YATIRIMLAR ZAMANINDA OLSAYDI BU AZAP SAATLERİNİ YAŞAMAZDIK
(24 Kasım) Dün akşamdan itibaren Düzce'de kar denilen hayatı yaşamaya başladık. Gece elektrikler kesildi. Kar yağdıktan sonra yaklaşık 13-14 saat bazı bölgelerde elektrikler gelmedi. Yaşam bitti, kombiler çalışmadı, soğuk. Evde hastası olan var, yaşlısı olan var. Hayat durdu Düzce'de, 50 küsur bin kişinin konutuna enerji gelmedi. Herkes kendine göre bu konuyu değerlendirdi. Dedi ki ‘SEDAŞ beceriksiz, 186'dan müzik dinletiyorlar, ulaşamıyoruz.’ SEDAŞ’ın il müdüründen sahada çalışanına kadar mücadelesinden eminim. Peki niye kesildi bu elektrikler? İşin püf noktası burada. Teknisyen olsun, il müdürü olsun; buralarla ilgili yapılması gerekenleri yani yıllık çalışma programını SEDAŞ'ın Genel Müdürlüğü’ne sunarlar. “Burada yenilenme olması lazım, tadilat olması lazım. Bu yatırımların yapılması lazım.” derler. SEDAŞ’ın dağıtımı özelleştirildi. Evet ama işin sonunda bu devlet mekanizmasının bir kontrolü var. Bu yabancı firmadan alındı, yerli firmaya geçti. Torunlar Holding’e geçti. Güzel hepsi tamam da bu niye oldu? Karda, kışta çalışan elemanları, teknisyenleri ne anlatırsanız anlatın. ‘280 elemanımız var, özverili çalışıyoruz.’ diye açıklama yapmışlar. Fakat şunu diyemiyorlar tabii. Biz buralarla ilgili gerekli çalışmaları yaptık, siyasiler başta olmak üzere üst seviyeye gönderdik. Fakat şu an bu yatırımlar olmadığı için elektrik kesintileri veya sıkıntıları ortaya çıktı. Bunu kimse söylemiyor. Bazı bölgelerde voltaj düşüklüğünden elektronik cihazlar bozuluyor. Bunlar neden olur? Ya trafodan ya enerjinin yeterli şekilde gitmemesi yani yatırım eksikliğindendir. Düzce büyüyor, Düzce gelişiyor, nüfus artıyor ama ona göre bir yapılanmayı siyasi iktidar ve muktedir sahipleri takip edecek. Yaklaşık 14-15 saat kesinti olan bölgeler var, hiç gelmeyen bölgeler var. Yığılca'da 24 saat elektrik yoktu. Bunun müsebbibi siyasilerdir, iktidardır, iktidarın milletvekilleridir. Bu yatırımları almak için gece-gündüz, 7/24 saat hem çalışıp hem de SEDAŞ'ın da bağlı olduğu Enerji Bakanlığı’nda üst seviyeye 3-5 Düzceli bürokrat niye yok diye derdi olmayan siyasi yapıdır bunun sorumlusu. Birinci derecedeki sorumlusu, yatırımı yapmayan ve takip etmeyendir. Bunun da müsebbibi siyasettir.
Siyaset takip edecek, konuları taşıyacak Enerji Bakanlığı'na. Bizim bölgemizdeki yatırım eksikliğinden dolayı bu sorunları yaşıyoruz. Bunları almamız lazım, davul senin boynunda iktidar mensubu olarak tokmak başkasının elinde olmaz. Bu insanları karanlıkta bu azaba sürüklemenin hiçbir mantığı yok. SEDAŞ'ın ekipleri uğraşıyor, ne kadar yapacak? Eski direkler, eski hatlar en ufak bir darbede gidiyor. Gece-gündüz uğraş. Bütün müsebbip SEDAŞ olsun, il müdüründen teknisyenine kadar. O zaman da siyaset devreye giriyor, gereğini yapın. Liyakat olmayan kimse, bunun gereğini yapın. Bu milleti gecenin karanlığında elektriksiz, doğalgazsız, çaresiz kim bıraktıysa gereği yapılmalı.
NEREDE BU ŞEHRİN HAMİLERİ, ABİLERİ, MİLLETVEKİLLERİ?
Aslında irade sahipleri orada yaşamalı, 14-15 saat elektriksiz kalmalı. Soğuk, susuz kalmayı anlamak için. Adamlar villalarda, arabalarda keyifte. Vatandaş orada 14 saat kalmış. ‘Biz iyi bir ekibiz.’ diyorlar. Kimse sizin gemiyi nasıl fırtınada limana getirdiğinize bakmaz. İnsanlar sonuca bakar, geminin limana nasıl geldiğine bakar. Bir kar yağışında 14 saat elektriksiz kaldık. Nerede bu şehrin hamileri, abileri, sahipleri? Nerede bu şehrin siyasetçileri? Kıyametler kopması lazım ama maalesef insanlarımız bize gerek sosyal medyada gerek kameranın önünde söylemediklerini söylüyor. Tamam kabul ettik memleketin mecnunu biziz ama siz de bir şeyler söyleyin. İktidar ve muktedir sahiplerine bize söylediklerinizi söyleyin. Ama bu işin birinci derece sorumlusu iktidar ve muktedir sahibi olanlardır. SEDAŞ ikinci derece, eline ne koyarsan hangi yatırımları yaparsan bunun gereğini yapar. SEDAŞ yetkilileri yapmadıysa siyaset hesabını soracak. O direğin oradaki ağaç yıkılırsa, direk kesilecek diye ben mi bileceğim? Onun için makam kullanıyorsun. Bugün bir milletvekili emekli maaşı 120 bin lira.
İSTANBUL’DA DÜZCELİLİĞİ YAŞAYAN, YAŞATAN İNSAN AV. AHMET KURTULUŞ
İstanbul'a gittik geçen hafta. Avukat Ahmet Kurtuluş, çocuklu yaşlarda 1970'li yıllarda Düzce'ye gelmiş. Doğu kökenli, öyle bir Düzceli olmuş ki öyle bir Düzceli ruhunu kavramış ki öyle bir Düzce sevdalısı olmuş ki Düzce'de tanımadığı yer, insan yok. Düzceli’yim diyenlerden daha iyi biliyor. Kadıköy Belediyesi Meclis Başkanı olmuş. Düzceli Ahmet Kurtuluş doğuda doğmuş ama Düzceli’den daha çok Düzceli olmuş. Düzce ile ilgili dertleniyor. Bir röportaj yaptık, sohbet ettik. Kendisi dedi ki; ‘Düzce Belediyesi başta olmak üzere Düzce ile de Akçakoca ile de kardeş şehir olabiliriz.’ Ben de dedim ki; ‘Düzce Belediyesi AK Partili, Kadıköy Belediyesi Cumhuriyet Halk Partili. Nasıl olacak?’ ‘Teferruat o. Önemli olan Düzce'ye buradan ne katabiliriz?’ dedi. Ben Ahmet Kurtuluş’u dinlerken Düzceliliği fevkaladenin fevkinde gördüm. İstanbul'da Düzceli hemşehrimiz var. Kadıköy'de partisinde, toplumunda kendini kabul ettirmiş bir değer. Düzce için, birçok nokta için faydalanabiliriz, köprüler kurabiliriz. Kendisine şunu da sordum; ‘İSKİ konusunda çok sıkıntı yaşıyor Düzce. Sizin ne katkınız olur?’ ‘Ben Düzceliler’in emrindeyim. Sayın bakanımız ne isterse biz o konuyla ilgili elimizden ne geliyorsa yapmaya hazırız. Çünkü ben Düzce'de doğmadım ama Düzce'de büyüdüm. Bugün geldiğim yeri Düzce’ye ve Düzceliler’e borçluyum. Bu borcumu ödemek isterim.’ dedi. Güzel bir anekdot Düzceli ve Düzcelilik adına.