BU BASKIN EMSAL TEŞKİL EDECEK Mİ?
DÜZCE MEVLANA GİBİ, NE OLURSAN OL GEL DİYORUZ
DEVŞİRMELERİN KAZAN KALDIRMASI GİBİ…
Düzce kamuoyu, kafelerde, evlerde belediyedeki makam basma olayını konuşuyor. Kimilerine göre; BELTEM’in Genel Müdürü’nün maaşının 90 bin liradan 75 bin liraya indirilmesinde en büyük etken olan Ercan Katırcıoğlu, başından büyük işlere kalkıştı. Katırcıoğlu’nun işgüzarlık yaptığına yönelik bir görüş var. Kimilerine göre ise bu halin, bu davranışın, bu baskının emsal teşkil edeceği yönünde değerlendirme var. Belediyede bir birimle diğer birim arasında sıkıntı var. Peşine topla 3-4 kişi, bas odayı, ‘Sen nasıl böyle yaparsın, nasıl dersin?’ diye ortalığı birbirine kat sonra herkes konuşur tabi… Vatandaş diyor ki ‘Emsal teşkil eder mi?’, kimilerine göre ‘Eder.’, kimileri ise yorumlarında, ‘Bu cüreti hanımefendi nereden aldı, neyine güveniyor? Nasıl bir hal içinde bu tavrı alabilir?’ diye sorguluyor. Ama işin arka planında, burada izah etsek de yarın yasal müeyyideye girdiğinde ispat edilemeyecek gündemler var. Bir mesaj trafiği var, mesaj trafiğinin ortaya çıkması tehdidi var. O tehdide rest çeken bir anlayış var. Düzce, Hz. Mevlana gibi bir yer, ne olursan ol gel. Devşirilmiş devşirmeler var. Düzce tabii kozmopolit olduğu zaman böyle oluyor. Sivas'tan devşirmeleri birimlerde etkili yere koymuşuz. Ankara'dan devşirmeleri koymuşuz. Tekirdağ'dan devşirmeleri koymuşuz. Devşirmeler kazan kaldırıyor. Osmanlı döneminde şehzadelerin ocağa gönderilmesi ile beraber yeterli birikim olmadığı zaman padişahların da hastalığından veya sefer yoğunluğundan dolayı boşluklarda sarayı kadınlar yönetirmiş. Bugün geldiğimiz noktada Osmanlı'dan gelen bir devşirme geleneğinin getirdiği bir sonuç var. Dikkat edin, bu olaylardaki insanların hiçbiri Düzceli değil. Düzce'de bir köyü yok, Düzce'ye gelmişler, yerleşmişler. Etkili ve yetkili olmuşlar. Peki bu iş ne olur? Bugünlerde bir değişim olur. Bugünlerde birimlerde, kurumlarda bir değişim olur. Hatta bu hanımla beraber oraya gelen AK Parti'de siyaset yapan, kadın kollarında olan bir hanım, onun yanında başka biri, 3 kişinin üzerinde bir tasarruf olacağı söyleniyor. İşin bir esprisi daha var. BELTEM’in bir esprisi daha var. Buralarda yapılan işlemlerle ilgili kimse eleştiri veya öngörü kabul etmiyor. Örneğin BELTEM şirketi otopark işine giriyor. Bir otoparka hava parası veriliyor, 100 bin lira civarında. Sundurma yapılıyor, o yapılıyor, bu yapılıyor. Hissedarların arasındaki ihtilaflardan dolayı buraya ruhsat alınamıyor ve faaliyete başlanılmıyor. Bunlara sanki vahiyle geliyor bu kararlar. Sonuç kaybeden kim? Şirket, Düzce Belediyesi'nin paraları. Bu milletin emlak vergisi, su vergisi, İller Bankası’ndan gelen gelirinin karşılığı kaybediliyor. Hangi doğruya göre bu kararları alıyorsunuz? Peki bir sorumluluk var mı? Bugün (4 Aralık) bir fuar var. Fuara belediyenin altında makam arabası olan ve bu konularla ilgili de kendinden emin olan idareciler, şirket yöneticileri, ipini koparan gidiyor. Kim ödeyecek bu yol parasını? Otellerde kalınacak, oraya gittiğiniz zaman ne yapacaksınız? Siz gitmezseniz fuar olmuyor mu? Görevlendirilenler, görevli olanlar, bu işin görevinde olanlar ayrı. Bir keşmekeş ama keşmekeşliği de bir nizam, intizam şeklinde sunan bir yönetim şekli var. Bunları Faruk Özlü bilmiyor mu? Artık gereğini yapar. 