Sosyal medyaya ile ulusal ve yerel kanallara bir video düştü. Videoda 2011 yılında CHP’den Akçakoca Belediye Başkanı olan Fikret Albayrak, menzil şeyhlerinden birini Akçakoca'daki otelin açılışına geldiğinde şehrül-emin vasıtasıyla karşıladı, muhabbet ettiler. Ben de bunu çekmiştim. “CHP'li başkan tarikatlarla” diyerek Menzil Cemaati üzerinden Fikret Albayrak’a karşı bir enformasyon başlattılar ki reklamını yaptılar.
Bir Menzil Cemaati, bir Süleyman Efendi Cemaati, İsmailağa Cemaati veya ipi dışarıda olan FETÖ cemaatinden bahsetmiyoruz tabii. İşin özüne baktığınızda birçok cemaatin içinde bir istihbarat parmağı var. İsrail'de İslam Üniversitesi var. İsrail'de İslam'ı anlatmıyorlar, değişik değişik frekanslar var. Yabancı servisler, cemaatleri boş bırakmazlar. Orada mutlaka bir el vardır. Tabii bizim devletimiz de boş bırakmaz. Cemaatin yapılanmasıyla siyonist, misyoner cemaatlerin yapılanması arasında çok da bir fark yok. Türkiye'de en çok Alman vakıfları var. Alman istihbaratı dünyada çok meşhur bir istihbarat kuruluşu. Bunların da eli-ayağı vardır, dünyadaki cemaatlerin içinde de Türkiye'nin cemaatlerinin içinde de.
Rahmetli Necip Hablemitoğlu'nun anlattığı gibi, rahmetli Mahir Kaynak’ın anlattığı gibi. Ben bunlardan dinledim. Netice itibariyle belki Lions Kulübü’nden bir adamın veya Rotary Kulübü, mason vakfının bir temsilcisi gelse Düzce’de bölgenin muhafazakâr belediye başkanları ‘Masondur’ deyip ret mi edecekler?
Lions, Rotary veya mason yapılarıyla Menzil Cemaati veya İsmailağa Cemaati’nin ne farkı var? Birisi Hristiyanlığa hizmet ediyor birisi Müslümanlar’a hizmet ediyor. Yani Fikret Albayrak orayı mason locası ziyaret etseydi şehrül-emin olarak itiraz mı edecektik de Menzil üzerinden siyaset yapılıyor? Bu etik bir yaklaşım da değil. Böyle insanlar seçim dönemlerinde buna benzer handikaplara düşüyor. Ben orada Menzil şeyhine şu soruyu sordum; bu CHP’li dedim. Dedi ki ‘Partiler araçtır, Allah'a inanıyor mu peygambere inanıyor mu amaç o’dur.’ demişti. Güzel bir cevap vermişti. Bir CHP’linin bir cemaatle ve dini bütün insanla bir araya gelmesi hoşgörüsü ne kadar güzel. Muhafazakar ve mütedeyyin kesimin elinden İslam’ı çağdaş ve laik kesimin elinden de Mustafa Kemal'i alıp ikisini harmanlayıp ortaya bir doğru çıksa daha isabetli olacak. Çünkü istisnalar kaideyi bozmaz.
Muhafazakar ve dindar görünenler İslam'ı, laik olanlar, ‘Dünyayla entegre olalım’ diyenler Mustafa Kemal'i sömürüyor. İnsanlar kendilerine menfaat, mutluluk, huzur sağlıyor. Allah herkesin çarşısına pazar versin.
Öncü internet sayfasında, sosyal medya hesaplarında ankete başladık. Tabii çok sağlıklı bir netice vermez belki bu ama en azından bir fikir sahibi yapar. Hiç hesapta olmayan bir parti ön plana çıkıyorsa ‘Böyle anket mi olur?’ demeye gerek yok çünkü onun taraftarları inanmış, mücadele veriyor. 3 gün boyunca da Öncü’de anket devam edecek.
İlçelerde Milliyetçi Hareket Partisi rüzgarı var. İlçelerden şehir merkezine doğru geliyor. Milliyetçi Hareket Partisi aday belirlemedeki isabetiyle şansı Gümüşova’da var, Cumayeri’nde var, Çilimli’de var, Gölyaka'da var, Kaynaşlı’da var, Beyköy’de var, Boğaziçi'nde var. Düzce merkezde şu anda bir fluluk var. Seçimi yüzde 100 alır diyeceğimiz bir şey yok ama görünürde AK Parti'nin adayı Faruk Özlü seçimi kazanacak gibi görünüyor. O tablo var Düzce'de.
Akçakoca'da CHP'nin adayıyla MHP'nin adayı arasında bir rekabet olduğunu ve AK Parti'nin adayının biraz zor bir dönemeçte olduğunu görüyoruz. Yığılca’da tamamen iş değişti. Muzaffer Yiğit'in
Yeniden Refah’ın adayı olmasıyla beraber Milliyetçi Hareket Partisi'nin adayı Ramazan Baltacı AK Parti'nin adayı Selami Savaş arasında, Muzaffer Yiğit'in devreye girmesiyle beraber bir dengelenme olmaya başladı. Yığılca’da MHP sesi var ama bu hengamenin içinden CHP de çıkabilir. Siyasette belli olmaz tabii insanların ne karar vereceği.
