İblis, sahneyi kurdu ve oyuncular da belli.
Kıvılcımın çıkması ile beraber danışıklı dövüş kaldığı yerden sahnede yerini aldı.
Kahpece bir duruş ile kindar ve kibirli bir sesle, her yönden haykırıyorlar.
Başınızı kaldırmayın, ezer geçeriz diye.
Kime? masum sivil halklara.
İnsanca, onurlu ve özgürce bir hayat sürmek isteyen ve bunu arzulayan tüm toplumlara.
Bunu yaparken de iblis, herbir hizmetlisini ve bu hizmetlilerin etki alanları içersinde kalan ve kendisine modern kölelik yapan ve yapmasını istediği toplumların tümünün üzerinde bunu gerçekleştiriyor.
Onlar için, toplumların mevcudiyetinin hiç bir önemi yoktur, onlar ancak birer köledir.
Bu kölelerin eksilmesi, bunun yanında çekmiş olacakları sıkıntıların veya eziyetlerin bir anlamı ve değeri yoktur.
Bakın şaklaban Zelenskyi ve önlerinde lider olarak durduğu toplumunun yaşadıklarına.
Onca ölüm, çekilen sıkıntılar ve eziyetler niçin? Gerçekten bir anlamı var mı?
Bu kadar ızdırabın arkasından ellerine ne geçecek?
Kocaman bir hiç.
Hiç kimse sanmasın ki Amerika ile Rusya ve bunların etrafında dört dönen paydaşları, birbirine girecek.
Ve en sonunda dünya savaşı çıkacak.
Çıkıp çıkmaması çok da önemli değil, çıkabilir de çıkmayabilir de, önemli olan oluşacak bu durumun iblisin hedefine hizmet etmesidir.
Ama bu dönemde, ifade edildiği gibi dünya savaşını çıkarmayacaklardır, hedeflerin de bu yoktur.
Buna kanmayın, aldanmayın!
Sakın ama sakın, ilüzyonlara kapılmayın.
Bunlar ve hizmetkarları, çok sıkı birer dosttur ve iblisin yol arkadaşlarıdır.
Soğuk savaş döneminde bunu net olarak sergilemişler, bunu toplumlara yedirmişlerdir.
Yıllarca insanlar, oluşturulan bu sahte cephelerde oyalanıp durmuşlardır.
Buna bir dönem ara vermelerinin üzerinden, tekrar bunu canlandırmak istemektedirler.
Yeni bir sahne, yeni bir senaryo, çoklu bir kutup ve bu kutuplara uygun başrol oyuncuları ile.
Bunların şu anki yegane amacı, Gazze’de bir avuç insanın vermiş olduğu mücadele karşısında, uğramış oldukları hüsranı unutturmak, sıkışan iblisin önünü açmak, yeryüzünün her yerinde bu mücadelenin vermiş olduğu ruh ile uyanan, düşünen ve sorgulayan insanlığı tehdit etmektir.
İstekleri, düşünmeyen ve özgürlüğünü arzulamayan köle toplumların devamını sağlamaktır.
Kaybetmekte oldukları güçlerini, tekrar pekiştirecek görselleri sağlayarak, insanlığın gerisin geri döndürerek, tekrar uyumalarını sağlamak için, tüm bu yaşananlar, sahnenin ortasına atılan ilüzyonlar olarak durmaktadır.
Sıkıştıkları yerde, iblisin hedefine ulaşması adına birbirlerine oyun sahaları açmaktadırlar.
Hemde bunu mazlum insanların üzerinde, şiddetli bir şekilde vahşice yaparak.
Emin olun, bunun sonun da hiç bir elit kitlenin veya iblis dostunun malına ve canına bir şey olmayacaktır.
Ama şimdilik, verilmiş bir mühlet var.
Ellerinde bulundurdukları medya gücü ile oluşturmuş oldukları görselleri, bununla oluşan duyguları ve algıları parlatarak, özgürlüğün tadını alan ve uçmak isteyen insanları, istedikleri istikamete sokabilmek için kanatlarını kırmaya çalışmaktadırlar.
Ve gösteri başladı.
Bu yaşanılanlar, güçler savaşı değildir, bizlere öyle lanse ediliyor, ama asla değildir.
Aksine iblisin güç birliği gösterisidir.
Atılan balistik füzeler, bunların sergilemiş olduğu dehşet verici görüntüler ve hisler ile oluşturulan algı, sadece ve sadece insanlar üzerinde oluşturulmak istenen korku imparatorluğudur.
Bu korku yüklemesiyle amaçlanan, özgürlüğe koşan insanlığın ayaklarına vurulmak istenen prangalardır.
Bu ne zamana kadar sürecek?
Göreceğiz ki, insanlık teslim olursa bu zulüm ve sergilenen oyun bitecek, yeni dünya düzeni ve yeni kutuplar oluşacak, insanlar bu yeni oyuncakları ile iblise hizmet etmeye devam edeceklerdir.
Yok insanlık teslim olmaz ise bu zulüm şiddetlenerek, bu oluşum gerçekleşene kadar devam edecektir.
Sürekli tehdit ederek, sahnelenen oyun ve şiddet görselleri ile insanlığı teslim olmaya, bu oyuncakları sahiplenmeye davet edeceklerdir.
Bu daveti, süslü ve korkutucu kavramlar ile sürekli yaptıkları gibi, bu süslü ve korkutucu kavramlara itibar etmeyen toplumları da şiddet ile hizaya getirmeye çalışacaklardır.
Aslında bizler, süslü ve korkutucu kavramların etkisini üzerimizden atmış bulunmaktayız, çünkü insanlık özgürce uçmanın tadını almış bulunmaktadır.
Bu onurlu ve fıtri duruş, iblis açısından şiddet evresine geçişi zorunlu kılmaktadır.
Ve bu günlerde yaşanan tam da budur.
Bu şiddet evresini gerçekleştirirken İblis’in hizmetkarları, bir oyun sergileyerek kavga içersinde olduklarını, kendi aralarında güç devşirdikleri algısını vererek hedefe varmak için insanlığa tuzak kurmaktadırlar.
Sürekli birbirlerini tehdit ederek, bunu gösterisini yaparak, aslında aba altından sopayı, uçmak isteyen bu kuşlara, zulme isyan eden insanlığa gösterip, hizaya çekmek istemektedirler.
Bu sahte kavga içerisinde şiddeti sergilerken, bu şiddetin yansımasını tamamen mazlum insanların üzerinde görmekteyiz.
Sapanla atılan taşlar ne tesadüftür ki sürekli yeni yeni uçmaya çalışan kuşlara doğru gelmektedir.
Aslında hedeflenen tamamen uçmak isteyen bu özgür kuşlardır.
Tamda istedikleri gibi sapanla taşları atmaktadırlar.
Fıtratının sesini dinleyerek, özgürlüğe doğru uçmak isteyen tüm kuşlara ve yüreklerine selam olsun ki.
Bu duruş, bu kanat çırpış var olduğu sürece, sapanla atılan bu taşlar, bu kanatlara değmeyecektir, değse de bu onurlu ve yürekli duruş ve kanat çırpış devam edecek, kırılan kanatların yerine yeni kanatlar özgürlüğe doğru, Rabblerine doğru uçmaya devam edecektir.
Kurulan tuzaklar boşa çıkacaktır.
T.K. @kul6303839