi. Ak Parti’ye gelince Mustafa Keskin Ak Parti’nin kurucusu Merkez İlçe Başkanlığı yapmış 4 yıl İl Başkanlığı yapmış, milletvekili adayı olacaksın diye istifa ettirmişler istifa etmiş. Görünürde bu, görünmeyende ne var görünmeyende ne olduğunu zaman içinde göreceğiz ama Ak Parti bazında baktığımızda Düzce’deki çizgiyi bir el iki el bir Ayşe Keşir bir Faruk Özlü. Ayşe Hanım Kadın Kolları Genel Başkanı sıfatıyla politbüro dediğimiz Ak Parti’nin yönetim noktasında orada zaten bir ağırlığı var ikincisi Faruk Bey de Bakanlık yapmış, milletvekilliği yapmış onun da bir ağırlığı var. Nasıl sirayet etti buraya? Ercan Öztürk Valilik’te Allah rahmet eylesin Halil Nimetoğlu Valimizin şoförüydü, şoförlükten başladı Sosyal Yardımlaşma Vakfı’na, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı İl Müdürlüğünden milletvekilliğine dahil oldu ikinci sıraya geldi aday oldu. Dediğiniz gibi Yasin Yılmaz veya diğer insanlar da aday olmuştu fakat Ayşe Hanım kefil oldu anlaşılan Ercan Bey’e. Hakan Kuşçuoğlu da Merkez İlçe’de yıllardan beri İlçe Başkanlığı yaptı. Düzce’nin eşrafından. Faruk Bey’de ona dokundu anladığım kadarıyla. O da üçüncü sıraya geldi birinci sırada Ayşe Keşir. Yani Düzce’den doğma Türkiye’nin muhtelif bölgelerinde güzel hizmetleri olmuş Düzce’ye de 8 seneden beri hizmet ediyor. Mantık bu. CHP’liler, CHP’li arkadaşlar veya diğer Ak Parti’nin içindekiler bu sonuçlara hiç tahammül edemedi. Bakmayın siz sosyal medyada paylaşılan beğenilen şeylere. Yani kim hangi amaçla nasıl yapıyor bilmiyorum bir sıkıntı var.

Şimdi CHP’nin adayı Talih Özcan oldu. Yani kendisi Kafkasya kökenli Düzce’nin Gümüşova ilçesinden iş icabı aynı Ayşe Hanım gibi dışarıya gitmiş ve orada iş yapmış ticaret yapmış. Siyaset de yapmış, 1999 yılında CHP’den Sakarya’da 1. Sırada milletvekilli seçilmiş ama baraj altında kaldığından milletvekili olamamış. Abhazya’da milletvekilliği siyaset yapmış, dış ticaretle uğraşan bir adam. Şimdi Ayşe Keşir’le Talih Özcan arasında ne fark var? İkisi de Düzce’nin evladı ikisi de dışarıda bir kendilerine dünya açmışlar gelmişler, Düzce’ye hizmet edecekler. Faruk Darıyerli Düzce’de bir değer ama şu anda Genel Merkez böyle karar vermiş. CHP ayağa kalktı Ankara’ya gideceğiz falan dün akşam, tabi. Ondan sonraki sürece baktım herkes adayının arkasında tek ses tek yumruk olmuş yarın da bir basın açıklaması yapacak Semih Cemşit Bey bu konuyla alakalı. İnşallah Düzce için hayırlı olur ama burada ballı bir adam var. Ak Parti listesini beğenmeyenler, tepki gösterenler, aday adayları veya partililer yani yeter bu kaç seneden beri Ayşe Hanım niye böyle oldu diye değerlendirmekle beraber iki tane adresten bahsediyorlar; birinci adres MHP’ye oy veririz, ikinci adres biz özümüze döneriz Yeniden Refah Partisi’ne oy veririz, ittifaka veririz ama bu MHP’ye oy veririz diyenler de Yeniden Refah Partisi’ne oy veririz diyenler de hepsi Cumhurbaşkanı’na oy veririz diyorlar, onu hiç tartışmıyorlar zaten ama netice itibarıyla geldiğimiz konu şu;  biz Düzce’de doğmuş Düzce’de büyümüş, Düzce’de yaşamış Düzce’de ölecek aday profilinden bahsediyorduk, bu da bize istediğimiz ve beklediğimiz neticeyi önümüze koymadı, koymadığı gibi de şu gerçeği hatırlattı. Bizim aylardır, günlerdir yaptığımız yorumlarda Düzceli vurgusunda Düzceli olamamışız biz çünkü Düzceli olsaydık milletvekilimin kim olacağına hangi sırada olacağıma karar verebilirdik. Karar veremediğimiz için daha Düzceli olamadık ve böyle giderse de Düzceli olma şerefine de nail olamayacağız. Çünkü il olmak, Düzceli olmak bir kültürdür yavaş yavaş oluşuyor -daha 20 yıllık genç bir iliz biz- yavaş yavaş, adım adım, kademe kademe oluşuyor kolay değil, bir Sakarya gibi değil, bir Bolu gibi değil veya bir Kütahya gibi değil veya bir Nevşehir gibi değil, bir kültür, il kültürü başka bir şey. Netice itibarıyla geldiğimiz noktada dananın kuyruğu pazar günü koptu. Gülenler oldu, üzülenler oldu, sevinenler oldu. Ama ben sosyal medyadaki bu beğeniler ve yorumlar kısmındaki riyâkarlığı kabullenmem mümkün değil inanamıyorum çünkü insanın özel de konuştuğunu veya yanında konuştuğundan başka sosyal medyada, “milletvekillerimizin arkasındayız, sonuna kadar destekliyoruz.” diyen bir güruh var. Burada hakikat şu; bu seçim kolay olmayacak, insanların siyasi tercihleriyle idare noktasındaki tercihleri yani milletvekilliği tercihleriyle cumhurbaşkanlığı tercihleri arasında uçurumlar olacak. Yani şu 2-3 günden beri gördüğümüz tablo şu; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a oy verecek birisi Cumhuriyet Halk Partisi’ne oy verecek kadar bir gerilim var burada. Yani bir tepkiler var. Sandığa nasıl yansır, onu da bilemiyoruz. Şimdi hani öngörülerimiz tutmuyor ya bizim, neye göre tutmuyor? Tavandan inenlere göre tutmuyor ama tabandan hareketi çok iyi görüyoruz.

İnsanlara ne olur Düzce? diye sorduk. 3 tane alternatif var üçünü de söylemek lazım; Birincisi 3-0 olur Ak Parti, İkincisi 2-1 olur, 2 Ak Parti, 1 CHP çıkarır, üçüncüsü 1-1-1 olur ama tek başına MHP’ye şans verenler yok çünkü MHP Milletvekili Ümit Yılmaz ne Akçakoca’da ne köyünde ne civarında öyle 5 yıllık bu siyaset ve hizmet doktrinini geliştirememiş, köyünden bile oy alamayacak şekilde bir algı var. Sandığa nasıl yansır insanların söylemleriyle eylemleri nasıl olur? Bir de kolayını bulmuş seçime girecek olanlar seçim ihtisası böyle çok ballı dedik ya Ümit Yılmaz’ın bir formülü var bütün partililere demiş ki herkes demiş evinin önüne evine bir tane posterimizi assın seçim böyle biter hiç demiş masraf etmeye gerek yok bunu da diğer milletvekilleri duysun boşuna cebinden para harcamasın diye. İyi bir akıl bence de. Basına, yemeğe, içmeye, organizasyona para harcamaya gerek yok. Bu seçim bize Düzceli olmayı öğretecek.

PROGRAMIN TAMAMINI BURADAN İZLEYEBİLİRSİNİZ...