8 bin 500 öğrenciyi Düzce Belediyesi Ulaştırma Müdürlüğü  organize etti. Cumhuriyetin 100. yılını kutlamak adına büyük bir organizasyon gerçekleştirildi, ancak burada amaçla araç birbirine uymadı. 30'a yakın genç yaralandı, kavga oldu, öğrenciler saygısızlık yaptı. Yasemin Çağır isimli Milli Eğitim Şube Müdürü öğrenci velilerine bir mesaj attı, öğretmenlere bir bilgilendirme yaptı, kamuoyuna yansıdı bu. 'Bu bir provaydı, beceremedik, yapamadık, öğrenciler saygısız davrandı, bir daha böyle bir şey yaptırmayacağım.' diyor ve belediyeye topu atıyor.

 Belediye veya buradaki Kültür Müdürlüğü güzel bir şey düşünmüş 8 bin 500 öğrenciyi oraya getirmiş, sen onu daha önce planlayamamışsın Milli Eğitim İl Müdürü, Şube Müdürü her kimse. Öğrenciler birbirleriyle kavga etmiş, 'suçlusu Kültür Müdürlüğü.' Kültür Müdürlüğü bir proje düşünmüş, bunu uygulayacak olan kimdir? Oradaki sahadaki öğretmen camiasıdır, Milli Eğitim’dir. Belediye öğrenciyi sadece oraya getirir. Beceremediğin bir işi, başaramadığın bir işi, öğrencine sahip çıkamadığın bir işi belediyeye fatura ediyorsun.  Yani Yasemin Hoca; biz senin gibi bürokratları biliyoruz. Bir de akabinde bir algı oluşturuyorsun, bunu öğretmenlere veya ilgili noktalara mesaj olarak atıyorsun ve attığın mesajda da ‘attığın taştan ürküttüğün kurbağa hesabı.’ O kadar fevri, o kadar bürokrat diline yakışmayacak, o kadar camianın usul ve adabına uygun olmayacak bir tasarrufta. 'Ben böyle bir şey bir daha yaptırmayacağım.' Sen kimsin? Senin bir adın var. O makamda bir otur derler adama, bir de kalk git derler. Yani iyi niyetle başlanmış bir organizasyonda, bu şekilde tavır almak, bu şekilde ifade kullanmak, bir Milli Eğitim Şube Müdürü'ne, hanımefendi olarak sizin kişiliğinize yakışmadı. Sizin işiniz çözüm üretmek, sahaya sahip çıkmak.  8 bin 500 öğrenciyi getirdiğiniz zaman, öğretmenleri organize edememiş, organizasyonu yapamamışsınız,  sağa ve sola fatura kesiyorsunuz.  Sizin mesleğiniz, işiniz ne? Devlet size o makamları niye verdi? Niye size bir yetki verdi? Milli Eğitim'deki öğrencilerin hali bu…

Eğer siz Yasemin hocam; buradaki camiada, bu çocuklara saygısızlık yapılmayacağını, o milli ruhu, o 100. Yıl coşkusunu aşılayan sizin orada yaptığınız işte kimseye fatura kesmeyin.  Bu fatura sizde, kaldı ki bir enformasyon yapıyorsunuz Milli Eğitim Camiası adına, Düzce Valiliği adına veya bu bulunduğunuz kurum adına açıklama yapıyorsunuz, bu açıklamanın veya bu bilgilendirmenin basına düşeceğini bilmiyor muydunuz? Burada ’bilmiyorum’ diye bir kaide yok, bilmiyorsanız öğrendiniz. 'Ben bunu şu amaçla yaptım' amacınız hasıl olmadı. Şube Müdürüm; sizin böyle bir hakkınız da yok, haddiniz de yok. 'Belediye organize etmişti' Belediye sadece mantık olarak organize etmiş, tatbik sendeydi beceremediysen, orada niye oturuyorsun kalk git oradan.

Birçok enformasyon yapılıyor Bu ülkede,  'Araplar bizi arkadan vurdu’ deniliyor. Kiminle vurdu, İngilizle vurdu bizi arkadan. İngiliz'in şu Arap düşmanlığı kadar, şu ülkede İngiliz düşmanlığı ve Arap düşmanlığı, bu kitapta, bu hayatta hiçbir zaman olmadı. Gazze'de insanlık dramı var. Yahudi Siyonist kendini insan zanneden, yeryüzündeki bütün insanları hayvan gibi gören, bir sapık düşüncenin mahsulü olan bir katliam yaşanıyor.

Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın diplomatik dilde en ağırını konuştu ve cumartesi günü de yarın da binlerce milyonlarca insanın katılacağı devlet başkanının katılacağı bir miting var İstanbul'da.  Burada Milliyetçi Hareket Partisi İl Başkanlığı otobüsler kaldırıyor. AK Parti il teşkilatı da buna dahil oluyordur. Bunun partiyle alakası yok bu insanlıkla, vicdanla, imanla, milletle, ümmetle değerlendirilecek bir konu, ama gelelim bunlarla nasıl mücadele edilecek?

Devlet Demir Yolları Yahudi şirketlerinin, Starbucks denilen bir kahve firmasının Devlet Demir yollarındaki servisini kaldırdı. Bakınız kum olmak ve karınca olmak meselesi gibi bir mesele bu. İnternette dolaylı ve direkt bu firmaların isimleri var Coca Cola'dan McDonald's'a kadar. Birisi Gazze'de insanlığı katledenlere gıda dağıtıyor, birisi yiyeceğini dağıtıyor, birisi finanse ediyor.  Gazze yanıyor, burada insanlık kaybediyor, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin söylediğini dinlemiyor Yahudi.  Bir tane de Jandarması var; Amerikan, İngiliz, Alman, geldiler oraya, gemilerini çektiler ve Avrupa'da Ukrayna'da bir insan öldüğü zaman, ayağa Kalkan Avrupalı Haçlı zihniyeti binlerce yavru ölürken, insan ölürken, insanlık ölürken, ses çıkarmıyor bunların hiçbir zaman insan hakkı ve medeniyeti diye bir kaide olmaz. Bunların menfaati olur, onun için ben isimlerle mantıklarla değil imanı olan herkes Gazze'deki yanan cana, akan kana ve yüreğindeki imana güvenen herkes Yahudi mallarını boykot a davet ediyorum. Önce ben buradan seslenmek istiyorum; Dursun Ay Düzce eski Belediye Başkanı ve bir cemaatin mensubu,  Sayın Fahri Çakır, aynı şekilde milletvekilliği yaptı, ama bunların yönettiği bir iş merkezi var. Bu iş merkezinde şu anda Yahudi’nin İsrail'in ve bu Siyonist zihniyetin finansörlüğünü yapan, bir kahve içecek firmasını getirmek için çırpınıyorlar. ‘Gazze yanarken, insanlık ölürken, senin firmanı istemiyoruz. Senden kazanç istemiyoruz' deyin. Bu milletin iradesi ve idaresiyle, himmetiyle, minnetiyle elde ettiğiniz değerleri, bu milletin doğruları için kullanın. Ve işin sonunda şu var; bakınız bugün bizim Gazze'ye Mehmetçiği gönderelim diyenler, o gün de gelecek, ama o gün bugün değil. Herkes bir şey söylüyor, ancak oraya Mehmetçiği göndermekten ziyade bu Yahudi'nin, bu mallarını netice itibarıyla boykot edersek muzaffer oluruz.

Ey gençler; en çok siz buralardan faydalanıyorsunuz.  Büyükler; eğer bunların ciroları düşerse, ticaretleri düşerse, Gazze'deki kanı, atılan bombayı burada durdurabilirsiniz.

Bu memlekette Arap düşmanlığı kadar, İngiliz düşmanlığını işlemezseniz, işte bu gençler Cumhuriyet'in 100. Yılı şuurunda birbirlerini taciz de ederler, döverler de söverler de. Bizim asaletimiz, bizim kanımızdaki DNA moleküllerimiz, bizim tarihten gelen sorumluluğumuz Gazze'deki kanın durması için, insanlığın kıyımı için McDonalds,  Burger King, Starbucks gibi birçok Yahudi firmasının önüne geçmektir, Burada Dursun Ay ve Fahri Çakır'a sesleniyorum; durdurun bu dükkanı. Dünyada bunların sefası varsa, ahirette de vebali ve cefası var.

MAKALENİN VİDEOSU İÇİN TIKLAYIN