Sıcak bir gün. Havalar nasıl olursa olsun, sizin havanız güzel olsun, diyelim. Ama bu sıcaklara da dikkat edelim.
YA MADEN BULUNURSA NE OLACAK?
Şimdi, sıcak olan başka bir şey daha var. Düzce'de bazı alanlara maden arama ruhsatı verilmesi… Düverdüzü bölgesi Sarıyayla, Akçakoca'nın birçok ciddi bölgesinde bir maden arama izni verilmiş. AK Parti İl Başkanı açıklama yaptı, ‘Biz maden ruhsatı vermedik.’ dedi. Maden arama ruhsatı var, bunun takipçisiyiz. Peki, şimdi, hani perşembenin gelişi, çarşambadan belli olurmuş ya, bulurlarsa bu madeni, ne olacak?
TALİH ÖZCAN VATANDAŞ SİZDEN GÖREV BEKLİYOR
Buldular diyelim, orada kaç tane köyün su hattı var? Sarıyayla Barajı var ve bunlar nasıl işlenecek? Bir altın ve bakır madeninden bahsediliyor. Ben buradan AK Parti milletvekillerine sesleniyorum, desem de AK Parti milletvekilleri, ruhsat verilmesi noktasında bir tasarruf olan iktidara karşı bir şey diyemezler. Bu gayet de doğal bir şey, ancak baktığımızda burada CHP Düzce Milletvekili Talih Özcan var. Sayın Özcan bu iş çok ciddi! İnsanlar bununla ilgili çok büyük endişedeler, Düzce'nin insanı tedirgin, Düzce'nin insanı bu konudan çok rahatsız. Bununla ilgili bir açıklama yaptınız fakat ilgili noktalardan, yetkili birimlerinden giriş-gelişme-sonuç şeklinde detaylı bilgi alıp, bu madenin arandığı sahada insanları dinleyip, muhalefet ve CHP milletvekili olarak, sizin kamuoyu oluşturmanız gerekiyor.
Burada gerçekten bu ülkenin, bu milletin, bu devletin bekası noktasına hayati bir şey varsa -hani iddialara göre, 7 köy birden kaldırılacak diyor- bu iş hafife alınacak bir iş değil. Bunlar iddia tabii…
Bu memleket için faydalı ise, oradaki insanlar için de faydalı ise, coğrafyamızı, yaşam şartlarımızı, kalitemizi, ekonomimizi üst seviyeye çıkaracaksa tamam buna karşı çıkan olmaz. Ancak “her nimetin bir külfeti olur” misali birilerine rant içinse buna müsaadesi edilmemeli, biz de bunun takipçisi olacağız.
FINDIKÇI BEKLEDİĞİNİ BULAMAYACAK
Havalar sıcak dedik, fındıkçı birileri açıklıyor ‘150, 180 liradan aşağı olmaz, 200 liradan aşağı olmaz’, beklentisi yüksek olanlar mutsuz olurmuş. Çaya bak, fındığı gör, çaya verilen zamma bak fındıkta gelecek olan zammı gör veya tahmin et. Kimse 150, 180 veya 200 lira gibi bir hayal kurmasın avucunu yalar. Öyle bir ihtimal yok, ülkenin ekonomik şartları belli. Fındıkta rekolte aslında çok düştü, sıcak hava şartlarıyla beraber fındık birçok yerde yandı ve randıman düştü. O tahmin edilen rekolte ile gerçekleşecek rekolte arasında, nereden bakarsanız bak, en az yüzde 20 fark olur, çünkü hava şartları ve bilimsel çalışmalar bunu söylüyor.
Fındıkçı, umduğunu bulamayacak, herkes ona göre hazırlansın! Yani, bunu sen neden söylüyorsun? Ben de bir fındıkçıyım, iyi kötü bir fındıkçı olarak, yevmiyeler 800 lira açıklandı. Dayıbaşı parası, aşçı parası, çavuş çift maaş derken maliyet bin lirayı geçiyor. Bu para da peşin veriliyor ve bu fındıkçının hali ne olacak? Çünkü klimalı odalarda, 5 - 10 milyonluk arabalarda, uçaklarda zengin olan bürokrat, zengin olan siyaset, zengin olan elitler fakirin halinden anlar mı? Fındıkçının derdini bilir mi? Peki, bunları anlatacak milletvekilleri nasıl anlatacak? İşte, muhalefet Milletvekili Talih Özcan'a burada da iş düşüyor, Çünkü iktidar milletvekili, bunu anlatmakta sıkıntı çeker, niye çeker? Bir kuzeybatı çevre yolumuz yok. Düzce, öyle bir coğrafyada ki, Bolu'ya, Zonguldak'a, Sakarya'ya ve İzmit'e yakın bir nokta. Düzce'ye bugüne kadar bir havaalanı kurulabilirdi. Zonguldak'a, Bolu'ya, Bartın'a yakın, bu bölgeye yakın. Ama dertlenmediler! Konforu için, dertlenmeyen senin derdinle dertlenir mi? Zaman zaman bunları yaşıyoruz.
DEVLETİN TEMELİ AİLEDİR
Son olarak, bir konu daha var çok önemli. 23 Temmuz tarihinde, benim de bir yakınım olan genç bir kız intihar ederek yaşamına son verdi. Şimdi, öyle bir toplum haline geldik ki, öyle bir yapı haline geldik ki, ben zaman zaman söylüyorum, benim ismimin önünde bir profesör, bir doçent veya bir makam, bir yetkili, genel müdür falan olsa, bizi biraz daha dinleyecekler veya sakalımız yok, keramet yok. Nasıl dinliyorlar bilmiyorum, ama buradan sesleniyorum, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, Sayın Cumhurbaşkanı Türkiye'deki bu ailelere, bu topluma ne oluyor? Aile kavramı bitti, ananın babanın evlada sözü geçmiyor, bir ebeveyn, bir büyük, bir ata sayılmıyor. Biz Şeyh Edebali'den şunu öğrendik, “Ananı, atanı say, bereket büyüklerle beraberdir.”, bereketsiz bir toplum ve bereketsiz bir aile yapısı var.
Bu İstanbul Sözleşmesi’nden çıkan kanunlar, evden uzaklaştırmalar, haklarla beraber bu milletin örfüne, adetine, geleneğine, göreneğine, milliyetine, maneviyatına, asaletine aykırı çıkan İstanbul Sözleşmesi kanunları hala yürürlükte ve aile bağını yok etti.
Avrupa LGBT'leri yani eşcinselleri tartışıyor, bizde de başladı. Acaba böyle bir şey olabilir mi diye düşünüyorduk? Bu toplum nereye gidiyor? Bu insanlar neden intihar ediyor? Bu insanlar neden çıkmazın içinde? Ekonomi, insanın huzuru, mutluluğu evinde, köyünde asaleti ailesinde bir bağı yoksa ne yapsın Avrupa mutluluğu? Onların paraları var, mutluluğu biz ekonomiyle görüyoruz. Ya, onların paraları var, doğum yaptırmak için kadınlara para veriyorlar. “Her doğurduğun çocuğa bakacağız, lütfen doğur.” diyorlar.
Çünkü orada aile bitmiş, Avrupa'da yirmi sene önce biten aile kavramı, bizde yirmi senelik bir çalışmanın içinde bitmiş. Aile biterse devlet biter, bu net. Aile yoksa, devlet yok, devlet çöker, devletin temeli ailedir. Netice itibariyle, ben Sayın Cumhurbaşkanına seslendim. Tabii, duyan olur, duymayan olur, ama bunun dünyası varsa, ahireti de var. Bu insanlar başta Sayın Cumhurbaşkanı ve ekibine, dünya ve ahiret derdiyle, derlenerek oy verdi, ama dünyadaki dertlerle sorumluluklar birbirine bağlandığı zaman, bir hakikat var, bu milletin, bu iradesi şu anda hayat bulmuyor.
Bu millet manen, madden çökmüş durumdadır. Ekonomiden önce, telefonlarda aileleri çökerten bir kumar zinciri var. Hani, biz gazinoları kapattık ama internetten oynanıyormuş, önünün kesilmesi için, elini tutan mı var? Bu millet telefonlardan, şuradan veya buradan kumar oynuyor. Hani, kumarhaneler kapanmıştı? Herkesin evine açıldı, telefonuna açıldı. Ekonomik sıkıntılar, kumar borçları, insanları uyuşmazlığa, adaletsizliğe, ölümlere getiriyor. Hepsinden önemlisi, Türkiye'deki yapılan istatistikte mahkemelerde birinci derecede icra, ikinci derecelerde boşanma, ne oldu bu toplum, nereye gidiyor? Hani, biz dindar, muhafazakar, mütedeyyin, milli, manevi değerlerine saygılı yaşayan, çağdaş, uygar, modern nesiller dindar nesiller yetiştirecektik? 20 senede yetiştirdiğimiz nesile bak, bir kısmı, metçi bir kısmı intihar ediyor, bir kısmı, LGBT’li, ne oldu bize? Bugün, devletin, Milli Eğitim Bakanlığı, Aile, Sosyal Politikalar Bakanlığı, her neyse, bütün birimleri ile yerelde ve genelde toplumun bir analizini yapmamız lazım çünkü toplum çöküyor, aileler çöküyor. Allah muhafaza, devleti ebedi müddet, derdiyle, söylüyorum, devletimiz çökmesin diyorum. Hoşça kalın, dostça kalın, Allah'a emanet olun.