ULAŞIM ÇÖKTÜ, AYLARDIR MAAŞ ALAMIYORLAR

Düzce Ulaşım A.Ş çalışanları aylardır maaş alamıyorlar, ciddi şekilde bir sıkıntıları var. İhmaldi, sıkıntıydı derken, bu büyük araçları kullanan şoförler mağdur. Evde kiracı olan var, elektriği olan var, suyu olan var, hepimizin var, hayat devam edecek. Sabahın saat 7'sinde, bu dertlerle yola çıkan bu şoför ne kadar sağlıklı kullanır aracı? Basiret bağlanıyor, kazalar oluyor, kimse kimseye zarar vermek istemez, ama şoför elinde olmadan kaza yapsa ne olacak? Bu sıkıntıları yaşarken, kafasın nasıl olacak? Sorumlusu kim? Bunun dikkatini dağıtan ne? Toplu taşıma araçlarını kullanan insanların, sağlıklı zihinleri, muhakemeleri ve mutlulukları lazım. Ulaşım A.Ş. paraları ödeyemiyor, Allah kolaylık versin. Ulaşım A.Ş yetkililerine de kolaylık versin, şoförlere de kolaylık versin. ‘Ayağını yorganına göre uzat’ derler ya; tasarruf tedbirleri biraz daha sıkıca uygulanmalı. Şoförler paralarını almalı. Buradan Düzce ulaşımın yetkililerine sesleniyoruz; bu şoförlerin paralarını lütfen ödeyin. Kendine faydası olmayanın, kimseye faydası olmazmış. Bu insanların evindeki, cebindeki, gönlündeki, vicdanındaki çoluğundan derman olmazsa, bunlardan bir şey beklememek lazım.

TEVFİK PUŞTU MOSKOVA’YA UÇTU

Demokrasi hoşgörüdür. Gazi Mustafa Kemal döneminde, Dışişleri Bakanı yurt dışına Moskova'ya gidecek. O zamanda matbaa teknolojilerinde bugünkü teknoloji yok. O günkü Yunus Nadi’nin sahibi Cumhuriyet gazetesi bir başlık atıyor. ‘Tevfik Rüştü, Moskova’ya uçtu’ diye. Basılıyor, en son bu Çankaya köşküne kadar geldiğinde, birisi diyor ki, ‘Eyvah büyük bir hata yaptık.’ Tevfik Rüştü Moskova'ya uçtu diye yazılacak başlık ‘Tevfik puştu, Londra'ya uçtu’ diye çıkıyor. Artık onu hatayla mı yapıyorlar, kasıtlı mı yapıyorlar? Artık onu bilemiyoruz… Tabii gazete basılıyor, dağıtılıyor. Gazi'nin huzuruna da gidiyor. Gazi sabah kahvesini, artık hangi saatte içiyorsa o saatte gazetenin sahibi ezile büzüle Gazi Paşa'dan randevu alıyor. ‘Paşam böyle bir hata yaptık.’ Gazipaşa da hafiften gülümsüyor ve diyor ki; ‘Ya ara sırada doğruyu yazsın.’ Hoşgörü.

KÜS MÜYÜZ BEDRİ?

Süleyman Demirel Allah rahmetiyle muamele eylesin. Demirel, ‘Yollar yürümekle aşılmaz.’ derdi. Türkiye'de kaos olduğu zaman, rahmetli derdi ki; ‘Devletin güvenlik güçleri olaya vakıftır, vatandaşımız rahat olsun. Bedri Koraman, karikatürist rahmetli Demirel'i o kadar ağır eleştiriyor ki, Demirel bunları hoş görüyor. Bedri Koraman rahatsızlanıyor, 3 gün çizemiyor karikatür. Tabii eleştiri yapamayınca Demirel, Bedri Bey’i arıyor. ‘Bedri küs müyüz? 3 günden beri bir şey yazıp çizmiyorsun.’ Bu insanlar hoşgörülü insanlardı. Yani devlet olmanın, devlet adamı olmanın, devleti idare etmek zor, yönetmek kolay. Bunlar hem kolayı da, hem zoru da bilen insanlardı. Bugün geldiğimiz noktada, yerel olarak baktığımızda birçok sıkıntı var. Biz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi ara sıra doğruyu söyleyebiliyoruz. Ama işin doğrusunda şu var; bir insan, toplumda bir yere kolay kolay gelmez.

AMAÇLAR, ARAÇLARLA YER DEĞİŞTİRMİŞ

YANGIN FRİTÖZDEN ÇIKMIŞ

Amaç ve araç var. Amaç memlekete faydalı olmak. Araç siyaseti kullanmak, medyayı kullanmak, bürokrasiyi kullanmak. Amaçlarla, araçlar yer değiştirmiş durumda. Amaç, araç eşittir, menfaat çizgisine doğru gidiyor. Enaniyet çizgisine doğru gidiyor, gurur çizgisine doğru gidiyor, kibir çizgisine doğru gidiyor. Yerel ve genelde biz Düzce'den birçok sorunu at öldü diyemiyoruz, usulüne uygun diyoruz. Biz ulül emre itaat, devlet başkanına tabiyet noktasında, milli ve manevi kültürden yetişmiş insanlarız. Ancak bu halk, bu insanlar talep ederken, bu ölçüden söylüyor, bu genlerden söylüyor. Söyleyen ve dinleyen arasında o genlerin de hakikatinin idrakinde olması lazım. Hacet makamı dinleyenler, kolay süreç yaşamıyoruz, zor süreç yaşıyoruz. Hakikat kendiliğinden belli olsaydı hitabete gerek kalmazdı. Bugün Kartalkaya'daki yangından sonra, doğru dürüst bir sorumlu bulamadık. ‘Vatanını en çok seven işini en iyi yapandır.’ sözünü önce eğitim müfredatlarına koymak lazım. İşini en güzel kim yapıyorsa, en vatansever o. Yani usulüyle, saygısıyla hürmeti, ama diliyle söylerken de gönlüyle ikrar eden bir kaide var. Dilinle söylediğini, gönlünle ikrar edeceksin. Mutlak ve mutlaka bir vicdanın süzgecinden geçmeli. Yani bir fritözden çıktığı söyleniyor yangının. Herkes bundan bir şeyler elde etmeye çalışıyor, siyaseten. Canlar gitmiş ya. Vicdanımıza imanımıza, insanlığımıza aykırı söylemler söyleyeceğimizi susalım. Söz gümüş, sükut altındır.

PROGRAMIN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN;