Siyaset

“OKYANUSUN ÖTESİNE BİRİYLE GÖRÜŞMEK İÇİN GİTTİĞİM ALGISI OLUŞTURULDU”

Abone Ol

Özellikle Amerika’ya gerçekleştirdiği ziyaretin üzerinde duran Keleş, “Biz oraya içlerinde Büyük Şehir Belediye Başkanlarının da bulunduğu 25 kişilik bir heyetle gittik. Amerika'ya giden okyanusun ötesine geçen mutlaka birileriyle görüşmek için gitmiş gibi bir algı oluşturmak, bu tamamen abesle iştigaldir” dedi.

Önümüzdeki 31 Mart yerel seçimleri sürecinde İYİ Parti Belediye Başkan adayı olan Mehmet Keleş, Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal’ın hazırlayıp sunduğu kitabın ortasından programına konuk oldu.

“Düzce’nin geleceği için büyük hayallerim var”

 Öncü TV ekranları ile 100.2 Radyo Öncü ve Radyo Kent ortak yayınıyla geniş kitlelere ulaşarak Düzce’nin gündemini oluşturan programda Keleş, belediye başkanlığı döneminde Düzce için gece – gündüz çalıştığını söyledi. Düzce’nin geleceği için büyük hayallerinin olduğunu söyleyen Keleş, “Yaklaşık 35 buçuk yıldan beri, ömrüm kamu idaresinin içerisinde, yerel yönetim konusuyla geçti. Yani takdir edersiniz ki çok ciddi bir belediyecilik birikimine sahibim. Geçmişte başladığımız işler var, başardığımız işler var, yarım kalan işlerimiz var. Düzce için hayal ettiğimiz bir gelecek var, kafamızda. Onların büyük bir kısmını gerçekleştiremediğimi düşündüğüm için, ya da işlerimizin büyük bir kısmı yarım kaldığını düşündüğüm için, bugün yeniden huzurlarınızdayım” diye konuştu.

“Belediyecilikte ustalık dönemi için hazırım”

Düzce Belediye Başkanı seçilmesi durumunda, bunun kendisi için bir ustalık dönemi olacağını kaydeden Keleş, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“Tabii ki, AK Parti'yle 2017 yılında İstifa kararıyla yollarımızı ayırdık. O günden bugüne kadar, AK Parti'den herhangi bir yetkiliden, ya da genel merkezden, ya da yereldeki il teşkilatından, bizimle tekrar siyaset yapmak istiyoruz, ya da yola devam etmek istiyoruz gibi bir talep olmadı. Bugün İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Hanımefendi ve Düzce İl Başkanımız Yunus Özay Er, ‘İYİ Parti teşkilatının Belediye başkan adayı olur musunuz?’ dediler ve bu teklifi seve seve kabul ettim. Kazanırsak, kaldığımız yerden Düzce'deki yarım işleri tamamlamak için gece - gündüz çalışacağız ve inşallah Düzcelilere üçüncü dönemde hizmet etme fırsatı bulacağız. Bu süreci aslında bir ustalık dönemi olarak adlandırıyoruz. Çünkü belediyeciliğin de bir acemiliği vardır ve bu ciddi bir tecrübe gerektirir. Öncelikle Düzce'yi iyi bilmek, tanımak ve ihtiyaçlarını bilmek gerekiyor. Bunun yanı sıra belediyeciliği bilmek ve tecrübe sahibi olmak da önemlidir.”

“Geçmişte olduğu gibi, Düzce’ye hizmet etmek için gece gündüz çalışacağız”

Belediye Başkanlıkları döneminde Düzce’ye birçok proje kazandırdığını ifade eden Keleş, konuşmasına şu şekilde devam etti:

“Düzce'ye hizmet etmek için gece - gündüz çalışacağız ve geçmişte olduğu gibi, bu kez de Düzcelilere hizmet etmek için elimizden gelenin en iyisini yapacağız. 8 buçuk  yıl içerisinde yaklaşık olarak 192 proje bitirdik ve bu sadece döktüğümüz asfalt, döşediğimiz borular, kanalizasyonlar, yağmur suyu kanalları, içme suyu şebekesi, ya da kaldırımlar gibi fiziksel işleri kapsamıyor. Bunun dışında birçok hizmet sunduk. Bu hizmetleri yeterli gören Düzceli hemşehrilerimizin beklentilerini karşılamaya devam edeceğimizi düşünüyorum. Yeni bir dönem istediklerini gördüğümde, bunu anlıyorum ve kazanırsak Düzcelilere yine gece - gündüz hizmet etmeye devam edeceğiz.”

“Başkanlık yaptığım döneme dair yapılan incelemelerde hakkımda en küçük bir usulsüzlük bulunamadı”

Birinci ve ikinci Düzce Belediye Başkanlığı dönemlerine ilişkin müfettişlerin belediyede yaptıkları denetimlerde hakkında hiçbir hukuksuzluk bulamadığını dile getiren Keleş, şu ifadeleri kullandı:

“Yani ben açıkçası AK Parti tarafından, ya da AK Parti genel merkezinde ne olduğunu, çok fazla bilemem. Yani onların bu konuda bir açıklaması olması lazım ki, ancak o konuyla ilgili net bir şey söylenebilsin. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanı'nın o günlerde söylediği bir tek şey vardı; "Metal yorgunluğu." Peki, metal yorgunluğu nedir? Nasıl bir izah edilir? Bununla ilgili net bir açıklama Sayın Cumhurbaşkanı bilir. Yani metal yorgunluğu ne demektir? Ya da Mehmet Keleş'in metali yorulduysa neyi eksilmiştir mesela? Belediye başkanlığı yapamaz duruma mı gelmiştir? Yoksa artık iş göremez durumda mıdır? Ya da yaptıklarının içerisinde birtakım yolsuzluklar mı tespit edilmiştir? Ya da Düzce'de bir şekilde cazibesini mi kaybetmiştir? Ne olmuştur? Bizim gördüğümüz pencereden böyle bir şey yok. Burada biz işimize odaklanmış, çalışan bir belediye başkanıydık. Ekibimizle birlikte birçok işin başından tutmuşuz. Birçok projeyi başlatmışız, yürütüyoruz. Ve süreç içerisinde gerek birinci belediye başkanlığı döneminde olsun, gerek ikinci belediye başkanlığı döneminde olsun, hiçbir konumuz yargının, ya da bir teftiş kurulunun gözüne takılmamış. Daha sonra da böyle bir mesela ben birinci dönem belediye başkanıydım. İsmail Bayram Bey geldi. İsmail Bayram Bey döneminde de bir sürü müfettiş belediyeye geldi mesela. Hiçbirinin Mehmet Keleş dönemine ait bir bulduğu uygunsuz, ya da ne bileyim kanunsuz bir iş çıkmadı ortaya.  Önce Dursun Bey geldi, arkasından da Faruk Bey geldi. Ki Faruk Bey; Düzce Belediyesi'ni biliyorsunuz, birtakım müfettişler maharetiyle incelettirdi. Geriye dönük olarak, böyle bir görevi olmamasına rağmen.  Ama ortaya hiçbir şey çıkmadı. Yani Mehmet Keleş'in istifa ettirilmesinin arkasında, ya da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın istifa ettirilmesinin arkasında, Melih Gökçek'in, işte Recep Altepe'nin istifa etmesinin sebebi olarak ne gibi bir mazeret oluştu da, ya da ne gibi bir gerekçe oluştu da böyle bir şeye karar verildi. Bu bize karanlık açıkçası…”

“Başkanlık yaptığım dönemde hakkımda en ufak bir şaibe olduğunu düşünen adli mercilere başvurabilir”

Belediye Başkanlıkları döneminde hiçbir şahsi menfaat içinde olmadığını söyleyen Keleş, şu ifadelere yer verdi:

““Ben sadece kendi gördüğüm tarafa bakarım. İnanıyorum ki, Düzceli hemşehrilerimiz de kendi gördüğü tarafa inanır. Şimdi Düzceliler eğer Düzce Belediyesi'nin hizmetlerinden memnunsa, sokaklarda yapılan halk anketleri de bunu ispatlıyorsa, insanlar memnunsa yani gayet her şeyden memnunsa, öyleyse yanlış başka taraftadır diye düşünüyorum. Benim bu konudaki şahsi kanaatim. Ortaya müşahhas olarak, ne genel merkezin, nede Düzce’deki adli merceğin ortaya koyabildiği, koyabileceği bir şey yok. Hiç olmadı, hiç olmaz. Siz biliyorsanız bana söyleyin; mesela ben bilmiyorum, belki genel bir çalışmanın içerisinde puzzleın bir parçasıydık biz ve bir genel kurgunun içerisinde, biz de ara sopası yedik belki de. Bilemiyorum, ama kişi en iyi kendisi bilir, değil mi? Mesela ben Sadullah Ünsal'la ilgili ortaya bir iddia atsam, bunun doğru, ya da yanlış, olduğunu en iyi kim bilir? Kendisi bilir… Yapmışsa bir şey der ki; ‘benim de bir yaptığım bir şey vardı.’ Ben en iyisini bildiğim için, böyle bir şey olmadığını kesinlikle söylüyorum. Varsa bir şey mesela, bu konuyla alakalı bir bilgi sahibi, ya da bir tanık sahibi, ya da bir görgü şahidi falan bir şey varsa çıkar ortaya der ki; ‘arkadaş evet Mehmet Keleş böyle söylüyor, ama ben de bunları biliyorum’ der. Döker ortaya, oturur karşımıza, ya konuşuruz, ya da götürür adli mercilere bırakır. Adli merciler huzurunda, karşısında konuşuruz. Çok da fazla bu konuyu kafama takmıyorum açıkçası Sadullah Bey. Çünkü hani biz siyaseti menfaatler üzerine oluşturmadık. Kişi menfaatleri oluşturmadık, oturtmadık. Düzce Belediye Başkanı olduğumuz dönem içerisinde, hiç kimsenin menfaatini ya da böyle bir talebin ön plana çıkarmadık. Her zaman kamu menfaatini önceledik.”

“Tüyü bitmemiş yetimin hakkını kimseye yedirtmeyiz”

Kendisine siyasilerden gelen menfaat taleplerini ret ederek, hiç kimseye tüyü bitmemiş yetimin hakkını yedirtmediklerini anlatan Keleş, şöyle devam etti:

“Bu tür talepleri de kimden gelirse gelsin, en yakınımızdan bile gelmiş olsa ki, buradaki yakından kastım siyasi yakınlarımızdır. En yakınlarımızdan bile gelse onları reddettik. Çünkü tüyü bitmemiş yetimin hakkını, kimseye yedirmeyiz. Geçmişte yedirmedik, gelecekte de yedirmeyiz. Dolayısıyla belediyeden bir takım beklentileri olan insanlar, o günlerde bu beklentileri karşılanmayınca, bize de direkt olarak düşman oldular zaten. Bunları detaya girip anlatmakta, Düzceli hemşehrilerimizi yormasın. Çünkü defaatle bunlar Düzce kamuoyunda konuşuldu, tartışıldı. Bugüne bakmak lazım, aslında.”

“Amerika’ya Dışişleri Bakanlığının kontrolünde gittik”

Düzce’de Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde gerçekleştirilen ABD ziyaretine gelen tepkilere de değinen Keleş,  “Amerika ziyareti, Dışişleri Bakanlığı Amerika kürsüsü tarafından, oradaki Daire Başkanı tarafından planlanmıştır. Burada onlar tarafından planlanmıştır. Karşı tarafta da Amerika'daki büyükelçimiz, tarafından icra edilmiştir. Şimdi böyle bir programda yanımızda da yirmi beş tane belediye başkanı var. Ortaya çıkarmış olduğu, o günkü siyasilerden bize itiraz eden kişilerin, ortaya çıkarmış olduğu birtakım yalan, yanlış dedikodularla genel merkezin bir şekilde yanıltılmış olacağı yönünde. Bu da aynı şekilde olsun. Şimdi böyle bir programda yanımızda da yirmi beş tane belediye başkanı var. Bunlardan 3 tanesi büyükşehir belediye başkanı, 6 tanesi il belediye başkanı, 5 tanesi Düzce'nin ilçe belediye başkanı. Böyle bir heyetle Amerika'ya gittik. Tamamen resmi ziyaretle gittik. Görüşmelerimizin hepsi resmi oldu ve bütün görüşmelere büyükelçimiz de katıldı. İki şehirdeki uzak olduğu için sadece görüşmelere büyükelçimiz katılmadı. Onun dışındaki bütün görüşmeler, tamamen Amerika'daki büyükelçimiz tarafından. Ve bunun raporlamaları da karşılıklı devlet tarafından takip edildiği icra edildi. Yani ortada, hani ben çıkarım mesela uçak biletini alırım, Mehmet Keleş olarak, Düzce Belediye Başkanı olarak, Amerika'ya giderim. Amerika'da izimi, tozumu kaybettiririm. Niye gittiğim de belli değildir, nerede olduğum da belli değildir. Birileri der ki sen Amerika'ya niye gittin kardeşim? Kimle görüştün? Şimdi bütün görüşmeler resmi kanalla Zaten Dışişleri Bakanlığının kontrolünde. Gidiş amacımız belli, Belediye başkanlarıyla ilgili” diye konuştu.

“ABD ziyareti kayıtları Dışişleri Bakanlığı’nda var”

Kendisinin asla karanlık bir noktada olmadığını sözlerine ekleyen Keleş,  “Bizim orada bütün görüşmelerimizi ayarlayan kişi, Amerika'nın eski Türkiye Büyükelçisi Jim Jeff'y. O günlerde de Amerika'nın Orta Doğu temsilcisidir, aynı zamanda. Resmi ciddi bir adam yani. Yani Amerika'ya gitmek illa, Amerika'da sanki tek nokta varmış. Amerika'ya giden okyanusun ötesine geçen mutlaka birileriyle görüşmek için gitmiş gibi bir algı oluşturmak, bu tamamen abesle iştigaldir. Hatta ve hatta şunu da söyleyeyim; bütün kayıtlar resmi, kayıtlar ortadadır. Dışişleri Bakanlığının kayıtlarında da vardır. İsteyen gider, oradan sorgular ve bakar. Yani bunu Düzce halkından birisinin merak edeceğini zannetmiyorum da, hani şayet bu soruyu size sordurtan derken, sakın size bir şeyin ima edildiğini söylüyorum zannetmeyin. Bu sorunun Mehmet Keleş'e sorulmasını arzu eden, kafa onu bulabilecek bir kafa gitsin, işte orada, Amerika büyükelçiliği de orada. Amerika Türkiye Masası da orada. Dışişleri Bakanlığı da orada. Çok rahat görüşülebilir. Öyle bir karanlık nokta, Mehmet Keleş'in hayatında hiçbir zaman olmamıştır. Kaldı ki; böyle bir şeyin gereği de ve lüzumu da yoktur” şeklinde konuştu.

“Amerika’dan bulduğumuz hibe kaynaklar dönemin belediye meclis üyeleri tarafından engellendi”

Amerika’dan kaynak olarak bulduğu hibe kredilerin, o dönemin belediye meclis üyeleri tarafından engellendiğini aktaran Keleş, “Ben kimim ki, Türkiye'de bir ilin belediye başkanı olarak dışarıya gidip, Amerika'ya gidip, gereksiz ve lüzumsuz birtakım görüşmeler yapayım. Ama görüşmenin içeriğimi de bahsedebilirim size. Amerika'da belediye başkanlarımızla, o kadar güzel bir görüşme gerçekleştirdik ki, Pentagon'a ait bir binada, Amerika'dan Beyaz Saray'dan üç tane temsilcinin katıldığı, üç - beş tane generalin katıldığı, efendime söyleyeyim, Beyaz Saray'ın özel yetkilisinin katıldığı, Türkiye'nin eski büyükelçisi temsilcisi olan Jim Jeffrey'nin katıldığı bir toplantı yapıldı. Burada aslında Düzcelilerin merak etmesi gereken, ya da öğrenmesi gereken şey şu: Düzce Belediye Başkanlığı Mehmet Keleş'in nasıl Türkiye'deki Başkanlar Birliği diye adlandırılan tüm belediye başkanlarının üyesi olduğu bir birliğe genel başkan oldu? Ve bunun ne kadar önemli bir şey olduğu? Arkasından da Amerika'da yapılan çok önemli bir toplantıda, Beyaz Saray'a ait bir binada, James Jeffrey'den bile sonra konuşan Mehmet Keleş'in, orada o payeyi nasıl aldığı, onu konuşmak lazım, onu düşünmek lazım.  Ben Amerika'ya bir kere de gitmedim, üç - beş kere gittim. Bir kere gittiğimde, Dünya Bankasıyla görüşmeye gittim. 97 milyon dolar hibe kredi buldum ve Düzce Belediye Meclisi bana yetki vermediği için, parayı alamadık mesela. Bunu konuşmak lazım. Ayrıca bir ticaret anlaşması üzerine, ticaret başkanımızla beraber yine Amerika'ya gittik. Orada yine Düzce Belediyesi'nin birçok alakalı geliştirmeye çalıştığımız projelerle ilgili, kaynak arayışlarımızı onlarla ilgili ulaştığımız somut şeyleri konuşmak lazım. Yoksa Mehmet Amerika'ya gitmiş falan filan” ifadelerine yer verdi.

“Amerika’dan bulduğumuz hibe krediyle Düzce Yeniden inşa edilebilirdi”

Amerika’da bulunan Dünya Bankası’ndan buldukları ve dönemin Belediye Meclis Üyelerinin itirazı ile çöpe atmak zorunda kaldığı kredi ile Düzce’nin yeniden inşa edilebileceğini savunan Keleş,  “Biz Dünya Bankasıyla oluşturduğumuz ilişkiler neticesinde Amerika'da Beyaz Saray'da oturduk, görüştük. Dünya Bankası'nın alt kurumu OPİK'le birlikte, Düzce Belediyesi'nin bütün altyapısını su dahil, kanalizasyon dahil, içme suyu barajı dahil, hepsi ile ilgili bir proje geliştirdik. O projeyi de Dünya Bankası'na götürdük. Hatta ve hatta Düzce ölçeğindeki belediyelerin, dışarıdan kaynak getirmesi, hazinenin olayına tabii olduğu bilindiği için, hazinenin o günkü İbrahim Çanakçı'nın da onayını alarak, ‘bu krediyi Türkiye'ye getirebilir’ onayını da aldıktan sonra görüşmelere başladık.  Sonuçta; o günkü siyasi, işte itiraz edenlerimiz, yine Düzce Belediye Meclisi'nin içerisinde ısrarla bana ‘işte biz ancak sana şu kişiyle yanında olursa güveniriz’ gibi saçma sapan bir dayatma içerisinde bulununca görüşmeler yarıda kaldı ne yazık ki. Daha doğrusu ben belediye başkan adayı gösterilmedim. Yerime başka bir arkadaş gösterildi. Ve o arkadaş da bu yapılan çalışmaların hepsini çöpe attı aslında. 97 milyon dolar para o kadar büyük bir paraydı ki aslında. Düzce belki yeniden yapılabilirdi. Şu anda ne yapar? 300 milyon Türk lirası. Yani Düzce Belediyesi'nin belki de bugünkü borçlarını kapatabilecek bir miktar. Yani Düzce'de aslında benim yıllardan beri uğraştığım, ama bir türlü çözemediğim o kadar çok Düzce Belediyesi'nin bu tür işlerine siyasal müdahale oluyor ki.” İfadelerini kullandı.

“Düzce Belediyesinin çok ciddi borcu var”

Düzce Belediyesi’nin çok ciddi borcunun olduğunu öne süren Keleş, “Düzce Belediyesi'nin ciddi borçları var biliyorsunuz. O günlerde de vardı. Bu borcun büyük bir kısmı da kamu borcuydu. Yani devletin, hazinenin vergi alacağı var. Sosyal Sigortalar Kurumu'nun sigorta prim alacağı var. İller Bankası'nın bizden alacağı var. Bunların toplamı o günlerde 110 milyon civarında bir paraydı. Mehmet Şimşek de Düzce'ye geldi, hatırlarsınız. Belki odada siz de vardınız. Belediye başkanlığı makamına oturttuktan sonra, ben yanında ayakta dikiliyordum. Bunu anlattım kendisine. Aslında o gün, onu bir konuda sıkıştırdım ben. Dedim ki; ‘efendim Düzce Belediyesi ve diğer belediyeler mal alımlarının karşılığı ödedikleri katma değer vergisini geri alamıyorlar’ dedim. ‘Düzce Belediyesi'nin yaklaşık 120 milyona yakın katma değer alacağı var’ dedim. Yani normal bir esnaf çıkıyor, bir hırdavatçıdan diyelim ki bir şeyler alıyor. Gidiyor onun KDV'sini geri almıyor mu? Düzce Belediyesi'nden mal al sürekli, ama onların KDV'lerini geri alamıyor. Devlet bunları ödemiyor. Mehmet Şimşek orada bana ‘öyle bir şey olmaz’ dedi. Bizim işte bütçe dengelerimizi altüst eder bu dedi. Seninkini öderiz, ama İstanbul Belediyesi'ninkinden ödeyeceğiz dedi. Çok büyük rakamlar bunlar dedi. Hani aslında devletin devlete borcu. Sonuç itibariyle bir taraftan düşülecek, öbür taraftan yazılacak değil mi? Ama bu bütçe dengesi açısından, bizi çok zahmete sokar falan filan dedi. Fakat o gün ikinci söylediğimizi kabul etmek zorunda kaldı” açıklamalarında bulundu.

HABER: Savaş ARI

PROGRAMIN TAMAMINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN