‘Düzce‘de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ dedi Faruk Özlü… 4.yılı bittikten sonra, bir takım farklar ortaya çıkmaya başladı. Bakın Aydınpınar diye bir yer var, şelale var orada, oranın özelliğine özellik katılıyor, şu an itibari ile belediye burayı Beltur üzerinden güzel bir dizayn etti ve oturulabilir güzel nezih bir şartlara getirdi, Faruk Özlü’nün önderliğinde. Şu andaki çalışmada da burada konaklama, Düzce‘de en büyük eksik olan yer, güzel bir konaklama alanı yapılacak. Belediye burada hakikaten taşın altına elini koydu… Aydınpınar Düzce turizmine hayırlı olsun, güzel bir çalışma var güzelde ilerliyor. Hakikaten hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Bugün bir fotoğraf gördüm sosyal medyada… Kasım Aktaş Okulu’nda Faruk Bey oturmuş, tebessümle bakıyordu. Kasım Aktaş ve bir okul daha Düzceli Yardımseverler, hayırseverler Faruk Özlü‘nün önderliğinde bu okulu hayata geçirdi, kazandırıldı. Bu okula özellikle Düzce Cam sahibine konuda gösterdiği ve diğer katkıda bulunan herkesin ismi verildi.  Buda güven istiyordu… Bu güveni Faruk Özlü sağladı, eğitim camiasına da hayırlı olsun.

Faruk özlü Turgut Özal lisesine gitti ve verilerle konuştu. Tam bir provokasyonun ortasına düştü yani… ‘Belediye Başkanı’nın okulla ne işi var’ diyenler baktığın zaman, doğru ama dert Düzce olunca, millet olunca, hani ‘yolun kenarına bir çeşme yaptık’ diye çeşmenin kurdelesini kesmek değil, o çeşmeden daha büyük işler yapma derdi olunca, bir Belediye Başkanın da gelinen nokta bu oluyor. Oraya Hasan Şengüloğlu’yla, Ercan Öztürk Sayın Milletvekili de gidecekti, niye gitmediler. Anlaşılmış değil yani, ama orada Faruk Özlü bir provoke ederek, okul aile birliği yönetimi, birkaç siyasi ideolojik yaklaşımlarla beraber, burada böyle bir tatsızlık yaşandı ve yaşanıyor da.

Düzce’ye gelecek olan Devlet Su İşleri ile beraber yapmış olduğu çalışmadan sonra, daha sağlıklı borulardan, suyun yarısını kaybolduğu değil de tamamının şehre geldiği bir çalışmada Faruk Özlü hakikaten Düzce’ye dokundu. Asar köprüsü konusunda eleştiriyorlar, asar da bir proje var o 60-100 milyona mahal oldu. Oradan yaya geçecek, yan tarafta Şakuş köprüsü var, kamyonlar geçiyor. Yıkılmıyor, ‘buraya çok masraf ettin’ eleştirileri var. Ama şehirlerin bir simgesi olur, bir özelliği olur, bir anıtı olur. İşte o anıt dikiliyor oraya, 100 milyon da olsa, 50 milyon da olsa, artık bilemiyorum ne kadar olduğunu, ama o güzel bir anıt.

Yine işte eleştiriyorlar;  ‘bu sanayideki dükkanlar Ağustos ayında bitecekti, bitmedi.’ Ama devam ediyor, az kaldı birçok sebepler oldu yani, vaz mı geçildi?  Hayır. Faruk Özlü‘nün Düzce’ye çok güzel katkıları var, eksikleri var mı? Vardır tabii ki, eleştirilecek yönleri vardır tabi ki, ama Allah bile kullarını mizanda tartarken, ölçerken, bir günahlarına bakıyor, bir sevaplarına bakıyor. Hangisi fazlaysa, bununla değerlendiriyor. Biz Allah‘ın yeryüzüne üfürdüğü ruhun, bize bahşettiği, nasip ettiği bu ruhu taşıyoruz. İnsan öldüğü zaman cesedi en çok kokan bir varlık. Ruh çıktığı zaman, hiçbir anlamı kalmıyor. İşte Allah’ın manevi ruhu… Allah’ın vekilleriyiz biz insanoğlu olarak.  Burada da bir Allah’ın baktığı pencereden bakarsak, Özlü’nün sevapları, günahlarından hayli fazla. Çok insanla konuşuyormuş, konuşur. Toplumdaki her türlü insana dokunuyor, en azından gittiğiniz zaman anlaşa biliyorsunuz. İşin sonunda bazen insanlar layık olacak eleştiriye de layık olmadığın zaman, zaten layığını görüyorsun.

‘Düzce‘de eskisi gibi olmayacak’ dedi, bir Sabiha Ulusoy kütüphanesi kuruldu. Çok güzel bir kütüphane, şehre bir kimlik kattı. Bir millet bahçesinde insanlar oturuyor. Millet bahçesi demişken, bu Asar Suyu’nun kenarında bir çaycı vardı. Burada beyaz Türkler vardı.  Burada haftalık toplantılar yapardı, burayı da Faruk Özlü bertaraf etti daha doğrusu. Şimdi o arkadaşlar millet bahçesinde selfie fotoğrafı çekiliyorlar. Benim derdim, bu beyaz Türkler nerede oturacaklar, nerede Düzce siyasetine yön verecek, akıl verecekler, ama inşallah iyi bir yer bulurlar.

Bugün Düzce Dernekler Federasyonu başkanı Faruk Çakmak, bir zamanlar Ak Parti’den milletvekili adayı idi. Burada yer bulamadı bu arkadaş, daha sonra İYİ Parti macerası başladı. O da bittikten sonra, siyasette itibarını bulamadı. Düzce Dernekler Federasyonu diye bir şey icat etti. Kendine bakıyorsun Düzce‘de iğne ucu kadar bir yer kazmış mı? Hiçbir özelliği olmayan bana göre öyle, ama size göre protokollerde yer edinme adına ne yaparsınız? Dernekler Federasyonu dediğiniz federasyon, Düzce’ye bu zamana kadar ne etmiş, ne eğlemiş? Enaniyetten başka, siyasette itibar görmemiş. Kendine itibar kazanmak için, insanlara bir manevra yapılmış, çok bir anlamı yok. Sırf enaniyet ve reklam adına yapılmış bir şey.

Bu bugün Akçakoca’ya gitmiş Akçakoca’da katamaran var, güzel yemeler, içmeler, ziyafetler ve açıklamalar yapmış. Basınla ilgili Belediye Başkanı da Okan Yanmaz, yanında bir belge gösteriyor; ‘Akçakoca denizleri temiz.’ Baktım belgelere 1000 üzerinden 100 olan civarı var. 100 üzerinden 260 olan var. Denizdeki kirlilik oranları, ama bu 100 olan 680 civarları çıkmıştı. O zaman piste denizler, demek ki arıtmada bir takım tedbirler alınmadı ki; 18’den denizlerin kenarlarından alınan numunelerden. Denizlerin kenarlarından sıfıra inmemiş, diğer ilçeler gibi, ama 100’e inebilmişler. Ama 600 zaten tehlike çanları çalıyor. O denize giren adamın nasıl çıkacağı belli değil. Neymiş basın kuruluşları karalıyormuş, baltalıyormuş, düşmanlık yapıyormuş… Peki, ne güzel temizlendi deniz, demek ki oluyormuş.  

Bunun Nasrettin hoca gibi denizlerin pislenmesi mi gerekiyordu, ‘denize girmeyin mi?’ demek gerekiyordu?  Demek ki yapılabiliyormuş, neden yapmadınız? Demek ki bu sistem çalıştığı zaman, arıtma çalıştığı zaman. İller Bankası’ndan sel döneminde iki tane hibe pompa gelmiş Akçakoca Belediyesi’nin oradaki pompaların bir tanesi de bir yerde tamir de. Tamirini yapılması gereken teknik çalışmayı yapın. Demek ki, emek sarf ettiğini zaman, takip ettiğin zaman, oranları denize girilebilir seviyeye getiriyormuşsunuz.

Biz yalan söylemedik, basında yalan söylemedi. Bazıları balıkları yiyip içip de yiyen ağzı inkar etmez. İnsanları bu kadar konuşturmanın anlamı yok. Netice itibari ile biz bu memleketin, Düzce’nin sesiyiz, Düzce’nin sözüyüz, Düzce’nin gözüyüz de, şu anki standartlarda denize girilebilir. Bizim haberleri yaptığımızdaki oranla, şu andaki verilen orana 6-7 katıydı oran olarak.  Denize giren doğru hastaneye tedaviye gidiyordu.

Akçakoca’ya düşmanlığı kim yapmış? Görevini liyâkatli olarak yapmayanlar yapmış. Bir Belediye Başkanı Akçakoca değil. Bu bir belediyeye ait, bir yeri nasıl bir Belediye Başkan yardımcısına peşkeş çekip ve anlatırken dünyada bundan namuslu dürüst adam yoktu dedirttirebilecek kadar, ağzı söz yapan bir Belediye Başkanını konuşacağız pazartesi günü.

PROGRAMI İZLEMEK İÇİN BURAYA TIKLAYIN