Şimdi meşru olan resmi olmaz, resmi olan meşru olmaz diye bir anlayış var bizde. Bir iş yaparsınız, bir mevzuat yaparsınız efendime söyleyeyim hale yola koyarsınız meşrudur ama etik değildir resmidir ama meşru değildir. Bunlar tartışılacak şeyler ama ben size edilen, eğlenen, resmi olan, meşru olan ama vicdani insani ve imani noktada gönülleri sızlatan bir olaydan bahsetmek istiyorum.
Sene 1994. Allah rahmet eylesin bir gazimiz var. O gün Şırnak'ta mayın patlamasından dolayı bir ayağını kaybediyor. Gazi Mehmet Tombak'tan bahsediyorum. Evet şimdi bu gazimiz geliyor, kaza kaderde yaşanması gerekenler yaşanır ya. Gazilik maaşı üzerinden 2003 yılında evleniyor. Bu gazimiz Koçyazı Mahallesi'nde ikamet ediyor, evinde tek erkek evladı. 2003'te evleniyorlar, iki tane evladı oluyor ve 2013 yılında gerek yaşadığı olaylar gerek halden dolayı kalp krizinden vefat ediyor. Allah rahmetiyle muamele eylesin. Buraya kadar her şey tamam.
Bu gazimizin Koçyazı Mahallesi'nde bir yeri var böyle şöyle de şekilde gördüğünüz gibi bir imar durumu değerlendirilmiş burada. Şimdi bu gazimizin evlatları tabii babasının malına mülküne mirasçı, 3 tane de kız kardeşi var. Bunlar oradaki yetimlerin malını şu anda müdafaa ediyorlar veya haklarını ihale edecekler ancak İsmail Bayram, Mehmet Keleş döneminden bugüne gelen bir sıkıntıları var. İmarda 18 uygulamasından dolayı. Murat Caymaz Belediye Başkan Yardımcısı o dönem. Bir uygulama yapılıyor. Uygulama haritasını çizen eden elleyen o zamanki İmar Komisyonu üyesi şu anda Belediye Başkan Yardımcısı Hasan Günden bir yere geliyor bir yere geldikten sonra bunlar bu işi itiraz ediyorlar. Diyorlar ki; buradaki hadise şu; 18 uygulamasında işte yol açılıyor yer terki yapılıyor on bir madde bu belediyede imar düzenlemesi vatandaşın menfaatine. İşin özünde bu var. Bu vatandaş menfaatlenirken belediye de menfaat deniyor. Yer çeklerinden, yollardan oradan buradan belediye arazi kalıyor. İşin özü bu. Burada edilmiş, eylenmiş, planlanmış, programlanmış.
Gökhan Yeşilduman diye bir müteahhit bu yetim Gazi'nin evlatlarının hakkı olan yerde yapılan 18 uygulamasında bu gazinin evlatları bu yetimler kaybetmiş. Nasıl bir uygulama yapıldıysa ama müteahhit kazanmış ve oradakiler başkaları kazanmış bu gazimizin evlatları bu yetimler ve o aile kaybetmiş. Doğru mu yapılan şey? Mevzuata uydurduğun zaman doğru. Peki burada herkes kazanırken bu 18 uygulamasında bu yetimlerin hakkı nasıl gitmiş? Bu iş Düzce Valisi Sayın Cevdet Atay'a da sunulmuş. Tabiri caizse belediye başkanı da yardımcısı da buna dahil olmuşlar işte ama yaptığımız iş doğru. İşi yapan kim? Belediye Başkan Yardımcısı o zamanki Murat Caymaz bugünkü Hasan Gündem. Yapılan uygulama 18 mevzuatına uygun mu? Uygun ama bu hep benim bu yetimimin bu gazimin emeğinden alanından geçmiş diğerleri kazanmış bu işte. Bunlar nasıl kaybetmiş ve bu defalarca bu iş anlatılmasına rağmen mahkemede kaybolmuş kaybetmişler, idari mahkemede, danıştayda işte en son üst mahkemeye kadar gitmiş. Oradan da çok farklı bir soru çıkmaz. Çünkü yapılan mevzuat yapılan uygulama doğru ama bu uygulamadan birileri kazanıyor, gazi ve yetiminin asaleti, geçmişi veya geleceği kaybediyor.
Orası da öyle olmuş. Niye bunlar kazançlı? Kazanç bu 18'den bu yetimin bu gazinin hakkı müdafaa edilmemişte müteahhidin hakkı müdafaa edilmiş. O nasıl olacak? Ondan sonra da burada bu yerler alınmış satılmış belediye hakkı tarafına geçenler verilmiş. Osman Bayrak diye bir müteahhit buraları almış eylemiş düzenliyor bina yapıyor. İşin enteresanı ne biliyor musunuz? Yol açma, yol verme noktasında tasarruf uygulayan belediye yine bir yol açmış yine aynı alanda. Yolun bitiminde çıkmaz sokağa geliyor sağında bir bina solunda bir bina ortaya da yolu iptal edip bir bina daha vermişler. Allah allah.
Bu mevzuat, bu imar, bu uygulama birilerine bina kazandırmış, birilerine menfaat kazandırmış birilerine kazanç vermiş ve bu arada biliyorsunuz 0,69'dan bir kredi var. Müteahhitler, insanlar işte buna çok ehemmiyet veriyor. Cumhuriyet tarihindeki en büyük imkânı. Buraya da müteahhitler yaklaşmıyorlar bu kredili ev vermeye. Niye? İki milyona satıyorlar ya evi veya bir buçuk milyona satıyorlar ya bunu üç yüz bin, dört yüz bin, beş yüz bin gösteriyorlar maliyede. Bunun da arka planında KDV alınması, verilmesi gibi bir hesaplar var tabi. Ama bu kredide fatura ne ise kredi ona göre çıkıyor. Bunun için müteahhitler bu işe pek yanaşmıyorlar. Ben buradan boyundan büyük iş yapan, kapasitesini çok çok geçen müteahhitleri ben bilemem ticaretlerini ama buradan insanları bu ve buna benzer ev alımında uyandırmak istiyorum bilgilendirmek istiyorum. Kimsenin ekmeğiyle, aşıyla işimiz yok fakat aldığımız duyumlara göre yaptığımız bilgilendirme ve duyumlara göre konkordato ilan edecek müteahhitler var dikkat edin. Binayı görmeden, şekli görmeden anahtarı açmadan kredilendirme ve paraya girmenin anlamı var mı yok mu bilmem ama yandım Allah türküsünü söylemekten ve imtina ediyorsanız buna da dikkat edin. Sonuç; buraya bir müteahhit hatırlatması yapalım dedik.
Bu yetimleri kime emanet ettik? Bu gazin hakkı bu gazinin evlatlarının hakkını kim müdafaa edecek? Biz müdafaa etmek durumunda kaldık, anlatmak durumunda kaldık. Bunu niye konuşuyorsun arkadaşım sen bize zarar veriyorsun. Zarar vermeyelim, vicdanımızda, imanımızda ve insani durumlarımızda rahat rahat uyuyalım öyle mi? Ve ne olmuş? Bu yetimlerin bir halaları var. O da bir yerde çalışıyor bunu anlatmak için bütün kapılara gitmiş. Bu kapılarda edenler, eyleyenler bunu hiç dinlememişler ve hepsinden önemlisi bu yetimlerimizin gazinin yetimlerinin bir babaannesi var burada. Bu babaannenin ismi Hanife Tombak.
Bu dertlerden dolayı, bu çaresizlikten dolayı oradaki yaşadığı mücadeleden dolayı felç hastası olmuş. Değdi mi? O kararı verenler de o karardan imkân sağlayanlar da menfaat sağlayanlar da yetimin gözyaşından babaannenin çaresizlikten hasta olmasına değdi diyorsanız sefanız olsun. Kazanın ama değmedi diyorsanız da şu vicdanınıza ve imanınıza bir sorun ona göre de insanlara bir değerlendirme yapın. Bununla ilgili konuşulacak çok şey var ama işin önünde yetim hakkı var yetim hakkı. Birisi felç olacak birisi uygulamalardan dolayı canına kıyacak bunu kamuoyu duyacak, bilecek, dinleyecek bunlara da bir gazeteci veya gazeteci yazdığı zaman sen bizim misyonumuza işimize zarar veriyorsun. Sen vermiyorsun. Siz edin, eyleyin, derleyin toparlayın, sunun yani paydaşlarına imkanlar sağlayın bunlar söylendiği zaman zarar, bunlar yapılırken doğru, kar. Hayırlı işler ne diyelim.
Bugün öğleden sonra Ticaret Sanayi Odası şirketiyle ilgili Cumhuriyet savcılığına bir dilekçe verildi. Tuncay Şahin ve şirket yöneticisi Bülent Sivrikaya ve diğer yönetici Bilal Türkan hakkında süreç yürüyor. Biz onun ne verildiğini sadece verildiğini duyduk, görmedik, duymadık, bilmedik ama benim dikkati çekmek istediğim bir şey var.
Tuncay Şahin bir ilan verdi dün. İlanda Düzce Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı sıfatıyla konsey üyeliği veya bir yerde bulunduğu statüleri devam ettirecek şekilde bir ilan verdi Regaip Kandili ilanı. Buraya Düzce Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı sıfatıyla katılmıştı. Şimdi yazın, yazıları disipline sevk ettiniz ya bu arkadaşı arkadaşlara niye usulsüz ve hesapsız iş var? İşin özü ne?
Doların, altının, değerin, paranın değerinin şu iki senede 3 sene içinde 2'ye 3'e katladığı yaşadığımız ekonomik bir sıkıntı var. 3 sene önce alacaksın 2 milyon TL parayı buradan parayı alacaksın 2 milyon TL’yi Ticaret Odasına şirketinden Ticaret odasının oradan buradan. 2 sene, 3 sene sonra 1 TL bedelsiz geri vereceksin. Bunu da almışız ama vermişiz diyeceksin. Şıracının şahidi bozacı hesabı Ümit arkadaşımız var. Ticaret Odası başkan yardımcısı. Bu da bunu savunacak ticaret odasında. Ya insanda sokağa çıkacak yüz kalmaz yapılan işleme yapılan enformasyona bak. Ve şu anda bir Ak Parti il yönetimi merkez ilçe yönetimi belirlenecek. Buraya da bu ayarları yapan, bu alışverişleri yapan insanların da girerse buraya burada olurlarsa da hiç şaşırmayın diyoruz.