12 Kasım Düzce depreminin üzerinden seneler geçse de acıları yüreklerdeki tazeliğini koruyor. Yüzlerce vatandaşın enkaz altında kalarak yaşamını yitirdiği, binlerce vatandaşın yaralandığı ve yine binlerce ailenin evsiz kaldığı deprem felaketinin üzerinden tam 25 yıl geçti.
Çeyrek asır önce bu felaketi yaşayan Gazeteci Metin Köseer, Düzce eski Berber ve Kuaförler Odası Başkanı Orhan Demir ve DEVA Partisi İl Başkanı Murat Caymaz, deprem anında ve sonrasında yaşadıkları acıları Öncü TV mikrofonu ile paylaştı.
Köseer: “Depremden sonra 5 sene kendime gelemedim”
12 Kasım Düzce depremine evinde yakalandığını anlatan deneyimli gazeteci Metin Köseer, depremin ardından 5 sene kendisine gelemediğini söyledi. Depremin olduğu 12 Kasım 1999 akşamı kent merkezinde büyük bir kargaşa yaşandığının altını çizen Köseer, “47 yıllık Düzce’de gazetecilik yapıyorum. Ulusal basında da görev yaptım ve hala devam ediyorum. Saat 19:57 de 12 Kasım akşamı bir toplantıya gidecektik, çekim yapmaya gidecektik. Evde tıraş oldum, bir sallantı hissettim. Ben deprem olduğunu zaten anlayamadım, hanım; ‘Metin koş, deprem oluyor’ dedi. O camdan fırladı, ben de kapıya koştum hemen. Bu sefer geri döndüm, hemen çocukları almaya, başladım. Koştum dışarı bir çıktım ki, bağırışlar, çağırışlar anlatılmaz yani bunu yaşadık, üzüldüm. Ondan sonra habere çıkmak zorunda kaldım, tekrar mahalle - mahalle, sokak - sokak hep gezdik, görüntüler aldık, yıkılan evleri aldık. O ambulans sesleri, siren sesleri, işte insanların sağa - sola koşuşturmaları, herkesin telefonlara sarılması anlatılmaz, çok acayip bir şeydi. Allah bir daha yaşatmasın, çok kötü bir şeydi. Bizde çok insan aldık, minibüs ile yaralı taşıdık hastaneye. Belediye başkanları, çevre belediyenin başkanlarıyla beraber, bu enkazları kaldırırken, bizlerde çok çekimler yaptık. O zaman çok insanlar taşıdık, o zaman tanıdıklarım da vardı, içlerinde hatırı sayılır kişilerde vardı. Onları yaşayınca, bir müddet 5 sene kendime gelemedim. Beyciler mahallesinde bulunan askeri çadır kentte yaşadık. 2 aya kadar çadır kentte kaldık, biliyorsunuz oranın banyosu, duşu, tuvaleti falan hep dışarıdaydı. Yani alışkın değildik öyle şeylere, orada yaşadık, oradan prefabriklere geçtik prefabriklerden de kalıcı konutlara geçtik. ‘Dünya varmış’ dedik ve canımızın sağ olduğuna şükretmemiz gerekiyor. Gerçekten o çadırdaki yaşantıyla ev yaşantısı çok farklı” diye konuştu.
Orhan demir: “O akşam Düzce’nin il olmasını görüşmek üzere Ankara’da bulunuyorduk”
Depremin yaşandığı akşam MHP eski Bolu Milletvekili Ersoy Özcan’ın da aralarında bulunduğu heyetle Ankara’da olduklarını ve deprem haberini alır almaz Düzce’ye döndüklerini ifade eden Düzce eski Kuaför ve Berberler Odası Başkanı Orhan Demir, “Biz arkadaşlarla toplandık, birlik olduk Düzce’yi il yapmak için. Ankara’ya gittik. Depremi orada yaşadık. Ersoy Özcan ile beraber Bahçeli’yi ziyaret ettik. Deprem oldu o saatlerde, Devlet Bahçeli önce bize ‘geçmiş olsun’ dileklerini iletti ardından da, ‘Siz gidin, gerekeni yaparız.’ dedi. Düzce’nin il olmasıyla ilgili müjdeli haberi aldık. Kaynaşlı’ya geldiğimiz zaman yol çökmüştü. Nasıl geçtiğimizi anlamadık. Kaynaşlı’ya geldi, her taraf yanıyordu. Düzce’ye geldik. Çoluğumuzu çocuğumuzu aramaya başladık. Allah kimseye onları göstermesin. Kolay mesele değil. Depremden sonra kiradaydım, eski evim vardı. Tek katlı ağaç binaya oturdum. Bana göre cennetteydik. Çadırlarda kalmalar kolay mesele değil. Depremlerde yakınlarımı hiç kaybetmedim. Allah kaybedenlere sabırlık versin. O acı bitmez” şeklinde konuştu.
Caymaz: “12 Kasım da herkesin psikolojisi altüst oldu”
17 Ağustos Marmara depreminden 2 ay sonra meydana gelen 12 Kasım depremini yaşayanların psikolojisinin altüst olduğunu kaydeden DEVA Partisi İl Başkanı Murat Caymaz ise, “12 Kasım akşamı ben köydeki evimizde tam yemek esnasında deprem meydana geldi. Tabii hemen hızlı bir şekilde dışarı çıktık. Evimiz tek katlı olduğundan dolayı bir sorunda yaşamadık. Hemen etrafımızdaki kolu komşuyla irtibat kurduk, onların durumlarına baktık. Sonra şehir merkezindeki akrabalarımızdan bilgi almaya çalıştık. Tabii herkes gibi bizde çok üzücü gece yaşamış olduk, ama bunun öncesinde yaklaşık 2 ay öncesinde bir 17 Ağustos depremi olmuştu. Bu da beklenmeyen bir depremdi açıkçası. İnsanlar tam o psikolojiyi atlatmış, evlerine yeni yeni girmeye başlamışken, tekrar 12 Kasım depremiyle, herkesin tekrar psikolojisi darmadağın oldu. Çok şükür benim birinci derece akrabalarımdan depremde vefat eden olmadı, ama köyümüzde çocukluk arkadaşım vardı o vefat etmişti 17 Ağustosta vefat etmişti ilk depremde” açıklamalarında bulundu.
“Depremlerden gereken dersi çıkartmadık”
Türkiye’nin 17 Ağustos Marmara ve 12 Kasım 1999 Düzce depremlerinden gereken dersi çıkartmadığının altını çizen Caymaz, konuşmasına şu şekilde devam etti:
“Deprem Türkiye için öncelikli konulardan birisi aslında. Çünkü hemen hemen tüm bölgeler ciddi risk altında. Biliyorsunuz geçtiğimiz 6 Şubat da Hatay da, Kahramanmaraş da ö bölgeyi ciddi anlamda etkileyen ve asrın felaketi olarak adlandırılan, bir deprem yaşandı. O zaman biz buradan bir ekip kurarak gittik, o bölgede çalışmalara katıldık. 26 kişi çıkarttık enkazdan canlı, hem çok güzel bir duygu hem de o anıda yaşıyorsunuz aslında. Ders alıyor muyuz? İnsan çabuk unutuyor, insan psikolojisi çabuk unutuyor bazı hatalar yapılıyor mu? yapılıyor. Orada şunu ben görmüştüm 1999 depreminden sonra biliyorsunuz Türkiye’de bir deprem yönetmeliği yasası çıkmıştı fakat onlar ilk pilot bölgeler Düzce, Sakarya gibi bölgelerde uygulandı ancak o bölgelerde biz onun uygulanmadığını yapı denetimlerin gerekli çalışmaları yapmadığını falan öğrendik o çalışmalar esnasında çok ilginçti. Düzce yerine döndüğümüzde bakalım, hala yapı stoklarının çok tehlikeli olduğu bölgeler var. Ben bunu bazen zaman zaman sizin basın aracılığıyla dile getirdim.”
HABER: Savaş ARI
KAMERA: Oğuzhan BAL