Şeker hastalığına farkındalık için dünya genelinde kutlanan ‘14 Kasım Dünya Diyabet Günü’ nedeniyle Düzce’de çeşitli etkinlikler düzenlendi. Bu kapsamda hem halkı diyabet hastalığı konusunda bilinçlendirmek, hem de son dönemlerde artan diyabet hastalarına dikkat çekmek amacıyla Öncü Haber ekibi olarak, Atatürk Devlet Hastanesinde görev yapan Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları uzmanı. Dr. Mustafa Çalışkan'a mikrofon uzattık.
Çalışkan yaptığı açıklamada: ''Diyabet hastalığı sadece bireyleri etkilemez, aynı zamanda toplumun görünmeyen bir yüzüdür.'' diyerek diyabetin önemini bir kez daha dikkat çekti. Çalışkan, yaptığı açıklamada şöyle konuştu;
DİYABET NEDİR?
Diyabet hastalığı, genel olarak kan şekeri seviyelerinin yüksek seyrettiği bir durumdur. Vücudumuzdaki pankreas organında, insülin salınımındaki eksiklik ya da insülinin etki mekanizmasının bozulması sonucunda, normalde 70 ila 100 arasında olması gereken kan şekeri seviyesinin bu değerleri aşarak vücuda zarar verecek hale gelmesine diyabet hastalığı denir.
DİYABET HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?
Kısaca, diyabet hastalığı iki ana tipten oluşur: Tip 1 ve Tip 2 diyabet. Tip 1 diyabet, doğrudan pankreasın insülin salgılama yeteneğinin bozulması ve hızlı bir şekilde kan şekeri yüksekliğine yol açan bir türdür. Neyse ki, bu tip nadirdir ve toplam diyabet vakalarının yüzde beş on gibi bir kısmını oluşturur. Hızlı başlangıcı ile karakterizedir ve belirtiler arasında sürekli susama, sık idrara çıkma, aşırı yeme isteği ve genel durum bozukluğu gibi durumlar yer alır. Diğer tür olan Tip 2 diyabet ise daha yaygındır, genellikle belirli risk faktörlerine bağlı olarak ortaya çıkar ve genellikle kan şekerinin yavaşça yükselmesiyle belirtiler gösterir. Bu belirtiler arasında yüksek kan şekeri, düşük kan şekeri veya tekrarlayan enfeksiyonlar yer alabilir.
DİYABETİ TETİKLEYEN DAVRANIŞLAR VAR MIDIR? MESELA ÇOK TATLI YEMEK ŞEKER HASTALIĞINA NEDEN OLABİLİR Mİ?
Bu soruya şu şekilde cevap verebilirim: 1950'lerde Türkiye'de diyabet oranı yüzde üçtü. 2000'lerde bu oran yüzde yedi-sekizlere yükseldi ve 2015'te ülkemizdeki oran yüzde on beşlere ulaştı. Malesef, şu anda ülkemizde yaşlı nüfusta, yani 20-80 yaş arası ilişkili nüfusta diyabet oranı yüzde yirmilere kadar yaklaşmış durumda. Diyabetli sayısı ise Dünya Diyabet Federasyonu'nun raporlarına göre sekiz dokuz milyon civarında.
Şimdi, sorunuza gelelim. Değişen yaşam koşulları, beslenme alışkanlıkları, özellikle karbonhidrat ve kalori içeriği yüksek gıdalara daha fazla ulaşma imkanları, hızlı beslenme kültürünün yaygınlaşması gibi faktörler, diyabet riskini artırabilir. Ayrıca, basit karbonhidratları ve glikoz şurubu gibi ürünleri aşırı tüketmek, diyabet riski taşıyan bireylerde hastalığın ortaya çıkma sürecini hızlandırabilir.
DİYABET HASTASI OLAN VATANDAŞLARIMIZA NE ÖNERİDE BULUNUYORUZ? NELER YAPMALIDIR?
Şimdi, burada bir müsaadenizle bir pencereyi daha açmak istiyorum. Diyabet hastalığı sadece bireyleri etkilemez, aynı zamanda toplumun görünmeyen bir yüzüdür. Diyabet tanısı almış ancak farkında olmayan geniş bir kitle de bulunmaktadır. Bu kişilere ulaşmak, tanı koymak ve diyabet sürecinde olan bireyleri tespit etmek, sağlık hizmeti sunucuları olarak bizim önemli bir hedefimizdir. Diyabet hastalarına önerim, tedavi programlarına uymaları ve belirli aralıklarla önerilen kontrolleri düzenli bir şekilde yapmalarıdır. Bu, diyabet ekibinin belirlediği tedavi hedeflerine ulaşmalarında önemlidir. Modern tıbbın sunduğu tedavilerle, diyabeti etkili bir şekilde kontrol altına alabiliriz. Bu tedavi sürecine sadık kalmak, yaşam tarzını düzenlemek önemlidir. Bu konuda motivasyonlarını sürdürmelerini önemle tavsiye ederim.