Türkiye’de ümmetin ve milletin gerçekten bir muhabbet kurduğu, ümmet ve millet için bir ömrü tüketen Mahmut Ustaosmanoğlu, hakkın rahmetine kavuştu. Mekânı cennet olsun, Allah rahmetiyle muamele eylesin. Özellikle bulunduğu yer, Fatih’in Çarşamba semtindeki İsmail ağa öyle bir yer ki; Fener Rum Patrikhanesinin bulunduğu bir alan ve orada, devletin de, milletin de, ümmetin de bekçiliğini yapan bir zattı.
Halk ekmek diyoruz; Halk Ekmek… Hani Dr. Faruk Özlü ile beraber ‘Düzce’de eskisi gibi olmayacak’ gibi bir şeyler deniliyordu ve bir şeyler değişmeye başladı. Halk Ekmek konusunda harekete geçildi, önümüzdeki ay bir ihale yapılacak. Düzce Fırıncılar Odası bu konuda bir teklifte bulundu. ‘Kart olsun, büfelerde ve başka yerlerde, kartla ekmek satılsın.’ Belediye de bu teklifi sıcak görmedi ve önümüzdeki ayın 13’ünde ihale var. Niye ihale edeceğiz? Düzce’de günlük ekmek üreten fırınlar bir fiyat teklifi verecek, resmi prosedür de bu. İhaleyi alan fırınlarda üretilen ekmekler, Halk Ekmek büfelerinde satılacak.
Sordum ben; ‘kaç para verildi?’ diye. Teklifler alınmış, tekliflerde 200 gram ekmek 2 buçuk gibi bir fiyat. Biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde ekmeğin gramı 10 gram azaltıldı ve ekmeğin fiyatı ise 3 liradan 4 liraya çıkartıldı. Hem gramaj azaltıldı, hem de zam geldi. Şimdi burada her kes zamdan bahsediyor, maliyetten bahsediyor, ama her üretim yapan yerde gelen zamlar üreticiye yansıtılıyor.
Şimdi ne olacak? Düzce’de 5 noktaya koyulacak halk ekmek büfeleri. Şimdi 3 buçuk TL dediğiniz zaman zaten burada hiç kimsenin fedakârlık yaptığı yok, fırıncıların da yaptığı fedakârlık yok! Zaten o 3 buçuk lira markete, bakkalla verdiği fiyat. Ne fark etti? Hatta yüzde 15 veriyorlar, yani 60 kuruş gibi bir rakam ve bunun bir de ekstrası var; akşam veya sabah getirdiği ekmekleri, bayat ekmekleri geriye alıyor. O riskte fırıncının. Burada fırıncının işine geliyor bu iş. Yani 3 buçuk lira, çok karlı bir fiyat. Çünkü neden? Şimdi 3 buçuk liraya belediye veriyor risk yok, bayat ekmek riski yok, paranın tahsilatında bir sıkıntı yok, çokta bir lütuf değil aslında.
Belediye burada bir halk ekmek fabrikası kurar mı, kurmaz mı? Bilemem. Ama siyasette belirli bir olgunluğa, dolgunluğa, doygunluğa erişmiş noktalarda bulunan insanlardan bir tanesi Faruk Özlü. Yaparsa Faruk Özlü yapar bunu. Önceki belediye başkanları bu işe giremedi, sonradakiler de giremez. Çünkü hesap var; yani bunun yarın – öbür gün bunun oy etkisi var, sosyal etkisi var. Ama milletin ekmeği ile oynayanlar, milletin ekmeğini verecekler. Yani Fırıncılar Odası mutlaka bu ihaleden haberdar. Güzel bir organizasyonla ‘kaç para verelim? Bunu verelim. Bizim işimize sekte vurmayacak, menfaatimize aykırı gelmeyecek, bir fiyatı verelim!’ Belediye kabul eder- etmez, olur veya olmaz. Ben işin açıkçası burada bir samimiyet görmüyorum. Bu 3 buçuk lira fiyattan, bakkalın fiyatını düşmüşler. Halk Ekmekler böyle mi? Yani fiyatın 4 lira olduğu bir yerde, 2 buçuk lira gibi, 2 lira gibi, en fazlası 3 lira gibi bir fiyat. Şimdi siz bakkala verdiğiniz komisyonu düşeceksiniz, ne olacak? Halk ekmek olacak. Ne fark etti burada? Kaldı ki, bu halk ekmek büfelerinde simitçilerden de bir teklif alınsın. Simitte satılması lazım, vatandaş simitte satılmasını istiyor halk ekmek büfelerinde. Burada bir yük varsa, simit satanlar da bu yükün altına girmeli, fırıncılar da bu yükün altına girmeli. Yıllardan beri burada bu işten para kazanılıyor. Yani tabiri caiz ise; şu andaki halk ekmek projesi, sadece bakkala verilmeyen veya markete verilmeyen komisyon kadar. Bu halk ekmek olmadı ki, bakkalda verir komisyonsuz ekmeği oradan. Veya aynı fiyata, gittiğiniz zaman fırınlardan da alabiliyorsunuz. Şu anda bu prematüre doğuyor gibi geliyor bu bana. Fırıncılar Odası ile anlaşamamıştı belediye, geçtiğimiz günlerde bir açıklama yapmıştı belediye yetkilileri. Ama mutlaka ve mutlaka burada bir çözüm üretilecek. Nasıl bir çözüm üretilecek? Onu bilmiyorum, ama gördüğüm bir şey var; gerçekten ranta değil, menfaate değil, çıkar hesaplarına değil, milletin menfaatine olacak kararı alırsa, bu kararı Faruk Özlü alır. Çünkü bu makamdan sonra bir beklentisi yok. Bakanlık seviyesine kadar gelmiş. Ama diğer yeni belediye başkan adayları, onunla ve bununla ters düşmek istemez, siyasi hesaplar yapar. Ama burada da bir samimiyet yok! Fırıncılar Odası’nın da fırıncılar da, ’50 kuruş almıyoruz…’ Lütfetmişsiniz, büyük himmette bulunmuşsunuz. Zaten almıyorsunuz onu bakkala verirken komisyon olarak. Halk ekmekten bahsediyoruz, ticaretten bahsetmiyoruz ki.
Burada 2 tane bir yol var. Aslında bir tanesi Fırıncılar Odası’nın da formülü. Bütün fırınlar ihaleye girerek ekmeğin, imkanı olmayana, fırsatı olmayana, evinde 5 tane – 10 tane ekmek tüketene maliyetine bir satış olabilir. Bunun şu anda yapılıp yapılmadığını bilmiyorum. Bu milletin ekmeği ile oynamayın, oynattırmayın, işin formülü bu. Hani diyorlar ya; ‘Hayatta mutlu olabilmen için iki tane formül vardır. Bir Allah’ın kanununa, iki devletin kanuna aykırı olma, muhalif olma. Mutluluğun iksiri, formülü bu.’ Burada da mutlu olmak için herkes kazansın, ama Yörük ahalisinin sırtından kazandığını, Düzce halkının sırtından kazandığını, bu meslekten kazandığını, buradaki imkanı olmayanlara sunmak lazım, vermek lazım, paylaşmak lazım. Çarpmayı, toplamayı, çıkartmayı bilip de bölme işleminde şaşırmamak lazım. Hepsinden önemlisi de şu çok lazım; Düzce’de kaç çeşit ekmek çıkıyor? Samun ekmeğin tüketimde ki oranı ne? Bir ekmeği 10 liraya, 15 liraya alıp yiyenlerde zaten bir sıkıntı yok. Toplumda zaten bunun da çok ciddi bir yeri var. Ama 3 tane ekmeği aldığı zaman, 2 liranın, 1 liranın hesabını yaparken, o insanın alma gücü azaldığı zaman, o sofrada o ekmek azaldığı zaman, sizin ekmekten kazandığınız paranın ne dünyada, ne ahirette, ne İslami, insani, ne de vicdani değerlerde yeri yok. Milletin ekmeği ile oynamayın, milletin ekmeği ile oynatmayın.
Programı aşağıdaki linkten takip edebilirsiniz: