Bugün insanların kahvehanede, oturdukları yerde, sokakta, büroda, ofiste en çok konuştukları konulardan birinden bahsedeceğiz. Zaman zaman basına da bu intikal etmiş bir konu. Neymiş bu konu? Millet Bahçesi’nde Bildiğimiz kadarıyla 3 tane büfe var ve bunlar önceden ihaleye çıkmıştı. Sonra tartışma konusu oldu. İhaleyi belediye iştiraki BELTUR alacaktı. Sonra ihale iptal edildi. Bugünlerde yine ihaleye çıkacak. BELTUR burayı işletecek. Öyle bir yaklaşım var. Peki, bir kesim bu büfeler Düzcespor’a verilsin diyor. Bir kesim belediyenin olarak dursun diyor. ‘Halkın olanı halka verdik’ sloganıyla yola çıkan Faruk Özlü orada parkları Millet Bahçesi’ne çevirerek bir adım atmıştı.

Erdoğan, İstanbul’da azınlığın elindeki yerleri halka açtı

Amaç liderle beraber aynı vizyon, aynı misyon, aynı dil, aynı duyguyu paylaşmaksa Recep Tayyip Erdoğan'ın 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeki uygulamasına bir göz atalım. Ne yapıldı burada? İstanbul'un ağası, paşası, maşası bitmiyor. Bunların hepsi kendine göre bir değer. Büyükşehir Belediyesi’nin sosyal tesisleri vardı. Açılmamış alanlar duruyordu, açılmış alanlara da birileri çöreklenmişti. Yani çayın, yemeğin, hizmet sektöründe en üst perdede en zenginiyle, en liboşuyla, en etkili yetkili makamdaki insanlar oturabiliyordu buralara. Sayın Cumhurbaşkanı, o günün İstanbul bir Büyükşehir Belediye Başkanı buraları halka aştı. Emirgan'ından tutunda bütün sahillerde bulunan yerleri halka aştı halka.

Milletin bugünkü şartlarda benzer yerlerde 10-15 liraya içtiği çayı millete çok uygun bir fiyatla verdi. Biraz sembolik, zarar etmeyecek şekilde. Şimdi bu Tayyip Erdoğan'ı ‘Tayyip Erdoğan’ yaptı. Halkın sevgilisi, halkın değeri olarak bu insanlara, bu milletin imkanlarını, azınlıklara veya çıkarcı gruplara değil de milleti aştı ve önünü de açmış oldu. Buralardan milyonlarca insan faydalanır hale geldi.

Millet 1 liraya çayını içsin

Millet Bahçesi’ne baktığımız zaman. O civarda olan büfelerde bu millet yazın 1 liraya çayını içsin rahat bir şekilde. Çok uygun fiyata meşrubatını veya hizmetini alsın. Bu da Sayın Özlü'nün ‘Halkın olanı halka verdik. Milletin olanı, millete verdik.’ özdeşiyle örtüşür. Herkesin bir düşüncesi vardır. Ama benim fikrime sorarsanız, kişisel olarak fikrim Düzce'ye hizmet edenlere verilsin. Büfeler Düzcespor'a verilebilir. Ben buna soğuk bir insan değilim. Ama o bölgedeki tabandan gelen, gönülden gelen, maddi ve manevi imkanları yeterli olmayan insanlar orada 5 liraya çay içmesin. 25 liraya tost yemesin.

Buralardan birileri para kazanacaksa amaca hizmet etmez

Burayı herhangi bir sivil toplum kuruluşuna verdiğiniz zaman, sivil toplum kuruluşunu işletecek veya kiraya verecek. Ha ne olur buradan insanlar para kazanacak. O zaman amaca hizmet etmiyor. Ama işin özünde halka hizmetse, halkın olanı halka vermekse burada diyelim ki bir bardak çayın maliyeti bir kahvehanelerde bir lira, bir buçuk lira.

Ticari işletmelerde çay fiyatları astronomik

Ama bir kafede veya biraz daha böyle ticari amaçlı olan yerlerde 5-6 lira çay. Evet, çok astronomik bir rakam. Ama milletin bahçesinde millete hizmetse amaç çay 1 lira. Tabii finanse edilmesin. Ama küçük bir rakamla oradaki gider maliyetleri ve çalışan personelin maaşı ve zaruri zaruri maliyetlerin haricinde orada çayı 1-1.5 liraya insanlar içsinler ya. Ne güzel hizmet olur. Yazın soğuk meşrubatını ve diğerlerini maliyetinden biraz fazla olarak en uygun fiyata insanlar ulaşabilmeli. Zaten amaçlı olduğunu zannediyorum. Bu amaca hizmet edecek şekilde verilmeli.

Zaten üçün beşin hesabını yapmayan, tabiri caizse istediği yerde istediği fiyatlarla yaşamına keyif katmak isteyenler 200 metre ilerideki kafelerde kahvesini içsin, çayını içsin. Ona kimse bir şey demiyor. Nasıl ki bu milletin sürekli tükettiği bir ekmek var. Bu baston ekmek dediğimiz 2.5 lira.

Halka hizmet noktasında ciddi fayda sağlar

Ama köy ekmeği, ekşi mayalı ekmeği ve diğer çeşitlerde özelliği olan ekmeğin bir fiyatı var. Bunun gibi daha güzel yerde, daha nezih bir yerde, parasının da ekonomik geliri olan insanlar orada kullanabilir. Gayet doğal ama halkın yoğunlukta yaşadığı milletin olan yerde millete en az fiyatla en güzel hizmeti en uygun fiyatla vermekle işte o slogan yerini bulur. Halkın olanı, halka hizmet olarak da verilmesinde bunun çok ciddi fayda var. Netice itibarıyla bundan kazanç sağlayan insanların işine gelmeyebilir. Bu sektörde olan insanlar bunu isteyebilir. Çünkü biliyor ne kazandığını, ne kazanmadığını. Ama zaten onlar var. Zaten farklı büfeler var orada.

O slogan bu adımla taçlanır

Onlar hizmetini istediği gibi, istediği fiyata kadar verebiliyor. Onlar serbest ticaret, kimseye karışamazsınız. Ama burada halkın olanı halka vermekse gaye o alanda belediyeye ait olan ve BELTUR’un işletmek istediği, kalite ve fiyat olarak dengede durmak istediği yerin isabetli olduğuna inanıyoruz. Toplumdaki genel algı bu. Eğer Faruk Özlü, lideriyle aynı dili paylaşım aynı misyona hizmet edeceğim diyorsa, ki öyle görünüyor, kimin ne dediğinin önemi yok. Azınlıktan ziyade çoğunluğa hizmet etmek adına o büfelerin halka hizmet etmesi lazım. İşte halkın olanı halka verdik son ibaresiyle taçlanmış olur.

YORUMLUYORUM PROGRAMININ İLGİLİ BÖLÜMÜNÜ İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