2 Haziran 2022 tarihinde sol göğsünde bir kitle fark eden Kardiyoloji Uzmanı Rahşan Turan, hastanenin genel cerrahi bölümüne başvurdu ve meme ultrasonu çektirdi. Ancak sonuçlar temiz çıkmasına rağmen, hastalığın kontrol altına alınması için gereken detaylı tetkikler yapılmadı. Bu süreçte, Turan’a yanlış teşhis konularak, yalnızca antibiyotik tedavisi önerildi.
Aylar süren yanlış tedavi sürecinin ardından durumunun kötüye gitmesi üzerine başka bir sağlık kuruluşuna başvuran Turan, burada acil olarak meme MR ve biyopsi yaptırması gerektiğini öğrendi. 12 Ekim 2022 tarihinde yeniden Acıbadem Ankara Hastanesi’ne giden Turan’a yapılan biyopsi sonucu meme kanseri teşhisi konuldu. Ancak bu teşhis, kanserin ileri safhaya ulaşması ve lenf bezlerine yayılması sonrasında gerçekleşti.
Hastanenin ihmali nedeniyle Turan'ın sağlık durumu ağırlaştı ve mesleğini icra edemez hale geldi. Turan, sağlık durumu nedeniyle çalışamaz hale gelirken, hastane yönetimi ve doktorlarının ihmalinin de zincirleme şekilde sürdüğü iddia edildi. Ayrıca, Turan’ın görev yaptığı hastanede adının kullanılmaya devam edilmesi, hasta randevularının kendi adına alınıp, başka doktorlara yönlendirilmesi gibi olaylar da skandalın boyutlarını büyüttü.
Tüm bu olaylar üzerine Turan, hastane yönetimi ve sorumlu doktorlar hakkında şikayette bulundu. Hastane yönetimi tarafından ise arabuluculuk görüşmelerinde konunun çözülmesi yönünde adımlar atılmadığı ve sorumlulukların kabul edilmediği ifade edildi. Hastanenin bu ihmali ve yanlış teşhisleri nedeniyle Turan’ın hayatını tehlikeye atan skandal, sağlık sektöründe büyük yankı uyandırdı. Turan, yaşadığı bu süreçte uğradığı manevi ve maddi zararlar nedeniyle hukuki yollara başvurdu. Skandal, sağlık hizmetlerinde ihmalkarlık ve yanlış tedavi süreçlerine dikkat çekerken, hasta haklarının ihlal edilmesine yönelik ciddi soruları da gündeme getirdi.
Turan’ın avukatı tarafından mahkemeye verdiği dilekçesinde, şu ifadelere dikkat çekildi:
Müvekkil, hekim olarak hizmet verdiği hastanenin kusur ve ihmali ile kanser hastalığının oluşumu ve vücudunda yayılması sonucu hayati tehlikeye haiz sağlık durumu neticesinde çalışamaz hale gelmiştir. Şüpheli hastane sorumluluğunda müvekkil, tüm bilgileri vermesine rağmen geç ve yanlış teşhisle ve hatta teşhis için gerekli tetkik ve kontrollerin yapılmaması neticesinde müvekkilde kanser oluşumu ilerleyerek, vücutta yayılmasına neden olmuştur. Üstelik, müvekkilin şüpheli hastaneye kontrole gittiği ilk haftaların meme kanserine karşı farkındalık ayı içerisinde oluşu, insanların meme kanserine karşı düzenli kontrol ve tetkikler için şüphelilerce hastaneye davet edilerek ve her gelen hastasının yakasına pembe kurdele takılarak farkındalık sağladığı iddia edilmişse de, meme kanserine karşı farkındalık ayında, biyopsi bile yapılmadan müvekkilin antibiyotik ile geçiştirilmesi ve ölümle karşı karşıya bırakılması göz önüne alındığında dışarıya karşı "farkındalık bilinci" imajı oluşturmaya çalışan şüpheli hastanenin kusur ve ihlalleri sonucunda müvekkil, dışarıda başka bir hekime gitmemiş olsa ve o hekim tarafından ilgili teşhis konulmasa şu an hayatta olmayabilirdi.”