23 Kasım'ı 24 Kasım'a bağlayan gece saat 04.08 sıralarında Düzce bir depremle uyandı, insanlar sokağa düştü, bir can havliyle herkes kendi canını kurtarmak adına malından vazgeçti ve sokaklara indik. O günden bugüne tedirginlik devam ediyor. 200'ün üzerinde artçı sarsıntı meydana geldi. Bu haberleri sürekli gerek ulusal gerek medyadan takip ediyorsunuz biz de takip ediyoruz ama iki tane konu var burada. Bir haber yaptı arkadaşlarımız. Yapılan haberde binaların yaşanabilir mi yaşanılamaz mı halde olduğunu ve bu binaları yapan müteahhitlerin ne kadar sağlıklı yapıp yapmadığı noktasında bir haberdi. Çünkü günlerdir haber merkezimize bununla ilgili fotoğraflar, videolar, söylemler geliyordu. Bu haber yapıldıktan sonra da birtakım temaslar oldu. Temaslarda Aziziye Mahallesi'nde bulunan bir yerde insanlar evlerine kısmen giriyor, kısmen giremiyor. Müteahhitlerin iddiasına göre “Sıva çatlağı var işte duvarlarda bir çatlak var ama ana taşıyıcı kirişlerde ve direklerde bir sıkıntı yok. Deprem uygulamasına, deprem mevzuatına uygun yapıldı bu binalar, endişeye mahal yok Çevre İl Müdürlüğü’nden de öyle diyorlar.” Ama Çevre İl Müdürlüğü ve valilikten bu tespitler şu anda devam ediyor herhangi bir menfi veya müspet bir açıklama yok.
Şimdi evet doğru da olabilir bilemiyoruz, biz uzman değiliz ama bims sisteminden bir malzeme ile yapılmış. Bims de diğer tuğlaya göre diğer malzemelere göre dayanıklı olmayan ama bir o kadar da işte yalıtım noktasında faydalı olan bir malzeme. İnsanlar videolarda, görüntülerde göreceksiniz eliyle parçalıyor bunu. Şimdi bu açıklamalar, bu değerlendirmeler yapılacak. Tabii ki Çevre il Müdürlüğü'nün, Düzce Valiliği’nin, Düzce'de başlattığı çalışmalar var. Çevre illerden gelen iki bine yakın çevre uzmanı, inşaat mühendisi ve bu konuda ehil insanlar binaların durumlarını kontrol ediyorlar. Bugün geldiğimiz noktada 1999 depreminden sonra belediye başkanı olan Mehmet Keleş'ten Allah razı olsun. Devletin Düzce'ye özgü ve deprem bölgelerine özgü uyguladığı İnşaat kriterlerini hayata geçirme noktasında hassasiyetle bu görevi layıkıyla yaptı. Eğer bugün Düzce'de büyük bir can kaybı yoksa birinci derecede deprem yönetmeliğine uygun binaların yapılması noktasında devletin aldığı karar ve kararlılığı Düzce'de uygulayan Mehmet Keleş’tir, eski belediye başkanı kendisinden Allah razı olsun teşekkür ediyoruz bu hassasiyetinden dolayı. Ama değişimin garip tarafı var. Düzce'nin ovalarına bakıldığında, Düzce’mizin altı biliyorsunuz su, bu ovaların üzerine 2 metre 1 metre eşit binaları yerleştirdik. Tarım yapılacak alanlara binaları yerleştirdik bu mesela kalıcı konutlar bölgesinde veya zeminin daha güzel olduğu yerlerde binaları yerleşimleri pek nazarı itibari almadık. Yaptık ama kısmen yaptık.
Suyun çıktığı altında suyun olduğu zeminin yapılan etütlerde iyileştirme olmadan bina yapılmayacak yerlere binaları yaptık vakti zamanında. Tabii deprem gerçeğini unuttuk bugün bu gerçek bize hatırlattı ki binaları zeminlerin sağlam olduğu yerlere yapın. Bu nedir? Düzce ovasına değil, tarımın olduğu yere değil, tarlaların olduğu yere değil zeminin sağlam olduğu biraz daha yükseklere yapmakta fayda var diye bir tespit çıktı. Burada, şehir merkezinde binalar yapılmasın mı? Yapılsın ama çok ama çok dayanıklı olacak şekilde yapılması lazım. Bugün tabii hasarı bilemiyoruz ama vatandaşların bize gönderdiği fotoğraflarla, bilgilerle veya enformasyonlarla kendi düşüncelerinde paylaştıklarına göre tespit bittikten sonra zararın ve hayati tehlikenin olup olmadığını ondan sonra göreceğiz. Çünkü ciddi bir tespit yapılıyor Allah razı olsun devletimizden. Tüm ekipleriyle, bakanlarıyla, milletvekilleriyle, uzmanlarıyla bölgemizde hele sayın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Anadolu'nun yiğit evladı kaç günden beri burada. Yani gönüllere dokunuyor, insanlara o kadar mütevazi bir şekilde yaklaşıyor ki bakan mı bizim evin abisi mi çok da farklı değil. Bu anlamda sayın Soylu olmak üzere ilimize gelen sayın bakanlarımıza teşekkür ediyoruz; sayın Murat Kurum mesela çok hassas. Örneğin Çilimli'de şu anda kentsel dönüşüm başlamak üzere. Cumayeri’nde belediye binası dediğiniz gibi kullanıma kapatıldı. Memlekette çok ciddi bir hasar var ama bu hasarlar can kaybına sebep olmadı. Bir kişi kalp krizinden öldü biliyorsunuz tek tesellimiz bu. Mala gelsin cana gelmesin ama mal da canının yongası olduğuna göre bu insanlar yıllardır birikip dişinden tırnağından ayırıp, hayatından vazgeçip biriktirdiği ile aldığı evleri şu anda oturamaz hale geldi. Bir sene önce, 2 sene önce aldığı evler şu anda oturulamaz halde. Bunun tamiratları nasıl olacak? Bu konuda neler yapılacak? Tabii bunu zaman gösterecek.
Burada bu binaları inşa edenler bunun arkasında ne kadar duracak, nasıl olacak, bunların takipçisiyiz. Özellikle vatandaşlarımızdan şunu istiyoruz insanlar da bunu istiyor. Kadere razı olmak lazım alan da o veren de o. Ama tedbiri alacağız takdiri Allah'a bırakacağız. Tedbirleri daha iyi arttırmamız lazım bunun da kontrolü devletimizin yetkili kurullar tarafından yapılmasıdır.
Düzce büyük bir felaketten döndü. Süresi biraz daha uzun olsaydı sarsıntının durum felaket olabilirdi. Allah bu memlekete merhamet eyledi. Yani ne olacağını kimse kestiremezdi ama çok ciddi bir kaybın, can kaybının olacağını ihtimal veriyorlar. 1999'daki depremde 800'ün üzerinde insan vefat etmişti, 4 bin üzerinde insan yaralanmıştı. Devlet her yere yetiştirmeye çalışıyor, Allah devlete zeval vermesin. İnsanlara elinden geleni de gelmeyeni de yapıyor devlet. Gecenin saat dördünde dört buçuğunda deprem olduğu saatlerde sabaha yakın devletin İçişleri Bakanı hemen geldi Gölyaka'da ve yerinde incelemeler yapıldı. Bu da bu devletin bu millete karşı ne kadar hassasiyet de durduğunun bir işareti.
Bugünlerde bir şey konuşuluyor. Valilikten Sayın Süleyman Soylu giderken Sayın Belediye Başkanı Faruk Özlü’yü aracına almamış. Allah Allah yani kaç günden beri beraberler. Şimdi biz burada mıyız? Faruk Özlü, Bakan Soylu'nun arabasına binmiş mi, binmemiş mi, biz bunu mu konuşacağız? Yani insanımızın da biraz daha duyarlı olması lazım. Memlekette büyük bir sıkıntı var. Biz ne diyoruz, belediye başkanını, bakan aracına makam aracına aldı mı, almadı mı? Hani Bizans muhasara altındayken Bizans'ın entelektüelleri tartışıyormuş. “Melekler dişi midir erkek midir?” diye. Bizim de geldiğimiz nokta maalesef sıkıntılı bir nokta. Düzce'de özellikle Çevre il Müdürlüğü'nün, Çevre İl Müdürünün bu konularla ilgili daha hassas davranmasını, etrafımızda, çevremizde, şehir merkezinde olmayan insanların çadır tedarikleri konusunda, yatacak yer konusunda, yardım konusunda biraz daha duyarlı olunmasını da sayın valimizden ve koordinasyon merkezinden, AFAD’dan bekliyoruz. Allah bu günleri bize bir imtihan olarak gösterdi. İnşallah bir daha büyük bir keder olarak göstermesin.