Dün akşam habibim sen olmasaydın alemleri yaratmazdım dediği Allah’ımızın, habibi sevgilisi Hz. Muhammed S.A.V doğum günü. Alemlere rahmet olarak inen kandil diye biliniyor. Peygamber Efendimizin doğum günü kutlu olsun. Hayırlara vesile osun. Tüm insanlığa memlekete, Düzce’mize özellikle hayırlı olsun. Çok hayırsız bir işler var bugünlerde.
Bir aydan beri Ticaret Sanayi Odası meclis grubu ile yatıyoruz kalkıyoruz. Gece gündüz haberciler olarak takip ediyoruz. 11 tane grup var. Mevcut yönetim başında ki Tuncay Şahin 11 tane grubun 9 tanesini kaybetmiş. 9 tanesi kaybolmuş. Demiş ki Düzce ticaret erbabı, ‘biz senin yönetimini beğenmedik, sen beceremedin, başarılı değilsin.’ Kendi grubunda nasıl kazanmış? Orantısız bir güç ile kazanmış. Buraya kadar tamam… Pes et. Ben 11 gruptan 8 ya da 9’unu kaybettim. Kimilerine göre 8, kimilerine göre 9, onun için 8 diye kullandım. Bu seçimde bu iradeye saygı göstereceğiz. Gösterir mi? Göstermediler. O kadar iğrenç, o kadar ahlaksızca 4 kitapta yeri olmayan, 4 kitapta bulunamayacak akıl oyunlarıyla, şeytanlıkla, zayıflıkla, basitlikle ne yaptılar? Durmadılar. Buna herkesi alet etmeye kalktılar. Kazım Karabekir diyor ki; ‘hava öyle bir puslu ki şeytan bile Müslüman mintanı giymiş’ diyor. Müslüman mintanı giymiş şeytanlar çıktı camide önümüze veya cemaatte dolaşıyor.
Birbirlerine karşı o kadar entrika var ki… 2 tane konudan bahsedeceğim; Düz-Der Başkanı Cemal Aksan hakikaten bu memlekette Belediye Başkan aday adayı oldu, mücadele verdi. Allah nasip etmedi. Daha sonra Ticaret Odası Genç Girişimciler Başkanı derken şimdi meclise girdi. Cemal Aksan aslında çok büyük başarı elde etti. En zor isimleri Cemal Aksan bertaraf etti. Tuncay Şahin’in desteklediği isimleri bertaraf etti. Cemal Aksan’a teklif edildi. Dediler ki; ‘sen meclis başkanı ol.’ Nasıl teklif getirebiliyorsunuz bu insana? Hem seçimde boğmaya kalkıyorsunuz, düşürmeye kalkıyorsunuz. Bu insana saygısızlık değil mi? Nasıl söylüyorsunuz? Ama insan olmayan söylüyor.
Mesela Ali Recep Gelinoğlu, Bilal Türkan ekibini bertaraf etti. Geldi tertemiz kişiliği ile CHP eski yönetim kurulu üyesi, pırıl pırıl bir adam. Hakikaten memleketine hayırlı olacak bir adam. Düzgün bir adam, bunu da tespit etmiş ticaret erbabı üyeleri de seçti.
CHP İl Başkanı Semih Cemşit, o da düzgün bir insan. Düzce’nin değerleri ile örtüşen yapıda bir insan. Cuma günü seçimlerden önce Tuncay Şahin tarafından tehdit ediliyor, Pazartesi günü sizinle görüşeceğiz diyor. Her taşın altından çıkıyorsunuz diyor. Çarşamba günü görüşelim, kıl tüy neyse… Çağırıyor. O da siyasi nezaketten ötürü Ticaret Odası Başkanı sıfatı ile yanına bir şekilde gidiyor.
Recep Ali Gelinoğlu meclis başkanı olsun, ben yönetim kurulu başkanı olayım. Tutmadı bu senaryo. Bu insanları Ali Recep Gelinoğlu’nun bulunduğu yerde zaten senin ekip arkadaşın Bilal Türkan vardı. Bundan bunu nasıl istiyorsunuz? Hangi edeple, hangi haya ile, hangi insanlıkla, hangi erdemlik ile söyleniyor bunu adama. Sen sandığa gömmeye çalıştığın adamı, niye başkan yapıyorsun. Çünkü oyun bozacaksın, çünkü karşı tarafta bir kitle oluşmuş, bunlarda bu kitlenin içinde. Bu kadar seviye düşemez. Sen yenilmişsin, kabul et yenilgiyi. Arap radyosundan birilerine korku, birilerine imkan…
Bu seçimde İYİ Parti silindi gitti zaten. Ender Çakar’ın çikolata krizleri tuttu herhalde. Yunus Özay Er, 6 kişi koyacağım dedi, İYİ Parti ekibinin hepsi bertaraf oldu. Ben diyorum CHP, İYİ Parti’den Düzce’de daha önde, bu tezim bu seçimde çıktı. İYİ Parti’nin esemesi okunmadı. Ama birilerine İYİ Parti yakıştırması yapıp, şikâyet edilenler var.
Tuncay Şahin ile Ahmet Mutlu arasında bir sıkıntı var. Olabilir onu bilemem. Ahmet Mutlu’ya meclis başkanlığı teklif edildi. Böyle bir şey olabilir mi? Niye? Çünkü karşıda 22 tane aslan gibi yiğit, temiz, Düzce için biz burada olacağız, siyasi iradenin baskısını, siyasetin etkisini farklı güçlerle orantısız güçlerle hükmetmeyi biz kabul etmiyoruz. Düzce Düzcelilerindir diyen bir kitle var, bunu biz nereden kıralım, nereden doğrayalım diye bir şey… Şimdi benim anlamadığım bir şey daha var. Hüdaver Gösterişli, Tuncay Bey’in kayın biraderi. Belediye Başkan Yardımcılığı makamından gitmiş. Belediye Başkan Yardımcısı makamında oturur. Belediye Başkan Yardımcısına tahsis edilen arabadan inmesi lazım, o oturur. Nasıl maaşını alıyor, nasıl gidiyor, biz bilmiyoruz, ama bu adam ayağından rahatsız. Ama o rahatsız ayağı ile Düzce’nin esnafını, meclis üyelerini tek tek dolanıp Erdoğan Bıyık mı? Tuncay Şahin mi? Diye anket yapıp, ayar veriyor. Himmetsiz dede, kime himmet ede, senin kendine faydan yok zaten. Sen orada zaten olmuşsun bir tane havlu. Mısır kozalağı gibi böyle ayıklanıp gitmişsin. Yanında bir akil kişi ile beraber seçimlerde Yığılca’da dolaş, Düzce’de kaybet. Hüdaver Gösterişli, AK Parti’de bir büyüksün diye koydular seni oraya. Sen hangi imanla, hangi İslam ile hangi vicdanla, bu insanlara aldatmak veya kandırmak için nasıl gittin. Bunun imanla, Kuran’la, vicdanla bir alakası var mı?
22 tane kişi bir araya gelmiş. Şimdi akşamüstü bir basın açıklaması. Tuncay Şahin ben aday değilim. Kim aday? Ben Ömer Demirtaş. Kim Ömer Demirtaş, Sirkeci Ömer Demirtaş. Süleymancı cemaatinin gaydırı gubbak bir çocuk. Niye gaydırı gubbak diyorum; Çünkü ilk meclisin toplandığı akşam, oradaydın. Peki, sen adaydın da, oraya neden gittin Sirkeci Ömer? Sen Meclis Başkanı adayıydın da o senin desteklediğin grupta şu an da çıktığın gruba karşı olan 24 kişinin içine neden gittin. Eğreti gelin misin sen? Ondan sonra ne oldu? İshak Şengüloğlu meclis başkanı. Senaryo şu, bir yönetim kurulu oluşturulacak, tabii yerse ki; ben yiyeceğine inanmıyorum. Sirkeci Ömer satamadı ya sirkeleri, biraz Ticaret Odası’na satacak. O da olur zaten, herkes ticari bağ ile bağlandığı için. Neden bu bağ var? Niçin bu ısrar? Ne var burada? Biz biliyoruz ne olduğunu. Zaman içinde bunları yayınlayabileceğimiz yayın kuruluşlarından yayınlayacağız. O Arap Radyosu mu, basın mı onu göreceğiz.
Şimdi Ömer Efendi Süleymancı cemaatinden ilk toplantıya gidiyor, orada ki ilk izlenimlerini alıyor. Yönetim kuracak, yönetimde Tuncay ağabeyi de olacak, Tuncay abisinden sonra bu yönetim resmileştikten sonra, işte 10 gün sonra, 15 gün sonra, 1 ay sonra istifa edecek. Tuncay abisi başkan olacak, bunlar yönetime konacak, satılan, alınan dalavere devam edecek. Sen hangi imanla yapıyorsun bunu Ömer; şu mübarek günde yakışıyor mu yaptığın? Hani az doktor candan, zayıf hoca imandan eder, milleti imandan, Kur’an-dan, mübarek günlerden edeceksiniz. Böyle bir şey olabilir mi? İshak Şengüloğlu’ da burada, arada konu mankeni, fazla da şeyi olmadan bu olabilir mi? Ben ihtimal vermiyorum. Erdemin karşında, adamlığın karşında, yiğitliğin karşında, dik duruşun karşın da sadece bu dalavereler, oyunlar ne yapar? Sadece 22 kişinin bloğun daha güçlenmesi, buna biraz böyle Ömer’in tarzına, Ömer gibi hafif hafif baştan yalpa yapan bir Özkan çakır’ da vardı. Ben ona soruyorum, Özkan’ı kendinden sayıyor, buna soruyorum kendinden sayıyor. Öyle bir oyunlar, öyle bir hileler yazık günah Düzce’ye bu yakışmıyor. Ankara Külliye’ den aranıyor, Düzce’de neler oluyor böyle oluyor. Düzce nasıl olacak, beni bazen eleştiriyorlar diyorlar ki; böyle kahve ağızıyla konuşuyorsun, ben halkın ağzıyla konuşuyorum. Benim de hamt olsun bildiğim kadarıyla, entelektüel yanlarım var. Biz bu millete tepeden bakmıyoruz, millete akıl vermek gibi bir derdimiz de yok. Milletin diliyle, milletin gönlüyle, milletin sözüyle, milletimize, Düzce’mize hitap ediyoruz. Bizim bu işte bir çıkarımız yok, menfaatimizde yok, olmadı da. Zaten reklamlar kaldırıldı, burada netice itibariyle böyle eğreti gelin oyunlarıyla çaresizliği ve bitkinliğiyle farklı bir konumla koymanın bir anlamı yok. Burada şuna inanıyorum; bu memlekette siyaset ve bürokrasi irade sahibi insanlar mutlak, bu memleketin faydasına hareket etmek gibi bir niyetle hareket ederler. Bunlarında niyetlerinin de, iyi niyetlerinin de istismar edildiğine inanıyorum. Yapılan görüşmeler, yazılan mesajlar çarşıya, pazara düşüp noterden kefalet aldım diyecek kadar, bu insanlara istismar edenlere, bu Düzce prim vermez. Verirse de buyurun bizim için çok fark etmiyor ama fark eden şu var; Düzce’nin geleceği çok önemli inşallah yarın yapılacak Ticaret ve Sanayi Odası seçimlerin de hülle değil, eğreti gelinler değil, ama ne kazanır? Düzce kazanır. Böyle de olursa, kazanırsa ihtimalde vermiyorum. Biz hayra ve şerre inanan insanlarız, kaza ve kader Allahtan geldi. İslam’ın 6 şartından bir tanesi, her şerrin içinde bir hayır vardır. Siz bilemezsiniz, hayrın içine şer vardır. Onu da bilemezsiniz, bizde bilemeyiz öyle diyor Mevla. Şer gibi gördüğümüz şeyde, hayır çıkabilir. Ne çıkar o da görünüyor, zaten bunun için bir şey olmaya gerek yok zaten, alim olmaya gerek yok, evliya olmaya gerek yok, ilim-bilim adamı olmaya gerek yok. Hayırlı olsun inşallah Düzce’ye sonuç. Ne olursa olsun, Düzce kazansın.
Yalnız burada son olarak şunu söyleyeyim; Düzce’ de ki şu tablo gerçekten genç, Düzce’ ye inanan, sahiplenen ve Düzce de yeni fikirler, yeni idealler, yeni hizmetler ortak akılla yürüme noktasında ortaya koyulan iradedir. Bunu ben tebrik ediyorum, genç olan ve yeni bu işe dahil olan arkadaşları tebrik ediyorum. Hayırlara vesile olsun, kaşarlarla gaydırı gubbak adamlarla bu iş olmayacağı ortada.
Şimdi dipnota gelelim; Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesin de bir konu var tam donanımlı anahtarı açtığınız zaman, fabrika sıfır ayarında yoğun bakım ünitesi var aylardır kapalı gece hastamız yoğun bakıma düştüğü için yoğum bakım odası ararken, tam teşekkürlü hastane burada yatıyor sayın rektörümüz, Sayın Cengiz Tuncer danışmanımız diğerlerini saymıyoruz. Sayın başhekimimiz, zaten sizin döneminizde vardı bu kapalıydı. Açar mısınız demiyoruz, açmadınız ki bu millet ölmüş, kalmış paranızı kazanın mertebenize bakın, maaşınız çift- çift, 3-3,5-5 alın yapılmayan binalar üniversitenin binaları yapılmayacak. Üniversiteyi yönetenin, binaları göklere dikilecek böyle bir tablo var. Sayın hocam çok değerli rektörümüz; Cengiz hoca bu işleri biraz bilir yoğun bakım ünitesinin hayata geçmesi için adım attığınızı biliyorum. Tespitinizi yaptığınızı biliyorum. Bu memlekette şeytana ezan okutturacak kadar sinsi insanlar var. Bazı insanları düzünden, bazı insanları tersinden dinlemekte fayda var. Bir seneden fazla hazır olan yoğun bakım, neden açılmamış sorusunu cevabını onlarda sorduğunuz zaman herkes üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirir.