Geçtiğimiz günlerde Düzce Belediye Başkanı Faruk Özlü sivil toplum kuruluşlarını ziyarete gitti. Sivil toplum kuruluşlarını hem ziyaret edip, hem de kendini anlattı. Esnaf odalarında Mustafa Kayıkçı, Milliyetçi Hareket Partisi'nin Eski İl Başkanı desteğini açıkladı. Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı seçimleri zamanında kamuoyundaki beklentilere veya temayüller göre Faruk Özlü, Erdoğan Bıyık’ı istemedi. Fakat Erdoğan Bıyık, ‘Faruk Özlü'nün seçilmesini değil de çok fazla oyla seçilmesini istiyoruz. Düzceli bunu seçmeli.’ dedi.
Erdoğan Bıyık, Milliyetçi Hareket Partisi'nden bir önceki dönem Belediye Başkan Adayı, Mustafa Kayıkçı da MHP'de İl Başkanlığı yapmış bir isim. Bu kadar net bir destek açıkladılar. Ticaret Odası üyeleri veya Esnaf Odası üyeleri bazında bu ne kadar karşılık görür bilmiyoruz. Bu da Faruk Özlü’ye karşı Düzce'de gerek sivil toplum kuruluşlarından, gerek Düzce'yi yöneten iradenin duruşunda bir hassasiyet var. Bir birliktelik var gibi görünüyor. Ancak burada bir hassasiyet daha var. ‘Şeyh uçmaz müritler uçurur.’ derler ya. Faruk Özlü'nün belediye yönetiminde irade ve idare verdiği birtakım isimler var. Bunlar adeta şeyhi uçuracağına, o şeyhin bütün kerametlerini bertaraf edecek pozisyonlara giriyorlar. Burada öyle isimler var ki; Faruk Özlü adına irade taşıyıp karar mekanizmasında Düzceli de olmayan, Düzce'nin hiçbir hakikatinden hiçbir haberi olmayan, sonradan Düzceli olan bu insanlar şeyhin bütün kerametlerini, ibadetlerini, gayretlerini bertaraf ediyorlar.
Ticaret Odası Başkanı diyor ki ‘Çok oyla seçilmeli.’ Esnaf Odası Başkanı diyor ki ‘Tam desteğiz.’ Muhtarlar derneği başkanı, sivil toplum kuruluşlarının bütün bireyleri ‘Faruk Özlü’yü destekleyelim.’ diyor. Faruk Özlü adına karar mekanizmasında olanlar kraldan çok kralcı olanlar, maalesef bir Düzceli olarak ilçe olduğumuz günlerdeki, Düzce’lilik ruhunu mumla arar hale geldik. Öyle bir hale geldik ki; 50 adam almış eline gündüz feneri dolaşıyormuş. Demişler ki ‘Ne dolaşıyorsun?’ O da ‘Adam arıyorum.’ demiş. Düzceli’yi öyle arar hale geldik. 50 yıllık Düzce'de bir geçmişi yok, 2-5 yıl önce gelip de kraldan çok kralcılık yapanlar, artık sabır mekanizmalarını çok zorluyor.
Bir şekilde Düzce’ye gelmiş, hangi cemaatten, hangi cemiyetten, hangi menfaatten beslendiniz. Patron oldun, geldin. Ticaret Odası’na seçildin, Düzce Belediye Meclisi’ne girdin. Bu Düzceliler nerede? Böyle bir Düzcelilik olabilir mi? İşin garibi bu adamlar aynı bukalemun gibiler. Düzce ile bir alakası yok. Buraya gelmişler, menfaatleri çıkarları hesapları keseleri dolsun diye, ne ahlaka bakmışlar ne vicdana bakmışlar, ne etiğe bakmışlar, ne dine bakmışlar, ne imana bakmışlar. Dostu düşmanı bırakmışlar, etikliği ahlakı bırakmışlar, menfaati kendilerine ilke yapmışlar.
‘Davut Güloğlu Düzceli mi?’ diyoruz. O mahalleden o mahalleye yürüyemez. Türkiye'ye mal olmuş bir isim, güzel bir sanatçı kabul ediyoruz. Davut Güloğlu'nun sadakası etmeyecek adamlar Düzce'yi yönetiyor. Düzce adına karar veriyor. Hepsinden önemlisi Düzce'deki sivil toplum kuruluşları, Faruk Özlü’yü desteklerken, Faruk Özlü adına yörük malıyla kurban kesenler, yemeler, içmeler, gezmeler tabiri caizse lale devri yaşıyorlar.
Faruk Özlü bunları biliyor, peygamber sabrı var Faruk Özlü de. Bir de bu insanlarda şöyle bir özellik var, ses kaydediyorlar, konuşurlarken bir yerde otururken fotoğraf çekiyorlar. Bunlar o kadar ucuz şeyler ki, Düzce'nin etiğine, asaletine, hakikatine, değerlerine hiç uymuyor.
Bir belediye başkan adayı ilçede aday olmak istiyor. Birkaç tane kolpaçino da bu kişiye vaatlerde bulunuyor. ‘Seni buraya bir daha başkan yaparız.’ diyor. Haramzadelikle elde edilmiş bir imkan var, bu belediye başkanının elinde. 60 bin dolar parayı peşin veriyorlar. İkincisi çek veriliyor, senet veriliyor. ‘Aday olduktan sonra bunlar sizin olacak.’ diye. İl başkanı ve milletvekili bunu biliyor, öyle biliyorum, tabii gereğini yapmışlardır. İsim açıklandıktan sonra, ben isme ulaşamadım, ulaşsaydım söyleyecektim ama böyle de bir borsa kurulmuş. İl Genel Meclisi’nde, Belediye Meclisi’nde aday olursan şu para bu para iddiaları dolaşıyor. Bir tanesi kuyumcuya gitmiş, demiş ki ‘Aday olacağım, 1 milyonu tamamlamam lazım.’ demiş.
Maalesef bir kokuşmuşluk var, etik olmayan değerler var. Düzce'yi Düzceliler yönetmediği sürece bu işler böyle olacaktır. Düzce'yi Düzceliler yönetsin. Düzce'yi Düzceliler adına yönetenler de biraz haddini bilsin. Burada 1-2 hanesi olan Düzce'nin ticaretine ve siyasetine yön veriyor. Hiçbir hukuku yok bu memlekete çorabıyla gelmiş, çuvalıyla gelmiş, heybesiyle gelmiş. Bu memlekette milyon dolarlık adam olmuş, ticaret erbabı olmuş. Nasıl oldunuz? Birisi buraya geliyor, güçlü bir iradeyle. Ne yaptığı belli değil? Seçimlerde belediye meclisiyle, il genel meclisiyle, adaylarıyla Düzceliler taşıyacak, yaşatacak ve hayata geçirecek isimler üzerinde durmadığımız sürece bunun kavgasını hep birlikte vermediğimiz sürece olmaz. Türkiye'nin muhtelif bölgelerinden boşluğu bulanlar buraya gelir ve bu boşluğu kapatır, bizi de güder. Güdülmek için asalete uygun, Düzce’ye hakim isimler üzerinde siyasetimiz ve irademizi birleştirelim.