2 tane soru şu; bu emsal teşkil eder mi? Bu cüreti, bu özgüveni nereden aldı? Bu soruların cevabı şu anda yok. Ercan Katırcıoğlu’na da geçmiş olsun. Adam hakikaten kendisi zaten rahatsız, ciddi bir travmadan geçmiş, titrer bir hali var. Bir de oradan bakmak lazım. İş yargıya intikal etmeden Özlü ilmek ilmek dokur, gereğini yapar. Bundan yıllar önce Hürriyet Gazetesi 10 Kasım'da bir ilan koydu. ‘Olmasaydın olmazdık.’ Gazi Mustafa Kemal'in ölüm yıldönümü münasebetiyle ilan yayınladı. Bir yıl sonra da Akit Gazetesi de bir yayın yapmıştı. ‘Olmasaydın da olurduk.’ Baskın olayında bir okuyucumuzun tespiti var. Olmasaydı olmazlardı, Faruk Özlü olmasaydı bunlar olmazdı. Bunların bütün himayesi, hakikati, liyakati Faruk Özlü olduğu için var. Faruk Özlü olmasaydı olamayacağınız insana şu yaptığınız hareket hakikaten Düzce tarihinde talihsiz bir hal olarak kaydolacak.
İŞTE KIZILAY’IN 4 ADAYI
HALİL AYDIN İL BAŞKANI MI OLUYOR?
Haber merkezimize bir bilgi geldi, bir iddia. Canan Üstüner haber merkezimizin müdürü, güzel kaleme aldı bunu. Kızılay'da başkan adayları kim olacak? Kızılay Başkanı Halil Aydın daha önce milletvekili aday adayıydı. Hikmet Keskin döneminde yanlış hatırlamıyorsam il başkanlığı için Ankara'ya çağrılmıştı, fakat olmadı. AK Parti'deki yenileşme hareketi ve öze dönüş mantığıyla Milli Görüş kökenli olan Halil Aydın'ın AK Parti'nin İl Başkanı olma durumu var. Bunu Halil Aydın'a sorsanız, ‘Ben bilmiyorum.’ der. AK Parti Genel Merkezi’nden kulağımıza üflediler. Kızılay’a Halil Aydın'dan sonra kim başkan olacak? Halil Aydın'dan sonra en kuvvetli adaylardan biri Gölyaka'nın gülen yüzlü eski Belediye Başkanı, yine eskiden Kızılay yönetiminde bulunan Yakup Demircan. AK Parti'de belediye meclis üyesi olan muhasebeci Ahmet Biriktir. AK Parti yönetimde, SKM’de bulunan Mine Met ve Avukat Metin Çalışkan'ın isimleri geçiyor. Belki başkanlık üzerinde konsorsiyum uygulanır, ekip, takım ruhu kurulur. Kızılay'da ismi geçen bunlar. Yakup Demircan ismi biraz ön plana çıkmakla beraber Ahmet Biriktir ismi de öyle yabana atılacak bir isim değil. Kızılay'da önümüzdeki günlerde yapılacak kongrede, değişim sürecinin ayak sesleri geldi. Halil Aydın'a da il başkanlığı veya siyasette güzel bir yer yakışır mı? Yakışır. Saadet Partisi, HAS Parti'den sonra AK Parti’de gerçekten kendi çizgisinde. Ülkenin konjonktürü de uygun. Hayırlara vesile olsun. Halil Bey olmazsa, Hasan beyle devam ederlerse o da hayırlı olsun. Önemli olan Düzce için hayırlı olsun.
İYİ Kİ AYŞE ABLAMIZ VAR, 90.YIL KUTLU OLSUN
Bunların içinde bir kadın var, Mine Met. Bugün Ayşe Keşir kadın siyasetinin nesnesi değil öznesidir. Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verildiğinin 90 yıldönümü münasebetiyle bir organizasyona katılmış. İyi ki Ayşe Keşir gibi bir milletvekilimiz var. İyi ki var, olmasaydı olmazdık. 90. yıl kutlu olsun.