Beltaş’ın şirketinin alanının içinde bulunan ve kiralanan Ege Asfalt firmasından dumanlar çıkıyordu. Biz bu konuyla ilgili belediye başkanından ve validen bir açıklama beklerken, dün (12 Aralık) bir gün sonra buranın filtresinin takıldığını öğrendik. Önce devletin sahibi, yetkilisi Sayın Valiye ve Sayın Faruk Özlü’ye bu konudaki hassasiyetinden dolayı teşekkür ediyoruz. Hani vatandaş dedi ya; ‘Faruk Özlü bilseydi bu olmazdı.’ Bu filtre takıldı, bugün de (13 Aralık) arkadaşlarımız oradaki durumu çekmek istediler. Demirel'in güzel bir sözü var; ‘11 Eylül akşamı durmayan kan, 12 Eylül sabahı nasıl durdu?’ Bugüne kadar takılmayan filtre, dün niye takıldı? Artık Konuralp’in köyleri, merkezi, üniversite kampüsünün olduğu alan, artık o tozdan dumandan etkilenmeyecek. İnşallah öyle olur. Beltaş'ın Genel Müdürü Zübeyir Bey ‘Zaten burada kimyasal bir madde yok, dışarıya çıkan su buharı.’ demiş. Benim bildiğim bir hikaye var. Eskiden evler tahtadan. Yeni gelin mes giymiş, evde yürürken farkına varmamış, yellenmiş. Kayınpeder sormuş; ‘Kızım ne oluyor?’ demiş. Gelin demiş ki; ‘Mes gıcırtısı, baba.’ demiş. Kayınpeder, ‘Gıcırtıyı anladık da, kokusunu ne yapacağız?’ demiş. Tamam bu su buharı da, bu insanlar bundan niye rahatsız oldular?

EGE ASFALT ÇALIŞANLARI ÖNCÜ HABER EKİBİNE YÜRÜDÜ

Devletin ilgili birimleri başta Sayın Vali ve Belediye Başkanı bu işe el atıp ‘Kardeşim bu milleti rahatsız edemezsiniz, herkes sanayide üretimini kazansın, ama millete zarar vermesin.’ diyor. Bir de arkadaşlarımız bugün gidiyor oraya çekmeye. Bu Beltaş’ın sahasına önce bir yetkili geliyor, yetkili ‘Buraya giremezsiniz, çekemezsiniz.’ diyorlar. Telefon ediyor, 3 tane zaptiye memuru geliyor. Bunu nasıl değerlendirirseniz değerlendirin. Adamlar hart hurt, bizim arkadaşlarımıza biraz ileri geri yapıyorlar. Sıkıntı ne? Ben demedim mi? ‘Ege Asfalt’a dokunan yanar’ diye. Bizim arkadaşlar, oraya nasıl gidersiniz? Hele oradaki adamlara ifade vermeden, eğilmeden bükülmeden nasıl yapılır? İşte Düzceli olmak, Düzce’nin kavgasını vermek böyle bir şey… Bedel ödüyorsunuz. Arkadaşlarımız orada tantanaya maruz kalıyor, üzerlerine yürüyorlar. Korku vermek istiyorlar. Sebep ne? Siz bu memlekette ticaretiniz yapın, üretiminizi yapın, paranızı kazanın. Ekmek elden, su koca gölden. Herkes işini yapıyor.

AMAÇ ÜZÜM YEMEK, BAĞCI DÖVMEK DEĞİL

Neticede Düzce'nin insanı hava kirliliğinden inim - inim inliyor. Bu havanın içinde belki de genel müdürün dediği gibi bir sıkıntı da olmayabilir. Ama oradaki insanlar, bundan rahatsız olmuşlar.  Belki o toz, kimyasal olarak sıkıntı vermeyebilir, su buharı da olabilir. Cimer'e olsun, belediyenin WhatsApp ihbar hatlarına olsun, bize olsun bu şikayetler gelmiş. İşin sonunda amaç üzüm yemek, bağcı dövmek değil. Kamu idarecileri bunu sağlamaya çalışıyor. Bizim işimiz ne? Onlara ulaşmayan bilgiyi ulaştırmak. Her şeye vakıf olamaz. Vakıf olduğu zaman, ‘gereğini yapıyor mu, yapmıyor mu?’ ona bakmak lazım. Gereğini yapmış Sayın Vali, Belediye Başkanı. Vatandaş talep edecek, devlet de yapacak. Kimse, birileri bir şeyler elde ederken, zulüm etmesine müsaade etmez. Bu işin biz takipçisi olacağız.

GÖREVDE VAR, YETKİDE VAR FARK YORUMDA

Geçtiğimiz günlerde Sayın Belediye Başkanımızla bir yerde otururken, bizim Öncü’nün WhatsApp ihbar hattı çaldı. Belediye ilgili sıkıntısı var adamın, ulaşamıyor. Belediyedeki çalışanlar ‘kraldan çok kralcı’ havasına girmişler. Görevleri de var, yetkileri de var. İşlerine geldiği zaman yetkileri kullanıyorlar, başka türlü kullanmıyorlar. Adam 75 yaşında bir sıkıntı anlatıyor. Ben dedim ki; ‘Sayın Bakanım, bu vatandaş bir şey diyor.’  Telefonu aldı, konuştu. Aynı gün mesele çözüldü. Aslında mesele de çok basit. İşin sonunda görev, yetki ve etkilerini vatandaşın lehine, halkın iradesinde seçileni onur edecek şekilde kullanmıyor da, kendi keyfine göre kullanıyor. Görev var, yetki yok havası var. Görevlendiriliyor, yetkilendirilmiyor. Hem görevlendiriliyor, hem yetkilendiriliyor. Ancak burada kullanmakta, yorumlamakta, değerlendirmekte sıkıntı var.

DÜZCE’NİN ÖNCÜSÜ VAR, ÖNCÜ’YÜ ARAYIN

Netice itibariyle Öncü’yü arayın. Genelde WhatsApp İhbar Hattımıza yazılı veya görüntülü bir şekilde anlatın. Öncü WhatsApp İhbar Hattı Düzce'nin gözü kulağı. Biz bazı konularda ilgililere ‘böyle bir eksik var’ diye kurumlara, birimlere, enformasyon yapmadan, meseleyi anlattığımızda çözülüyor. Bazen anlatılmadığı zaman, enformasyon oluyor. Bizim her söylediğimiz haberin, her yaptığımız kuralın, her attığımız adımın, bir sonucu gelecek diye bir kaide de yok. Öyle bir iddiamız da yok. Ama Düzce'nin, Düzceli’nin öncüsü var.

PROGRAMIN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN;