Düzce’nin en büyük camii olan ve önceki dönem Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sayın Nigar Demircan Çakar, Düzce Kalkınma ve Tanıtma Vakfı Başkanı Ahmet Mutlu ve Düzce Üniversitesi'nde görevli Prof. Dr. Ayhan Şamandar ve ismini sayamadığımız birçok insanın emeğiyle, mücadelesiyle inşa edilen Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin yanındaki İlahiyat Camii hizmete açıldı. Valimiz, belediye başkanımız, milletvekillerimiz ve çok sayıda vatandaşımız yeni camide ilk cuma namazını kıldı. Allah kabul etsin. Üniversite Hastanesi'nde çalışanlar, şifa bulmaya gelenler, refakat edenler ibadet etsinler, hastalarına şifa, dertlerine deva için güzel bir mabet açıldı, güzel bir cami hizmete girdi, Allah kabul etsin. 
Düzce Kalkınma ve Tanıtma Vakfı Başkanı Ahmet Mutlu ağabeyimiz bir hastalık geçirdi, tedavisi devam ediyor. Hastalık halindeyken bile bu işten dertlendi, iyi bir mücadele verildi. 

O cami açılışında bizim arkadaşlarımız Ahmet Çelik ve Emirhan Töngel sayın valimizle bir röportaj yapmak için yanına doğru giderken korumanın biri kazayla ya da farkına varmadan Ahmet’in eline dokunuvermiş. Vali Selçuk Aslan'ın korumaları biraz daha vali beyin samimi duruşuna göre hareket ederlerse faydalı olur. 

Düzce eğitimi ile ilgili önemli bir gelişme yaşandı. Bilindiği gibi Düzce Lisesi'nin adı, 15 Temmuz Şehitler Anadolu Lisesi diye  değiştirilmişti. Değiştirildikten sonra dönemin Milli Eğitim Müdürü olan Tamer Kırbaç’a Düzce’deki siyasi irade tarafından, okulun yeniden Düzce Lisesi ismine dönüştürülmesi için bir öngörüde bulunulmuştu. Bunun üzerine o dönem vali olan sayın Cevdet Atay, Milli Eğitim Müdürü Kırbaç ve siyasi erkan bu talebi değerlendirdi. 

Düzce Lisesi, Düzce’nin markası olmakla birlikte tarihi yaşatan Türkiye’deki 4-5 liseden bir tanesi. Bu görüşten hareketle 100. yılında adı yeniden 'Düzce Lisesi' olsun talebini bürokrat olarak Tamer bey hayata geçirdi, vali bey de onayladı. 

Ankara’ya gitti, bakan adına genel müdür onayladı. Bu onay geldikten sonra vali değişimi oldu. Sayın Valimiz Selçuk Aslan beyefendinin önüne geldiği zaman, bu tabii şehrin markası, bir hatırası diye güzel de bir açılış yapıldı. Ama ortalık karıştı ‘’Nasıl değiştirildi?’’ diye.  
Düzce’deki çoğu insan bundan memnuniyet duymuştu aslında, ama ne oldu? Düzce Lisesi tekrar adına kavuştu diye Tamer Kırbaç, Milli Eğitim Müdürlüğü görevinden alındı. Bürokrat işi yapar, siyasi irade arkasında durur. Yeni atanan valimize hakikaten orantısız bir şekilde, vicdansız bir şekilde çok eleştiri oldu. Çünkü vali beyin onayladığı veya planladığı bir şey değil, ama öyle bir duruma getirildi ki vali bey eleştirilerin odağında kaldı. Milli Eğitim Müdürü Tamer Kırbaç'ı da görevden aldılar. Ben Düzce’de yaptığı hizmetler için sayın Tamer Kırbaç'a teşekkür ediyorum. 

Aslında doğru bir şey yapıldı; ama doğru izah edilemedi belki de. Fakat bunu yaptıranlar, nerede? Bakan adına, bunu onaylayan genel müdür niye görevde veya ‘Bunu bu şekilde yapın’ diyen, bunu öngörenler bu işin neresinde? İşte bürokrasi böyle bir şey… 

15 Temmuz Şehitleri Anadolu Lisesi’nden Düzce Lisesi'ne geçişte Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Nurhan Kartal ve eşi beyefendi hemen onayladılar, beğendiler, alkışladılar. Şimdi değişim olunca sosyal medyada paylaştıklarını kaldırdılar memleket maalesef böyle. 

