Cuma namazında hoca bir ayet okuyor. Allah size hısımınıza, akrabanıza, komşunuza iyilik yapmayı emrediyor anlamı taşıyan bir ayet. Bu ayeti dinliyoruz ama diyorlar ya kendine faydası olmayanın kimseye faydası olmazmış diye. Bu siyasette, riyasette olanlar bu ayeti öyle bir benimsemişler ki hısımına akrabasına, dostuna, partilisine dünyalık büyük imkanlar sunuyor. Ancak ayetteki mantık iyiliktir. İmkan, rant demiyor, menfaat demiyor, siyasetten beslen demiyor. İnşallah bunun idrakiyle beraber hareket eder, siyasetçilerle ölmeden Allah bizi karşılaştır.

Yüksek Seçim Kurulu illerdeki milletvekili sayısını nüfus artışına göre bir istatistik yayınladı. Bu bildirgeye göre Düzce'de milletvekili sayısı değişmedi. Türkiye genelinde de bir gündem var. Yerel seçim. 2025’te erken seçimden bahsediliyor. Olasılık mı? Matematiksel olarak olma ihtimali yok. Çünkü 360 rakamını iktidar da bulamıyor. Muhalefet destek vermediği sürece bu gerçekleşmiyor. Ha olursa ne olur? Düzce'de genel seçim olursa ne olur? Şu andaki görünen tabloda ve temayülde baktığınız zaman milletvekilliği noktasında Talih Özcan gerçeği var. Onun sayılmak, anılmak, bilinmek karşında el pençe durulmak gibi bir derdi yok. O tam tersini yapıyor. Vatandaşa eğiliyor. Vatandaşa hürmet ediyor. Vatandaşa saygı gösteriyor ama yapmacık değil. Biz milletvekillerini nasıl biliriz? Öyle alıştık. Efendim Sayın vekilim, bir konu arz edecektik falan filan eğiliyoruz, bükülüyoruz ya onda o yok. O kendisi eğiliyor, bir sevgisi var.

Düzce'de gerçek anlamda Talih Özcan sempatisi, sevgisi ve yaklaşımı var. Ancak bir de eski kafa olan bir CHP il yönetimi var. Devrimlerle ilgili her gün bir açıklama yaparlar. Hiçbir yerde yoklar, oturdukları ofisten siyaset yapan modeller var. Şu andaki il yönetimi. Yani bir fecaat aslında. Eğer o değişirse Talih Özcan formatında bir isim daha olursa Cumhuriyet Halk Partisi Düzce’den iki tane milletvekili çıkar. Ben bu kadar net görüyorum sahayı. İnsanlar bunu artık dillendirmeye başladı. Yani bir milletvekili, bir siyasetçi insanların karşında eğilim, büklüm olacak bu bir. İkincisi bu cuma namazında bahsedilen var ya hani akrabanıza iyilik yapın. Mutlaka iyilik yapacaksın ve bunları dünyalık rant elde etmek adına siyasi gücü kullanma noktasında bir hale getirmeyeceksin. İş takipçiliği yapmayacaksın. Bürokratlarla siyaset niye arası açık olduğunu tam bilmiyoruz. Milletvekilinin karşında, vatandaşın karşısında eğilen bir milletvekili modeli Talih Özcan. Düzce'de CHP’den 2 milletvekili çıkarır. Bunun sebeplerini araştırmak, soruşturmak, irdelemek, incelemek siyasetçilerin işi. Burada siyaseti, riyaseti ve gücü kendine, çevresine, hısımına, akrabasına rant aracı, dünyalık edinme etkisi olarak kullananlara karşı Düzce'deki ve Türkiye'deki hava bu şekilde. Cumhuriyet Halk Partisi'ne insanlar kerhen de sehven de isteyerek istemeyerek de mecburiyetten veya sevgiden, inanarak oy verme safhasına geldi. Ciddi şekilde de tabanda bunun karşılığı var.

HADİMİ OLMAK LAZIM, HAKİM OLMAK DEĞİL

Yaşar Yakış aynı dili konuşmadığımız, aynı duyguyu paylaşmadığımız, AK Parti’nin kurucularından ancak son zamanlarda Abant platformu sebebiyle de yollarını AK Parti'yle ayırıp FETÖ ile Fethullah Gülen'le yol arkadaşlığı yapan, Zaman Gazetesi'nde yazan, en son Fethullah Gülen'in de ölümüyle ilgili mesaj yayınlayabileceği kadar bir yaklaşımı olan Düzce milletvekili. Düzce'den kimler geldi, kimler geçti. Bu millete hadimi olmak değil de hakim olmak, hürmet etmek değil de hürmet beklemek neler geldi, neler geçti Düzce'den milletvekilliği noktasında. Yaşar Yakış benim de,hemşehrim. Kendisi Akçakocalı. Akçakoca'da da hiçbir zaman bu milletin diliyle konuşmadı. Bu milletin gönlüyle olmadı. Ve hiçbir zaman da Düzce'ye, 'Bunun eseri' diyebileceğimiz bir tane eseri olmadı. ‘Ölülerin arkasından niye böyle konuşuyorsunuz?’ derseniz. Ölülerin arkasından konuşmak dinen de uygun değil ama ibretlik. Sen dünyada yaşarken irade ve idare sahibi olurken bu milletin yörük malıyla kurban kesip imkanıyla yedi ceddinin, elli yıllık geleceğinin garantisini sağla, bu millete hiçbir şey yapma. Yörük ailesiyle kurban kes. Bundan Yörük ailesi faydalanmasın. Ondan sonra ölünün arkasından konuşma. Dirinin arkasından konuşma. Diriye söyleme. Ölüye söyleme. Kime söylenecek bu? Kim konuşulacak? Nasıl olacak bu iş? Bu milletten oy alıyor musunuz? Bu milletin verdiği oyla emekliliğiniz, maaşınız, içtimai hayatınız, çoluk çocuğunuzun hayatı, evinizdeki hayat değişiyor mu? Değişiyor. O zaman bunun bir karşılığı olacak. Siyasetçi, eser bırakacak. FETÖ yayınladı mesajını. Yarışa yarışa cenazesine gitti birtakım siyasetçiler. Bence yaşadığı gibi anıldığı gibi bilinip ölmeliydi. Fethullah Gülen bu adam için özel bir mesaj yayınladı. Terörist başı. FETÖ'cüler unutuldu, gitti. Ama onlar hiçbir şeyi unutmadı. FETÖ'cüler kendileri unutturdu ama bunlar bir şeyi unutmadı. Bunlar bekliyorlar. Bir umutla bir hinsi ve sinsi olarak. Neticede Yaşar Yakış geldi, gitti, etti, eyledi. Şu memlekette bir tane eseri yok. Siyasetçinin bir eseri olur ya memlekete. Milletin gücüyle bir yere geliyorsunuz. Milletin teveccühüyle bir yere geliyorsunuz. Ondan sonra millet karşınızda kul köle olacak. Eğilecek, bükülecek, saygı gösterecek, erecek, eleyecek.

SOKAK HAYVANLARINDA DÜZCE’Yİ ÖRNEK GÖSTERDİ

Bir Necmi Hoşver olamadınız. Kimse alternatif olamadı. Bir Avni Akyol alternatifi daha olmadı. Bu arada Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Merkez Karar Yönetim Kurulu toplantısında sokak hayvanlarıyla ilgili Düzce ve Konya'yı örnek gösterdi. Bu memlekette birtakım eserleri bu saydığım Hoşver ve Akyol'dan sonra koyabilen ve koyan, yaşatabilenlerden biri de Faruk Özlü. Bugün Türkiye genelinde sorun olan bir meselede kendisinin yapmış olduğu çalışma kabul görüyorsa biz de bundan mutlu oluyoruz. Birçok konuda biz Faruk Özlü için yaşarken de Allah hayırlı uzun ömür versin ahirete intikal ettiğinde de Düzce için yaptıklarından bahsedeceğiz. Şu andaki milletvekillerimizi biz bir bakan gelirse, devlet protokolü gelirse görüyoruz. Bir de çalışma ofislerini yeniliyorlar. Ondan sonra bunlara itaat etmediğin zaman, biat etmediğin zaman farklı farklı yerlerden terbiye etmeye çalışırlar. Maalesef geldiğimiz nokta bu. Hadimi olmak lazım vatandaşa, hakim olmak değil. Bir de eser bırakmak lazım. Düzce Türkiye'nin şekillenmesinde, yatırımında, yolunda, okulunda, hastanesinde nimetten faydalanan Düzce bir tane fen lisesinin bir tane Turgut Özal okulunun ihalesini bitiremedi. Yapamadı bunları. Bu kadar da güçlü insanlarımız varken, yazık değil mi bu millete?

SİYASETİ ÇEVRESEİNDEKİLERE RANT SAĞLAMAK İÇİN YAPANLAR…

Düzce deyip Düzce’yi biz büyütüyoruz. Düzce İstanbul'un bir mahallesi kadar bir yer. Baktığınız zaman bir sayı olarak üç  milletvekili olduğu zaman, on belediye başkanı olduğu zaman bir yere geliyor. Yoksa bizim burada en büyük ilçemiz Akçakoca, yirmi beş bin seçmeni var. Bir cadde ya İstanbul'da veya Ankara'da. Coğrafi ve içtimai olarak çok bir yeri yok ama bir makam, mevki ve devlet oluşumu olduğu için. Netice itibariyle geldiğimiz nokta şu; siyasetçi, siyaset ve riyaset sahipleri cuma namazında tavsiye edilen ayeti etrafına, hışımına, akrabasına, karısına, kocasına, evladına neyse dünyalık rant ve menfaat haline getirmiş durumda. Dün hiçbir imkanı olmayan insanların bugün hayat şartlarına baktığınız zaman bu ülkede, günden güne eriyen bir iktidar partilileri var. Bu AK Parti için de geçerli, MHP için de geçerli.

İlhami Caboğlu, Ankara'ya gitti. Sordum kendisine ‘Ne aldınız getirdiniz Ankara'dan? Yani gittiniz, görüştünüz. Partinizin grubuna girdiniz de bu ziyaretten Düzce'ye, ilçelerine, belediye başkanlarına ne yansıdı?’ Yakında göreceğiz. Berbere gitmiş de saçım ak mı demiş, kara mı? Önüne dökülecek şimdi görürsün. Göreceğiz bakalım. Ne gelecek belediyelerden? Zaten belediyeler bir kambur olarak ciddi bir ekonomik sıkıntıda. Türkiye'de ekonomi olarak çok büyük sıkıntı yaşıyor insanlar. Para belirli bir odakların elinde kaldı. Tabana yayılmadı. Tavanda kaldı para. Tabandakiler kim; emekli. Mesela ben de emekliyim. Emekli ne yapar parayı? Bakkalda, torunda, torunda, hışımda, akrabada, sağda, solda harcar. Ama buna parayı vermiyorsunuz, emeklinin hakkını vermiyorsunuz. Birilerine fazla para veriyorsunuz. Birilerinin vergi borçlarını silerken çiftçiye de birçok yerlerden yeni yeni vergiler söz konusu gündeme geliyor. Bir memleketin huzuru, mutluluğu, ekonomisi her şeyinin altında adalet yatar. Hazreti Ömer'in dediği gibi adalet mülkün de, devletin de temelidir. Adaletin olmadığı yerde ne insan olur, ne vicdan olur, ne İslam olur, ne ekonomi olur, hiçbir şey olmaz. Önce adalet.