Biz toplum olarak Türkiye'nin küçültülmüş bir bölgesinde yaşayan Düzceliyiz. 21 Nisan'da Düzce Kültür Merkezi’nde Çerkez Derneği’nin bir organizasyonuna katıldık. Burada yapılmakta olan Çerkez Derneği binası ve eğitim merkezi ile ilgili hem yardım toplama, hem kaynaşma gecesiydi. Geceye Sayın valimiz Selçuk Aslan, Düzce belediye başkanımız Sayın Dr. Faruk Özlü ve Sayın CHP Düzce milletvekili Talih Özcan da katıldı. Gecede Ayşe hanımefendi dernek başkanı, çok güzel bir hitap yaptı. ‘Emeklerinden dolayı Faruk Özlü’ye teşekkür ediyorum.’ dedi. Güzel bir geceydi, fakat bir tane sunucu vardı. Ben bu kadar laçka, bu kadar gevşek bu kadar ne dediğini bilmeyen bir adama rastlamadım. Faruk Bey ziyaretlerde bu binanın yapılması için elinden geleni yapmış ve yapacağına da söz vermiş. Bu sunucu diyor ki ‘Elimizde, kalite standartları gereği kayıt altında.’ Orada devletin valisi var. Belediye Başkanı var, milletvekili var. Böyle aba altından sopa göstermek, seviyesiz ve basit ifadelerden ben rahatsız oldum. Adam sözünden at yularından tutulur. Faruk Özlü'nün sözü sözdür ve yerine getirir. Düzce’yi ve dengeyi bilmediği için karışık konuştu.

Talih Özcan da geceye katılanlardan. Hastanesinde, postanesinde tabiri caizse köyünde, kentinde, mahallesinde insanların gönlüne taht kuran bir yapısı var. Talih Özcan'a baktığınız zaman, kendinizi görüyorsunuz, mütevazi kişiliğiyle meselelere samimi yaklaşımıyla, her yerde olduğu gibi çok güzel bir yaklaşım içinde insanlara. Muhalefeti, zarafetli, saygılı ve kibar ölçülerde yapıyor. Yapıcı muhalefet noktasında bir dokunuşu olan milletvekili. Biz Talip Bey’le Dr. Faruk Özlü’ye hayırlı olsun ziyaretine gittik. Faruk Bey'deki nezaketle, mütevazılıkla Talih Bey'deki nezaket ve mütevazılığı görünce Düzce hakikaten güzel insanlar tarafından yönetiliyor diye bir intiba oluştu bende. Bunlar adam gibi adamlar. Böyle olmalı siyaset, neyi paylaşamıyoruz ki. Bu makamlar gelir, geçer makamdan şereflenen değil makamı şereflendiren insanların isimleri bitmez. Düzce'de bir Necmi Hoşver’i kimse unutmuyor, Rahmetli Avni Akyol’u kimse unutmuyor. İnsanların gönüllerine dokundular. Seçilen belediye başkanları, siyaset yapan insanlar, bu güzel insanlardan örnek almalılar. Siyaseti zenginleşmek, siyaseti itibarlaştırmak adına kullananlar mutlaka zenginliğinden, itibarından bir şeyler kaybedecekler.

Siyaset makam mevki sadece bir araç olmalı, amaç olduğu zaman o amacın altında insanlar eziliyor. Para zaafı çıkıyor, makam zaafı çıkıyor, erkekler için kadın zaafı çıkıyor, dünyalık zaafı çıkıyor. Bu zaaflar çıktığı zaman da siz kendinizi güçlü zannediyorsunuz. Aslında güçlü olmuyorsunuz, gücünüzü kaybediyorsunuz.

Beyköy'de ‘Kaledibi’ diye bir yer var, güzel bir mesire alanı. Mesire Alanı harika bir yer. Osman Başkan kazandırmıştı. Fatih Ocak buraya bir fiyatlandırma yapmış. ‘Bu niye böyle oldu?’ diyorlar. Olsun tabii, belediyelerin imkanları zayıf. İkincisi o kadar yatırım yapılmış. Üçüncüsü her nimetin bir külfeti var. Kardeşim oraya geleceksin, püfür püfür hava mangalını yapacaksın, çöpünü temizleyecekler, eğleneceksin, arabanı park edeceksin. Bence rakamları ikiye katlaması lazım. Fatih Başkan buradan size söyleyeyim çünkü orası fevkaledenin fevkinde bir alan. Aydınpınar Tesisleri belediyeden baktığınız zaman buraya girişin ücreti var. Aydınpınar’daki o yapılar ve konsept çok güzel. Erdem Yılmaz müdürü buradan tebrik ediyorum. Büyük bir emek sarf etti, güzel bir şey ortaya çıkardı. Fatih Ocak başkanım da orada gerçekten insanların daha huzurlu, daha mutlu, daha keyifli anlar geçirmesi için Osman Başkan'dan aldığı bayrağı devam ettiriyor. Oradaki rakamlar bana göre az, biraz daha olmalı. Çünkü oraya insanlar namaz kılmaya gitmiyor, cenaze evi değil. Orası keyif yeri. Atla avradın yediğine, içtiğine bakılmaz. Bu tür yerlere giderken, faydalanırken ekonomik külfet varmış. Katlanmayan gitmesin. Durumdan vazife çıkarıp da insanlar fuzuli bir şeyler yapabilir.  Ben özellikle Fatih Ocak başkanı tebrik ediyorum. Evet, biraz daha artırmasında fayda var çünkü orası çok güzel bir yer. Beltur bünyesinde belediyenin bu tesisleri Akçakoca'daki vilayetler evi, Akçakoca Bey Konakları, Mutfak Sanatları Merkezi ve diğer yerler çok güzel yönetiliyor. İnsanlar buraya geliyor, fiyatlar artıyormuş, artacak tabii. Fiyatlar yerinde durmuyor ki, ekonomik sıkıntı var. Bunlar çözülmeli. Bugüne kadar insanlar devamlı lüks yaşamaya çalıştılar. Bakın Avrupa'da bir insan 50-60 yaşına gelmeden ev alamıyor. Türkiye'de bundan 5-10 sene önce asgari ücretle kredilerle evler aldılar. Her nimetin bir külfeti var. Yaşam standartlarınızı yükseltmiş bir hükümet bugün yanlış yapmış. Dün daha iyiydi, onu iyi yapan da onlardı. Sayın Cumhurbaşkanı geldiğinde ekip yaptı, bugün yarın inşallah düzeltilir.

Nasrettin Hoca’ya bir dilenci gelmiş. ‘Bana bir şey verir misin?’ demiş. Hoca ‘Çok sana yakışmaz, az da bana yakışmaz?’ demiş. İnsanlarda doyum, talep, istek noktasında doyumsuzluk var. Paranın sonu yok. Ne kadar kazanırsan kazan, bir o kadar daha çok istiyorsun. Kalite artıyor, istekler artıyor. Ama hayatta mutluluğun da bir formülü var. Mutluluğun formülü şu; beklentin az olacak. Hayatta mutlu olmak için ya imkanlar artacak ya istekler azalacak. İmkanlar artmadan, istekler artarsa o zaman mutsuzluk olur.

Bugünlerde Düzce Belediyesi Meclisi şekillenecek. Ben şuna inanıyorum; Düzce'yi ilçelerinde ve merkezinde muhalefetiyle ve iktidarıyla öncelikle ortak kazançlarında, menfaatlerinden ortak akılla yönetirse bu memlekette huzur ve mutluluk olur. Muhalefet yapmak çok kolay. Cahil olmak ne güzel her şeyi biliyorsun. Davut Güloğlu vardı. Yüzde 30'a yakın oy almıştı. Bayramda bunu gören var mı? Düzce'de bayramlaşmada gören var mı? Düzce'deki hastanede gören var mı? Düzce'deki cenazede gören var mı? Geldi- gitti aylarca, burada dedik ki garip gurbetçi, gelecek gidecek. Bir hesaplar vardı kitaplar vardı, tutmadı. Nerede bu Güloğlu? Yok, olmayacaktı zaten. Düzceli sabah çiyi kadar nemlenen insanlardan bir verim beklememeli diye düşünüyorum.

PROGRAMIN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN;