Bugün her zaman olduğu gibi yine meseleleri yorumlayacağız fakat okuyucularımızdan ve dinleyicilerimizden bize eleştiriler geliyor, “ne biçim haber yapıyorsunuz? Kahvehane ağzıyla konuşuyorsunuz. Böyle haber mi olur?” Haber değil ki zaten, bu yorum. Bir meseleyi yorumlamak tazında bir değerlendirme bu. Tabi insanların bizi eleştirme hakları var. Özellikle de Öncü İnternet Sitesi’nde bize yapılan, hakaret olmayan ve RTÜK kurallarına aykırı olmayan her türlü eleştiriyi de yorumlar kısmına ben bakıyorum ve onaylıyorum. Biz kendimizle barışığız. Bilerek, isteyerek kimseyi üzmek, rencide etmek hesabında değiliz. Üzüm yemek istiyoruz, bağcıyı dövmek gibi bir derdimiz yok.

Düzce Valisi Sayın Cevdet Atay, hakikaten doğrusal ve bir o kadarda duygusal bir adım attı. Deprem bölgesinde, felaket bölgesinde kullanılmak üzere bu bölgede konteyner yapım imalathane noktasında harekete geçti. Yarı özel, yarı devlet mantığıyla bütün mücadelesiyle birlikte harekete geçti. Güzelde neticeler alınıyor. Buraya birkaç iş adamı iştirak oldular ve şu an itibariyle konteynerler üretilmeye başlandı. Bu safhada Sayın Valiyi, burada emeği olanları ve emeği olacakları tebrik etmek lazım, takdir etmek lazım, teşekkür etmek lazım, duayla anmak lazım. Çünkü hakikaten o bölgede kombinin ayarı 40’ta mı olsun, 50’de mi olsun, 35’de mi yatalım, çorbayı biraz sıcak mı içelim, eti mangalda mı yapalım derdi şu anda o bölgede yok. Barınma, yeme ve içme sıkıntıları şu anda hat safhada. O insanların daha nezih şartlarda yaşaması için Düzce Valisi Sayın Cevdet Atay’ın, bu yolda emek veren tüm iş dünyasının ve iş adamlarının Allah hayırlarını, niyetlerini kabul etsin, muvaffak etsin.

Bir şeyi de atlamamak lazım. Düzce bir deprem yaşadı. Bu depremde bir AFAD raporu açıklandı ve inanın Düzce İl Özel İdaresi başında Genel Sekter Mehmet Hayri Şen var. Hakikaten insan üstü bir çabayla AFAD’ın ve belediyenin yaptıklarını ve yapacaklarını telaffuz bile edilemeyecek standartta, Düzce’de müthiş bir organizasyon yaptı. İnsanların mağdur edilmemesi adına elinden ne geliyorsa yaptı. İki bürokratımız, Sayın Vali’de bir bürokrattır, sayın genel sekreterde bir bürokrattır, hakikaten tebrik etmek lazım. Devletin o şefkatli, kucaklayıcı, merhametli ve adaletli eli noktasında, bu elin vatandaşa dokunması noktasında bir sürece imza attılar. Bunlar çok güzel şeyler.

Bu yaşam konteynerlerinin yapılması çalışmasında da bu iki güzel insan çok ciddi mücadele veriyor. Mesaisinden, hayatından ödünler vererek gece gündüz mücadele veriliyor ve oradaki yaralar sarılmaya çalışılıyor. Bu konuda maddi, manevi, içtimai mesailerinin haddi yok, hududu yok. Gerçekten tebrik etmek lazım ve bu organizasyona, bu çalışmaya destek olmak lazım. Yok AHBAP’mış, yok Kızılay’mış, yok şuymuş, yok buymuş bunlar sulandırılmamalı. Afet ve deprem üzerinden yapılacak olan siyasetin bu memlekete bir faydası yok. Kurumlar yıpratılmadan, rencide edilmeden, adım adım, kademe kademe varsa bir eksik, mutlaka bir eksik vardır. Kervan yolda düzülür. Eksik vardır ama bu samimiyetler, bu iyi niyetler mutlak ve mutlak  toplumda anılmalı, bilinmeli, kabul görülmeli ve taktir edilmeli ki bundan sonra mücadele edecek olan bürokratlar buna göre bir yol haritası çizsinler.

AK Parti Merkez İlçe Başkanı atandı. Hayırlı olsun. Yine AK Parti İl Yönetim Kurulu atandı, liste onaylandı Hasan Şengüloğlu’nun başkanlığında. Herkesin dilediği gibi ben de hayırlı olsun diyorum ve bu yönetim, bu başkanlık kesinleşen 14 Mayıs’ta seçimi hazırlayacak. Şimdi listeyi tahlil ettiler, yönetimlere baktılar, isimlere bakan oldu, bakmayan oldu ama bir kadın eli değdiği belli listeye. Bir abla el değdiği belli. Abiler ne yaptılar bilmiyorum. Aydın bir el değdiği de belli. Aşırılıp, pişirilip, iyi düşünülüp ortaya konulmuş. Yalnız burada bir enstantane var: Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan parti teşkilatlarını kapatsa, teşkilatlardan partiyi tamamen kapatsa Türkiye’de aldığı oydan daha fazla oy alır. Bir algı var, “Cumhurbaşkanlığı’nda Tayyip Erdoğan’a oy vereceğiz, milletvekilliğinde listeye bakacağız” diye bir algı oturmuş. Bu Türkiye’nin her tarafına oturmuş. Bu iktidarındır, muhalefetindir ama bir algı oturmuş. Bu teşkilatlara ve Düzce’de ki siyaset yapan teşkilatlara şunu söylüyorum, bizim dediğimizi itibara alırlar almazlar bilmiyorum ama şunu söylüyorum ki ben söylemiyorum aslında vatandaş söylüyor ben de dillendiriyorum. Benim Natura Damus gibi bir öngörüm yok veya Muhyiddin Arabi gibi geleceği göremiyorum, böyle bir derdimde yok ama hadise şundan ibaret: Bundan 10 yıl önce, 5 yıl önce Sayın Cumhurbaşkanımızın ismi her şeye yetiyordu. Listeye girenler o isimle seçiliyordu. Gelinen noktada o listeye girecek olanlar, milletvekili adayı olacak olanlar şunu iyi bilmeli: Evinde, köyünde, mahallesinde, ticaretinde, toplumunda sevilen, sayılan, dürüst Ömerler, Ömer olmayan oraya talip olmasın. Eğer davaysa, eğer Cumhurbaşkanı’na sevgi ise, eğer devlet ebedi müddetse, eğer gelecek yüzyılın Türkiye’si ise herkes haddini bilsin. Ömerler sahaya insin. Haddini bilmeyerek, “biz olacağız, ben olacağım, güç bende” diyerek oyun kurulursa neticelere hiç kimse, şu anda Natura Damus olmaya gerek yok, Muhyiddin Arabi olmaya gerek yok neticeler çok alenin meydanda. Düzce’de bir hezimet oluşabilir. Onun için bizim meselemiz Düzce, bizim meselemiz devleti ebedi müddet. Düzce’yi ve devleti ebedi müddet duygusuna hizmet edenlere selam olsun.

PROGRAMIN TAMAMINI BURADAN İZLEYEBİLİRSİNİZ...