SİYAH PİRİNCE MURAT SEYOK ULAŞAMIYOR
Bizim çok güzel atasözlerimiz var. Her ne kadar son zamanlarda atasözlerine aykırı bir yaşam ve nizam içinde olsak da atasözlerimiz çok güzel. Taş yerinde ağırdır. YÖREX Fuarı’nda siyah pirinç gündeme geldi. Çilimli'nin siyah pirinci yani Düzce'nin en meşhuru olacak şekle geldi. Bu önemli projenin mimarı olan Muhsin Yavuz buraya kadar taşıdı. Peki Düzce'deki restoranlarda özellikle Mutfak Sanatları Merkezi’nde ve diğer yerlerde siyah pirinç menüde var mı? Murat Seyok var, Kafkas Derneği eski Başkanı, şu anda da bir restoranı var. Bu beyefendi siyah pirinci menüsüne koymak istiyor ama temin edemiyor. Ben de Çilimli Belediyesi'ndeki yetkililere, özel kalemine bunun temin edilmesi noktasında dedim ki ‘Bu insanın böyle bir derdi var.’ ‘Biz ona ulaşacağız.’ dediler. Ulaşmadılar. Murat Bey bu siyah pirinci, Düzce'nin meşhurunu, menüsüne koymak istiyor. Beyzadelerin, yöneticilerin çok işi var. İşiniz ne sizin? Memleketin tanıtımına faydalı olmak değil mi? Siyah pirinç Düzce'de restoranların menüsüne girmeli. Buradan gelen geçen insanlar, özel yerlerde misafirlerimizi getirdiğimiz yerlerde siyah pirinç olmalı. Çünkü bazı sebepler var. Bazı gerekçeler var, bazı hakikatler var. Bunun hayata geçmesi memleketin kaderini değiştirebilir. Çeltik noktasında çok iyi bir yere geldi Düzce. Ya arkadaş bunu Antalya'da gelene, gidene ikram ediyorsunuz. Düzce'deki restoranlarda bu yok. Birisi menüsüne koymak istiyor, iletişim kuruluyor. ‘Biz bunu yapmak istiyoruz, temin etmek istiyoruz.’ diyor. Temin etmesi gereken belediyenin yetkililerinin, sahiplerinin buna vakti yok.
MSM’DE KALİTE VE HİZMET GÖZDEN GEÇİRİLMELİ
Mutfak Sanatları Merkezi bir ideal adına kurulmuş bir yer, ortamı çok güzel. Erguvan Tesisleri’nin de ortamı çok güzel. Ama buralarda hizmet ve yemek kalitesinde çok ciddi sorun var. Bir dostumuz anlatıyor, ‘Gittik, sac tava istedik. Önümüze kiremitin üzerinde sac tava geldi. Sac tava kiremitin üzerinde mi olur? Sac tava sacda olur.’ Profesyonel yaklaşım ve kalite yok diye bir algı var. Buraları kim yönetiyorsa buna lütfen dikkat etsin. Çünkü Faruk Özlü buralara çok ihtimam gösterdi. Çok mücadele verdi o yüzden kaliteli, leziz, temiz, keyif bırakan yemekleri, ürünleri, tatlıları ikram etmek herkesin görevi olmalı. O kalite yakalanamıyor. Bu anlamda gerek ‘Hoş geldin’ gerek ‘Güle güle’ gerek servis noktasında çok ciddi zafiyet var. Bu kadar emek veriliyor ama buradaki yöneticiler, ilgililer bihaber. Nasrettin Hoca tüccar olmaya karar vermiş. Hanımı demiş ki ‘Ya adam sen ne anlarsın ticaretten?’ Hoca da ‘Sus hanım sus, sana tüccar hanımı derler. Bana tüccar derler, geçinir gideriz.’ demiş. Burayı yönetenler de fıkra misali işten anlamıyorsa bir çekidüzen verilmeli.
Maaşlar kelli felli gününde yatıyor. Haklar yerinde, şekil de yerinde. Mutfağından, yöneticisine kadar bir dert yok. Memnun etme derdi yok. Bu dert olmayınca da bu dertle dertlenen başarısız görülüyor. Oradaki yemeği pişiren veya oradaki ürünü işleyip de sofraya masaya getiren kişi, onu oraya koyan insanla aynı dertte olmadığı zaman tabiri caizse Faruk Özlü burada emek veriyor. “Biz alalım maaşımızı, sallayalım, üç kişiyi memnun edelim, diğerleri memnun olsun veya olmasın.” anlayışı var. Zarar ediyor şu anda. Bir gelen bir kere geliyor, ikinci gelmek ihtiyacını hissetmiyor. Garsonuyla, servisiyle, kalitesiyle o ideale hizmet etmiyor. Buranın mutlak ve mutlak elden geçmesi lazım.
MÜCAVİR ALAN DIŞINA OTOBÜS GÖNDERİLMİYOR
Pazartesi günü Yayla Köyü’ne niye otobüs gitmiyor diye bir değerlendirme yapmıştık. Bir dokunduk bin ah işittik. Yayla Köyü mücavir alan dışında orada herhangi bir kaza veya herhangi bir sorumluluk olduğu zaman burada müeyyideleri ağır olduğundan belediye mücavir alanlarının dışına, köylere otobüs göndermiyor. Hasan Günden Bey’i aradım, o bilgilendirdi bizi. Bir mücavir alan dışına, bir köye gidiyor mu onu bilmiyorum. Giden varsa da söylesin ama burada bize bazı şikayetler geliyor. Ulaşımla ilgili bizim oradan otobüs geçiyordu, geçmiyor. Otobüs durağına 150 metre yürüyemiyor insanlar. Otobüsün orada attığı tur, kaybettiği vakit ve nakidin bir bedeli var. Tasarruf tedbirleri de var. Mümkün mertebe biraz daha tasarruflu olmamız lazım. Çünkü her tarafta bir sıkıntı var. Tabiri caizse tüm belediyeler için geçerli. Giderler 6 kat, gelirler bir kat arttı. 5 katlık boşluk var. Onun için belediyeler cebine girenle çıkanı hesap etmek zorunda.
ÖZDEMİR VE OLCAY’A ALLAH VERMEYİ NASİP ETMİŞ
MÜSİAD yeni binasının açılışı yapıldı. Beyciler Mahallesi'nde D-100 Karayolu’na sınır Akçakoca Düzce yolunda güzel bir mekan olmuş. MÜSİAD Düzce Başkanı Özgür Sağlam’ı tebrik ediyoruz. Buraya MÜSİAD Genel Başkanı Sayın Mahmut Asmalı, Sayın Valimiz, Sayın Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü ve şube başkanları, herkes katıldı. Çok da güzel oldu. İyi de bir lokasyonda, iyi bir yerde inşallah. O binada Düzce ticaretine, Düzce siyasetine, Düzce toplumuna, Türkiye toplumuna hayırlı, bereketli kararlar alınır. Törene Sayın Burhan Özdemir de katıldı. Önümüzdeki dönem MÜSİAD’da önemli görevler almasını bekliyoruz. Burhan Özdemir, Cedidiye Cami’nin minareleri, çevre düzenlemesi ve eski kapıları özel ekip tutup yaptı. Minareleri ve dış cephesi de mükemmel oldu. Burhan Özdemir'in gerek şirketinin gerek kendisinin iradesinin ortaya koyduğu bir niyet var. Bugün güzel bir hayra vesile oldu. Aynı zamanda Özhan Olcay var. 200 milyonluk okul yapıyor Düzce'ye. Allah vereni sever çünkü kendisi cömert. Bu insanlara Allah vermeyi nasip edecek, etmeyince olmuyor. Bu memleketten kazandığı ile beraber böyle eli, ayağı saklayınca kadar böyle onu tutmaya çalışan modeller de var. Allah, Burhan Bey'e de Özhan Bey'e de vermeyi nasip etmiş. Memlekete güzel bir hizmetleri var.