Kutsal topraklardan, umreden geldikten sonra ilk Yorumlu-yorumumuz. Bugün güzel bir gün, iyi bir başlangıç. Ancak bir sıkıntılar var, Düzce'de sıkıntılar bitmiyor. Hiçbir zaman bitmeyecek zaten. Dünyanın sonuna kadar sıkıntı olacak. Büyükler diyor ki; 'Sıkıntı nimettir.' Küçüklerde sıkıntı başına geldiği zaman 'Allah'ım bu benim başıma neden geldikçe?' diye bir serzenişte bulunuyor. Tabii büyük olmak kolay değil.

Su hayattır, Düzce'de hayat zorlaşıyor. İstanbul'a biz su veriyoruz Düzce'den ama şu anda susuz kaldık. Faruk Özlü birtakım projeler oluşturdu. İhale etti ama bunlar zaman alacak. Böyle bir yaranın olduğunu, böyle bir sıkıntının olduğunu bundan 10 sene önceki siyasetçiler, belediye başkanları niye görmedi? Düzce akarsularını birilerine, imkanlardan dolayı hidroelektrik santrali için peşkeş çektiler. Bugünleri hiç düşünmediler mi? Avrupa'ya gidin; 2 bin yıl önce akan dere aynı dere. Bu adamlar bizden daha mı akıllı? Düzce'nin suyunu, bu yapıyı birilerine rant için, imkan için bozdurursanız, kayak elbisesi giyip böyle cızbız mangallar yapıp kayarsanız, bu memleketin, STK’nın başındaki adamlar, 'Şu yere bir hibede bulun, senin şu santral işini görmezden gelelim.' derseniz, Düzceli hesabını yapmazsanız kuraklık çekeriz,  susuzluk da çekeriz.

BU İŞİN MÜSEBBİBİ BAŞTA SENSİN

Suyumuz zaman zaman yeterli, kuraklıktan dolayı azaldı ama altyapı bozuk. Arıtmadan basılan su şebekeye geldiğinde yüzde 50 kayboluyor.10 seneden beri bunu kimse görmüyor mu? Örneğin Okan Kaltu var, Başkan Yardımcısı fen işlerine bakıyor. Yıllardan beri orada. Faruk Özlü, Düzce Belediyesi’nin başına geldiği zaman, 'Bizim ivedikli sorunumuz bu altyapıyla ilgili, boşuna asfalt dökmeyin. Üst yapı yapmayalım, bizim işlerle çözmemiz gereken mesele bu.' deyip maddi, manevi, içtimai, teknik olarak yapılması gereken fizibiliteti, çalışmayı Faruk Özlü'nün önüne koydular mı? Ben koydukların inanmıyorum. Mesela Mamure Köyü’nde millet lağım kokusundan boğuluyor. Bir dünya vatandaş, bizi çağırıyor, 'Böyle sıkıntımız var.' diyor. Mikrofonu uzatıyoruz; ‘Faruk Bey bunu bilse bunlara çok kızar böyle olmaz.' diyor insanlar. Faruk Özlü'den çok büyük beklentileri var, yüksek beklentileri var. Haklılar çünkü hakikaten devlet ve hiyerarşide çok etkin bir isim. Fakat Okan Kaltu ve ekibi veya belediyedeki Su İşleri, Fen İşleri ekibi, karşınızda teknik bir insan var. İlkokulda bir yangında 1. derece, 2. derece 3. derece kurtarılacak renkli sarı, kırmızı, mavi kovalar olurdu. Hiç ilkokula gitmediniz mi siz? Nasıl mühendis oldunuz? Yangında birinci derecede kurtarılacak olan şeylerin başında su vardı. 5 yıldan beri Faruk Bey burada belediye başkanı, daha önce milletvekilliği ve bakanlık yaptı. Bu memlekette sıkıntının mutlak bir vakıfiyeti var. Çözüm noktasında mühendisler, Okan Kaltu ve diğer ekipler siz ne iş yapıyorsunuz? Niye projenlendirmiyorsunuz? Niye anlatmıyorsunuz? İmkan yerinde, güç yerinde, makamlar, araçlar, fırsatlar elde. ‘Siz nasıl uygun görürseniz Sayın Bakanım.’ Ya tabii mutlaka verilen talimata uyulacak da alternatif niye koymadınız bugüne kadar? Bu millet susuz, ‘Taharet alacak su yok’ diye Çavuşlar'dan bir vatandaş bizi arıyor. Düzce'de hayat her gün zorlaşıyor, özellikle su konusunda buna çözüm üretilmeli. Artezyen vurularak çözüm üretiliyor ama bunlar suni çözümler. Bunlar soyut çözümler, somut çözümler lazım. Faruk Bey’e bu işin giriş, gelişme ve sonuç noktasında teknik kompozisyonunu neden koymadınız? Niye çalışmıyorsunuz ya? Aldığınız maaş, oturduğunuz makam, evde gittiğiniz zaman vicdanınız rahat mı bu millet susuzluk çekerken?

BU KONU ÖZLÜ’YE ANLATILSAYDI ÇÖZÜM BULURDU

Riyaset makamındaki Faruk Özlü'nün önüne 5 yıldan beri Düzce'nin su meselesinde birinci derece, ikinci derece öncelikler noktasında bir çalışma yapılıp yapılmadığını ben bilmiyorum. Ama Faruk Özlü’ye ilk geldiği yılda anlatsaydı biz bugün bunları konuşmuyor olacaktık. Ama bizde makamda kalma işi var ya özellikle Fen İşleri Müdürlüğü’nden Belediye Başkan Yardımcılığı’na kadar günlerdir o makamda oturan, bunun birinci derece müsebbibi sensin. Birinci derecede isen niye güzel anlatamadın? Karşındaki insan bir mühendis, matematiksel ve verisel hesaplara göre hareket eder. Bugün Düzce'de susuzluk yaşanıyor, hayat zorlaştı. İnsanlar hacı yolu bekler gibi yağmur duasına çıkar oldu. Akşam oldu mu ikinci katlarda su yok. Su bekliyorlar ne zaman gelecek diye. Düzce'de su işleriyle ilgili İl Özel İdaresi de dahil bu memlekette şu anda siyasetçi veya STK’nın başında olan adamlar var. İyi kaydınız mı kayak merkezlerinde? İyi yaptınız birtakım işleri kolaylaştırdı, bu coğrafyanın kendi dengesiyle kurduğu su yapısını da bu ve buna benzer şeyler bozdu. Şu anda su yok, birileri para kazanacak. Millet taharet alamıyor, abdestini alamıyor, yemeğini pişirmiyor. Bulaşığını yıkayamıyor. Bunun sadece bir kişiyle Faruk Bey’le özleşmesi de çok anlamsız. Hepsi dahil olmak üzere, belediyede su işlerinde bulunan teknik olan herkesin bu işte sorumluluğu var. Aldığınız maaşlar, bulunduğunuz makamlardan hesap veremezsiniz.

DÜZCELİ BÜROKRATLARIN SAHİBİ KİM!

Hasan Şengüloğlu, Erkan Kandemir ve Ercan Öztürk bir fotoğraf paylaştı. Arkadaşlarımız da haber yaptılar. Hasan Şengüloğlu’yla AK Parti'nin il başkanlığında 'Yola devam' dediler. Türkiye ve Düzce'de bir değişim bekleniyor. AK Parti Genel Başkanı Erkan Kandemir devam ediyorsa o zaman değişim ne olacak? Değişim Kaynaşlı'da olacak. Gölyaka'da olacak bir de Yığılca'da olacak. Gölyaka en başarılı ilçe ki seçimde oradan İl Genel Meclisi başkanı seçildi. Belediye başkanlığında Milliyetçi Hareket Partisi aldı. Milliyetçi Hareket Partisi de birisi sağ kolum birisi sol kolum hesabı Cumhur İttifakı'ndan olduğu için fark etmez. Başarılı bir ilçe, niye değiştiriyorlar onu da bilmiyoruz. Tabii siyaset öyle herkesin gördüğü, bildiği gibi bir yer değil. Siyaset emek ister.

DÜZCELİ DÜZCELİLERE SAHİP ÇIKMIYOR

Düzce'de görev yapmış iki vali merkeze alındı. Özellikle Doç. Dr. Zülküf Dağlı'nın merkeze alınması, daha sonraki Şırnak'a giden Vali Cevdet Atay’ın merkeze alınması bize çok büyük mutluluk vermedi. Ancak şu çok önemli bir şey. Düzce'nin Türkiye'de üç valisi vardı.15-20 yıldaki Düzce siyasetinde genel müdür, vali, rektör ve buna benzer Türkiye'de söz sahibi olacak insanları siyasetçiler bir yerlere getirmedi. Kendilerine rakip olur diye kıyma makinesinde birçokları öğütüldü. Siyasetçilerin, birçok bürokratın da önü açılmadı. Bugün senin Devlet Su İşleri Genel Müdürü Düzceli olsa şu Düzce meselelerinde birçok sonuca ulaşırdık. Maalesef Düzceli Düzceli’ye sahip çıkmıyor. Bunun da neticelerini susuzluk, imkansızlık, fırsatsızlık olarak görüyoruz.

PROGRAMIN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN;