Türkiye’nin önde gelen köşe yazarlarından Soner Yalçın, fındıkta Türkiye’nin en büyük tekel firması olan İtalyan Ferrero’nun bilinmeyenlerini kaleme aldı. Türkiye’nin, Ferrero ile aynı yıllarda çikolata üretimine başladığının altını çizen Yalçın, ancak Türkiye’nin bu yarıştan çekilmesinin ardından, Türk Fındığında Ferrero’nun söz sahibi olduğunun altını çizdi. Yalçın, Fındık üretiminde Türkiye’nin dünyada söz sahibi olmasına karşılık, İtalyan firmanın aracılar vasıtası ile Türk üreticilerinin sırtından para kazandığını kaydetti.
Karadeniz bölgesinin en büyük geçim kaynaklarından olan, Türkiye’nin stratejik ürünü fındıkta, İtalyan bir firma Ferrero’nun en büyük tekel konumunda olması, üreticileri her yıl hasat döneminde zor duruma sokuyor. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) alım şartları nedeniyle tüccar vasıtası ile Ferrero’ya mahkum edilen Türk Üreticiler, yetiştirdikleri ürünlerin karşılığını alamazken, bu durum kamuoyunun tepkisini çekmeye devam ediyor.
Peki, Dünya’da fındığın yüzde 85’i Türkiye’de üretilirken, İtalyan Firma Ferrero, nasıl Türk Fındığı üzerinde söz sahibi oluyor?
Bu konu ile ilgili Türkiye’nin önde gelen köşe yazarlarından Soner Yalçın, Türk Fındığını ve Ferrero’nun bilinmeyen gerçek yüzünü anlattı.
İşte Soner Yalçın’ın Ferrero ile ilgili analizleri:
Michele Ferrero (1924 - 2015) adını hiç duydunuz mu?
Sanmam!..
Hiç NUTELLA yediniz mi?
Yediniz!...
Dünyada günde 1 milyon kilo Nutella satıldığını biliyor musunuz?
Nutella'yı keşfeden Michele Ferrero idi. İtalya’nın Piyemonte bölgesindeki Alba kasabasında yaşayan annesi Piera ve babası Pietro Ferrero’nun ikinci dünya savaşından sonra bir pastaneden fabrikaya dönüştürdüğü markayı, dünya devi haline getirmeyi başardı. Ferrero öldüğünde 24 milyar dolarlık servetiyle İtalya'nın en zengin adamıydı.
Peki...
Kahraman Sağra adını hiç duydunuz mu?
1964 yılı, Ordu'da fındık için bir milattı. Şarkiye mahallesi Fatma Hatun sokakta bulunan binada fındığın çuvaldan çıkıp, modern ambalajlarda işlenmesine başlandığı tesisi kuran kişiydi.
Ünal Sağra,,Kahraman Sağra'nın oğluydu. Fındık sanayiciliği konusunda deneyim kazanması için Almanya'ya öğrenime gönderildi. Alman Köhler'in çıkardığı ilk fındıklı çikolatadan Hamburg fındık borsasına kadar, bu alanda deneyimlerde bulundu. Eğitimini bitirmesinin ardından Ordu'ya döndü ve babası Kahraman Sağra tarafından kurulmuş olan tesislerde çikolata üretimine başladı.
Önce Nugatella, daha sonra Sarelle böyle doğdu.
1985’li yıllarda Türkiye genelinde 250 Sağra special mağazası açıldı. 1990’lı yıllarda peş peşe yaşanan ekonomik krizler ve bürokratik engeller Sağra'yı finansal açıdan zorladı. Sağra Bayındır Holding tarafından satın alındı.
Sonra Bayındır Holding battı, Sağra TMSF'nin eline geçti.
Sonra 2007 de Tokgöz Gurup tarafından satın alındı.
Sonra...
Sonra ...
Sağra bir dünya markası olamadı.
Oysa...
Hep kendi geliştirdiği markalarla dünya devi olan Michelo Ferrero hayatında dışarıdan tek şirket satın aldı.
Niye?
Şundan...
Ders çıkarmak
Dünyada fındığın yüzde 85 ini Türkiye üretiyor.
Dünya çikolata devleri fındığı bizden alıyor. Bu sebeple 2015 yılında fındıkta ihracat rekoru kırdık.
2 milyar 827 milyon dolarlık satışla fındıkta bugüne kadar en büyük döviz geliri yaptık.
İyi de...
Bizden fındığı alıp markalaştıran Michele Ferrero'nun yıllık cirosu 11 milyar dolar.
Parayı karşılaştırdığımızda ihracat rekoru kırdığımız rakam komik duruyor.
İtalya ile hemen hemen aynı yıllarda başladığımız yarışta neden bu kadar geri kaldık.
Fındık; işlenip çikolata, şekerleme ve gıda ürününe dönüştüğünde dünyada onlarca milyar dolarlık bir ekonomi yaratıyor.. Ancak Türkiye bu ekonomiden sadece yaklaşık 3 milyar dolarlık pay alıyor. Evet, fındığın katma değerini Türkiye kazanamıyor. Ferrerolar kazanıyor.
İşte bu nedenle Türkiye'den şirket alıyorlar. Fiskobirlik gibi tarım satış kooperatifleri yok edilince, İtalyan devi Ferrero firması, Türkiye’deki fındığı aracılar vasıtasıyla topluyor. Yani, aracılar çiftçinin sırtından para kazanıyor.
Türk çiftçisi mağdur ediliyor.
Yoksa Ferrero niye Türk şirketi satın alsın.
Bunları konuşmuyoruz.
Bunları yazmıyoruz...
Bunları tartışmıyoruz...
Gereksiz polemik konuları etrafında birbirimizle didişip duruyoruz.
Oysa fındık üretimini nasıl artıracağız, üretici gelirini nasıl yükselteceğiz ve dünya devi markalar nasıl yaratacağız, bunlar konusunda çalışmalar yapmamız gerekmiyor mu?
Atatürk'e dil uzatılacağına 1935 yılında topladığı Birinci Ulusal Fındık Kongresi ya da 1938 de kurduğu Fiskobirlik'ten ders çıkarmak gerekmiyor mu?
Açılan yolda devam edilse idi, Michele Ferrero yerine dünya devi bir Türk firması olmaz mıydı?
HABER: Savaş ARI