Öyle bir süreç yaşıyoruz ki herkes inançlarını ve düşüncelerini yada düşüncesizliklerini, kin ve nefret sarmalında ortalığa döküyor.
Döküyor, dökerken de küfür ederek, hakaret ederek bunu yapıyor, bu onursuz duruştan hiç olmadığı kadar onur ve gurur duyuyor.
Hiç kimse durup beş dakika düşünüp, ben ne diyorum nasıl davranıyorum diye ne etrafına nede geriye dönüp bakmıyor.
Kinini ve nefretini bir kenara bırakıp, ölçüp tartıp konuşmuyor, aksine tüm çıplaklığı ile gizlemeden tüm boyutları ile bu duygularını kusuyor.
Görünmeyeni algılayamadıkları gibi, görüneni de doğru okuyamıyor ve sorgulayamıyor.
Yada sorgulamak istemiyor, işine gelmiyor.
Bu bulunduğu durumdan hayata bakmak nefislerine hoş geliyor.
Kafalarının içersinde doğru olarak inandığı ne var ise ona mutlak itaat ile sahip oldukları bu inancın hükmü gereği, gelişen dünya düzenine, bu gözlük ile bakarak konumunu belirliyor ve kendisini haklı çıkarmak için canhıraş mücadele ediyor.
Yanlışını bile göre bunda ısrar ediyor.
Kaygıları doğruyu bulmak ona ulaşmak değil, selamı barışı özgürlüğü üstün kılmak hiç değil.
Kaygıları nasıl olurda üstün olurum, benim dediğim ve iddia ettiğim söylemim diğer sözlere nasıl galebe çalar ve nasıl özgürlükleri esir alırım diye hayata bu pencereden bakıyor ve böyle davranıyor.
Arayış içersinde değil, düşüncesine ve günahına ortak ve paydaş arıyor.
Görünen o ki, bunu yapar iken de iblise teslim olduğunun farkında veya farkında olmadan inadım inat tavrı ile yoluna devam ediyor.
Suriye’de zalim bir yönetimin devrilişi ve bu karşı devrim karşısında, insanların konumlanışı, almış oldukları tavır ve söylemler, bu insanların durumunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Kimisi zalime zalim diyemez iken, kimisi ganimet peşinde koşarken, kimi de olan biteni iblisin planlı programlı işleri olarak ortaya koyarak, zalimi temize çıkarma ve aynı zaman da kendi geçmişini de temize çıkarma mücadelesine girmişlerdir.
Kimisi de dansöz gibi kıvırdıkça kıvırarak, zalime zalim diyememiş ve bu zalimliğin geri dönüşünü hayal etmişlerdir.
Sözde sahada boşluk olacakmış.
İblisin büyüğü bu boşluğu fırsat bilip buraları işgal edecekmiş, mişli geçmiş hikayeler ile kafaları bulandırarak ırkçı, mezhepçi, menfaatçi bakış açılarını haklı çıkarmak için var güçleri ile kinlerini ve nefretlerini kusuyorlar.
Bu zalim ailenin, iblisin planlarına engel olduğu gibi safsatalar ile zalimin varlığının ne kadar da gerekli olduğunu ifade ediyorlar, hiç utanmadan ve sıkılmadan.
Bu aile, üç kuşaktır zalimliklerden zalimlik seçerek, tüm boyutları ile en vahşi şekilde bunu göstermiştir.
Hama da, Humusta binlerce insanı çoluk çocuk demeden kimyasal bombalar ile katletmiş iken.
Daha yeni Halebin üzerine dostları ile beraber tonlarca bombayı atmış iken, yetmedi yeraltına kurmuş olduğu katlarda, hapishane koğuşların da, masum insanlara günlerce pardon yıllarca işkencenin her türü ile ve en iğrenç şekli ile zalimliklerini sergilemiş iken;
Sizlere ne oluyor da bunun en ufak, zerresi kadar zalimliği olmayan insanların duruşları karşısında, bu zalimlikleri gözardı ederek, kininizi ve nefretinizi, bu mazlum insanlara ve bunları savunanlara, onlara az yada çok el uzatanlara kusuyorsunuz.
Vicdanlarınızı tümüyle mi yitirdiniz.
Neymiş, bu aile iblisin karşısın da onurlu duruş sergiliyormuş, iblisi durduruyormuş.
Özgürlüğünü talep eden, topraklarına sahip çıkmak isteyen, çocuklarına selam yurdu kurmak isteyen insanlar ise, iblise hizmet ediyormuş.
Kahrolacasıca nasıl da ölçüp biçiyorlar.
Yine kahrolacasıca nasıl da ölçüp biçiyorlar.
Görmelerine, işitmelerine rağmen kinlerini ve nefretlerini bir kenara bırakamayıp nasılda, nasıl da kinlerini kusuyorlar.
Doğrudur, bu toprakların gerçek sahiplerinin inançlarında ve düşüncelerin de eksiklikler vardır.
Doğrudur, bu insanların davranışların da yanlışlıklar ve hatalar vardır.
Bilerek veya bilmeyerek, insanlara zalimce davranış içersine girmişlerdir.
Ama hiç biri bu aile kadar zalimliklerin de inat etmemiş, iyiliği inkarlarında ısrarcı olmamışlardır.
Hatalarıyla eksikleriyle yanlışlarıyla vardırlar ama bu zalim aile gibi küfür üzere olmamışlardır.
İşte tam da burda durup, yıllardır hicret üzerine hicret eden, zalimliklerden kaçan bu insanların, Rabbimizin önlerine sunmuş olduğu bu yeni durum karşısında ellerinden tutalım.
Selam ve özgürlük yurdunu kurmaların da nasıl yardımcı oluruz diye düşünelim ve bu doğrultu da tavır koyalım.
Bu insanları tekrar ve yeni bir oluşum ile iblise teslim etmenin davranışı içersinde olanlara karşı, dosdoğru bir davranış içersine girelim.
Bizler çıkıp geleceği inşa yerine geçmişi aklama peşine düşmeyelim.
Yapmayın, gelin iblise fırsat vermeyelim.
T.K. @kul6303839