25 yıl önce iki büyük depremle yıkıldıktan sonra il statüsüne kavuşan Düzce’nin gelişmesi gerekirken, hala kronik sorunlarla boğuşmasının arka planında ‘geçmişin izleri’ olduğunu vurguladı. İl olduğu ilk yıllarda vizyon sahibi idareciler tarafından yönetilmediği için kalkınma hamlesi yapamayan Düzce’de geçen çeyrek asra rağmen modern şehirleşmeden bahsedilemediğinin altını çizen Ünsal, “O dönemde bir Avni Akyol, Necmi Hoşver veya Faruk Özlü olsaydı, bu memleket daha yaşanılabilir, modern, yaşam standartlarının yüksek olduğu bir şehir haline gelirdi. En az isteyen, itibar görür mantığı Düzce’yi bu hale getirdi. İl olma kültürüne, il olma idrakine, il olma doğrusuna daha kavuşamadık.” dedi.
Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, kendisinin hazırlayıp sunduğu “Yorumlu-Yorum” programında Düzce’nin gündemine ışık tutmaya devam ediyor. Öncü TV ekranları ve 100.2 Radyo Öncü ortak yayını ile geniş kitlelere ulaşan Yorumlu-Yorum programının son bölümünde Ünsal, il statüsünün kavuşmasının üzerinden 25 yıl geçen Düzce’de insanların il olmanın keyfiyetini yaşayamadığını kendi penceresinden nedenleri ile anlattı.
“Memleketi daha iyi bir il haline getirecek öngörüde yöneticiler olsaydı”
25. yaşı kutlanan Düzce ilinin, hala çözüm bekleyen birçok sorunu olduğunu belirten Ünsal, yeni il olduğu yıllarda şehri vizyon sahibi kişiler yönetseydi, bugün daha farklı bir Düzce’den bahsedilebileceğini vurguladı.
Ünsal, “Düzce'yi mülki idare ve siyasi olarak, içtimai olarak yönetenlerin öngörüsüzlüğü, ilçe olmanın acziyetini yaşarken il olmanın keyfiyetini yaşayamadık. O zaman 70 bin nüfustu şu anda 180 bin nüfus aşağı yukarı. İlçelerin çok yakın olmasından dolayı, her sabah Düzce'de trafik can alıyor. Saatlerce trafikte kalıyoruz. Gerek yük araçları gerek direkt geçenler, sabahın İstanbul trafiğini aratır hale geldi Düzce. Bir o kadar hava kirliliği, keşke o günlerde proje adamı, dünyaya farklı şekilde bakan, dünyanın farklı yerlerinde devletin farklı makamlarında görev yapmış bir Faruk Özlü gibi bir belediye başkanımız veya o günlerde milletvekilimiz olsaydı… Celal Erbay bile bu memlekette milletvekili oldu. Kimler geldi kimler geçti. Memleketi, trafiğiyle, havasıyla, suyuyla, ekonomisiyle daha iyi bir il haline getirecek öngörüde yöneticiler olsaydı…”
“Aynı dili konuşmamışlar, aynı duyguyu da paylaşmamışlar”
Kentini değil kendini düşünen idareciler yüzünden Düzce’nin sorunsal silsilesi ile mücadele ettiğini belirten Ünsal, şu ifadelere yer verdi:
“Geçen gün bir terminalden bahsettik, bir dokunduk bin ah işittik. Terminalde o rezalet, o hal devam ediyor. Birisi de diyor ki; İstanbul veya farklı terminallerde her yerde aynı sıkıntı varmış. Bizde olmasın. Kendini değil de önce kentini düşünecek. Kentini değil kendini düşünen idareciler yüzünden Düzce bugün bu kaosu yaşıyor. Kentini düşün ama birilerine bir güzellik yapacak, birine bir rant sağlayacak, birine iltimas yapacak derken Düzce'nin geldiği nokta bu. Trafikte felç, imarda felç. Niye şimdi Organize Sanayi Bölgeleri’ni genişleteceğiz. Gümüşova boş. Akçakoca’da yeni kuruluyor, Çilimli boş. Beyköy’de tarımsal arazileri açalım. Bu memleket yemeyecek mi, içmeyecek mi? Zaten havamız kirli, dert büyük. Bakıyoruz bugün (9 Aralık) pırıl pırıl bir hava var. Hamdolsun ne kadar özlemişiz güzel bir havayı. Toz içinde, duman içinde, sis içinde. Bizim yerleşim olarak kullandığımız ovaları, bundan bin yıl önce, 500 yıl önce olmayan teknolojide insanlar ekim-dikim alanı olarak kullanıyor ve dağların yamaçlarına yerleşmişler. Konuralp bunlardan biri. Bu vizyonda, misyonda, öngörüde, değerde bir mülki idare amirleri olmalı. Bir siyasetçiler olmalı, bir de yerel siyasetçiler olmalı. Aynı dili konuşmamışlar, aynı duyguyu da paylaşmamışlar.”
En az isteyen itibar görür mantığı Düzce’yi bu hale getirdi
Düzce siyasetinde yıllardır az istemenin itibar gördüğü inancı olduğuna değinen Ünsal, “Dönemin DSP il başkanı, “Biz hata yaptık.” diyor, kutluyorum. Al valiyi görevden, aldır. Bakanlar, ‘Valilik konağını Kalıcı Konutlar Bölgesi’ne yapalım, Kalıcı ile şehir merkezini yapalım.’ diyor, Vali bey kabul etmiyor. Al görevden. Ama o dönemde bir Avni Akyol, Necmi Hoşver veya Faruk Özlü olsaydı bu memleket daha yaşanılabilir, modern, yaşam standartlarının yüksek olduğu bir şehir haline gelirdi. Caddelerimiz dar, tıkandık kaldık. Ne çevre yolumuz yapıldı, ne sosyal tesislerimiz var. Siyasette iktidardan, hükümetten en az isteyen en çok itibar görür. Bizim milletvekilliği noktasında, siyaset noktasında Bolu'dan ayrılmışsın, 3 milletvekili var. Her zaman 3-0, 10-0 yapmış belediyeler. O zaman Başbakan Düzce'ye gelip gidiyor. Düzce'yi de seviyor. İstenseydi çok şeyler olabilirdi. En az isteyen itibar görür mantığıyla beraber Düzce bu hale geldi.” ifadelerini kullandı.
“Aklı çok olanların aklıyla buraya geldik”
Bir ilin kalkınabilmesi ve gelişebilmesi için yönetenlerin etkisinin çok olduğunu vurgulayan Ünsal,
“Tevafuk mudur, tesadüf müdür bilemeyiz ama 25. yılı kutlanacak bir ilde yaşamıyoruz. İl olma kültürüne, il olma idrakine, il olma doğrusuna daha kavuşamadık. Burada da yönetenler çok önemli. Ben tek şu soruyu soruyorum; Ticaret Sanayi Odası, esnaf odası, kooperatifler, sivil toplum kuruluşları, partilerin il başkanları, belediye başkanları, milletvekilleri parti ayrımı yapmadan Düzce'nin meselesini hep beraber cumhurbaşkanına, dönemin başbakanına veya bakanına, aynı dilde, duyguda, doğruda birlikte sundular mı? Var mı bunun bir örneği? Ben bilmiyorum olan varsa sonuçlarını görelim. Bir çevre yolumuz yapılmadı. Dünyanın aracı şehrin merkezine giriyor kocaman treyler. Birçok ilde spor tesisi var, yüzme havuzları yeni gelmiş de büyük bir hizmet. Gençlik merkezleri yeni kuruluyor. Herkes kentini değil kendini düşündü. Memleketini değil menfaatini düşündü. Sabah trafik sıkıntısı, akşam dediğiniz gibi hava kirliliği ve Organize Sanayi Bölgeleri’nde şu çok önemli. Havasıyla, tozuyla memleketimize bu değerlerimizi, yaşama standartlarımızı azaltan fabrikaların hepsi İstanbul'dan Düzce’ye ‘Teşvik var’ diye geldiler. Herkes bunlardan faydalandı ve faydalanıyor. Gelecekler, yine gelecekler. Çünkü İstanbul doldu, İzmit oldu Karasu Limanı başlıyor hizmete. Biz limana da yakınız, karayoluna da yakınız. Coğrafi bölgemiz çok kıymetli. Ama lütfen bundan sonra Düzceliler’in geleceği için tarımsal ve turizm noktada bu istikametten ayrılmasın. Sanayi yeter, benim bu aklımla bu kadar. Aklı çok olanların aklıyla buraya geldik. Bu vatandaşı, bu milletin derdini, vatandaşın serzenişini dinlemeyenlerin, çok bilenlerin, her şeyi iyi bilenlerin, çok iyi akademik makamlarda olanların, yetkililerin aklıyla buraya geldik, hayırlı olsun.” açıklamalarına yer verdi.