SANAYİ ESNAFINA ÇÖZÜM ÜRETİLMELİ

Herkesin, her insanın, her evin, her memleketin bir gündemi var. Bizim de gündemimiz bugünlerde Eski Sanayi Çarşısı’nda durum ne olacak? Esnafa oradaki çalışana, üretene veya tamirci olan zanaatkarlara bir tebligat gönderildi. Siyaset ve riyaset kolaylaştırır. Siyaset ve riyaset cezalandırmaz, mükafatlandırır. Siyaset ve riyaset eser bırakır, dere akar mili kalır. Yiğit gider namı kalır. Allah her zaman herkese her hizmeti nasip etmez. Hadise şu; sanayideki esnafın, zanaatkarın, imalatçı için yeni yere dükkan yapıldı, bazıları oraya taşındı. Birileri de bu işten nemalanmanın peşinde. Aslında bugün Kültür Mahallesi’nde eski sanayinin olduğu yerde arsa birim fiyat oranları 16 ama yeni gidilen ve gidilecek olan yerde 1. Yani 1’e 16 bir fark var, bunu biliyoruz.

Diyelim ki sanayi esnafı mart ayında terk etti. Öyle bir şey olacağına ben pek ihtimal vermiyorum ama terk etti, esnaf oraya gitti dükkanlarını boşalttı. Yapılan dükkanlar yeterli değil bir kere. Oradaki esnaf yeni yerine gittiğinde en az bir yıl yeni müşterilerine kendi dükkanını anlatıncaya kadar ticari olarak felç. Komple gitmesi lazım oraya. Nasrettin Hoca hikayesi var, ‘1 milyon 750 bin lirayken niye almadınız?’ İşi bilmeyen adamlar işi yönlendirince böyle olur. ‘1 milyon 750 bin liradan dükkanları veriyoruz.’ dediler. Ayın 30'una kadar da müsaade ettiler. Sabahında 14 kişi o peşinatı vermek için gitti. ‘Dün akşam saat 17:00'ye kadardı, niye vermediniz?’ denildi. Burası Allah'ın ayeti mi? Şirket burası, BELTAŞ. Bir gün sonra olsaydı ne olurdu? Burada şirketi yöneten, bu süreci yöneten adamlar buradan nemalanmayacak, buradan kazanmayacak. Belediyeler ticarethane değil buradan kim kazanacak? Düzce'nin esnafı kazanacak, Düzce'nin zanaatkarı kazanacak, sanayicisi kazanacak, Düzce kazansın. Ayın 30'unda süre bitti diye sabah gelen 14 kişinin para peşinatını almıyorsun. Kimler aldı acaba oradan dükkanları? Ona da iyi bakmak lazım. En ekonomik, en dayanıklı, en hızlı nasıl yapılacaksa bu işe bir çözüm üretilmeli.

Bu esnaf, mart ayında dükkanı olanlar gitsin, diğerleri kalsın, yamalı bohça gibi. İnsanlara bu ekonomik içtimai olarak zül olur. En hassas dengelerden bir tanesi de şu; esnafın dilinden, siyasetin ilminden, riyasetin dengesinden haberdar olanlar, bu süreci yönetmeli. Bu işi kendi başını bağlayamayan, hiçbir yere bir baltaya sap olamayan adamlar organize edemez, koordine de edemez. Hiçbir özelliği yok adamın, gelmiş BELTAŞ’ta yetkili olmuş. Ama iyi bir, ‘Çok yaşa padişahım’cı, iyi bir şakşakçı.

ÜÇ MAYMUNU OYNAMA VAKTİ DEĞİL

İL BAŞKANIYKEN ÇÖZEMEDİ

KONSENSÜS SAĞLANMALI

Orada 116 tane dükkan var. Hadi gidin elektriğini bağlayın. Yöneten, oraya üreten, oraya imal eden, orayı inşa eden adamların, ticari olarak müteahhitlik yapanların iki tane dükkanı yapma kudreti yokken oraya bina yaptırdılar. BELTAŞ yöneticileri, Faruk Bey’e oradaki sıkıntıları tam söylemedi. Bunun gibi birçok konu, bu adamlarla bu iş olmaz. Ticarette bir kabiliyeti olan, para idare etmeyi, kamuyla ticaret arasında bağlantı kurmayı bilen, işin akili bir insan lazım. Esnafın dilinden de anlayacak, zanaatkarın derdinden de anlayacak. Geleceğe karşı bir öngörüsü olacak. Bu memleketin çocuğu olacak, bu memlekette dertlenecek. Garip gurbetçilerle, ne idüğü belirsiz adamlarla bu iş olmaz. Geldiği nokta belli. İnsanları kolaylaştırın, zorlaştırmayın. Esnaf, zanaatkar, oto tamirci, ticaret erbabı komple oraya gidecek şekilde bir çözüm üretilmeli. Yeni bir yer yapıldığında esnafın orada bir sene para kazanması mümkün değil. Çünkü dükkanı arayacak müşterisi onu bulacak. Bir karmaşa, bir kargaşa olacak. Esnaflık yapan, para kazanan, kendi alanında da bir yere gelmiş, toplumda kabul görmüş insanlar yoksa sorun üretip çözüm üretmeyen adamlarla yürünürse sıkıntı bitmez. Düzceli sağduyu sahibi olanlar, başta Faruk Özlü, Demirciler Odası Başkanı Murat Geçici, milletvekilleri, il başkanları bir araya oturup meseleyi tam tahlil etmeli. Mesela şu anda yapılan dükkanlara gidin, çatılarına bir demir kullanılmış. Arkadaş demir onu zaten çökertecek şekilde, o kadar büyük, kalın. Hesaplar öyleymiş, kim hesaplıyor, kimin cebine ne gidiyor? Çözüm üretmek lazım. Bu çözüm üretilmezse Düzce'de çok sıkıntılı şeylerin olabileceğini görüyorum. Sanayideki esnaf burnundan soluyor çünkü onların derdini dinleyecek bir adam yok. En büyük şanssızlıkları şu; Mustafa Keskin il başkanıyken bu işi çözemedi. O da sanayide bir esnaf, şimdi kim çözer? İşin ehli çözer. Esnaf Odası Başkanı arkadaşımız var. Sayın Mustafa Kayıkçı, lokanta açılışında Sayın Bakan’a methiyeler sunuyor. Ama o sahada 3 maymunu oynuyor. Görmedim, bilmedim, duymadım. İşin en can alıcı noktası şu; esnafın hesabını yaparken birileri de birilerini koltuktan etmenin, orada bir entrika kurmanın, bir kriz çıkartmanın senaryosunu yapıyor. Bunu daha fazla dillendirmeye gerek yok ama netice itibariyle bu insanlar bizim. Bu Düzce bizim. Ah almadan hızlı ve sağlam formülü, bir yolu vardır. İşte siyasetçiler, büyük adam olmanın kuralı hem ekonomik hem hızlı hem de gönül alarak iş yapmaktır. Büyük adam böyle olunuyor yoksa diğerleri gibi zorlaya zorlaya değil. İnşallah sanayideki bu derdin dermanı da sanayinin aynı dili konuştuğu, aynı duyguyu paylaştığı ama bu Düzce'nin dengelerini bilen, yarın Düzce'de yaşayacak adamlar olursa bu iş çözülür. Diğer türlü çözülmez. Ahlar alınır, gönüller kırılır. Onların umurunda mı? Yok, çeker gider adam. Bu meselenin en sağlıklı şekilde çözülmesi lazım, kimse buradan makam mevki birilerinin üzerinden hesap algısına girmesin. Kimse de insicamı bozmasın.

PROGRAMIN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN;