Eğitim

“İMAM HATİP OKULLARI BU ÜLKE İNSANININ KABUL OLMUŞ DUALARIDIR”

Önder İmam Hatipliler Derneği Başkanı Dr. Cemal Kazak, 3-21 Ekim tarihleri arasında kutlanan İmam Hatipliler Haftası dolayısıyla basın açıklaması yaptı. Kazak, ülkedeki 10 okuldan birinin imam hatip olduğunu, “İmam Hatip okullarını marjinalleştirmeye çalışanlar, farklı bir kesimin okuluymuş gibi göstermeye çalışanlara karşı da çok net şunu söylüyoruz. Bu okullar halkın talebi üzerine açılmıştır. Öğretmenini, idarecisini Milli Eğitim Bakanlığının atadığı, müfredatını yine MEB'in onayladığı...

Abone Ol

Önder İmam Hatipliler Derneği Başkanı Dr. Cemal Kazak, 3-21 Ekim tarihleri arasında kutlanan İmam Hatipliler Haftası dolayısıyla basın açıklaması yaptı. Kazak, ülkedeki 10 okuldan birinin imam hatip olduğunu, “İmam Hatip okullarını marjinalleştirmeye çalışanlar, farklı bir kesimin okuluymuş gibi göstermeye çalışanlara karşı da çok net şunu söylüyoruz. Bu okullar halkın talebi üzerine açılmıştır. Öğretmenini, idarecisini Milli Eğitim Bakanlığının atadığı, müfredatını yine MEB'in onayladığı okullardır.” açıklamalarında bulundu.

Osmanlı'nın son dönemi 1913'te açılan Medresetü'l-Eimme ve'l-Huteba'ya kadar kökeni uzanan imam hatip okulları, tek parti dönemindeki yasakların ardından kapatılarak bundan 73 yıl önce 17 Ekim 1951'de yeniden eğitim öğretime başladı. 3-21 Ekim tarihleri arasında kutlanan İmam Hatipliler Haftası dolayısıyla Önder İmam Hatipliler Derneği Başkanı Dr. Cemal Kazak, basın açıklaması yaptı.

Köklü gelenekten nitelikli geleceğe

Kazak, İmam hatiplerin temelinin 111 yıl önce 1913'te Medresetü-l Eimmeti ve'l Huteba ismiyle kurulan okullarda atıldığını anımsatan Kazak, Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun 1924'te çıkarılmasıyla sayısının 450'yi bulan bu medreselerin kapatılarak yerine din eğitiminin sınırlı olduğu imam hatip okullarının kurulduğunu ancak bu okulların da 1930'da kapatıldığını belirtti.

Türkiye'de din eğitiminin 1949'a kadar verilemediğini hatırlatan Kazak, "Demokrat Parti'nin iktidara gelmek üzere olduğu dönemde bu ihtiyacın Anadolu'da ciddi bir talebe dönüştüğü görülüyor. O dönemde sınırlı şekilde sadece 'ölü yıkayıcı' dediğimiz tiplemeyi yetiştirecek bir tarzda imam hatip kurslarına müsaade ediliyor." ifadelerini kullandı.

Demokrat Parti'nin iktidara gelmesinin ardından toplumun talebinin yöneticiler nezdinde de karşılık bulduğunu dile getiren Kazak, eğitimci Mahmut Celalettin Ökten'in girişimleri, dönemin Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri'nin gayretleri ve Başbakan Adnan Menderes'in öncülüğünde 1951'in ekim ayında Türkiye'deki ilk imam hatip okulunun açılışına izin verildiğini belirtti.

"Bütün baskılara rağmen imam hatip okulları kimi dönem küçüldü ama yok olmadı"

İmam hatip okullarını Milli Eğitim Bakanlığı çatısı altındaki diğer eğitim kurumlarından farklı kılan özelliğin bu okulların halkın talebiyle, aşağıdan yukarıya doğru oluşturulduğunu vurgulayan Kazak, şu ifadelerini kullandı:

"1951'den bugüne kadar 73 yıllık bu uzun hikâyeye baktığımızda aslında bu talebin her zaman aşağıdan yukarıya doğru inşa edilmesidir. Bütün baskılara, kapatmalara, engellemelere, hak ihlallerine rağmen, imam hatip okulları kimi dönem küçüldü ama yok olmadı. Halkın iradesinin idareye yansıdığı dönemlerde büyüyüp, kökleşerek tekrardan bütün sahayı kuşatacak bir formata gelmesinin arkasındaki hikâye aslında okulların bu ülke insanının talebiyle açılması ve halkın sonuna kadar sahip çıkmasıdır."

Kazak, "Anadolu'nun dört bir yanından insanların, çölde bir vaha bulmuş edasıyla evlatlarını bu okullara verdiğine şahitlik ediyoruz. Aslında geleceğinin görülmediği, eğitimci kadrolar tarafından bile 'Bu okulda sizin ne işiniz var? Sizin burada geleceğiniz yok' denildiği halde hem ailelerin hem de gençlerin ısrarla ve samimiyetle bu okullarda okuduklarına şahitlik ediyoruz. O dönem imam hatip okulları büyük fedakârlıklar yapan, en zor dönemde baskılara, yıldırma politikalarına rağmen 'biz buradayız' diyen çok samimi kadroların, dertli eğitimcilerin ellerinde şekilleniyor. O dönem imam hatip okullarının altına imzasını atan, açılması için mücadele eden insanların hayatlarıyla bu bedeli ödediklerine de şahidiz. Başbakan Adnan Menderes idam edildi. Tevfik İleri aynı şekilde çok ciddi eziyetlere maruz kaldı ve 1961'de vefat etti. Mahmut Celaleddin Ökten hocamız da 1961'de vefat etti. Şunu söyleyebilirim ki imam hatip okulları bu ülke insanının kabul olmuş dualarıdır." ifadelerine yer verdi.

Türkiye'de 2000'li yılların başına kadar imam hatip okullarının tamamına yakınının halk tarafından inşa edildiğini vurgulayan Kazak, "İmam hatip okulları, 'en az maliyetle devletimize ve milletimize en yüksek katma değeri oluşturan okullardır' diyebiliriz. Çünkü okulun inşaatını bu halk kendi yapmış. Hatta arsasını kendi bağışlamış. İçindeki sırasını, masasını, sandalyesini, yurdunu, yatağını kendi karşılamış. Köy köy dolaşarak öğrencisini de kendi toplamış. Hatta tarla tarla dolaşarak öğrencinin iaşesini toplamıştır." ifadesini kullandı.

İmam hatip okulu mezunlarının 1990'lı yılların başında Yüksek İslam Enstitüleri dışında da farklı alanlarda üniversite eğitimi görmeye başladığını aktaran Kazak, bunun belli çevrelerde rahatsızlığa yol açtığını ve 28 Şubat darbesinde de imam hatiplerin hedef alındığını belirtti.

Kazak, başörtüsü yasağının sona ermesi, katsayı engelinin kaldırılması ve ortaokulların yeniden açılmasıyla imam hatiplerin 28 Şubat öncesi yüzdelik dilimleri ve sayılarına ulaşıldığını belirtti.

“Bu okullar halkın talebi üzerine açılmıştır”

Bugün Türkiye'de yaklaşık 4 bin 500 imam hatip okulunun bulunduğunu bildiren Kazak, şunları kaydetti:

"Şu anda Türkiye genelinde imam hatip orta okulu oranı yüzde 13, imam hatip lise oranı ise yüzde 11. Bu noktada kamuoyunda 'her iki okuldan birisinin imam hatip' olduğuna dair bir manipülasyon var. Bugün sadece 10 okuldan biri imam hatip okuludur. İmam Hatip okullarını marjinalleştirmeye çalışanlar, farklı bir kesimin okuluymuş gibi göstermeye çalışanlara karşı da çok net şunu söylüyoruz. Bu okullar halkın talebi üzerine açılmıştır. Öğretmenini, idarecisini Milli Eğitim Bakanlığının atadığı, müfredatını yine MEB'in onayladığı okullardır."

İmam hatip okullarının niteliklerini geleceğe taşımakla ilgili önemli bir misyon üstlendiğine işaret eden Kazak, şunları kaydetti:

"Bu ufku, bu geçmişi, yaşanmışlıklardan hareketle imam hatiplerde görüyorum. İmam hatipler bundan sonraki faydası ne olacak diye baktığımızda -nitekim uluslararası imam hatipler de var- hem içeride hem dışarıda önemli açılımlara öncülük yapacağına inanıyorum. Çünkü biz ülke olarak sadece bizden ibaret olmadığımızı, dünyada yaşadığımız hadiselerden görüyoruz. Dolayısıyla ülkemizin daha geniş vizyonunu gerçekleştirmesi açısından da ben İmam Hatiplerin bundan sonra çok ciddi katkı sunacağını düşünüyor ve görüyorum."

Düzce Mehmet Akif İnan Hafız İHO okulunda yapılan İmam Hatiplerin kuruluş yıl dönümü kutlamalarına Düzce Önder İmam Hatipliler Derneği Yönetim Kurulu Murat Ak ve Reyhan Günaydın ile katılan Dr. Cemal Kazak yaptığı konuşmada, bu okulların dünü, bugünü, misyonu ve Türkiye için önemini değerlendirildi.

Kazak gençlere yaptığı konuşmada, “İmam Hatipli demek köklerinden kopmamak demektir. Sizlere tavsiyem köklerinizi ve sahip olduğunuz medeniyeti iyi tanıyın.  Bizler İslam ve İnsan medeniyetinin temsilcileriyiz. Her ne kadar Batı Medeniyeti son 200 yıldır teknolojik anlamda bize üstünlük kurmuş gözükse de bu durum kalıcı değildir. Çünkü Batı medeniyeti insani değildir. İnsanı öncelemez bugün Gazze’de olanlara bakarsanız on binlerce çocuğun ve savunmasız Gazze halkının nasıl soykırıma maruz kaldığını ve Batılı yöneticilerin buna nasıl sessiz kaldığını görürsünüz. Kendinden başkasına yaşama hakkı tanımayan Batı medeniyeti dün Afrika’da, Cezayir’de soykırımlar yaptı bugünde Gazze’deki soykırıma sessiz kalıyor.  Bu günlerde elbette geçecektir. Sizler çok çalışacak bu ve bizim medeniyetimizin Önder’leri olacaksınız. Bu çağın Birunileri, Harezmileri, Ali Kuşçuları, Cabirleri, İbni Sinaları sizler olacaksınız.

Bu güzel programın hazırlanmasında başta okul müdürü Kudret Çiçek olmak üzere tüm emeği geçenlere teşekkür eden Kazak, Bu vesileyle imam hatip okullarının temelini atanlar başta olmak üzere on yıllardır bu okulların kuruluşunda, gelişmesinde, sayılarının artmasında emeği olan vakıf insanlarımıza teşekkür ediyorum

Okullarımızda görev yapmış olup da ahirete irtihal etmiş tüm öğretmenlerimizi, yöneticilerimizi, fedakârlıklarıyla, destekleriyle bu müesseseleri yaşatan bütün hayırseverlerimizi rahmetle anıyorum.” dedi.