Kaynaşlı’da Birol Şahin Yeniden Refah’tan girerken son dakikada AK Parti'den aday yapılmayan Erol Bayraktar, Büyük Birlik Partisi'nden aday oldu. Bu da bir denge tabii. 400-500 oy farkla seçim kazanılabilir. Düzce'nin merkezinde şu andaki görüntü tabii tam bilemiyoruz ama Faruk Özlü'nün bu atmosferde önde görünüyor. Diğerlerini de tam göremiyoruz fakat MHP Adayı Yılmaz Eser’in gönül insanı olması, siyaset bilmemesi, siyasi olmaması çok büyük teveccüh kazandırıyor.
Mehmet Keleş biliyorsunuz belediye başkanlığı yaptı. 25 seneden beri Düzce’nin siyasetinde var. Girdiği birçok seçimi kazandı. Bu seçim ne olur onu bilmiyoruz fakat birisi bir şey anlattı. Kendisi de tabii espriyle cevap verdi. Mehmet Keleş bir esnafa oy istemeye gidiyor. Adam diyor ki ‘Bana üç defa söz verdin. Yerine getirmedin, ben senin dediklerini dinlemiyorum.’ deyince Mehmet Keleş diyor ki ‘Sana dördüncü sözü veriyorum, ilk önce de sana verdiğim sözden başlayacağım.’ Siyaset işte böyle bir şey. Bunların içinde siyaseti en iyi yapan Mehmet Keleş demişken şimdi bu valiliğin karşısında bir bina var binaya Mehmet Keleş'in bir posterini koymuşlar. Bir gün sonra da aklı evveller strateji düşünmeden artık neye akılları eriyorsa Keleş’in afişini Faruk Özlü'nün afişiyle komple kapattırmak gibi bir cihete gidiyor. Daha sonra İYİ Parti’nin durumdan haberi oluyor, binanın sahipleri ile görüşülüyor. ‘Binamızda İYİ Parti'den de meclis üyeliğine aday olan biri var.’ denilerek duruma müdahale ediliyor ve tekrar Mehmet Keleş’in afişi asılıyor.
Rakibi öyle bir noktaya getiriyorsun ki bu Düzce'de mal oluyor. Ben bunların Faruk Özlü tarafından yapıldığını zannetmiyorum. Bir alt takım var, böyle zehir gibi aklı olan adamlar var. Superman gibi adamlar var. Tabii bunlar Faruk Özlü’ye yansıyor. Seçimde bu afiş ve pankart konusunda çok da gündem etmemiz lazım.
Bir belediye başkanı memleketine yaptıklarıyla değil de dokunduklarıyla kazanır. İnsanların gönlüne girmek gerekir. Menderes Türel vardı;. AK Parti Genel Başkan yardımcılığı da yaptı. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptı. Antalya'yı Antalya yaptı ama seçim kaybetti. Bira Festivali düzenleyen birine. Bu arada büyük çok büyük işler yapmıştı Antalya'da yani bina yapmak, hizmet etmek ayrı bir şey. Vatandaşın gönlüne dokunmak başka.
Boğaziçi Belediye Başkanı İbrahim Ercan güzel bir hizmet bahçesi yapmış. 700 metre yolu kalmış. 700 metre yolu 3 seneden beri yapamamış. Bu millet böyle seyri sefasında o millet bahçesinde kaç seneden beri yol yapılsın diye bekliyor. Millet bahçesine ne harcandı? Tabii az para da değildir o ciddi bir paradır. 23 milyondan aşağı değildir. Bugünkü şartlarda 700 metre yolu yapamayan bir belediye başkanı ne anlatacak insanlara?
İlhami Caboğlu Kabalak Köyü mahalleye girdi. Milliyetçi Hareket Partisi'nden de aday çıktı. ‘Kendi memleketinde Milliyetçi Hareket Partisi'nin adayıyla seçimi kazanamazsa 1 Nisan sabahı bıraksın, gitsin.’ diyor. Seçim döneminde insanlar umduklarıyla buldukları arasında çok büyük kavram kargaşası yaşıyor. Aklıyla, fikriyle, zikriyle yürümek için önce bir insanın bilgisi olacak. Ondan sonra fikri olacak.
Öncü Medya’da anketler başladı. ‘Cumhuriyet Halk Partisi'nin adayı yok’ diye bize tepki var. Cumhuriyet Halk Partisi'nden ben bir isim tanıyorum. O da milletvekilli Talih Özcan. Burada biz Cumhuriyet Halk Partisi il örgütünde kim var, kim yok telefonları bile bizde yok. Medya kuruluşu olarak ne gelir, ne arar, ne sorarlar. Aday mı göstermişler, siyaset mi yapıyorlar, biz bilmiyoruz bir anlatırlarsa olaya dahil ederiz.