AK Parti eski İl Başkanı olan Saim Tut, şimdiki İl Başkanı Hasan Şengüloğlu’na sormuştu,  ‘Bundan haberin var mı?’ diye. Bu işten herkesin haberi var, Düzce’deki milletvekilinin haberi var, belediye başkanın haberi var, ama kabak Milli Eğitim Müdürü Tamer Kırbaç’a patladı. Düzce Anadolu Lisesi; ama netice itibari ile şu olamaz mıydı? 15 Temmuz Şehitleri Düzce Lisesi… Ama Düzce Lisesi’nin olması lazımdı. Herkesin haberi var, herkes bu işe hakim, ama kimsenin haberi yok. Sorumluluk kimde? İl Milli Eğitim Müdürü’nde, görevden aldık. Netice itibari ile geldiğimiz noktada insanlar bir iradenin arkasında durmalı. Doğru olmalı, doğrucu olmalı. Hani  eskiler söylerdi, ‘Şeyh uçmaz, müritleri uçurur’ hesabı, şimdi iletişim çağındayız, teknoloji çağındayız, çok güzel bir çağdayız. Çok hızlı yayılıyor bilgiler, hiç gizli – kapaklı bir şey kalmıyor, her şey ortada. Ama geldiğimiz nokta insanları çok düşündürüyor. Bazen bu dünya ile alakalı olmayan şeyleri de düşünüyoruz, yaşıyoruz. Netice itibari ile Milli Eğitim Müdürü değişti, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Yardımcısı Düzce İl Milli Eğitim Müdürü olarak göreve atandı, hayırlı ve mübarek olsun. 

Bu arada ben rahatsızdım biliyorsunuz, size kavuşmak ne güzelmiş… Bir hafta yattım bu rahatsızlıktan dolayı. Vertigo denen bir hastalık, herkeste varmış meğerse bu.  Birçok sebepleri varmış, biz hangi sebepten dolayı geldiğini bilmiyoruz. Ama netice itibari ile size kavuşmak güzeldi. Rahatsızlığımız döneminde Yorumlu-Yorum programını yapamadık, bir hafta boyunca. Bu arada bir takım gelişmeler oldu. Gelişmelerin içinde ben size 2 tane örnek vermek istiyorum.

AK Parti İlçe Başkanlıklarına ve Merkez İlçe Başkanlığı’na atamalar yapıldı. Şimdi bu atamalarla ilgili Çilimli'den örnek vereyim size; DEVA Partisi’nin kurucu İlçe Başkanını AK Parti İlçe Başkanı olarak gönderdiler. Bir de orada geçen dönem Orhan Kansız ile birlikte Ankara’ya giden ilçe başkan adayı da aday oldu. Ama adam diyor ki İl Başkanı Hasan Şengüloğlu’na ‘Başkanım bakın beni bir kere getirdiniz buraya, geriye gönderdiniz. Beni başkan yapacaksanız getirin buraya, yapmayacaksanız beni getirmeyin.' Tabii gidiyorlar Ankara’ya aynı senaryoyu görünce adam partisinden de teşkilatından da istifa ediyor. ’Evet biz seni aday adayı olarak getiriyoruz oraya‘ deseler, belki de adam gitmeyecek. İnsanların siyaset noktasında idealleri ile aile yapısıyla, dünyasıyla fazla oynamamak lazım. Hani eden bulur derler ya… Eden bulur…

Bir de Merkez İlçe Başkanı atandı, Mehmet Gül ayrıldı Merkez İlçe Başkanlığı görevinden. Onda da çok şaibe var. Yani istifa ettirilmiş, öyle diyorlar. İddia bu… Buraya da Buğra Kocaman geldi… Buğra Kocaman Düzce Belediye Başkan Yardımcısı Oya Kocaman’ın oğlu, aynı zamanda da belediye şirketlerinin avukatı, genç ve dinamik. Yani AK Parti’de belirsiz bir hal var. İrade ve idare noktasında herkes bir merkeze soruyor, ama inisiyatif almıyor. Herkes her şeyi biliyor, ama hiç kimse hiçbir şeyi bilmiyor. Maalesef geldiğimiz nokta bu…

HABERİN VİDEOSU İÇİN TIKLAYIN