O PAYLAŞIMIN ADRESİ SAVCILIK OLDU

Abone Ol

Düzce’de günlerdir konuştuğumuz Dünya Düzce Günleri 8 gün olur mu? Cenazesi olan var, camide namaz kılan var,  haram diyen var, bu para israf oluyor,  belediyenin işi görülsün diyenlerde var. Hadise şundan ibaret; haram diyenlere, günah diyenlere bir şey demiyoruz.  Yani Asr-ı Saadete Kur’an ve sünnete baktığınız zaman, doğruluk payı var, ama insanları cennetle-  cehennem arasında yarıştırmayın. Bir sanatçının oraya çıkıp insanları coşturması, insanları teşvik etmiyorsa, Allah’a karşı şirk koşmuyorsa ve Allah’ı Peygamberi inkar edecek hale gelmiyorsa, bunun çok büyük sıkıntısı yok. 
Cennet ile Cehennem arasında yarıştırmayın dedik ya;  buna haram diyenler, bu yanlış diyenler, sosyal medya üzerinden buna dini figürlerle, dini hassasiyetiyle yaklaşanlar adaletsizlik, kul hakkı yendiği zaman, aynı feveranı gösteriyor mu? Ameller, niyetlere göredir. Hangi niyetle söyleniyor ona bakmak lazım. Faruk Özlü’nün misyonuna mı karşı, Ak Parti’nin misyonuna mı karşı veya orada organizasyonu yapan Burçin Sarıcan’a mı karşı bir dert var? 
Allah’a karşı işlenmiş dini boyutlu suçlar var, bir de kula karşı işlenmiş suçlar var. Allah insanların amelini, ibadetini belirlemiş, bir takvim koymuş, ‘La İlahe İllallah Muhammenden Rasulullah’ diyeni cennetime koyacağım, bu Allah’ın vadi. Bir de kula karşı işlenmiş suçlar var ki; kul hakkı var ki, haksızlık var ki, dilsiz şeytanlar var ki, susan diyor ki Allah bun siz kendi aranızda halledeceksiniz.  Ben sosyal medyadan eleştiri yapanlara şöyle bir baktım, bugüne kadar istisnalar kaideyi bozmaz, ama hakkı ve kul hakkını hakikati savunan çok bir şey göremedim. Kendi nefis ve enaniyet ideolojilerinden dolayı bu işi baltalamaya çalışanlar var. Muhalif olmayı isteyenler var. Düzce’de muhafazakar laik sosyalist her görüşten insan var, bu insanların hepsinin görüşüne saygı duyuyoruz. Demokrasi adına, insanlık adına ama bir hakikat var, üzüm yemek mi bağcı dövmek mi? Muhafazakar olanları camide secdeye giderken, müziklerle oynatmayalım. Orada bir hakikat var, ona mutlaka riayet edilsin, ama bu gençler buraya gelen insanlar oy veriyor. Bunlar 18 yaşından itibaren, sadece senin oyunla olmaz ki, bu radikal birkaç kişinin söylemiyle. Netice itibari ile Dünya Düzce Günlerini siyaset adına yapılan girişimlerde marjinal birkaç grup, kısa olaylara objektif bakmayan bir yapı. 
Hasan Şengüloğlu’nun babası dahi kızıyormuş, bu işe kızabilir, sevinebilir herkesin dediği gibi olmayacak ki. Bu kadar organizasyona bin, iki bin kişi gelir, o zaman dersinki bu kadar masrafa gerek yok, eleştireceğiz tabi ama attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya değecek. Her akşam kavga oluyormuş, düğünlerde de oluyor kavga, nişanda da oluyor. Her hangi bir organizasyonda da kavga olabilir. Yediğinizden, içtiğinizden, yetkinizden fedakarlık yapsaydınız da bu memlekette Ahmet Özhan misali onu dinleyecek gençli kitlesi oluştursaydınız. Partinin devletin imkanlarıyla büyüyün, imkan sağlayın ticaretinizde bu memleketin gençliği böyle dansözü, böyle diyeceğinize daha nitelikli daha asil nesiller yetiştirmek için, malınızdan, canınızdan imkan sağlasaydınız, oturduğunuz yerde racon kesin böyle bir şey yok. Emniyet tedbirler aldı, güzel -  güzel insanlar eğleniyorlar, ne var bunda? Buna haram diyenler, haramı ve helali bilenler, bunun idrakinde nesiller yetiştirselerdi, bu memlekette rap değil, ilahi dinleyecek adam yetiştirmeyin, paranızın üzerine para katın, makamınızın üzerine makam katın, enaniyet tavan yapsın, imkanların büyüsün, sonra bu haram. Peki, bu haramların düzelmesi adına, hangi fedakarlık da bulundun? Çocuğa araba, hanıma araba verdiniz, ama onlar öyleymiş, peki öyle olması için uğraştın mı? 
Memlekette nesilde bir eksik varsa, camisinde, şarksın da, bunu gören insanlar bunun düzelmesi için ne yaptılar? Hayat nasip ile niyet arasında yaşanır. Kendine etrafına gelince, imkanları dağıt ama şu memlekete devlete inançlı istiyorsunuz ya; fetva veriyorsunuz ya, oturduğunuz yumuşak koltuklardan, klimalı arabaların içinden yazıyorsunuz ya, hangi nesli yetiştirdiniz manevi olarak nesil gitti. Niye onun için herkes fedakarlık yapmadı, ondan sonra harammış. Neden helal için bir şey yapmadınız? Neymiş siyasetmiş. 
İslam Keleş bir sosyal medyada paylaşım yapmıştı. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı arkadaşımız belediyenin Destek Hizmetleri Müdürü ve yanında ki bir arkadaşla ilgili. Dün imkanımız yoktu, bugün imkanınız çok arttı. Hanımının ve ailenin gelirlerine, mallarına bakalım diye bir paylaşım yapmıştı. Öğrendiğimiz kadarıyla Belediye başkanı Faruk Özlü’nün konuyu Cumhuriyet Savcılığı’na intikal ettirerek, ‘savcılık varsa bir istismar, suiistimal bunu incelesin’ diye, bir adım attığını öğrendik. Memlekette şu çok önemli; ya hakkı söyle, ya da sus, ya da haksızlıkların karşısında durma. ‘Susarsan dilsiz şeytan olursun’ diyor ya bizim öğretimimizde. Bir memlekette haksızlık varsa, yanlış varsa düzeltebiliyorsan, elinle düzelteceksin, düzeltemiyorsan dilinle düzelteceksin. Dilinle de düzeltemiyorsan, kaderin sahibine ‘Allah’ım burada sıkıntı var bunu kahhar ismiyle kahret düzelt biz düzeltemiyoruz diyeceksin.

HABERİN VİDEOSU İÇİN TIKLAYIN