ANASINA ‘MORUK’ DİYEN NESİL YETİŞTİ
Toplumda en çok izlenen haberler asayiş haberleri. Ben 2-3 tane konudan bahsetmek istiyorum, ulusala intikal eden. Vatandaşın birisi çiçekçiyi, eşinin fotoğrafını koydu diye, geldi adamın kafasına yumruğu vurdu ve adam yere düştü. Adam beyin kanamasından iki gün sonra öldü. Mesela bebekleri yoğun bakım servisinde tutan ve bundan para kazanan, mesajlaşmalarda ‘Bu çocuğu öldür artık.’ diyen bir hemşire var. Bunlar, hep para kazanmak adına yapılıyor. Bu haberleri, her iki günde bir ulusal kanallardan görüyoruz. Kadın cinayetleri ve kadına şiddet konusunda birisi dedi ki ‘Bu ölenler de, öldürülenler de suçlu.’ Bunu söyleyince, İzmir'den bir AK Partili belediye meclis üyesi partiden ihraç edildi.
Bunların altına indiğimizde ne olduğuna iyi bakmak lazım. Bu çeyrek asırda 20 senede veya 30 senede bu millete ne oldu? Bizim aslında, işin özünde iki tane hakikat var. Bir; toplumu iki tane denge yıkar. Bir eğitim, iki aile. Bu toplumun eğitim sistemine bakmak lazım. Andımız vardı ya bizim; yıllarca okuduk. Anasına ve babasına ‘moruk’ diyen bir nesil yetişti. Huzurevlerinin sayısı arttı. Bu eğitim sistemi, aile yapısı eskidendi. Çekirdek aileyi yıllardır, empoze ettiler. Anne, baba ve çocuk, babaanne nerede?
MANEVİYAT VE İNANÇ OLARAK BESLEMEZSENİZ BÖYLE OLUR
Onlar ayrı evde duracaklar veya huzurevinde duracaklar. Peki, dünyaya gelen bir çocuk ailenin asaletini, Türk örf, adetlerini, milli ve manevi değerleri kimden öğrenecek? Yine asayiş haberlerinden 18 yaşında kreşte bir kız, 6 aylık bebeği tokatlarken görüldü. Annelik duygusunu bilmeyen, aile adetinden uzak olan bir insanın, bir nesle verebileceği ne var? Aile yok, eğitim de yok. Toplumda, dünyaya gelen çocuklara ‘sebi’ deriz. Dünyaya yeni gelmiş melekleri, sırf para kazanmak için yoğun bakımda tutmuşlar, ölümüne sebep olmuşlar. Bir insana vakti zamanında, çocukluğunda ailesinde ve eğitiminde, manevi olarak, inanç olarak beslemezseniz, bu sonuçlar ortaya çıkar. İnsana otokontrol sistemi olacak şekilde, inancı takip eder. Yani inancına göre yaşarsın, ayrı bir şey. İnancın da, imanın da kimde olduğu belli değil. Siz bu topluma bu yetişen nesle, aileye, anneye, babaya, çocuğa Allah kontrolünü anlatmazsan, eğitim müfredatı sistemine koymazsanız bu asayiş haberlerini, bu insafsızca haberleri, bu toplumda yaşamaya mecbur kalır.
Bu Avrupa'da yok mu? Dünyanın hiçbir ülkesinde yok mu? Biz çocuklarımızı inanç sistemimize göre yetiştirmezsek, ortaya çıkan sonuç bu olur. Biz son asırda dindar, muhafazakar, mütedeyyin bir nesil yetiştirecekken kindar, ateist, anneye, babaya saygısız, aile kavramının olmadığı bir nesil yetiştirdik.
VİCDANI ANLATMAZSANIZ BU İNSAFSIZCA HABERLERİ OKURUZ
Geçtiğimiz günlerde Düzce'den bir vatandaş Öncü Haber Merkezi’ni aradı. Kızı 18 yaşına gireli 3 gün olmuş. Birinin evine gitmiş, adam evladı için yanıyor. Bu çocuk yanlış bir adım atıyor, çırpınıyor. 6 bin 284 sayılı kanunla evden uzaklaştırma almış. 18 yaşına girmiş, bir hafta sonra anne ve baba yanaşamaz. Kültürümüzle, inancımızla, örfümüzle adetimizle uyuşan bir kanun mu? Değil. Hz. Ali’nin güzel bir sözü var; Allah bütün neslimize hayırlı evlatlar, hayırlı izdivaç nasip etsin. Hz. Ali ‘Hayırlı bir damat, kazanılmış bir erkek evlattır. Hayırsız bir damat, kaybedilmiş bir kız evlattır.’ diyor. Kadına şiddetin veya toplumda asayiş haberlerinin kökenine baktığımızda, özüne baktığımızda inanç, vicdan ve iman eksikliğinin olduğunu göreceğiz. Bu eksikliğin aile kavramları, aile temellerinin çıkan kanunlarla, birbirinden uzaklaşması ile beraber tamamen yıkıldığını göreceğiz. Sosyologlar, bilim insanları, ilim insanları bunu tartışırsa, belki yola gelir. Maalesef bu toplum buraya geldi. Ölen bir aylık, 2 aylık, 3 aylık bebeklere mi yanarsın, giden canlara mı yanarsın, yıkılan hanelere mi yanarsın? Memleketin, özellikle bizim ülkemizin, bu anlamda milli ve manevi değerleriyle özleşen, kanun yönetmelik ve nizama uygun hale getirilmediği sürece Allah sonumuzu hayır etsin.