Üç ayın son günlerinde Ramazan-ı Şerif'i karşılayacağız. Mübarek günler, bugünler. Geçen akşam Uzun Mustafa Mahallesi'nde seçim çalışmalarını takip etmek üzere çadıra gittim. Belediye başkan adayı Sayın Faruk Özlü bir konuşma yaptılar. İşte kendilerini anlattılar vatandaşa. "Biz memlekete faydalı oluruz" dediler. Bu her akşam konuşulan çadırlarda anlatılan, ne yaptık, ne yapacağız projelerden bir tanesi. Aslında her yerde 3 aşağı 5 yukarı aynı şey konuşuluyor, fakat sıra dışı bir şey vardı orada.

1994 yılında İhlas Haber Ajansı'nda, Damla Gazetesi'nde ve Düzce MTV'de görev yaptığım dönemlerde, Ruhi Kurnaz Refah Partisi'nden belediye başkan adayı olmuştu. İki konudan bahsetti. İlki Düzce depremi yaşamış ve memleket yıkılmış. Düzce'nin bir imar planlaması yapılması lazım. Ve bunun da bir e-kadastro çalışması boyutunda hava görüntülenmesi lazım, fotoğrafının çekilmesi lazım, bunun olması lazım. Ruhi Kurnaz dedi ki, "2,5 sene, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünden o işin başındaki komutandan randevu alıp bu izni alamadım," dedi. Gözleri yaşardı. Ruhi Kurnaz hakikaten, bu memleketin evladı, bir değeri ve bu memlekete hizmet etmiş bir insan. Şu örneği de verdi: "Bir sel oluyor Düzce'de, ben 2 buçuk sene bir izni alamadım, bırak imarı tımarı şunu bunu, bir sel alıyor, buraya bakanlar geliyor," dedi. Bütün devlet buraya geliyor ve şunu söyledi özet olarak: "Ankara'dan bakan gelmiş Düzce'ye, Belediye Başkanı olacak, bu Düzce'nin şerefidir," dedi. Böyle biraz daha duygu dolu ve gecenin finaliydi konuşması.

Daha sonra AK Parti İl Başkanı Hasan Şengüloğlu çıktı konuşmaya ama konuşmak için konuştu.

O kadar konuşmanın üzerine, o kadar fuzuli ne kadar konuşulur onu bilmiyorum. Ama konuşmak için konuştu.

İşin özünde şu var, Ruhi Kurnaz bir derdi anlattı, bir ıstırabı anlattı, bir tecrübeyi paylaştı. Şimdi bugün Düzce'de sahaya iniyoruz, soruyoruz, ediyoruz, eğiliyoruz. Diyoruz ki, kim aday olmalı? Birisi diyor ki,

‘ben diyor Davut Güloğlu’na oy vereceğim’ adam burada oy kullanamıyor. Seçmen kütüğü burada değil ve sandık görevlisi olarak orada oy kullanabilecek bir formülle formalize edilmeye çalışılıyor. Adam buradaki yerel medyayı adam yerine koymuyor. Şimdi yanlış hesaptan doğru sonuç çıkar mı, çıkmaz hasbel kader. Sanatçılığına hiçbir şey demiyorum, insanlara sarılıyor, öpüyor ya, o da sanatçılığı ve insanlığından gelen bir şey. Ama Davut Güloğlu'nun bu kadar gündeme gelmesinin mantığını anlamak için ya biz çok cahiliz bu kadar gündeme niye geliyor bilmiyorum. Oy kullanamadığı bir yerde belediye başkan adayı daha başka bir şey anlatmaya gerek var mı, yok. Kimi kime tercih ediyoruz, ya. Kimi kimle kıyaslıyoruz? Bu memlekette 3 tane güzel değer var. Bu memleketin değerleri var. Ben Mehmet Keleş'le kıyas olsa anlarım. Efendim Yılmaz Bey var, MHP'nin adayı Yılmaz Eser Bunun Milliyetçi Hareket Partisi'nin belediye başkanıyla mukayese edilse anlarım. Bu insan buralarda, e görev yapmış. Düzce'nin çocuğu ve DEVA Partisi’nde Murat Caymaz , belediye başkan yardımcılığı yapmış, dokusunu biliyor, kokusunu biliyor, tozunu biliyor, dumanını biliyor, derdini biliyor, kederini biliyorlar. Ama siz yani altınla teneke birbiriyle, ikisi de maden, ama nasıl mukayese edilebilir?

Ruhi Kurnaz’ın konuşmasından ben etkilendim. Aslında bunu böyle tek vermemiz lazım, ama de bunu verelim, o insanlar Ruhi Kurnaz’ı dinlemesi lazım. Ankara bürokrasisinde bakın devlette fazla bir para yok, bütçe kısıtlı. Niye varsa da deprem bölgesine gidecek, maliyeti 2024'te ödenecek, bunun bedeli bu net. Yatırımlar ciddi boyutta kısılacak.

Bir misal var, çok enteresandır, ben ataların miraslarını anlatmadan büyük bir keyif alıyorum insanlar da keyif alıyor. Siyaset ve yönetim iradesi kısaca buna riyaset makamı Aslında derdin ateşten gömlek, derdin nirvanasıdır. Allah rahmetiyle muamele eylesin. Bizim Akçakocalı bir hemşehrimiz vardı, Osman Taşkın. Orman Bakanlığı müsteşarıydı, zaman zaman yanına gittiğimizde bir telefon çalardı. Şu telefon, bir kere devlet işi için çalmadı derdi. Memleketini, milletini seven bir adamdı. İşte Ankara bürokrasisinde, devlet için mi, özel için mi çalan telefonları iyi bilmek lazım. Burada biraz pişmek lazım, bürokrasi, yerel ve genel dinamikler. Diğer türlü, yani Nasrettin Hoca'nın hesabı, "Sana demiş tüccar derler, hanımı derler bana tüccar derler, geçinir gideriz."

Güzel bir şey daha oldu Düzce'de. Düzce Atlı Spor Kulübü ve Düzce'nin eşrafı, yani hepsi bir Eşraf da Düzcespor eski başkanı, Sayın Gökhan Kapoğlu, bizim de şirketlerinin yönetim kurulu başkanı, Ömer Faruk Türkseven, yine Düzce'de, siyaset sahnesinde, Düzce'nin abisi diye bilinen Ömer Küçük başkanlığında bir heyet oluşturuldu. Faruk Özlü ‘nün organize ettiği ve bu Atlı Spor Kulübü Düzce'ye çok şey katacak. Bir takım projeler var, güzel projeler var, bunlara sahip çıkmak lazım.

Düzce Milletvekili Yaşar Yakış vardı ‘bana projeyle gelen yok, herkes bireysel ihtiyaçlar için, bireysel talepler için geliyor’ diyordu. Şöyle bir şey var, ben açık ve net konuşuyorum. Ben bireysel olarak, kişisel olarak, şahsıma münhasır değil ama genel anlamda baktığımız zaman, Faruk Özlü ile fazla temas kurulamıyor, doğru ama toplumsal ve genel anlamdaki projeler noktasında, örnek vereyim size, Düzce'nin bir tır parkı yok. Caddeler tırlarla dolu, yani geçemiyorsun, adam yükünü yükledi, aracının da sabah yola gidecek, aracını güvenli bir yere çekeceği bir tır parkı yoktu.

Mobilyanın merkezi Düzce ve İnegöl’dü ama İnegöl Mobilya noktasında Düzce’yi geçerek elimizden aldı bunu. Kerestenin merkeziydik ama elimizden gitti. Şu anda bir mobilya merkezi kuruluyor, 300 dönüm arazi alındı, bunları görmeyeceksiniz, bunları duymayacaksınız, belki bir işe girişimiz de, bir talebimiz de Faruk Özlü'den istediğimiz cevabı alamayabiliriz, gayet doğal bu durum. Hani kızıyoruz, biz tepki oyları falan partiye gidecekmiş. Tepkin niye? Senin çoluk çocuğunun geleceğinin bu memleketteki inşası için böyle bir çalışma var. Ben burada Faruk Özlü'nün şahsında demiyorum, mutlaka bir değerlendirsin insanlar.

İnsanın Düzce'yi tanımayan ve bilmeyen, oy bile kullanma hali olmayan bir belediye başkanına, sırf "yok Mehmet Keleş'e kızdım, yok Faruk Özlü’ye kızdım, yok ona kızdım" diye oy vermek veya onu gündeme taşımak veya ona itibar etmek bence bir akıl tutulmasıdır.

Murat Aydın Düzce Belediyesi Başkan vekiliydi, 20 gün Başkan vekilliği yaptı Düzce Belediyesi'nde meclis üyeliği beklenirken, Azize Mahallesinde de kabul gören bir arkadaş, bir siyasetçi Murat Aydın orada da bu dönem girmedi bir şekilde öyle bir tasarruf sağlandı.

Aziziyeliler de bizden bir temsilci yok, böyle olmaz diye böyle seslerini yükseltirken Sayın Faruk Özlü Murat Aydın'ı Düzce belediye başkan danışmanı olarak atadı.

Düzce'deki meseleleri, yereldeki sıkıntıları, tespit etsin çözüm üretsin diye danışman olarak atadı, Hayırlı olsun.

Bunu niye örnek verdim, Murat Aydın'ın bir bayan kuaförü olduğunu biliyorum. Vizyonu fazladır eksiktir, doğrudur veya yanlıştır bunları tartışmıyorum. Murat Aydın'ın doğrusu vardır, hatası vardır cahilliği vardır veya yönetimde bilgisi vardır onu bilmiyorum.

Şu tespitimi kamuoyu önünde yapıyorum Murat Aydın'ın hatası cehaleti yanlışı, Davut Güloğlu gibi Düzce'yi bilmeyen, sadece şov yapan kişinin doğrusundan, ferasetinden, aklından ve tecrübesinden bana göre çok öndedir. Eğer tercih yapılacaksa Düzce'de bir tercih yapılacaksa bir tepki verilecekse veya bir taltif edilecekse, Davut Güloğlu’na "hoş geldin" diyecek kadar bir ilgi, ama Düzce'nin dört tane evladı var. Düzce bu dört tane evladının içinden, değerine değer verip seçsin.

MAKALENİN VİDEOSUNU İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN