Geçtiğimiz günlerde CHP Düzce Milletvekili Talih Özcan Yığılca’ya gitti. Orada bir açıklama yaptı. Bir ifade kullandı; ‘Gerici, yobaz bölgenin kaderini değiştireceğiz.’ Aslında temsil değil de üslup hatası yaptı. Ben CHP Milletvekili Talih Özcan'ı çok iyi tanıyan birisiyim. İnsan ilişkileri, insanlara bakışı, insanlarla olan samimiyeti ve memlekete ciddiyetinde hakikaten tam bir siyaset adamı.

Özcan’da dil sürçmesi oldu veya birilerinden etkilendi. CHP'nin içinde insanlara farklı bakan insanlar var ama Talih bey o model değil, ben buna eminim. Talih bey senin, benim gibi Anadolu insanı. Ancak etrafında o andaki konuşmalarda, söylemlerde etkilendiği bir şey var. Ben sordum kendisine dedim ki, ‘Ya bu ifadeyi nasıl kullanabiliyorsunuz? Çünkü sizi bizden biliyoruz, gönül insanı biliyoruz.’ O da dedi ki, ‘Ben şunu anlatmaya çalıştım, Yığılca’nın makus talihi var. Geri kalmış insanları eğitim seviyesinde. İstenilen eğitim kalitesini yakalayamamış.’

Makus talihini yenecek bir adayı söylerken ağzından çıkıverdi. Bazılarına göre, ‘Dervişin fikri neyse zikri de olurmuş.’ derler ama netice itibariyle burada bir yanlış anlaşılma var. Ben burada şuna inanıyorum. Hiçbir siyasetçi insanların bu şekilde gönlünü kıran ifadeler kullanmaz. İnsanların konuşmasından etkilendi veya böyle söylendi. Bir yere çekildi olabilir çünkü sıra dışı bir insan. Bildiğimiz klasik CHP'li gibi değil.

CHP'liler, ‘Bir vatandaş bir şey bilmez, biz ne dersek o kadar bilir.’ diye bir yaklaşımda. Ama Talih Özcan klasik bir CHP'li değil. Düzce'nin abisi gibi orada özür de diledi. Buradan siyaset adına nemalanmak isteyen veya bunu siyaset adına kazanmak isteyen veya bu çıkıştan dolayı kendine siyasi ikbal veya bir yer edinmek isteyen herkes ortaya çıkabilir.

Ben Talih Özcan'ın o zihniyette bir insan olduğuna inanmıyorum. Talih Özcan gerçekten halk insanı, gönül insanı.

Buradan bir örnek vereyim. Yığılca eski Belediye Başkanı Şevket Yıldırım, bir hatırasını anlatmıştı. Kendisi benim yakın dostum. Allah sağlıklı, uzun ömürler versin. Biliyorsunuz, Türkiye'nin her tarafında gerekli izinler alındıktan sonra makbuzlarla cami yapımı için bağış toplanabiliyor. Şu dönem çok fazla rastlamasak da bu hayır çalışmaları hala yurt genelinde devam ediyor. Bir gün hanımı Antalyalı olduğu için Antalya’da bulunduğu sırada eski Başkan Şevket Yıldırım berbere gitmiş. Tıraş olduğu sırada dükkana Yığılcalı bir vatandaş girmiş. Selamlaşmadan sonra bu Yığılcalı vatandaş ‘Düzce’nin Yığılca ilçesindeki camiler için hayır topluyorum.’ dedikten sonra şu cümleyi kurmuş, ‘Buranın camileri de hiç bitmedi.’ Hem hayır istiyorsun hem de ‘Cami hayrı hiç bitmedi’ diyorsun. Bunun üzerine bizim eski başkan şaşıp kalmış. O gün yaşananları ‘Koltuktan da kalkamadım, koltukta kaldım.’ diyerek anlatmıştı.

Hadiseye şuradan bakmak lazım. Yığılca Türkiye'nin en güzel saklı cennetlerinden bir tanesi; suyuyla havasıyla yapısıyla mükemmel bir yer. Talih Özcan burada dil sürçmesi veya temsilde yapmış olduğu bir hatayla Yığılca’yı gündeme getirdi. Reklamın iyisi kötüsü olmaz. Yığılca hakikaten makus talihine bırakılmış, merkezde oy kullanan bir sürü Yığılcalı var. Bunu bir dezavantaj gibi görmeyip Yığılca’nın avantaja çevirmesi lazım. Dertlerini anlatması lazım. Yatırım, istihdam noktasında bir yapılaşmayı bir şekilde anlatması lazım.

Ben Talih Özcan'ın talihsiz gibi görünen bu açıklamasında dilediği özrün anlamının olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Netice itibariyle insanlar istediği gibi değerlendirebilir. Biz kimsenin müdafaasını etmiyoruz ama ben Özcan’ın dilinin sürçtüğünü ve burada anlatmak istediğiyle söylemlerinin birbirinden ayrıştığına inanıyorum. Yani en aptaldan en akıllısına kadar, en dehasından en delisine kadar kimse o açıklamayı yapmaz. Tabii bir kusur var, o da özür diledi, özrü de kabul edilsin. Fazla büyütmeye gerek var mı, çünkü siyasette insanlar birbirine lazım olur. Belki Özcan Yığılca’nın sesi olmak durumunda kalır, hakkını müdafaa etmek durumunda kalır.

Anketler var, çok enteresan stratejik anketler var. Nokta adresi aranan isimler var. Hani, ‘Biri Bizi Gözetliyor’ diye bir ev vardı. Bunun gibi bir anketler yapılıyor. Telefonla yapılıyor, yüz yüze yapılmıyor. Çoğu eksik söylüyor, farklı söylüyor. Vatandaş da anketi yaptıranlar tarafından nokta adres isimlerin arandığının farkında.

Düzce'nin zekası, Düzce'nin hafızası, Düzce'nin kabiliyeti hakikaten Türkiye’nin küçültülmüş hali. Her türlü insan var. İşin özü Milliyetçi Hareket Partisi ile ittifak yapılsın mı, yapılmasın mı? 5 yılda Düzce'de birçok insanın hayal edemediği, birçok belediye başkanının yapamayacağını hayata geçiren bir Dr. Faruk Özlü var. ‘Düzce’de istediğimiz gibi oturamıyor, konuşamıyor, istediğimiz menfaatleri sağlayamıyoruz.’ diyen bir kitle de var. Bu kitle 100 - 200 kişi ama halkın tamamına bakarsak Düzce'de hakikaten güzel şeyler yapılıyor diye düşünür.

Dr. Faruk Özlü Düzce'ye iki tane güzel okul kazandırdı. Sağlık yatırımları kazandırdı. Hepsinden önemlisi burada mobilyacılar için bir oluşum yapılıyor. Burada 300 dönümlük bir arsa alındı. Hikaye anlatmayacak kimse. Gitti adam aldı geldi. Yiğidi öldür hakkını yeme. Düzce'de Dr. Faruk Özlü'nün ne MHP ile ne de herhangi bir partiyle ittifaka ihtiyacı yok. Düzce, Dr. Faruk Özlü gibi bir nimetten faydalanamıyor. O da bizim bileceğimiz bir iş.

Gelecek noktasında, yaşam kalitemizin yükselmesi noktasında ben Faruk Özlü'nün Düzce için büyük bir nimet olduğuna inanıyorum. İnsanlar vicdanından, imanından konuşur. Şunu açık ve net söyleyeyim, Öncü Medya Grubu olarak ve Sadullah Ünsal olarak Dr. Faruk Özlü'nün yapmış olduğu yatırımları anlatırken, överken inanın burada sitem edenlere oranla en az Dr. Faruk Özlü’den faydalanan kurumuz. Başka iddia eden varsa gelsin buraya söylesin. Adam memlekete hizmet ediyor. Faydalı bir dönem daha Dr. Faruk Özlü’nün seçilerek iyi bir ekip arkasında konuşlandırıp işkembesi için değil, cüzdanı için değil, vicdanı ve imanı için hizmet edecek adamlarla etrafını doldurursak Düzce'ye daha çok faydaları olur.

PROGRAMIN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN;