Mehmet Akif Ersoy Safahat’ta bir konudan bahseder. Abdülhamid Han hazretleri döneminde bir komutan var. Bu birliğin komutanın babası öldükten sonra annesi diyor ki ‘Gel bu kadar halimiz vaktimiz yerinde, hanımız var, hamamımız var. İşin başına geç.’ Komutan da istifa mektubu yazıyor. İstifa kabul edilmiyor. Neticede iş hünkara kadar ulaşıyor. Hünkar bunun istifasını kabul ediyor. Aradan zaman geçiyor. Zaman geçtikçe de bu komutan yaşlanıyor. 1. Dünya Savaşı başlıyor. Başladığında bu bir rüya görür. Osmanlı ordusu birlikleri kıtalar halinde geçiş yapıyor ve Peygamber Efendimizi görüyor ve yanında da Abdülhamit Han var. Tam bunun birliğine gelince ordunun komutanı yok. Soruyor Peygamber Efendimiz, ‘Abdülhamid bu birliğin komutanı nerede?’ O da diyor ki ‘O bizden ayrıldı. Ya Resulallah sizden uzaklaşan bizden de uzaklaşır.’ Komutan uykudan uyanıyor. Bütün malını mülkünü imkanlarını ne varsa ordunun savaşın muzafferi için veriyor. Mehmet Akif sabah namazında komutanla karşılaşınca soruyor. Komutan sürekli ağlıyor. Hikayeyi anlatınca Mehmet Akif ‘Sen yapmışsın zaten yapacağını. Komutan niye bu kadar ağlıyorsun?’ Komutan ‘Evladım o teftişten sonra o ordu dünyayla savaştı ama ben o ordunun içinde yoktum.’ Hayatta bazen insanlara nimetler gelir, fırsatlar gelir ama çok iyi değerlendirmek lazım. Makamlar, mevkiler, yetkiler hepsi bir gün bitecek.
Bu hadiseyi niye anlattım, işte vakti zamanında verilmeyen bir karar, bir hakikat zaman içinde insanları pişmanlığa getirebilir. Nefisle, hırsla, öfkeyle kalkan zararla oturur. Bugün Mehmet Keleş bir açıklama yaptı. Faruk Özlü’yü eleştirdi. Gayet doğal, siyasette bu var. Faruk Özlü de, Mehmet Keleş de, Murat Caymaz da Düzce'nin ortak noktasına ehil olan insanlar... Tüm Türkiye'de hepsi öyle. Bu işi hak eden, idrak eden, bu işi sahiplenen, ne istediğini ne istemediğini bilen, memlekete millete faydalı olacak insan. Mehmet Keleş, Düzce için belediye başkanlığı yapmış. Faruk Özlü, 30 yıl devlet bürokrasisinde en hassas yerinde olmuş. Savunma sanayi müsteşarlığı, milletvekilliği, bakanlık yapmış, belediye başkanlığı yapıyor. Diğer taraftan Murat Caymaz ticaret yapmış. 5 yıl belediye başkan yardımcılığı yapmış, meclis üyeliği yapmış. Diğer taraftan Yılmaz Eser inşaat mühendisi, kamu ihalelerinde iş yapmış. Şu güne kadar arsızlığını, hırsızlığını, yanlış yaptığını gören yok. Özel idarenin, belediyenin işlerini yaparak süreci çok yakından öğrenmiş. Bunlar Düzce'nin değeri, birbirinden kıymetli hepsi. Diğerleri işte bu işin bir tarafında değiller. Yaşamamış, tatbik etmemişler. İyi bir algı yapabilirler ona ben bir şey diyemem.
Bir gerçek var. Gerek Faruk Özlü’nün bulunduğu dönemde gerek Mehmet Keleş’in bulunduğu dönemde Düzce’ye çok büyük katkıları var. 2004 yılında belediye başkanı olan Mehmet Keleş döneminde depremden çıkmış Düzce'yi bugüne inşa etmiş. Devlet adabından, millet idrakinde gelen ve milletvekilliği, bakanlık yapmış bir Faruk Özlü var. Düzce'de yapılmayanı yaptı. Şimdiki gençler belki bilmezler ama bir İnönü Parkımız vardı bizim dillere destan. Türkiye'nin gündemine geldi ve şu anda buralar Millet Bahçesi. Her yere birileri çökmüştü, kimse cesaret edemiyordu. Bugün Düzce'nin Millet Bahçesi’nde eşinizle, evladınızla özgürce dolaşabiliyorsanız, bu eser Faruk Özlü’nündür. Yeşil Düzce diye bir sloganımız vardı. Düzce kereste merkeziydi. Ama yanlış siyasetler, sahiplenmelerle mobilyadaki ağırlık İnegöl'e gitti. Bugün 300 dönüm yer alındı. Mobilya ile ilgili bir kent kurulacak.
Bize diyorlar ki ‘Özlü TV misiniz siz?’ ‘Yanlısınız!’ Ben Düzce'den yana tarafım. Düzce'nin geleceği noktasında her noktaya temas ediliyorsa, ben buradan tarafım arkadaş. Mesela Akçakoca'da Vilayetler Evi vardı. Düzce Belediyesi'nin ne işi vardı orada. Çünkü bir dert var, deniz, doğa, turizm. Sadece denizle turizm olmuyor ve Düzce Belediyesi orayı aldı ve hazırlık var. Güzel bir hazırlık var. Bizim devlet adamlarımızı, misafirlerimizi orada ağırlayarak Düzce Belediyesi ve bölgemizin tanıtımına katkı sağlayacağız. Duyuyorum ki tepki varmış. Neye tepki var? Ekonomik kriz var, sıkıntı var. Emeklilerin tepkisi var ya o bir yıl önceydi, tepkiyi koyduk ortaya. Düzce'de vereceğimiz oyla hükümet mi değişecek? Emekli maaşları mı artacak? Böyle akıl tutulması, cahil bir algı var. Düzceli koşmaz, Düzceli aklıselimdir. Hz. Ali'nin sözü var. ‘Bir memlekette namuslular namussuzlar kadar cesur olmazsa memleket iflah olmaz.’ 3-5 insan bir algı oluşturuyor. Ben şuna inanıyorum. Erdoğan Bıyık’ın dediği gibi Düzce halkı bu 4 değer üzerinde bir değerlendirme yapmalı. Faruk Özlü, Mehmet Keleş, Yılmaz Eser veya Murat Caymaz. Diğerleri müsvedde bile sayılmaz bu kompozisyonun içinde. Tepki mi vereceksin, Mehmet Keleş İYİ Parti’den, Yılmaz Eser Milliyetçi Hareket Partisi'nden, Murat Caymaz DEVA Partisi’nden. Tepkiden dolayı kazanırlarsa kazansınlar. Dördü de bir değer Düzce için.
Bana göre; şu anda Faruk Özlü'nün başlattığı projeler, Düzce'nin 10- 20 yıl sonrası geleceğine yön veren projeler. Vizyonuyla, misyonuyla, devlet aklıyla haksız bir şekilde, seviyesiz bir şekilde hallere maruz kalıyorsa herkes kendisi düşünsün. Biz basın olarak her zaman buradayız, bunlar gelir-gider. Biz her zaman bir şekilde iletişim kurmak durumundayız. Vatandaş 5 senede bir oy verecek etkiymiş, tepkiymiş, kızgınlıkmış onu da siz bilirsiniz. Bizim için fark etmez. Ama Düzce için çok şey fark eder. Kız verilirken ya bu adam ne iş yaparmış kimlerden, dayısı kim, halası kim diye bakarlar. Toplumunu tanımadığımız insanlara niye itibar ediyoruz? Düzce gelişmekte olan bir şehir. Yani kızına sahip çıkamazsan ya davulcuya gider ya zurnacıya ya popçuya gider. Ben şuna inanıyorum sesi çok çıkanlar, algıyı yönetenler sadece onlar. Düzce insanı aklıselim hareket edecektir ona da inanıyorum.